When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Araç durduğunda Ersin benden önce indi. Ben de hareketlendim ama ayağıma bir şey giymeye fırsat bırakmadan evden çıkartmış olduğu için öylece kaldım. Ayağımdaki pufuduk tavşanlı çorapları hastaneye girdiğimizde görecekler olduğunu anımsayınca, utançla parmaklarını kıvırdığım ayaklarımı geriye çektim ve koltuğun altına doğru ittirdim. Ersin, benim ne kadar uyuz bir ruh halinde olduğumdan habersiz, kaşlarını çatıp, montunun yakasını dikleştirerek arkada bir yere baktı. Nereye baktığını görmek için koltukta yana kaymıştım. Arkamızdan geldiğini buraya kadar fark etmediğim lacivert bir Audi, hemen yanımıza park etti. Ön kapı açıldı ve esmer, uzun boylu bir genç araçtan inip anında bagaja yöneldi. Bagajı kurcaladıktan sonra üç küçük kutu çıkartıp Ersin'e uzattı.Bu sırada ben, merakla uzanmış,