Hazırlıklar

1086 Words
Selamun aleyküm 🍂🍂 Keyifli okumalar...🍭🍭 5 AY SONRA Sözümüzün üzerinden tam beş ay geçmişti. Herşey daha da güzeldi. Sözden bir hafta sonra Emre ve ailesi bize yemeğe gelmişti ve yemekte düğün tarihi konuşulmuştu. Her kafadan bir ses çıkarken en son Emre konuya son noktayı koymuştu. 22 Temmuz'da düğünün yapılmasını istemişti. Tarih benim için de uygundu ama Sevim teyze ve İdris amca tarihi duyunca istememişlerdi hatta çok sinirlenmişlerdi. Ne olduğuna anlam verememiştim. Artık sonrasında ne olduysa Emre ailesini ikna etmişti o gün olması için. Gerçi bana kalsa düğün değil de sadece nikah kıyılsa yeterdi. Tabi ki benim istediğim olmamıştı. Neymiş iki tarafta anlı şanlı düğün yapmak istiyormuş, zaten nişan yapmamışız. Sanki onlar evlenecek. Düğünün olmasına bir şartla kabul etmiştim. Kına kadınlar arasında olacak Emre sadece kına zamanı gelip geri gidecekti. Düğün de ise Kur'an-ı Kerim okunacak ve semazen gösterisi olacaktı. Ayrıca ilahiler söylenecekti. Düğüne iki haftadan az bir süre kalmıştı. Evimiz... Hem bizimkilere hem de Sevil annelere yakındı. İş yerlerlerimize yakın olduğu için hemen almıştık burayı. Dışarıdan bakınca iki katlıydı ama üç katlıydı evimiz. Giriş katta mutfak, misafir odası, lavabo, oturma odası vardı. Üst katta dört tane oda vardı. Birini çalışma odası , ikisini misafir odası ve diğerini yatak odası olarak kullanacaktık. Öyle planlamıştık. En alt katta çamaşır odası ve küçük kiler gibi bir yer yapmıştık. Böyle anlatınca iki kişi için çok büyük olabilirdi ama ilerleyen yılları düşününce çok uygun olur diye hemen almıştık. Neredeyse her iş çıkışında evimizin eksikleri ile ilgileniyorduk. Bazen yanımızda annelerimiz oluyordu bazen de yalnız oluyorduk. Evimizin her detayıyla bizzat ilgileniyordum, Emre başlarda iç mimar ile görüşmemi istemişti fakat ben ikna olmamıştım. Sonuçta orada biz yaşayacaktık başkasının zevki ile niye evimi döşeyeyim ki. Bugün izinliydim ve Aslı ile provaya gidecektim. Bu arada söylemeyi unuttum geçen beş ayda Aslı evlenmişti. Gördüğüm kadarıyla çok mutluydu. İnşallah mutluluğu daim olurdu. Tamam yine çok konuştum. Hemen kendime gelerek odadan çıktım. Kahvaltıdan sonra tekrar odama çıkmıştım. Dışarı çıkacağım için üstümdeki pijamaları çıkarıp üstümü giyindim. Aslı ile moda evinde buluşacağımız için evden çıkmadan önce ona çıktığıma dair mesaj atmıştım. Geçen yolculuktan sonra arabayı park edip yürümeye başladım. Aslı moda evinin kapısında beni bekliyordu. Birbirimize sarıldıktan sonra içeriye girmiştik. Bugün hem kına kıyafetimi hem de gelinliğimi deneyecektim. Yalan yok kınaya daha çok özen gösteriyordum. Her detayıyla bizzat ilgileniyordum ama düğün işini Emre'ye yıkmıştım. Ya tamam düğün de benimdi ama kına gecesi benim için daha önemliydi. Önce kına kıyafetimi giydim. Kına da bir abiye ve bindallı giyecektim. Kadınlar arasında olduğu için biraz abartmıştım. Bindallımı ve gelinliğimi denedikten sonra moda evinden çıkmıştık. ... Geçen beş ay gerçekten çok güzeldi. Emre ile birbirimizi daha çok tanıma fırsatı bulmuştuk. Aramızda mesafe vardı ama kötü anlamda değil. Ona alışmıştım. Birbirimizin tuhaf tuhaf özelliklerini keşfetmiştik. Onunla olmak güzel ve keyifliydi. Bana verdiği bütün sözleri tutmuştu. Seviyordum bu mahlukatı. İyi ki benim mahlukatımdı. Gerçi uzun zamandır mahlukat demiyordum. Hatta ona ismiyle hitap ettiğimde mahlukat daha güzeldi demişti. Duyduğumda az utanmıştım. O zaman aklıma bunu bana aldığı teraryumda da yazdığını söylenip nereden öğrendiğini sormuştum. O ise Ali hoca ile konuştuğumda kapının ağzında bizi dinlediğini söylemişti. Yine yeniden rezil olmuştum adama. Sözlendiğimiz akşam aramızda geçen çiçek muhabbetinden sonra iki kere çiçek almıştı. Birini bizim eve geldiğinde almıştı. Diğerini ise evlilik teklifi yaptığında almıştı. Evlilik teklifi dediğime bakmayın çok da şatafatlı birşey değildi öyle. Öğle arasında hastane bahçesinde dolaşırken elinde bir buket mavi gül ile gelmişti, çiçekleri verdikten sonra bankta otururken yan tarafıma bir kutu bırakmıştı, açıp baktığım da içinde tektaş olduğunu görmüştüm. Şaşırmıştım böyle birşey beklemiyordum açıkçası. Aslı ile ayrıldıktan sonra eve geçmiştim. Akşam Emre'lere yemeğe davetliydik. Hazırlanıp aşağıya ineceğim sırada annem odama girmişti. -Kızım, kaynananların nişanda taktığı takılardan da tak. Emre'nin dedesi onlarda varmış. Kaynanan dedi ki şimdi yanlış falan anlarlar. -Tamam anne, bir kolye takarım. -Bilezikliklerden de tak. -Tamam onu da takarım. Nişan olduğundan beri ya biz onlara gittiğimizde ya da onlar bize geldiklerinde annem ile aramızda bu takı muhabbeti hep oluyordu. Takıları da takıp aşağıya indiğimde herkes hazırdı. Okan üniversitesi sınavına girdiği için artık bizimle daha çok vakit geçiriyordu. Bu akşam o da bizimle gelecekti. Bu aksam değişiklik yapıp hep beraber babamın arabasına binmiştik. Babam şoför koltuğunda annem ise yanında oturuyordu. Okan ve ben de arkadaydık. Bu akşam oraya gitmemizin sebebi Yusuf dedelerin köyden gelmeleriydi. Düğün için önceden gelmişlerdi. ..... Babam zile basmıştı ve kapının açılmasını bekliyorduk. Kapıyı Sevil anne açmıştı. Arada anne arada teyze diyordum. Ben de garibim ne yapayım. Hemen arkasında İdris baba ve Emre vardı. Emre babamın elini öpüp, anneme selam vermişti. Okan ile tuhaf bir şekilde tokalaştı. Erkekleri anlamak zor insan gibi selamlaşsanız ne olacak sanki. Ben de Sevil annenin elini öpüp İdris babaya selam vermiştim. İçeriye geçince herkesle selamlaştıktan sonra hep beraber masaya geçmiştik. Sevil anne gerçekten çok özenmişti. Yemeklerin içinde özellikle benim sevdiklerimde vardı. Güzel geçen yemeğin ardından ben kahve yapıp servis etmiştim. Eeee artık burası da benim evimdi, bu evin kızı sayılırdım. Misafir gibi gidip gelmek bana yakışmazdı. Annemlerle beraber oturmuş bugün ki prova hakkında konuşuyorduk. Batıl inançlarım falan yoktu ama gelinliği ya da diğer kıyafetleri Emre'ye göstermemiştim. Annemler falan görmüştü. Konudan konuya resmen atlıyorduk resmen. Şu an terasta oturmuş oturmuş Emre ile hem bugün hakkında hem de düğün hakkında konuşuyorduk. -Yeşim yarın evin beyaz eşyaları ve birkaç ıvır zıvırı gelecekmiş. Seni aramışlar ama açmamışsın, onlarda beni aramış. Yarın izin alma gibi bir durumun var mı yoksa ben mi almaya gideyim? -Sen git. Bugün izinliydim şef o yüzden izin vermez. Sen de gidemezsen annemler falan gitsin. Akşam Okan'la birlikte geçip bakarız. Hem sen de gelirsin. -Yok ben giderim sıkıntı yok ama akşam gelirsen bir daha gelirim. Biraz zaman geçiririz hem. -Olur, hatta şöyle yapalım. Sen ikizleri de al gel , beraber birşeyler yeriz evimizde. -Olur, senin elinden mi yeriz yemekleri? -Sanmıyorum. Evde doğru dürüst birşeyler yok ama evlendikten sonra yemekler benden. Tabi sen de yardım edeceksin. -Seninle mutfakta olmak çok eğlenceli olur. -Hıı, olur. O zaman da böyle gülersin inşallah. -Bakalım... Beraber içeriye geçtiğimizde annemler hazırlanmıştı, ben de çantamı falan alarak yanlarına geçmiştim. Evdeki herkesle vedalaştıktan sonra arabaya binmiştim. Okan'ın keyifli keyifli konuşmasıyla eve varmıştık. Herkese iyi geceler diyerek odama çıkmıştım. Yatsı namazını kılıp yatağıma geçmiştim. Uykum gelmiyordu bir türlü. İki hafta sonra resmen bu evden gidiyordum. Tamam gelip giderdim ama eskisi gibi olmazdı. Ablamdan biliyordum. Yeşim düşünme be kızım böyle sevdiğin adamla evleneceksin diye de hemen kendimi avutuyordum. Ne kadar ironik bir durum hem mutluydum sevdiğim adamla evleneceğim için hem de ailemden ayrılacağım icin üzgündüm. Acaba babamın dediği gibi Emre'yi iç güveysi diye bizim eve mi getirsek. Hem Emre yanımda olur hem de ailem. Tamam ya çok saçma kabul ediyorum. Düşüne düşüne uykuya dalmıştım. Son onüç gün... 🍀🍀🍀
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD