Babam kafes dövüşlerini ayarlayan bir adamdı, zaten Yaman denen adam da böyle hayatımıza girmişti.
Belki de hayatımıza girdi demek pek doğru sayılmazdı, hayatımızı mahvetti demek daha iyiydi belki de.
Bir şekilde onunla karşılaşmıştık işte, ne kadar bunu istemesem de!
O benim hayatımı mahvettiyse ben de onun hayatını mahvedecektim! Onun en sevdiği şey işiydi, insanlar tarafından dövüşü ile övülmek istiyordu.
Ben de onu işinden vurup hayatını mahvedecektim, ölmeden önce düşüneceği tek şey kariyerinin mahvoluşu, ve de insanların onu nasıl unutacağı olacaktı.
Evet, bu konuda kararlıydım ben, insanlar onu unutmalıydı! Ring sırasında ölen biri izleyiciler için güçsüzdü, o herkesin içindeki çürük elmaydı insanlara göre!
Şimdi asıl çürük elmanın kendisi olacağını anlayacaktı Yaman Arslan, anlaması için elimden gelen her şeyi yapacaktım!
Babam ile son kez konuştum, beni o adamla bir an önce yakınlaştırması gerekiyordu, ama bunun için önce dövüşünün bitmesi gerekti.
Gerçekten de önemli bir maçı vardı, yurt dışından gelmişti dövüşeceği kişi, içimden onu nakavt etmesini istesem de Yaman'ın daha güçlü olduğunu biliyordum içten içe.
Yenilmesi benim için daha iyi olurdu, yenilgisini keyifli bir şekilde izlerdim, ama biliyordum yenilmeyeceğini işte.
O adam gerçekten de güçlü bir adamdı kabul etmek istemesem de, o kadar güçlüydü ki tek bir vuruşla öldürmüştü sevdiğimi!
Ben de onu tek bir vuruşla öldürecektim, ama o vuruş yüzüne değil kalbine olacaktı!
Bunun verdiği rahatlık hissi ile izledim maçını, maçı izlerken babamın bir ara beni yanına çağırdığını görünce ona doğru ilerledim.
Yaman Arslan'ın babası olacak adamla beraberdi babam, sanırım beklediğim an yaklaşmıştı iyice.
Yaman ile beni tanıştıracak olan kişi Yaman'ın babasıydı, böyle kararlaştırmıştık en başından babamla.
Şimdi beni buraya çağırmasının sebebi de buydu zaten, olayı adama dökecekti.
Beni yanına çağırınca adama başımla selam verdim, beni birkaç saniye süzdükten sonra gülümsedi.
"İhsan, biliyorsun ki önümüzdeki hafta oğlunun önemli bir maçı var. Bu o kadar önemli bir maç ki tüm iş adamları oğlunun üzerine bahis oynadı.
"O maçı kesinlikle kazanması gerekiyor, maçı kazanırsa her zamankinden büyük paralar kazanacak, ve de şöhreti daha da artacak.
"Üzerine bahis oynayan iş adamlarından biri bu kızı yolladı, onu bu geceliğine sakinleştirmesi için.
"Bir gecelik rahatlama Yaman'ın da hakkı sonuçta, sonuna kadar hak etti bunu zaten. Hediyesini iyi kullansın, kendisine özel sonuçta!"
Kendimi bu tür konuşmalar için bile hazırlamıştım ben, sırf bu yüzden psikolojik destekler almıştım o adamın karşısına geçince zorlanmamak için.
Bu yüzden babamın hiçbir sözünü takmadım, gerçekten öyleymiş gibi sırıttım hatta. Gevşek bir kadın gibi görünmem gerekiyordu, beni gerçekten de bir fahişe sanmalıydı.
Kimsenin bana ne dediği o umrumda değildi artık, bu yüzden bu kadar rahat takılıyordum zaten.
"Tamam, Yaman maçtan sonra duşunu alır, ardından ben de kıza tutup ona götürürüm. Ama şimdi şöyle bir sıkıntı var, Yaman biraz agresif biri, bana karşı da öyle.
"Yani ben şimdi bu kızı götürünce bana biraz ters davranacak, bu yüzden ben buna nasıl katlanacağımı hiç bilmiyorum!"
Söylediklerine anlam verememiştim, ama babam anlamış gibi cebine soktu elini.
Birkaç saniye sonra bir tomar parayı alıp İhsan denen adamın göğsüne bastırdı öfkeyle, yani oğluna kız götürmek için para mı alıyordu bu?
Şaşırdığımı belli etmemek için maçı izlemeye başladım onlar yanımda değilmiş gibi, babam yine de laf etmeden duramadı.
"Keşke biraz oğlunun arkasında dursan para kovalamak yerine, biz onun kafasını boşaltmak için rahatlatmaya çalışıyoruz, senin yaptığın şeye bak birde!
"Adam önümüzdeki hafta maçı kazanırsa para içinde yüzeceksiniz diyorum, sen burada üç beş kuruşun derdine düşüyorsun!"
Adam babama doğru eğilip fısıldadı, ama yine de duyuyordum işte seslerini.
"Yaman kazandığı paradan koklatıyor bana resmen, gidip hepsini bağışlıyor, kendisi bile harcamıyor neredeyse!
"Benim de paramı bir yerden çıkarmam gerekiyor sonuçta, bana da anlayış gösterin biraz! Allah'tan yanında duruyorum da arada bir veriyor!"
Pislik adamın pislik oğluydu işte, ne beklenirdi ki bunlardan? Bir de bağış yapıyordu demek ki, o kanlı para işine yarıyor muydu acaba?
Böyle düşününce yine öfkelenmeye başlamıştım, öfkemi bastırmak için derin derin nefesler aldım.
"Oğlana geçmişte o kadar şey yapmışsın, sana o kadar verdiğine bile şükretmen gerekiyor!"
Daha fazla onları dinlemeyip maça odaklandım, babamları dinledikçe zaman geçmek bilmiyordu çünkü.
Yaman yine acımasızca yumruklarını indiriyordu, onu gördükçe kan beynime sıçrıyordu sanki.
Ben daha görmeye bile dayanamıyordum, peki birazdan nasıl koynuna girecektim?
Beni istediği gibi alıp becerecekti, hatta bu yetmezmiş gibi ben de zevk vermek için onu kışkırtacaktım sürekli.
Ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum işte, yapabileceğimden emin bile değildim hatta.
Birkaç saniye sonra adam nakavt olduğunda gözlerimi yumdum, sanki yerde yatan başka bir sporcu değildi de Bedirhan'dı!
Onu hayal etmek yine yormuştu beni, başıma ağrılar saplanmıştı sanki.
Yok saymaya çalışarak onlara bakmayı kestim, Yaman Arslan kafesten çıkarken herkes onu alkışlıyordu, tezahüratlar durmak bilmiyordu.
İhsan denen adam da oğlunu takip ederken babam ile yalnız kalmıştık, elini omzuma koydu ve anlayışlı bir şekilde bana baktı.
"Bunu yapmak istediğinden emin misin gerçekten? Benim için de çok zor bir şey, kızım intikam için resmen birinin koynuna girecek, çok zoruma gidiyor!
"Bak, bence bu intikam işini bırak artık, sana bir zarar gelmesinden çok korkuyorum ben kızım!"
Ben 2 yıl önce büyük bir hasar almıştım, bana verilen en büyük zarar da o olmuştu.
Artık ne olursa olsun benim canım yanmazdı, sadece bir defa çok kötü yanmıştı, ve onun acısı da intikam almadan geçmeyecekti.
"Ben bu intikamı alacağım baba, o adamın ölüm sebebi ben olacağım! Bunu kafaya koydum bir kere, bu kadar yaklaşmışken sakın bana dur deme!"
Babam birkaç saniye baktıktan sonra gözlerini yumdu yenilgiyi kabul ederek, ardından başını tamam anlamında salladı.
"Peki, ama kendini kötü hissettiğin anda iptal edeceksin her şeyi. Ve sana söylediğim şeyleri unutma, ben sana harekete geç demeden ona zarar vermeyeceksin!
"Sana bu konuda ne kadar yardım ettiğimi inkar edemezsin, ama bu adam benim işime yarıyor Maral!
"O yüzden onu yeterince kullandıktan sonra ölümüne izin vereceğim, sana da ona göre bir ölüm yolu göstereceğim!
"Sadece benden gelecek onayı bekle, çok yakında istediğin sona kavuşacak kendisi, sadece sabır gerekiyor."
2 yıl boyunca sabretmiştim onu öldürmeden, sanırım biraz daha sabredebilirdim.
Birkaç dakika sonra İhsan denen adam beni onun kaldığı otele götürmek için aldı gelip, ardından beraber buraya yakın olan bir otele gittik.
Kapısının önüne geldiğimde kalp atışlarım iyice hızlanmıştı, biraz da korku sarmıştı sanki beni.
Kendimi sakinleşmek için zorladım, o sırada İhsan kapısını çaldı, birkaç saniye sonra kapıyı açıp konuştu.
"Yine iyi bir iş çıkarttın," derken çoktan içeriye geçmişti, içeriye girdikten sonra kapıyı aralık bırakacak şekilde kapatmıştı.
Gerisini duymamıştım, ben kapıda beklerken onlar içeride konuşuyordu galiba.
Zaten birkaç saniye sonra az önce araladığı kapıyı açıp gelmemi işaret etti, içeriye girdiğimde artık düşünmeyi unutmuştum!
Yaman Arslan tam karşımda tüm heybetiyle duruyordu, ve bu bana düşünme yetimi kaybettiriyordu!