Ertesi gün Yılmaz’ ın hiçbir şey olmamış gibi davranması beni derinden yaraladı. Evet, tuhaf olduğunu biliyorum, ama öyleydi işte. Keşke sinirlenmiş olsaydı, bir şeyler söylemiş olsaydı… Hatta bağırsa bile olurdu. Ama hiçbir tepki vermemesi, o anın sanki hiç yaşanmamış gibi yok hükmünde olması, beni tahmin ettiğimden daha fazla incitti. Küçük bir buseydi, belki ama benim için çok anlamlıydı. İçimden gelen, tamamen duygu dolu bir hareketti. Onun içinse bir rüzgar gibi gelip geçmiş gibiydi, ya da öyle davranıyordu. Bu kayıtsızlık canımı acıtıyordu. Sonraki günlerde Yılmaz’ da bir şeylerin değiştiğini fark ettim. İlkim ’in yanında hala aynıydı; babalığından hiçbir şey eksilmemişti. Yaralı koluyla bile kızını kucağına alıyor, onunla oyunlar oynuyordu. Gülüşmelerini duyunca sanki her şey norma