19.Bölüm

1922 Words
Bu kez ciddileşen yüzüne sinir yerleşti. “Ne demek o? Kararı sen mi veriyorsun?” “Bana güvenmiyor gibisiniz? İşin içine duygu katacağım konusunda oldukça emin gibisiniz? Neden o halde devam etmemi istiyorsunuz” “Beni yanıltman için. O küçücük bir kızken bundan bir şey olmaz zayıf, çelimsiz dediğimde beni nasıl yanılttıysan şimdi de yanılt.” “O ailede hiçbirini sevmiyorum. Tek bir amacım var oda sizinle aynı. “Yolundan şaşarsan bilirim Azra, anlarım. Her yerdeyiz biliyorsun.” Kahvem bitmişti. Ayaklandım yalancı bir gülümseme ile. “Teşekkür ederim sonsuz güven ve desteğiniz için…” İmamı anladı. “Seni hep destekliyorum.” “Bu operasyon bittiğinde sizden özel bir ricam olacak.” “Nedir?” “Operasyon bittiğinde hatırlatırım. İyi günler başkanım” Odadan çıktım. Bu adam her seferinde keyfimi kaçırmayı başarıyordu. Oralarda takıldım biraz tam Serdar’ı görme umudum bitmişken karşıda belirdi el salladım yanıma geldi gülümseyerek. “Seni burada görmeyi beklemiyordum. Bir sıkıntı yoktur inşallah.” “Yok başkanı görmeye geldim.” “Önceden beni de görmeye gelirdim.” Gülümsedim. “Yine geldim sen yoktun. Nasılsın?” Tek koluyla bana sarıldı bende karşılık verdim. “Seninle konuşmayı özledim önceden gelirdin.” “Artık imkansız operasyon tehlikeye girer.” “Sevgili oldunuz mu?” Kafa salladım. Suratı değişti. “Ne güzel. Tez zamanda ayrılıp şu operasyonun bitmesini diliyorum.” “Serdar!” “Azraaa.” Elimi tutacaktı geri adım attım. Serdar ve bu yönü hep korkuturdu beni. Ne umuyordu? Ne düşünüyordu ki? “Yapma böyle bak konuştuk bunları. Başkan duyarsa mahveder bizi.” “Seni sev…” “Serdar gitmem gerekiyor çok geç kaldım.” Kafa salladı hemen uzaklaştım. Yanlış yapıyordu söylememesi gereken şeyleri söylüyor, hissetmemesi gerekenleri hissediyordu. Ben ne ona ne başkasına karşı özel bir his içinde dğeildim. Serdar kıymetliydi benim için ama o kadar. Yol boyunca kafamı dağıtmaya çalışsam da pek işe yaramadı. Başkanın imaları sinirimi bozuyordu. Eve geçince kimseye gözükmeden odama geçip duşa girdim. Deren hanımında alacağı olsun hemen yumurtlamış Birsen hanımın kollarında ağlamamı. Duştan çıkıp üzerimi değiştirip Zeynep’in yanına geçtim uyuyordu sessizce geri çıktım ve aşağı indim. Yiğit evdeydi garip, annesi ile koltuktaydılar. Birsen hanım. “Hoş geldin kızım. Hallettin mi işlerini?” “Hallettim teşekkürler.” Yiğit birkaç saniye baktı ve geri çekti bakışlarını. Deren’de gelince sofranın hazır olması ile masaya geçtik. Sessizlik hakimdi. Deren’e döndüm. “Söylediklerimi yaptın mı?” “Evet. Rezeneden çok hoşlanmadı ama.” “Sıkıntı değil içmek zorunda ilaçları değiştireceğim bugün yenilerini aldım. Egzersizde nasıldı kırık bacağı ile ilgili bir sıkıntı aksaklık.” “Gözlemlediğim kadarı ile yok ama tabiki detaylı bir tanı için...” Kafa salladım. “Değil mi? Detaylı bir tanı için ortopedi, fizik tedavi bölümü görmeli ama elde ben varım ne yazık ki.” Birsen hanımcığım tüm kibarlığı ile. “Ah benim güzel kızım sen yine de elinden geleni yaptın Allah razı olsun.” Gülümsedim sadece. O an domuz gibi olan Yiğit. “İşlerini halletmişsin ne güzel. Profesörünle baktınız mı makaleye de?” “Baktık yardımcı olmak ister misin? EMDR.” Mal gibi baktı bakarsın öyle. Anlamadı tabi bilerek söyledim. “Eye Movement Desensitization and Reprocessing…Yani.” “Merak etmiyorum Azra.” Tabi tabi kesin ölüyorsun meraktan. Beni kıskandı herhalde bu. “Afiyet olsun.” Masadan kalkıp oradan uzaklaşırken onun da kalktığını fark ettim. İstifimi bozmadım. Odama girecekken bana seslendi ve odasını işaret etti. Gittim başta sessizdi bana yaklaştı. “Çok gerginim.” Farkındaydım bununla ilgili ne yapmam gerekiyor bilmiyordum. Elimi tuttu. “Uzaklaşıyor muyuz?” “Yiğit beni iten sensin zorla kalamam yanı başında. Konuşmak istemiyorum dedin gittim ne yapmamı istersin?” Solgundu. Canı sıkkındı. Parmak ucuyla yüzüme dokundu. “Aylin gün boyu mesajlar attı.” Cevap vermedim ne demem gerekti? Nasıl davranmam gerekir ki? Kafam çok karışık bazen ne yapacağımı bende kestiremiyorum. Başkanın söyledikleri beni zaten allak bullak etti üzerine birde Serdar şimdi Yiğit…. Koluna sarıldım. “Yiğit onu sevdin mi tek biran gerçekten yüreğinde hissettin mi?” Gülümsedi. Gözlerini kaçırdı. “Ben kolay kolay kimseyi sevmem hele bir kadını.” Gözlerimi devirdim. “Beni de…” “Sen çok başkasın. Ben sana aslında bu kadar çabuk tutulmazdım doğruya doğru ama sana önce güvendim güven sonrasında sevgiye dönüştü. O gün o sorguda Aylin olsaydı bir şey biliyorsa anlatırdı ama sen anlatmadın.” Gülümsedim eh planım öyle mükemmel ki adam mum gibi eridi. Amaç buydu bana delicesine güvensin sonrasında bütün düğümler çözülür “Öleceğimi bilsem konuşmazdım. Yemin ederim.” Yüzüme öpücük kondurdu. “Biliyorum bunu bilmek beni mutlu ediyor. Bir kadına güvenmek…” “Bir kadına… Yani burada ayrıştırma hissediyorum sanki?” “Öyle değil işte yanlış anlama lütfen.” İçimden güldüm yani ben seni yanlış anlasam ne olur ki? Kalbimi kıracak kadar önemli misin? Beni üzecek kadar bir yerin mi var? Koca bir hayır. Kollarımı sardım ona iyice yanaştım boyun girintime öpücük kondurdu, kokumu içine çekti. “Bana anlat neden korkuyorsun? Nedir Aylin ile ilgili tedirgin eden şeyler?” “Halledemeyeceğim bir şey değil. Konuşmayalım bunları.” “Konuşmadıkça sende kayboluyorsun ama üzülüyorsun.” “Belki birgün her şeyi anlatırım ama o gün bugün değil” Umarım bana her şeyi anlatacak kadar güvenirdin umarım seni tamamen avucumun içine alabilirim. Bu hayatta en çok istediğim şeydi bu. Yiğit Beyoğlu’nun felaketi olmak onu mahvetmek… Bana sarıldı dudaklarını dudaklarıma bastırdı yüzümü sevdi. Bu adamdan böylesine ince şeyler görmek. Kollarımı sardım boynuna benim için aşık kadın olmak kolaydı… “Ne düşünüyorsun?” “Şuan hiçbir şey kollarında olmak. Garip ama birinin kollarında iyi hissetmek garip.” “Sana iyi hissettiriyorum ayni bunu duymak güzel.” Burnuma minik bir öpücük kondurdu sonra odasındaki o geniş koltuğa oturduk. “Bazen bu ülkeden her şeyden kaçmak istiyorum. Çok uzaklara…” “Neden?” “Çocukluktan beri hep bir şeyleri doğru yapma zorunluluğum var gibi. Hayatım babamı memnun etmeye çalışmakla geçti. Onun yüzüme gururla baktığını görmek için çabaladım. Başardım mı sanmam. Ben kendimi benliğimi unuttum biliyor musun? Ailem için her şeyi yaparım gerekirse ölürüm bile.” “Farkındayım… Babanın seni sevmesini istemişsin aslında. Sadece biran olsun sadece ufak bir sevgi göstergesi.” Cevap vermedi gözlerini kaçırdı. Üzgündü, derinlere insek kötü bir çocukluk geçirmişti. Hasta danışan olsak ona çok şey söylerdim. Tüm bu sevgisizliğe rağmen yine de o çevresindekilere yani annesine ve kardeşine sevgi dolu olmuş. “Onun beni sevip sevmemesi artık umurumda değil. O yok. Ben varım ve ben o değilim. Akıllıyım, güçlüyüm ailemi seviyorum.” “Babanı seviyor musun?” Göz teması kurmadı benimle olumlu anlamda kafa salladı “Biliyor musun anne veya babasından değer görmeyen çocuklar onları sevmekten vazgeçmezler. Kendilerini sevmekten vazgeçerler. Sen babandan ona olan sevginden vazgeçmemişsin sen kendinden, kendine sevginden vazgeçmişsin.” “Terapi mi yapıyorsun bana?” Ortamın havasını dağıtmak için kıkırdadım. “Huyum kurusun.” Beni kendine doğru çekti. “Hiç umurumda değil sadece meraktan soruyorum şu hocanla nasıl geçti nasıl birisi?” “Eminim umurunda değildir. Güzeldi. Akademik olarak verimli, öğreticiydi. Dahası yok.” Kafa salladı. “Kimsesiz tek başına nasıl bu kadar güçlü kalabildin sen? Bunca kötülüğün içinde tek başına mücadelen… Şaşıracaksın ama Azra gurur duyuyorum seninle. Hayatın, deneyimlerin öyle donanımlısın ki, akıllısın güçlüsün. Kimseye ihtiyaç duymamışsın. Bir anneye, babaya, abiye herhangi bir insan olmadan…” Seçim şansım olsa bu kadar zoru seçer miydim bilmiyorum. Hayat dikenlerini bana batırırken onların üzerinde yürümek zorundaydım ben. Kanayan ayağımın acısını değil yolun sonunu düşünmeliydim. Eğer yaramı düşünür ve bir anlık ona bakarsam hayatım artık çok başka bir noktada zavallı birisi olarak geçerdi. Ben güçlü olmak zorundaydım başka bir tercih hakkım yoktu. Kocaman gülümsedim ona baktım benimle gurur duyuyor demek ki? Ne hoş etkilemişiz buzlar prensini. “Hiçbir şeye sahip olmadığında kendin sahip olacağın şeyler yaratmak zorunda kalıyorsun ve öyle durumda elinden tutan biri olmazsa başarmak imkansız… Bazen ama dizlerine yatacağım soluklanacağım birisi olsun isterdim, bana geçti diyecek, üzülme diye telkin verecek birisi olsaydı.” Kollarını açtı bana başta anlamadım sonra göğsünü işaret etti “Gel.” Yattım oraya sıkıca sarıldı bana saçlarıma öpücük kondurdu. “Kendini kötü hissettiğin zamanlarda kollarımı senin için açarım. Her zaman.” Çok şaşkındım şuan bu adamdan böylesine şeylere çok alışkın değildim neticede. Etkilenmiş gibi yaptım gözlerim doldu gülümsedim. “Ya birgün burada kollarını açarak beni bekliyor olmazsan?” “Neden böyle söyledin?” “Beni bırakır mısın? Aylin veya ailesi yüzünden benden vazgeçer misin?” “Söz veriyorum iyi birisi olacağım. Seni üzmeyeceğim.” Gülümsedim. “Ve sana bir sır vereyim mi?” Kafa salladım “Ben sözlerimi tutan bir adamımdır.” Dudağına minik bir öpücük bıraktım. “Gideyim ben. Yoruldum biraz.” Tam ayaklanmış odadan çıkacakken dışarıdan büyük bir gümbürtü geldi bağırma sesi ve ardından bir camın kırılma sesi. Hızlıca aşağı indik Yiğit beni arkasına aldı kapının önüne geldiğimizde korumalardan biri yanaştı. “Yiğit bey Aylin hanım…” O sıra Aylin daldı içeriye elinde beyzbol sopası. Tam bir manyak gibi şuan. Kahkaha attı. “Arabanı parçaladım Yiğit şimdi de bu kızın beynini parçalayacağım.” Bana doğru adım atacakken Yiğit durdurdu. “Neden yapıyorsun bunu lütfen durur musun?” “Duramam. Beni bunun için terk ettin… Yazık değil mi bize?” “Aylin o yüzden değil…” “Neden evlenecektik hani?” Onu ilkkez böyle sade, bakımsız ve bitik görüyordum dar parça yüksek bel bir kot üzerine beyaz basic tişört geçirmiş saçları tepeden bağlanmış makyaj yok. Bu haliyle bile güzel bir kadındı. Ben Yiğit’ten alacağımı aldıktan sonra isterse evlenirdi yine bu adamla benim Yiğit ile ilişkim geçici süreliğineydi. Gözyaşları akıyordu bana bakışları nefretinin özetiydi. O an hiç beklenmedik bir şey söyledi. “Babam bütün pisliklerini ortaya dökecek. Babanın neden öldürüldüğünü, kardeşini neden bu sırça köşke kapattığını ve dedi ki artık bende onun düşmanlarının yanındayım.” Yiğit dumur oldu. O an arkamızda olan Birsen hanımı fark ettik. “Benim kalbim dayanmıyor artık.” Dedi ve yere yığıldı. Yerde baygın yatan kadının yanına koştum hemen nabız ve solunum kontrolü yaptım. Önünü açtım. Yiğit ve Aylin de başımızda telaşlıydı Yiğit. “Ne oluyor? Neyi var annemin. Azra bir şey söylesene.” “Sakin olun birkaç dakika yatan pozisyonda beklesin. Ayağının altına koymam için minder getirin.” Ayağını yükselttim. Deren inmişi aşağı tansiyon aletini istedim gelir gelmez ölçünce 5/6 gibi çok düşük olarak nitelendirdiğimiz bir tansiyon ile karşılaştım. “Sakin olun düşük tansiyon. Birazdan kendisine gelir müdahale edeceğim. Safiye Hanım tuzlu bir ayran yapar mısınız?” Safiye hanım hemen ayran için mutfağa gitti. Deren stetoskopta getirmişti kalbini dinledim bir ritim bozukluğu yoktu. Yiğit çok telaşlıydı hala “Uyanmadı Azra hadi. Ambulansı arıyorum.” “Yiğit serin ol biraz bekle.” Birkaç dakika içinde Birsen Hanım geldi kendine. “Anne. İyi misin? Kalbinde bir ağrı var mı anne hadi gel gidiyoruz hastaneye?” “İyiyim gözüm karardı oğlum iyiyim.” Aylin’de telaşlanmıştı bir şey diyecekti ama Birsen hanım kızmıştı ona yüzüne bakmadı. Tuzlu ayran sonrası onu sağlık odasına çıkardım. “Tansiyonunuz düştü. Nasıl hissediyorsunuz.” “Bitkin.” Hemen dolaptaki ampullerden birini aldım serum askısına bir serum koydum içine aldığım b vitamini ampulü enjekte ettim. “Vücut su kaybettiğinde tansiyon düşer. Bir serum takviyesi yapalım b vitamini de bağladım oda düzenler tansiyonu. Kanınızı alacağım ama yarın olası bir kriz mi geçirdiniz bilmem için?” “Nerden anlayacaksın kandan ekg girmesi gerekmez mi?” “Baş Profesör Yiğit Bey… Bırakın tanıyı gerçek doktorlar koysun. Kanda troponin seviyesine bakacağız onda ani bir yükseliş olmuşsa bir kriz olmuş demektir. Diğer enzimleri de kontrol edeceğim elbette. Bayılma anında göğüste yanma, nefeste zorluk yaşadınız mı Birsen hanım.” “Yok kızım gözüm karardı yalnızca.” Kendini toparlayınca odasına çekildi o Aylin ben ve Yiğit başbaşa kaldık. Yiğit Aylin ile sakin sakin konuşmak istedi ama nafile tehditler savurdu ve gitti. Yiğit biraz dinlenmek istediğini söyledi odaya çekildi ben ise odamda Aylin’de açmak istediğim kapının anahtarlarından birinin olması umuru ile öfkeli bir kadının ağzından sırları öğrenmenin yollarını arıyordum.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD