Ahmet'ten
Sekreterim Ayten Hanımın , beklediğim misafirin geldiğini haber vermesi ile oturduğum yerde toplandım. Bu günlerde kendimi çok yorgun hissediyordum. Zihinsel yorgunluktu bu. Bir hafta önce aldığım telefon ile doluydu aklım. İstemesemde düşüncelerim o konulara kayıyordu. Duyduğum şeyler unuttuğumu sandığım yada en azından hafiflediğini düşündüğüm nefretimi körüklemişti. Herşeyi yoluna koymuş eskiyi unutmuşken aldığım haberle ne düşüneceğimi şaşırmıştım.
Açılan kapı ile bakışlarımı odaya giren kadına çevirdim. Mesleğimi kendim seçmiştim ve severek te yapıyordum. Ama şu anda tek istediğim eve gidip uyumaktı. Onun yerine derin bir nefes alıp yerimden kaltım. Bana gülümseyen kadının elini sıkarken oturması için yönlendirdim.
" Hoşgeldiniz inci hanım. Buyurun lütfen. "
" Hoşbuldum Ahmet Bey. Teşekkür ederim. "
40' lı yaşlarında görünen İnci hanım kendisine gösterdiğim yere otururken bende kendi yerime geri oturdum.
Elime telefonu alıp sekreterimden iki kahve isteyip bakışlarımı tekrar İnci hanımda sabitledim.
" Telefonda biraz bahsetmiştiniz sorununuzdan. Şimdi daha ayrıntılı konuşabiliriz. "
İnci hanım oturduğu yerde biraz dikleşerek hikayesini anlatmaya başladığında bütün ilgimi ona vermiştim.
Bir saatin sonunda inci hanım sorununu anlatmış, bende yapabileceklerimden bahsetmiş, bir çıkar yol arayarak sohbet etmiştik. Daha sonrasında İnci hanım vedalaşarak giderken bende kafamda yeni aldığım dava için yapılması gerekenleri sıralıyordum.
Kahvemi yenilemiş kafamı nihayet işime vermiş çalışırken kapının birden açılması ile boş bulunup irkildim. Odaya giren kişinin hakan olması ile gözlerimi devirip sandalyemde geriye yaslandım. Hakan en iyi dostum ve aynı zamanda en çok kızdığım kişiydi. İğneleyici bir şekilde konuşurken tek kaşım havadaydı.
" Hoşgeldin hakan. Hayırdır? "
Hakan ise sırıtarak koltuğa otururken benim önümdeki kahveyi alıp içmeye başlamıştı. Gerçekten tiksinmeden içmişti. Ben bunu hayatta yapamazdım.
" Seni özledim bebeğim "
" Hadi ordan. "
Hakan omzunu silkip yerine yayılırken bende kendime yeni bir kahve söyledim. Bu gün kafamı toplamak için kaç bardak kahve içtiğimi hatırlayamadım. Ağzındaki kahveyi yüzünü ekşitirek geri fincana çıkaran hakana baktım.
" Şekersiz "
Gülerek ona baktım. 4 yıl önce kısa süreliğine beraber olduğum Ayşegül sayesinde tanışmıştık hakanla. Ayşegülün piyano çalma hevesi ile müzik öğretmeni olan hakandan ders alması, ikimizin arkadaşlığının başlangıcı olmuştu. Üstelik aynı okulda bir ara farklı bir bölüm okumuş olduğu da ortaya çıkmıştı.
3 ay sonra Ayşegülden ayrılmış olsamda hakan ile irtibatımı hiç kaybetmemiş aksine arkadaşlığımızı dahada ilerletmiştik.
Benim siyah saçlarım ve mavi gözlerime tezat hakanın sarı saçları yeşil gözleri vardı. Ben ne kadar ağır başlı gibi duruyorsam hakan tam tersi deli dolu biriydi. Ne görünüş olarak ne de zevkler olarak birbirimize benzemiyorduk. Ama yine çok iyi anlaşıyorduk.
" Kaptırmışsın yine. "
Kafamı önümdeki dosyalara çevirip iç geçirdim. Kaptırmamıştım. Ama bunun için uğraşıyordum.
" Malesef yeni gelen davalar biraz zorluyor. Fazla boş vaktim yok. "
Hakan ayağını önündeki sehpaya uzatınca benim ona attığı kötü bakışlardan hiç etkilenmemiş gibi konuşmuştu.
" Eee stajyer geleceğini söylemiştin. "
" Evet gelecek zaten. Pazartesi başlayacak. Ama bütün işleri hemen ona yükleyemem. Biraz tecrübe edinmesi lazım. Anlayacağın bir süre daha tempo böyle devam edecek."
Hakan oflayarak etrafına bakındı. Benim durumumu acınası bulduğunu biiyordum. Yıllardır sadece bir kaç sefer beni gece gezmelerine çıkarabilmişti. Hatta çok istemesine rağmen benim isteksizliğim yüzünden onun tabiri ile beraber kız bile tavlayamamıştık. Durumum ona göre çok fenaydı.
"Ahmet daha 27 yaşındasın. 45 yaşında evlenemeyip kendini işine adayan adamlar gibi yaşama hayatını. Kafanı kaldır şu dosyalardan. Biraz etrafına bak. Eğlenmeye çalış be adam. "
"Ben senin gibi şarkı söyleyerek para kazanmıyorum Hakan Bey."
" Dalga geçme lan. Ortam olunca çıkıyorum sadece sahneye biliyorsun."
Ufak bir kahkaha atıp ayağa kalktım. Geç tanışmış olsakta hakan benim için kardeşti. Ceketimi alıp arkadaşımın omzuna vurdum Yavaşça.
" Hadi bir seyler yiyelim açım. "
Hakan hemen ayaklanmış kendi seçtiği yere gitmek için diretmeye başlamıştı bile.
&&&&&&&&
Hakan beni geçen gün keşfettiği elit bir restauranta getirmişti. Bende etrafıma beğeni ile bakıyordum. İlk defa hakanın takıldığı bir mekanı beğenmiştim. Bir yandan yemeklerimizi yiyor bir yandan sohbet ediyorduk.
" Neredeyse unutuyordum. Bende davetiyen var ."
Çatalımdaki eti ağzıma atarken ne davetiyesi dercesine kaşımın birini kaldırarak arkadaşıma baktım.
"Ayşegül evleniyormuş. Bu ayın sonu. Sana kendisi söyleyecekti ama ben gerek olmadığını seninle zaten görüşeceğimizi söyledim. "
" Benim gitmem pek doğru olmaz sanırım. "
" Neden ? "
" Ayşegül ile geçmiş bir ilişkim var. Eşi rahatsız olabilir."
Hakan başını sağa sola salladı. Benim başkalarının duygularını önemseme huyumu abarttığımı düşünüyordu. Bunu daha önce dile getirmişti. Ama ben buydum. İstesem de bencil bir insan olamazdım. Belki de büyürken yaşadığım acılar beni böyle yapmıştı.
" Ayşegül seni çağırıyorsa bunu da düşünmüştür herhalde değil mi ? "
Aslında düşününce her. Yine de biraz tereddütle de olsa pes etmişçesine bakmıştım hakana.
"Bir süreliğine uğrarım."
Hakan "buna da şükür" diye iç geçirirken önündeki bitmiş tabağı ileriye etti. Aklından neler geçtiğini tahmin edebiliyordum. Yine kendini kaptırmış çok yemişti. Yakında zorla verdiği kiloları geri alacağını düşünüyordu. 5 yıl öncesine kadar 120 kilo olan bir insanmış. Askere bile kiloları yüzünden gidememiş zamanında. Ama onu da kilo vermeye itecek bir olay yaşamış, sıkı ve zorlu bir çalışmayla 1 yıl gibi bir sürede 40 kilo vermiş. Şimdiki görüntüsünden gayet memnundu. Onun aklından bunların geçtiğine neredeyse emindim. Daha sonra kendi sorunum geldi aklıma.
"Geçen hafta bir telefon aldım. Halil Tekin'den. "
Hakan duyduğu şeyi idrak edinece bana şaşkınca bakmaya başladı. Evet. Geçmişimi ona anlatmıştım. Halil Tekin. 15 yaşındayken benim avukatım olan adamdı.
" Ne istiyormuş ?"
Derin bi nefes alarak ayağa kalktım.
" Anlatırım. Önce burdan çıkalım. Şu her zaman başımın etini yediğin gecelerden birine ihtiyacım var."
Hakanın birden gözleri Işıldadı. Sonunda beni anlata anlata bitiremediği o barlardan birine götüreceğine emindim. Eh benimde derdimi anlatabilmek için içmeye ihtiyacım olduğu da bir gerçekti.