E: Amacım

1135 Words
Selamun aleyküm 🍂🍂 Keyifli okumalar...🍭🍭 "ARALIK 2020" EMRE' DEN Ben Emre Egemen... Nişanlımın ölümünden kimleri sorumlu görüyorsam onlara bir şekilde bunu ödettim. Sıra ameliyattaki asistana gelmişti. YEŞİM KAYABEYLİ. Suçu olsun ya da olmasın o da payına düşeni alacaktı. Onunla başka bir şekilde başka bir yerde karşılaşmayı planlarken dedemin beyin kanaması geçirmesi işime yaramıştı. İlk başta olayın şokuyla ameliyata girdiğini fark etmemiştim ta ki ameliyattan gelen iyi haberle yavaş yavaş normale dönmemle onu fark etmiştim. Onu ailemden birinin yakınında görmek istemiyordum. Onlara da zarar verecek düşüncesini aklımdan bir türlü atamıyordum. Ya onlara da zarar verseydi. Ondan başta intikamımı ailesi üzerinden almayı plânlamıştım, onlarla ortak bir iş yapıp iflâslarına sebep olacaktım ama başta mantıklı düşünemeyip ona kötü davransam da onun geçmişini düşünüp kendimce ondan böyle intikam alacaktım. Yanımda olmasını istiyordum. Onun duyguları ile oynayıp onunla evlenecektim. Bu evlilik sıradan bir evlilik olmayacaktı. Bu evlilik onu birşeylere mecbur edecekti. Ya benimle hayatının sonuna kadar evli kalacaktı ya da başkalarına zarar vermemesi adına mesleğini bırakıp benimle boşanacaktı. Önce asansörde tesadüf eseri onunla kalınca planımı devreye koymaya başladım. Ondan özür dileyerek ilk adımımı atmıştım. Özür diledikten sonra teşekkür amaçlı yolladığım teraryum iyice aklını karıştırmayı başarmıştım. Daha sonra hastanede eski nişanlısını görmesi resmen ekmeğime yağ sürmüştü. Bahçedeki hali ve kendi kendine konuşmasını fırsat bilip onun iyice aklını karıştırmıştım. Yaralı bir kuş olduğu için işim biraz zordu ama imkansız değildi. Ona sözde aşkımı olan ederken kendimce çok emindim hatta kendimden böyle bir konuşmayı beklemiyordum. "Nasıl böyle bir an da oldu bilmiyorum ama ben galiba aşık oldum. Biliyor musun ilk kez ne aklım ne de kalbim bu çılgınlığı açıklamaya yetmiyor. İşte öyle bir çılgınlık ki seni her gördüğümde ne fark eder görmediğim de..... Arkadaşına gülümsediğinde, bu nasıl bir his biliyor musun? Hani çocukluğunda eline paslı çivi batar ya işte o çivi şimdi kalbime batıyor Yeşim. Yapamıyorum. Uzak dur diyorum ,arkamı dönüyorum ama sonra ne oluyorsa kendimi hastanede senin yanında buluyorum. Hem sana yakın olup hem de bir o kadar uzak oluyorum . Gözlerimi senden alamıyorum. Sanki seni gördüğümde aklım, mantığım, iradem bir kenara çekiliyor. O an sadece o an sen ve ben . Ben ve sen . İşte ben o anın içine sığmak istiyorum. Üstelik sana söylediğim şeylerden dolayı bunu söylemeye yüzüm yokken. Düşünüyorum ne yapıyorum ben? Ben ne yapıyorum diye düşünüyorum ama işin içinden çıkamıyorum." sözde ilanı aşkımdan sonra yanına gitmeyerek iyice aklını karıştırmışdım, zorla birşey yapmıyormuş gibi görünmek en iyisiydi. Gerçi böyle bii itirafı ben de beklemiyordum. Onunla onun istediği şekilde bir yola girecektim o yüzden sık boğaz etmeye gerek yoktu. Ta ki onun ailesiyle yaptığımız iş ortaklığı için akşam yemeğine çağırmam gibi. Babasına her fırsatta maaile yemeğe gelin demem ise onun bu yemeğe geleceğinin yoluydu. İşler tam da istediğim gibi olmuştu. O kız yemeğe de gelmişti. İşte ilk karşılaşmamız söz de aşk itirafından sonra böyle olmuştu. Namaz kılmak için üst kata çıkması yine işime gelmişti. Üst kata çıkıp onun odadan çıkmasını bekledim ve o çıkınca yine aklını karıştıracak şekilde konuşmuştum. "Burada ne aradığımı eminim merak ediyorsundur. Ben ne diyeceğimi, nasıl başlayacağımı bilmiyorum. O gece yani hastanede sana olan hislerimi sana söyledikten sonra senden herhangi bir cevap alamadım. O yüzden ne yapacağımı bilemedim. Biliyorum şimdi diyeceksin ki neden daha önce gelip cevabımı sormadın diye ama bir kaç defa yanına gelip seninle konuşmak istedim ama sürekli birşeyler oldu ve gelemedim. Beni yanlış anlaşmanı istemiyorum. Niyetim seni rahatsız etmek değil. O yüzden sen istemezsen bir daha aynı ortamda bulunmayız. Ama şunu unutma benim niyetim ciddi. Yani seninle takılıp yok olmadı diyerek ayrılmak değil. Ben seninle beraber bir yola çıkmak istiyorum. Seninle beraber bir geleceğimiz olsun istiyorum. Ben seninle güne uyanıp , günümü seninle bitirmek istiyorum. Her anımı seninle geçirmek istiyorum. Düşün ve bana kararını bildir. Şu kenardaki biblonun yanına bir kağıt koydum. Üstünde numaram yazıyor ister kendi numarandan ister başkasının numarasından beni arayarak ya da bana mesaj atarak cevabını olumlu ya da olumsuz söylersen gerçekten çok mutlu olurum. Ha dersen ki böyle şeylere gerek yok benim kararım belli dersen yine anlayışla karşılarım. " diyerek yine sözde anlayışlı gibi gözünde görünmeyi amaçladım. Amacıma da ulaşmıştım. Ya saftı ya da salaktı hemen inanmıştı. İşimin zor olacağını düşünsemde sandığım kadar zor olmamıştı. Birkaç güne kalmadan buluşmayı ve konuşmayı kabul etmişti. Onunla konuştuğumda şart olarak sunduğu şeyler işime gelmişti. Mecburen bile onunla temas halinde olmak bile Başak' a ihanet ediyormuş gibi hissetmemi engelleyecekti. Gözüne iyice girmek için araya aileleri de katınca hemen inanmıştı. Demek ki ailesi ve değerleri herşeyden çok önemliydi onun için.... Onun ailesi ile konuşmasını fırsat bilerek bizimkilere konuyu açmıştım. Tabi onlar da oğullarının geçmişi unuttuğunu düşünüp yeni bir sayfa açtığını düşündükleri için çok mutlu olmuştu. Birkaç haftaya kalmadan söz olmuştu. Söz tarihini ailem fark etmemişti ama o da Başak' ın doğum günüydü. Amacım o kızla evlensem bile herşeyi Başak ile alakalı yapıp onun gururunu kırıp bezdirerek mesleğini bırakmaktı. Her ne olduysa sözden sonra olmuştu. Onun mesafelerine rağmen onunlayken mutlu ve huzurlu oluyordum. Buna başta anlam veremiyordum. Amacım ondan intikam almakken başka şeyleri düşünmek istemiyordum. Evet onunla onun isteği üzerine çok baş başa kalmasak da onda tuhaf birşeyler vardı. Sırf bu yüzden bile ondan uzak duruyordum. Her hareketi beni deli etmek yerine gülümsetiyordu hatta bazen kendini unutup sesli konuşması onu eşsiz biri gibi kılıyordu gözümde. Onunla birlikteyken bu oyuna girme amacımı unutuyordum hatta bu yüzden buluşma isteklerini arada reddediyordun. Öyle böyle zaman geçiyor derken düğüne birkaç gün kalmıştı. Bu planımdan sadece Serdar'ın haberi olduğundan sürekli beni uyarıyordu arada bu konuşmalarımıza Yeşim'de denk gelse Serdar'ın özel hayatı diye geçiştiriyordum. Bu konuşmalardan birini yine gelin hamamının yapıldığı gün yaptığımızda bu sefer kesin herşeyi öğrendi derken yine yarım yamalak duyması işime gelmişti. Düğün günü ne olduysa zaten o gün olmadı mı benim için? Dini nikah kıyıldıktan sonra ona Kur'an-ı Kerim okuduktan sonra ilk defa yaptıklarımdan dolayı vicdanım sızlamadı mı? İşte o gün dedim ki keşke girmeseydim bu ise. Keşke ailesi üzerinden intikam almayı deneseydim diye ama geçmişti artık. Onunla Allah katında evliydim. O karım olmuştu. Okuduğum surenin sonunda bana sarılıp konuşması bana "Teşekkür ederim kalbini bana verdiğin için... Seni seviyorum." demesi iyice vicdan yapmıştım... Daha sonra toparlanıp onu kuaföre bırakınca Başak' ın yanına gidince onunla konuşup herkesten herşeyin intikamını ne olursa olsun diye ağlayarak söz vermiştim. Onu zamansız kaybetmiştim hem de doktorları yüzünden. Böyle düşüne düşüne oradan ayrılıp tekrar kuaföre gitmiştim. Yeşim 'i öyle beyazlar içinde görünce yine kendimi unutmuştum. Amacım neydi, neden bu yola girmiştim yine unutmuştum. Halim tuhafına girmiş olacak ki sorular sormaya başlayınca sesimi yükselterek konuyu kapatmıştım. Herşeyin sonuna gelmişken burada yanlış birşey yapıp mahvedemezdim. Yine onu tatmin edecek şekilde konuşmuştum o da her zaman ki gibi yine inanmıştı. Onunla gelin odasında beklerken kendimden hiç beklemediğim bir an da başımı dizlerine koyarak kendi kendime konuştum. "... bugün yıllardır beklediğim herşeyi açıklığa kavuşturacağım .... senin için sen huzurla uyu..." Başak ile ilgili konuşurken bile ona yakın oluyordum. Başak' a sanki ihanet ediyordum. Neden böyle birşey yaptım? Bu hareketim eminim ki benim kadar onu da şaşırtmıştır. 🍀🍀🍀
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD