6.Bölüm

1025 Words
"Şimdi Yusuf'un bahsettiği şeyi tamamlamam gerekecek." Anlamıştı. Kafa salladı. Hızlıca aşağı indim Aylin ve Birsen Hanım oradaydı. "Yiğit Bey uyandı. Birkaç saate görebilirsiniz. Anesteziden yeni çıktı ve biraz toparlaması gerek. Deren onun serumunu hazırlayacak birazdan Zeynep ile ilgileneneceğim." Ellerimi tuttu Birsen Hanım gülümsedi sonra eğildi ellerimi öptü biranda şaşkınlıkla bakarken gülümseyen yüzünü gösterdi bana. Minnettar tavrı ve sevgisi çok içtendi. "Allah senden razı olsun kızım." Çektim ellerimi hemen. Gerek yoktu kimsenin minnet ve sevgisini istemiyordum. "Görevim bu ne demek." Aylin omzuma dokundu. "Sağol Azra." Gülümsedim. Onları salonda bıraktım. Etrafta kimseyi göremeyince aşağı kata indim. Güvenlik kameralarının olduğu odaya girdim boştu çok şükür. Hemen Yusuf'u aradım. "Az bir zamanım var güvenlik odasındayım ne yapmam gerek?" "Odasını gösteren bir ekran var mı?" Büyük bir ekran üzerinde kare kare bölünmüş ekranlarda gezdirdim gözümü. Bingo onun odasını gördüm. "Evet." "Güzel şimdi önünde muhtemelen büyük ve karmaşık bir klavye var orda looknmr diye bir tuş olmalı." "Evet." "Ona bas." Bastım. "Tamam bu uzaktan erişimi açıyor ben bağlanacağım ve yarım saat kadar devre dışı bırakacağım o sırada odaya yerleştir cihazları." "Anladım." Onun bağlanması için gerekli şeyi yaptıktan sonra hızlıca yukarıya çıktım odasına girip masanın en uç gözükmesi imkansız bir kısmına minik cihazı yerleştirdim kamerayı ise ahşap kitaplığın en üstüne koydum şeffaf ve görünmesi imkansız küçük cihazlardı bunlar. Masanın üzerinde duran şarj aletini aldım ve çıktım odadan o an Aylin dikildi karşıma. "Ne işin vardı o odada?" Elimdeki şarj aletini salladım. "Yiğit Bey için. Önemli aralamalara bakmak ister kapanmadan götüreyim dedim." "Ben götürürüm." "Siz götüremezsiniz. Aşağıda söyledim yanına şuan giremezsiniz." Öfkeyle aşağı inince bende çaktırmadan asansör ile indim güvenlik odasına Yusuf'u aradım. "Tamam." "Anlaşıldı. Çıkıyorum." Kısa ve özdü hemen kapadı telefonu tam odadan çıkacakken birde Ahmet ile karşılaştık. "Azra Hanım ne işiniz var burada?" "Ahmet bende sana bakmıştım." "Neden?" "Bu gece olanlar... Görüntülere baktınız mı? Kim bunlar bir plaka, yüz vs görülüyor mu?" "Maalesef..." Kafa salladım. "Kötü oldu bu. Neyse tamam o zaman. Kolay gelsin." Soğuk terler atıyordum. Bu işi hallettiğime göre Zeynep'e sıra gelebilirdi. Gittiğimde odada hengamenin içinde yerde oturuyordu. Beni görünce ayaklandı. "Abim iyi mi?" Kafa salladım. "Ben öfkelendim. Özür dilerim." Cevap vermedim. Oda berbat haldeydi. Kolunu tuttum. "Bu gece benim odaya geç ben pek uyuyamam zaten abinin yanında olacağım Safiye Hanımlarda yarın burayı toparlar." İkiletmeden benim odama geçti. "Bir şey olursa bana seslen Zeynep. Bu arada ilaçlarını al." Tam gidecekken yeniden döndüm. "Haftada bir kan testi alacağım. İlaçlar değerlerini belli noktaya getirecek eğer içmezsen o değerler sabit kalır yani beni kandıracak kadar zeki olduğunu düşünüyorsan peşin peşin söyleyeyim." Kahkaha attı. "Ne o komik mi?" "Senden öncekiler ağzımı açtırır bakarlardı sen daha zekisin. Temiz çalışıyorsun." Gülümsedim ve çıktım odadan. O sıra Deren ve Yiğit baya muhabbet ediyor. "Ooo doktor hoş geldin. Hemşire de kafamı dağıtıyordu." Gülümsedim. Makineye baktım. Kalp ritmi normal makineye gerek kalmadan nefes alabiliyor. Deren'in notları yazdığı çizelgeye baktım. Tansiyonu da normal." "Çok güzel." "Eee Deren doktor ile nasıl tanıştığınızı anlatıyordun." Kıkırdadı Deren. Yan bir bakış ile ona baktım. "Bir gün gece nöbetindeyim. Acil kaynıyor böyle bir kadın geldi yüksek ateş, kusma belirtileri kendi başladı anlatmaya. Şaşırdım tabi sıradan hasta sanıyorum. Yok bana bir tüp şunu yapın, şu gerekli, serum şu ilaçla olsun." Sinirlendim döndüm. "Maşallah çok biliyorsunuz herhalde bize gerek yok gibi." Dedim Döndü bilmiş tavırla. "Size gerek yok ama hastaneye gerek var maalesef." Dedi Yiğit hafif kahkaha attı. "Dikişleri zorlamayın. Deren Hanım sizde hasta ile muhabbeti sonraya mı saklasanız." Cevap vermedi. "Hadi ama doktor en azından eğlenceli birileri var." "Buradaki görevimin sizi eğlendirmek olduğunu zannetmiyorum." Döndüm. Kızmıştım. Kızdığımı anlamaları için son derece ciddi bir suratla. "Deren bize müsaade eder misin?" Kafa salladı. O çıkınca ciddileşti yüzü. "Bana anlatacak mısınız?" "Neyi?" Endişeli bir tavır takındım. Hafiften gözlerim doldu. Neyi mi? Bence zeki adamdı neyi olduğunu biliyorduç "Bugün bir çatışmanın ortasında kaldım Yiğit Bey. Ben hayatımda silah görmedim bugün onlarca silahın olduğu yerde hayatta kalmaya çalıştım. Beni kurtarmak isterken vuruldunuz." “Seni kurtarmış sayılmam. Şahsi algılama doktor.” “Yiğit Bey olanlar normal miydi?” "Buna şahit olmanı istemezdim." "Oldum ama. Nedir konu?" "Efendim?" Yüzü daha da sertleşti. Sen kimsin de beni sorguluyorsun tavrı yerleşmişti. Ama bunu yapmam gerekirdi. Sıradan bir kız, sıradan bir doktor böyle bir şeyden korkardı, endişe ederdi. Öylece yasadışı davranıp konu olmamış gibi davranmak şüphe çekerdi. "Çok açık ben neyin içindeyim? Sizi kurtardım ama neyden kurtardım?" "Her ameliyat ettiğiniz hastanızı sorgular mısınız?" "Hayır." "O zaman devam etmeyelim konuşmaya." Histerik bir gülümseme ile karşılık verdim. Ellerimi yüzüme götürüp sıkılgan bir tavırla of çektim. "Diğer hastalarımı yasadışı ameliyat etmiyorum. Ben doktor olmak için çok uğraştım. Neyin içindeyim? Mesleğim tehlike de mi?" Güldü bu kez. "Korkma doktor başın belaya girmez söz. Her başarılı insanın düşmanı vardır." "Düşman böyle silahla çatışma mı yapar?" "Çok soru sormaya başladın yine..." Bu kez ukalalık sırası bendeydi. "Yaklaşık üç güne iyileşirsiniz. Sonrasında yeni birini bulmanız için size bir hafta daha süre veririm ben devam etmeyeceğim." Tek kelime etmeden yüzüme bakıyordu. Attığım yemi yemezse yanardım. Ama yerdi eminim yiyeceğine. Şuan en doğrusu böyle bir ham yapmamdı. "Ben doktor olabilirim meslekte gözüm karadır ama böyle bir durumda korkak bir kızım. Silahlar, çatışmalar... Ben sizin yasadışı tedavilerinizi yapmak için gelmedim. Hastaneye gidemeyecek kadar ne oluyor?" "Bunu konuşuruz. Şimdi hastanla ilgilensen iyi olur çünkü midem bulanmaya başladı." Anestezi etkisiydi. Kusabilirdi. Bir kap uzattım. "Buna kusmak isterseniz..." Kolumdan tuttu kendine çekti. Bileğime hatrı sayılır bir güç uyguluyordu. Canım yanmıyordu ama ben buradayım ellerimdesin dercesine mesaj veriyordu. "Burada olanlardan birine bahsedersen..." Gözlerini hiç kaçırmıyordu. Bu senden korkmuyorum ama senin korkman gerekir demenin bir yoluydu. Açıkça kibar bir tehdit. Çeneni kapalı tut yoksa üzülürsün. "O getirdiklerinde..." "Eeee?" "Biliyorsun bu evden tek haber uçmayacak dedim." "Sizce buraya gelenler ya da ben salak mıyım?" Cevap vermedi. "Ne diyecekler. Hastanede olmaları gereken saatte hastanede olmayan üç sağlık personeli polise gidip; biz yasadışı bir ameliyat yaptık bilginiz olsun mu diyecek?" Cevap vermedi. Bu kez ben ona yaklaştım. "Bugün burada yaşananları hafızamdan silip atmak istiyorum. Her ayrıntısı ile." Tek kaşını kaldırdı. "Öyle mi?"  Kafa salladım. O sıra yüzü değişti ekşitir gibi bir ifadenin ardından öğürme sesi doldu kulaklarıma sonra az önce verdiğim kaba kusmaya başladı. Üstelik ani refleks ile kabı ben tutmuş ve onun kusuşunu seyrediyordum. Harika bir gün. Çatışma, ameliyat, önce deli kardeşin üzerime kusuşu sonrası abinin kusuşu ve kapanış.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD