When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
"Kasım'ı bilmiyorum. Hiç konuşmamış, kendini savunmamış." diyen Burak söyleyeceklerini hafifletmek için sevimli kahve gözlerini kısarak bana hafifçe gülümsedi. "Ersin'le bu konuyu konuştunuz mu? Belki o sana detaylı bilgi verir? Zaten polis onun da ifadesini almak istiyor, artık iyileşmeye başladığına göre yeniden hastaneye geleceklerdir." "Biliyorum, gelecekler ama hiç istemiyorum. Hatırlasın istemiyorum." derken bakışlarımı elime çevirdim. Unutsun istiyordum. Bu olay hiç yaşanmamış gibi, biz hiç kopmamışız gibi olsun istiyordum. Bir kez bile sormamıştım. Sormaya da niyetim yoktu. Böyle bir şeyi karısına anlatmak istemeyeceğini bilecek kadar tanıyordum onu. Havalı tavırları altında ne kadar incinmiş olduğunu görmüyorlar mıydı? Onu nasıl daha fazla incitebilirdim? Herkese her şeye yetmey