Haydi bir oyun oynayalım seninle. Adı aşk olsun, yüreğimi seninle doldursun. Hazan bıkkınca gözlerini devirdi. Saatlerdir aynı cümleleri tekrar etmekten sıkılmıştı. Sözleri Poyraz’ın bir kulağından girip diğerinden çıkıyordu. Tamam, kendisi de korkuyordu hatta endişeden ölmek üzereydi ama saçma bir şekilde oradan oraya yürüyüp durmuyordu. “Dönüp durmayı keser misin Poyraz! Sen böyle at gibi koşturup durunca ameliyat hızlanmıyor. Allah aşkına benim başım döndü sen dönüp dururken…” Uyarılarının bir işe yarayamayacağını son yarım saattir anlamıştı. Poyraz uyarıyı alınca beş dakika duruyor, sonra yeniden dolanmaya başlıyordu. Koridoru eskitecekti dönüp durmaktan. Adamın karşısında böyle volta atması cezaevi bahçesini getirmişti gözlerinin önüne… Orada bile anlamamıştı insanların neden böyle