7.BÖLÜM BENİM

1020 Words
Selamun aleyküm Keyifli okumalar... -Merhaba. Karşımda duvar gibi dikilen adama karşı daha fazla dayanamayıp elimi gözünün hizasında salladım. -Geçebilir miyim? -T. Tabi. Kenara kayınca elimdeki poşetleri içeriye bırakıp ayakkabılarımı çıkarıp eve adımımı attım. -Hoşgeldin Nesli. Gamze' nin sesiyle yanımda duvar niyetine dikilen adamı boş verip Gamze 'ye sarıldım. -Hoşbuldum... Çok geçmiş olsun canım. -Geçti, azıcık kaldı. Geri çekildiğim de Gamze 'nin gülen yüzü ile karşılaşmıştım. -Hadi salona geçelim. Ağabeyim de tam evden çıkacaktı. Sağlam kolu ile kolumdan tuttuğu gibi geldiği yere yönlendirmişti. -Rahat ol tatlım. Ağabeyim birazdan gider. Annem evde yok. Eniştem de ablamı yarım saate getirir. -Hı hı. Kabanımı ve çantamı Gamze' ye verdiğim de konuşmaya başlamıştı. -Sen şöyle otur. Ben bi ağabeyime bakıp geliyorum. -Tamam canım. Gamze' nin odadan çıkması ile etrafımı incelemeye koyuldum. GAMZE 'DEN Elimdekileri fortmantoya asıp ağabeyimin odasına yöneldim. Kapıyı çalmadan odaya daldığım da ayak da dolanan bir adet mecnun ile karşılaşmıştım. -Neden söylemedin? Nesli 'den bahsettiğinin farkındaydım ama biraz uğraşmanın zararı yoktu. -Neyi? -Delirtme beni. Nesli 'den bahsediyorum. Geleceğini neden söylemedin? -Niye söyleyeyim? -Gamze! -Aman tamam be. Sürpriz olsun istedim. -Çok güzel sürpriz oldu. Arkadaşım geliyor dediğin için evden çıkmayı planladım. Şimdi mecbur gideceğim. -Hah. Sanki Nesli 'nin geleceğini söylesem evde kalacaktın. -Kalırdım. -Kimi kandırıyorsun. Ciğerini biliyorum senin.... Yalandan söyleyeceğini cümlelerin önüne geçmek için devam ettim. -Hadi git. Kız tek başına kaldı odada. Tam kapıdan çıkacakken geri ağabeyime dönmüştüm. -Öküzlük yapma da, evden çıkarken kıza bi merhaba de. -Öküz mü? -Evet. Zil çaldığında biraz geç geleyim dedim. Bir de ne göreyim tabiri caizse öküzün trene baktığı gibi kıza bakıyorsun. NESLİ 'DEN Gamze' nin gelmesi ile önce mutfağa geçip çaylarımızı ve önceden hazırladığı tabaklarımızı almıştık. Çaylarımızı içip sohbet ederken Barış da gelmiş, hoşgeldiğime dair bir şeyler söyleyerek arkadaşları ile buluşmak için evden ayrılmıştı. Neredeyse bir saat sonra adının Meltem olduğunu öğrendiğim ablası da aramıza katılmıştı. Ablası da en az Gamze kadar sıcakkanlıydı. Onunla da hemencecik kaynaşmıştık. Saat beşe doğru gelirken ikisinin de yemeğe kal tekliflerini geri çevirmiştim. Daha bugün gelmiştim, hem yol yorgunuydum hem de bi de buranın eve gidiş yolu vardı. Buraya gelirken taksi ile gelmeme rağmen neredeyse kırk dakika sürmüştü. Otobüs ile aynı yolu gittiğimi düşünürsek kendi evime varmam neredeyse saat yediyi bulurdu. Meltem abla ile vedalaşıp Gamze ile birlikte otobüs durağına gitmiştik. Bineceğim otobüsün gelmesini bekliyorduk şimdi de. -Bu hava da boşuna bekleme. Nasıl gideceğimi söyledin zaten. Gerisini ben hallederdim. -Bir şey olmaz. Hem inat etmeyip yemeğe kalsaydın, bizimkilerle tanışırdın. Sonra da ağabeyim seni evine bırakırdı. -Yok artık daha neler. -İyi tamam. Ama söz verdin, bir sonrakinde yemeğe hatta yatıya kalacaksın. -İnşaallah. Otobüsün gelmesi ile Gamze ile vedalaşıp otobüse binmiştim. Boş koltuklardan birine oturup kulaklığı takarak müzik dinleyerek gözlerimi kapattım. Gözümün önüne o soğuk nevale gelince gözlerimi hemen açtım. Ne diye görmüştüm ki şimdi onu. 1 YIL SONRA Dün gece Feyza 'nın biz de kalmasından dolayı sabah onlarla kahvaltı etmek için evime yakın cafeye geçmiştik. Feyza evlendikten sonra Ayşe evini kapatmıştı. Beraber benim evimde kalmaya başlamıştık. Feyza evlendiğinden beri neredeyse hiç biz de yatıya kalmıyordu. Dün de ısrarlarımız sonucu Feyza da yatıya kalmıştı. Kahvaltıdan sonra Feyza eşinin yanına gidecekti. Benle de Ayşe alışveriş yapıp öyle eve geçecektik. -İstersen Sude 'yi de ara, o da gelsin. -İşi vardır. -Aranız mı bozuk? -Yoo. Nereden çıktı şimdi bu? -Bilmem. Önceden çok samimiydiniz. Şimdi aranızda bir soğukluk var sanki. -Kötü değiliz ama eskisi gibi de değiliz. O biraz uzak tutuyor kendini. Ben de sıkboğaz etmek istemiyorum. Sude bi tuhaftı. Ne eskisi gibi yakındık ne de uzak. Önceden şunu yapalım bunu yapalım diye tekliflerle gelse şimdilerde benim tekliflerimi geri çeviriyordu. Bir derdi vardı ama anlatmıyordu. Ne zaman görsem üzgündü. Ara sıra ağlamalarına denk geliyordum ama her sorduğum da "Bir şey yok " diyerek konuyu kapattığı için yardımcı da olamıyordum. Anlatmak istediği zaman anlatırdı zaten. -Allah Allah, neden acaba? -Bilmiyorum. Bir derdi var gibi, anlatmıyor da. -Aman neyse. Siz Sude 'yi boşverin de dün geceyi ara sıra tekrar edelim. -Yaaa, enişte bey de aynen senin gibi düşünüyordu Ayşe. Adamın elinden gelse gece gelip karısını alıp götürecek, sen de kalkmış ara sıra tekrar edelim diyorsun. -Gerçi haklısın, şu saat olmuş adam neredeyse on defadır arıyor. Pimpirikli mi yoksa aşık mı desem bilemedim. -Heyy, bari gözlerimin içine bakarak kocamın dedikodusunu yapmayın. -Aman bir şey dediğimiz yok biricik kocana. Kahvaltıdan sonra kahvelerimizi içerken Feyza 'nın eşi de gelmişti. O da biraz oturmuş, daha sonra kârı koca ile yanımızdan ayrılmışlardı. Ayşe ile fazla oyalanmadan hesabı ödeyip çevredeki butikleri dolaşmaya başlamıştık. Ayşe kendi eksiklerini alırken ben de birkaç eksiğimi tamamlayıp saat dokuza gelirken eve geçmiştik. Yol üstünde kendimize hamburger almıştık. Bu yorgunlukla bir de yemek yapmakla uğraşılmazdı. Sırayla duşa girip yemeklerimizi yiyip odalarıma çekilmiştik. Yarın dersimiz vardı, şu haftasonunu uykusuz geçirmiştik. Erkenden uyuyup yarına enerji depolamamız şarttı. .... Bugün gece deliksiz uyumuştum. Sabah da erken saatte uyanmıştım. Ayşe 'nin dersi erkenden başladığı için o gitmeden ikimize de birer tost yapıp çay demlemiştim. Küçük masamızın hazır olması ile Ayşe hissetmiş gibi mutfağa gelmişti. Beraber kahvaltımızı yapmıştık. -Akşama yemekler benden. Sen gelene kadar herşey hazır olur. -Vayy. Bu kulaklar bunu da mı duyacaktı? -Abartma, sanki ilk defa yemek yapacağım. .... Ayşe' nin gitmesi ile evi üstünkörü toparlamıştım. Saate baktığım da daha erken olsa da evde sıkılmıştım. Hazırlanıp evden çıkarak okulun yolunu tutmuştum. Sınıflar dolu olduğu için çay ocağından kendime çay alıp sınıfımın arka tarafında yer alan banklara geçmiştim. Hava biraz soğuk olsa da elimdeki çay kupası üşümemi engelliyordu. -Merhaba. Gelen ses ile kafamı kaldırdığım da Barış' ı görmüştüm. Şu geçen bir yıl da Gamze ile olan arkadaşlığımızdan dolayı aramız eskiye nazaran daha iyiydi. En azından eskisi gibi soğuk nevale olarak görmüyordum. -Merhaba... Zil mi çaldı? -Zil? -Şey ders zili. -Yok, yani şu an dersim yok. İki saatlik boşluğum var. -Anladım. Karşımdaki boş banka oturunca oturuşumu düzelttim. Soğumuş çayımı birkaç yudum da içip ayaklandığımda Barış 'ın sesi ile durmuştum. -Biraz konuşabilir miyiz? -T. Tabi, sizi dinliyorum. -Biraz uzun olacak gibi. Otursan? Ne konuşacağına anlam veremesem de başımı sallayıp yeni kalktığım yere oturmuştum. -Sizi dinliyorum. O da karşımdaki yerine tekrar kurulurken derin bir nefes alarak giydiği deri ceketin cebinden çıkardığı çikolatayı-en sevdiğim çikolatayı- yanımdaki boşluğa bırakıp geriye yaslanmıştı. -Nereden başlayacağımı bilmiyorum.... Derin bir nefes alıp tek sefer de konuşmuştu. -Öğrencilerinin sana getirdiği çikolataların sahibi benim. ??? "14.08.2023"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD