DÖVÜŞ

2003 Words
Zaten ben yeterince korkmuş durumdaydım, sevdiğim adamın da korktuğunu görünce daha da kötü olmuştum. Bedirhan'ın bir an önce bu dövüşü bitirmesini istedim mutlu sonla, ama eğer bitmezse o zaman kendisinin pes etmesi gerekiyordu. Her şey bizim için iyi sonuçlansın diye dua ettim içimden, hakem ortadayken konuşması bitmişti. Sanki hiçbir sesi duymuyordu kulağım, bildiğim tek şey bedirhan'a bakmamdı, gerisini almıyordu aklım. Bedirhan'dan bir an olsun ayırmadım gözlerime korktuğum için, dövüşleri başladığı zaman ilk darbeyi Bedirhan vurmuştu. Ama sanki Yaman denen adam bunu hissetmemiş gibiydi, bir anda o da art arda vurmaya başlamıştı Bedirhan'a. Lanet olsun, adam gerçekten de çok iyiydi bu işte! Kalbim duracaktı sanki onu izlerken, Bedirhan'ın zarar görme ihtimalinden çok korkuyordum. Hayır hayır, o bu kadar kolay canı yanacak biri değildi, sadece bir an afallamış olmalıydı, o kadar! Böyle düşünürken etraftan yine tezahürat sesleri yükselmişti, herkes aynı adamı tutuyordu, Yaman Arslan'ı! "Hadi be aslanım, karşına çıktığına pişman et şu adamı! O kim ki senin karşına çıkmaya cüret ediyor zaten?" O çok güçlü bir adamdı, kim inkar ederse etsin, çok güçlü bir boksördü Bedirhan Aydın! Bir anda hiç beklemediğim bir şekilde yere düştü Bedirhan, ama henüz sert bir darbe almamıştı, böyle olduğunu anlamadığım için ayağa kalktım korkuyla. "Bedirhan! Hayır, hayır!" Gözlerim şok içinde açılmıştı, kendimi kafese atmamak için zor tutuyordum. Hiç düşünmeden yerimden kalktım ve babamın yanına doğru gittim. Bu kafes dövüşlerini ayarlayan kişi babamdı, bu sayede kazanmıştı tüm servetini. Zaten biz de Bedirhan'la bu sayede tanışmıştık. Babamla arası iyi olan biri değildim, hiçbir zaman da olmamıştım! Ama onun sayesinde hayatımın aşkı ile karşılaşmıştım en azından. Sakinleşmeye çalışarak babamın yanına geçtim hemen, o da herkes gibi bir kenarda maçı izliyordu. "Baba, maçı bir an önce durdurman gerekiyor, Bedirhan şimdiden yere yapıştı! Bu Yaman denen adamın karşısına neden çıkartıyorsun ki Bedirhan'ı zaten? "Bir an önce sonlandır şu maçı, geç olmadan yap şunu hemen!" Söylediklerime karşılık olarak babam şaşırmışa benziyordu, bana öfkeli bir şekilde baktıktan sonra fısıldadı kimse duymasın diye. "Adam belki de dengesini yitirip düştü, hem daha sert bir darbe almadı ki, kötü durumda değil yani. "Onu bu adamın karşısına çıkarmamın sebebine gelirsek, bunu isteyen zaten senin sevgilindi Maral! "Bu adamla maça çıkıp kazanırsa kariyerinin yükseleceğini biliyor, herkes onun adına bahis yapacak, ve o da bizim gibi çok kazanacak! "Bedirhan bunu çok istediği için böyle yaptık, şimdi gelip bunu ben ayarlamışım gibi konuşamazsın! Bak, zaten ayağa kalktı anında. "Bence geri yerine otur ve sevgilinin maçını izlemeye devam et, eğer kazanırsa çok şey kaçırırsın izleyemediğin için. "Bu maçta kazanmak da var, kaybetmekte. Önemli olan canının bedenden çıkmaması, bu da hiçbir maçımda olmadı şimdiye kadar." Bu düşünce bile tüylerimi ürpertiyordu, yani benim bununla kendimi teselli etmemi istiyordu. Sessiz bir şekilde yenilgiyi kabul edip başımı salladım olumlu anlamda. Tam yerime geçeceğim sırada o adam Bedirhan'ın kafasına doğru bir yumruk attı, bu Bedirhan'ı gerçekten de sarsmışa benziyordu. Şok içinde ona doğru bakarken babam gayet rahat duruyordu. O an bu spora lanet etmiştim ben, her maçta olduğu gibi. Bedirhan bundan dolayı mutlu olabilirdi, ama böyle bir spor dalı olmamalıydı! Kafeste normalde eldiven takılmazdı, ama bu maçlarda takıyorlardı, yani çoğu maçta takılıyordu, takılmayan maçlarda vardı. Boks eldiveni olduğu için az da olsa daha az hasar almış olacaktı, ama bu beni teselli etmeye yetmiyordu işte. Korkum gitgide artmaya başlıyordu, çünkü yine yere düşmüştü Bedirhan. Korkuyla babamın yanına geçtim tekrardan. "Maçı hemen durdursan iyi edersin baba, Bedirhan'ın bu kadar dayanacak gücü yok gibi duruyor! "O şimdiye kadar hiçbir maçında bu duruma gelmemişti, bunu fark etmeyecek kadar kör müsün gerçekten? "Ben korkmaya başlıyorum, maçı bitir bir an önce! Baksana, zaten her ihtimalde kaybedecek maçı, bari hasar almasın fazladan." Babam yine bana öfkeli bakışlar attı, ardından beni kolumdan tutup çekiştirdi biraz öteye doğru. "Maral, şu saçmalıkları bir an önce kes artık! Eğer maçı bitirirsek bu Bedirhan için tüm maçları bitirecek bir hareket olur, istediğin şey bu mu gerçekten? "Senin istediğin şey bu olabilir. Ama Bedirhan'ın bunu istediğini hiç sanmıyorum! Bence onun istediklerine saygı duy. "Ayrıca o kadar bahis yatırılmışken bu dediğin şeyi yapmam mümkün değil, buraya çıkan her sporcu sonuçlarına katlanacağını bilir. "Ben bu adamı buraya getirmek için dünyanın parasını harcadım, en iyi boksörlerden biri Yaman Arslan, ve senin sevgilinin karşısına çıkıyor! "Bence onun için dertleneceğine sevgilinin nasıl şanslı biri olduğunu düşünsen iyi edersin, kolay kolay nasip olacak bir durum değil çünkü bu. "Ben bu işten para kazanıyorum, sevgilin de bu işten para kazanıyor, o yüzden pes etmeyeceğiz. "Onca bahis varken pes etmem mümkün değil, o yüzden sana son kez söylüyorum, hemen geç ve maçı izlemeye devam et." Bunu dedikten sonra hiçbir şey demeden yanımdan uzaklaştı, onun arkasından şok içinde bakarken şaşırmamam gerektiğini söyledim kendime. Onun her şeyi para olmuştu artık, Bedirhan'ın yaşayıp yaşamaması umrunda bile olmazdı. Parasını aldıktan sonra babam geri kalan hiçbir şeyi takmazdı, bunu bildiğim halde neden üzülüyordum ki? Sadece dua etmem gerekti, maç kötü sonuçlansa bile Bedirhan'ın iyi olması için dua etmeliydim. Bedirhan yumruklarını çok güçsüz vuruyordu, bu adama ne oluyordu böyle, niye bir anda böyle kötüleşmişti? Gözlerimden yaşlar akıyordu sebebini bilmediğim bir şekilde, bu işte bir terslik olduğunu biliyordum, ama neydi? Yerime geçtiğim esnada Yaman Arslan çok sert bir yumruk atmıştı kafasına, o kadar sertti ki kalbim yerinden çıkacaktı sanki. Sanki sevdiğim adama değil de kalbime kalbime vuruyordu o yumrukları, canımı öylesine yakıyordu ki, tarif edilmez bir acı yaşatıyordu bana. Güçlü durmasını diliyordum sadece, en azından maç bitimine kadar durmasını. O son yumruktan sonra yere yığıldı tekrar Bedirhan, Yaman denen adam durup onu izlemeye başladı. Hakem Bedirhan'ın yanında durup saymaya başladı, sanırım bu kez maçı kaybetme ihtimali artmıştı. Kalbim küt küt atarken bir anda hakem işaret yaptı, ne olduğunu görmek için uğraşıyordum, ama göremiyordum bile. Bir anda sağlık görevlileri kafese girince bir terslik olduğunu anlamıştım, hızla geri oraya yöneldim. Herkes sevinç naraları atarken ben oraya ulaşmaya çalışıyordum, biri kolumu tutup beni kendisine çekti, döndüğüm zaman bunun babam olduğunu gördüm. "Baba, orada ne oluyor baba? Lütfen, lütfen ona bir şey olmasın, neden sağlık görevlileri geldi oraya, Bedirhan iyi mi?" Korkuyla çıkmıştı sesim, babam üzüntüyle bana bakıyordu, neden böyle bakıyordu ki? Bedirhan çok iyiydi, sadece biraz kötü darbe almış olmalıydı, onun dışında ona hiçbir şey olamazdı, olmamalıydı! "Sağlıklı görevlileri geldi, nakavt oldu Bedirhan. Ama yine de sert darbe aldı sanırım, bekle biraz. "Kafese girme, Yaman Arslan kazandı, onun zamanı şimdi, şovunu yapacak adam. Zaten Bedirhan'ı kafesten çıkarırlar birazdan." Bunu nasıl rahat söylüyordu, nasıl sert darbeler almış derken bu kadar rahattı? Benim ciğerim paramparça olmuştu, nefes dahi alamıyordum ona bir şey olacak diye, ama bu kimsenin umrunda değildi. "Bırak kolumu baba, senin umrunda değil bunlar belli ki, ama benim sevdiğim adam umrumda!" Kolumu onun elinden kurtarıp koşarak içeriye girdim, kafese girdiğim sırada Yaman maçı kazandığı için kafese yumruk atıp duruyordu. Herkes burada birinin can tehlikesi yokmuş gibi sevinç çığlıkları atıyordu Yaman maçı kazandığı için. Herkes mutluydu, Yaman denen adam bir cana zarar verdiğinin farkında değilmiş gibi kafesi yumruklamaya devam ediyordu. Bedirhan gözlerini açmıyordu, sadece burnunda hafif bir kanama vardı, ama yine de açmıyordu gözlerini. Gözümden yaşlar akarken sağlık görevlileri kendi aralarında konuşuyordu, onu sedyeye taşırlarken birinin konuşmasını duyabilmiştim sonunda. "Ona bizim burada müdahale etmemiz yersiz, bir an önce ambulansa taşıyıp hastaneye götürmemiz gerekiyor." Bu sözleri duyunca kırgın gözlerle Yaman Arslan'a dönüp baktım, nasıl bir zarar vermişti benim sevdiğim adama? Onun da bana baktığını gördüm nefes nefese kalmış bir şekilde, dudağı kenara kıvrıldığında ne tepki vereceğimi şaşırmıştım. Nasıl bu kadar gevşek bir davranışta bulunuyordu bu adam, yaptığı şeyin ciddiyetinin farkında değil miydi yoksa? Bana baktıktan sonra önüne döndü, onu yok sayıp Bedirhan'a baktım. Sedyeye taşıyorlardı, elini tuttum yanında olduğumu hissetmesi için. "Durumu iyi mi, ne olursunuz iyi bir şeyler söyleyin bana, lütfen!" Adamlar birbirine baktı, ardından sedyeyi kaldırıp oradan çıkardılar. Gözümden yaşlar akarken onları takip ettim. Onlarla beraber bende ambulansa bindim, çünkü asla yalnız bırakamazdım onu, tek bir an bile. Ambulansta bile bırakmadım elini, gözyaşları içinde sakin kalmak için sözler verdim kendime, sadece dua ettim durdum. "Lütfen, Allah'ım lütfen ona hiçbir şey olmasın, ben ona bir şey olmasına katlanacak kadar güçlü bir insan değilim çünkü!" Hastaneye geldiğimiz an kontrol için onu götürdüler, arkalarından gidemedim, bacaklarım tutmuyordu sanki. Gözyaşları içinde yere yığıldım, acıyla göğsümdeki ağrının geçmesini bekledim. Geçmiyordu, aksine, daha da çok artıyordu bu lanet ağrı! Yüreğim kaldırmıyordu olanları bir türlü. Nefes almaya zorladım kendimi, güçlü durmam gerekiyordu. Bedirhan'ın ilk yara aldığı maç değildi bu, bu yüzden üzülmek saçmaydı! Kendimi böyle teselli ederek yerden kalktım, ardından oradaki koltuğa oturup başımı ellerimin arasına aldım. Biri yanıma oturmuştu birkaç dakika sonra, dönüp baktığımda bu kişinin babam olduğunu gördüm. "Durumu iyi değil gibi duruyor, aslında sert bir darbe yemiş sayılmaz, ama Bedirhan'ın bünyesi güçlü değil demek ki!" Duyduğum sözlerle deliye dönmüştüm, ben ayakta durmak için çabalarken bu adam beni daha da bir kışkırtıyordu. Ayağa kalkıp öfkeyle bağırdım. "Senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu, bu lafı söylerken insan hiç mi utanmaz ya? "Yenileceğini sen de benim kadar iyi biliyordun, ama buna rağmen onu bu maça çıkardın. Eğer Bedirhan'a bir şey olursa ben bunun acısını kimden çıkaracağım, senden mi, o Yaman denen adamdan mı? "Bunun bedelini ödeyecek biri çıkar illa, ben bunu hiçbirinizin yanına bırakmam baba, sevdiğim adama bir şey olursa o zaman bedelini ödetirim size. "Ama senin söylediğinin aksine, Bedirhan çok güçlü bir adam, ve uyanarak bunu herkese gösterecek, o en güçlüsü!" Babam ayağa kalkıp bana sarılmaya çalıştı, ama anında geri çekildim. Sevdiğim adam hakkında böyle sözler söyledikten sonra ona sarılmamı bekleyemezdi! Ondan uzaklaşıp ötedeki banka oturdum ve beklemeye başladım, sakin bir şekilde beklemeye çalıştım. Yaklaşık 1 saat sonra çıkmıştı doktor, anında yanına gittim. Babam da benimle beraber duruyordu, ama ona odaklanmamaya çalıştım. "Bedirhan'ın durumu nasıl doktor, lütfen bize iyi olduğunu söyleyin, o çok iyi değil mi?" İyi olmasını söylemesini beklerken adamın yüzü yere eğildi, doktor neden böyle yapıyordu şimdi, bana kötü bir haber mi verecekti yoksa? Kalbime bir hançer saplanırken güçlü durmaya çalıştım, bu sadece benim hayal ürünümdü! "Üzgünüm, hastayı kaybettik!" Duyduğum sözlerle büyük bir şok yaşadım, o kadar ki ilk başta idrak bile edememiştim. Söylediği sözleri anlamaya çalışırken gözlerimi kıstım, galiba ben yanlış duyuyordum. "Ya-yanlış duydum ben bunu, yanlış duydum değil mi? Sizin söylediğiniz şeyin imkanı yok, Bedirhan ölemez! "Lütfen şakayı bırakıp doğru olanı söyleyin bana, sakın sevdiğim adamın öldüğünü söylemeye kalkmayın!" Doktor başını olumsuz anlamda sallayıp yanımızdan gitmeye çalıştığında koluna yapıştım öfkeyle. "Sana cevap ver diyorum lan, benim sevdiğim adama bir şey oldu mu? Onun ölme ihtimali yok, beni bırakıp gitmez!" Babam anında koluma yapışıp adamın yanından aldı beni, ardından doktora gitmesini işareti etti. "Dur artık Maral, adamın bir suçu varmış gibi davranma. Bedirhan öldü, bunu kabullen bir an önce, ve acını içine göm! "Belli ki kafasını falan çarpmış bir yere, ya da bir şey olmuş. Bu yüzden kimseyi suçlayamazsın, sadece kabullen ki Bedirhan'ın da canı yanmasın daha fazla." Gözlerimden yaş bile akmıyordu, hayatım kararmıştı sanki, başımı olumsuz anlamda salladım korkuyla. "Bedirhan'a bir şey olmadı baba, Bedirhan ölmüş olamaz, Allah rızası için başka bir hastaneye götürelim onu!" Babam beni tutup kollarımın arasına çekti, ölmeyen sevgilim için beni teselli mi ediyordu yoksa? Hayır, Bedirhan çok iyi durumdaydı, sadece onlar fark etmiyordu bu durumu. Babamın kollarından kurtulup hızlı odaya koştum, tam o sırada hemşirenin onun yüzünü beyaz bir örtü ile örtmeye çalıştığını görünce hemen kolunu tutup ittim. "Sakın böyle bir şeye cüret etme, Bedirhan ölmedi, o kadar beceriksizsiniz ki onun yaşadığını bile anlamıyorsunuz!" Bunu dedikten sonra örtüyü kaldırdım, gördüğüm şeyle donup kalmıştım. Bedeni bembeyaz kesilmişti sevdiğim adamın, sanki... Sanki canı bedeninden çıkmış gibiydi! Doğru mu söylüyorlardı yani, sevdiğim adam ölüp gitmiş miydi, beni bu hayatta yalnız mı bırakmıştı? "Ne ona daha fazla işkence et, ne de kendine. O öldü artık, bunu kabullen ve hayatına devam et," dedi babam omuzlarımdan tutup beni onun bedeninden uzaklaştırırken. Gözyaşları içinde odadan çıkarırken gözlerim kararmaya başlamıştı, ne olduğunu anlamadan kendimi yerde bulmuştum. Bacaklarım tutmuyordu sanki, başım hafifçe yere değerken gözlerimi yumdum. Eğer Bedirhan öldüyse o zaman benim de yaşamamım ama annem yoktu, gözlerimi tamamen kapatmıştım, sanki bu sayede ölüp ben de onun yanına gidecekmişim gibi. O an istediğim tek şey Bedirhan ile birlikte bu dünyayı terk etmekti, ölümün bile bizi ayırmamasını istemiştim. Ama ayırmıştı, Bedirhan bir yumrukla hayata gözlerini yummuştu, o Yaman şerefsizi yüzünden sevenler ayrılmıştı. Bedenim tüm seslere kapanırken hissettiğim tek şey bunlar olmuştu, sevdiğim adamı kaybetmenin verdiği acı ve onu kaybetmeme sebep olan adamı duyduğum öfkeden başka hiçbir şey duyamamıştım...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD