3. Bölüm

1105 Words
Keyifli okumalar Sabahın güneşi odama vururken elimdeki kitabı yerine koydum. Zaten bütün gece uyku haram oldu. Saat'e baktığımda daha 07.30' olmuştu. Kalbim öyle yanıyordu ki nefes almak bile zor geliyordu. Sahi ben neden yaşıyorum şuan benim de bebeğimle birlikte ölmem gerekirdi. Gözlerim tekrar doldu. Hayır Maya güçlü durmak zorundasın. Odamdan çıkarken salondaki adamı görmemle kan beynime sıçradı. Bunun burada ne işi vardı. "Senin ne işin var?" Elindeki kahveyi bırakıp ayağa kalktı. Gerçekten bunlar beni delirtmek için uğraşıyorlardı. "Sana diyorum ne işin var senin burada?" "Ben senin babanım doğru konuş" Acı bir kahkaha attım. Alaycı bir bakış atarak etrafında döndüm. "Ne o sevgilin terk etti galiba?" "Maya ne olursa olsun ben babanım hala" Bir insan daha ne kadar yüzsüz olabilir ki bu tüm erkek modellerinde vardı. Gözlerim dolarken dişlerimi sıktım. "Baba öyle mi? Peki ben o kadar acı çekerken neredeydin? Ben o şerefsize yapma diye yalvarırken nerdeydin? Sen sevgilinle fink atarken ben bebeğimi soğuk toprağın altına koydum. Her gece ağlaya ağlaya baba sana ihtiyacım var diye göz yaşları dökerken aklın neredeydi? " Onun da gözleri doldu. Bana pişmanlıkla bakıyordu. Derin bir nefes aldı. " Herşeyi biliyorum duyduğum anda seni kurtarmak için depoya geldim. Ama sen yoktun karşımda bir televizyon ve senin görüntün vardı. İnan ki sana ulaşmaya çalıştım ama olmadı. O acı çığlıkların hala kulağımda sen öyle acı çekerken Ömer Mirza ve Harun Efe şerefsiz yoksunları zevkle izledi. Beni bağladılar işkence ettiler. Aslında seni hiçbir zaman sevmedi. Dedikleriyle donup kaldım. Gözyaşıma hakim olamadım bu doğru olamazdı. Babam kolunu sıyırdı yaraları gösterdi. Alnımdan öptü. "Sana bunu yaşatan her kim olursa olsun bedelini ağır ödeyecek kızım" "Baba ben bebeğimi çok özledim her gece ağlıyor ve yalvarıyor." Anne kurtar diyor çok çaresizim baba" Ona sımsıkı sarılmak istedim. Gözlerimi silip koltuğa oturup başından geçenleri anlattı. "Baba ikisinin de acı çekmesini istiyorum nefes almasınlar önce Ömer Mirza sonra Harun Efe aldıkları her nefeste bana yalvarsınlar." "Sen merak etme onlar öyle olacak ki ölmek için bize bile gerek duymayacaklar." "Affet beni kızım yetişemedim koruyamadım" Ona daha çok sarılırken saçlarıma öpücük bıraktı. Peki neydi suçumuz? "Seninle gurur duyuyorum güçlü kızım şirketi onlara kaptırmadın bu duruşun tıpkı annen gibi" Annem gülümsedi. Biliyorum o da babamı özledi. Evin çalışanı kahvaltının hazır olduğunu söylediğinde masaya geçtik "Kızım bugün işin var mıydı? Baba, kız vakit geçirelim" "Aslında baba bugün çok önemli bir toplantı var. Demir Atahan'la ortaklık imzası atacağız" Babam buna şaşkınca baktı. Ardından güldü. "Demir Atahan bizim şirkette ortağımız olacak yani" "Evet neden ki yoksa kötü bir şey mi? yaptım" "Hayır canım en iyi şirketlerden biri ama o bayağı inatçıdır ikna etmek zor." "Aa babacım ben Haldun Mehrotha'nın kızıyım ikna etmek için herşey yaparım" "Biliyorum bebeğim ama dikkatli ol" Başımla onay verdikten sonra saatte baktım. Hemen çantamı alıp çıkacakken babamı öperek çıktım. ???? Babamın suçlu olduğunu düşündüm. Hatta onu affetmeyecektim ama onun da başına gelmeyen kalmadı. Şirketin önüne gelince arabadan inip içeri girdim. Yeni sekreterin yanıma endişeli bir şekilde gelmesiyle ona baktım. "Günaydın Miray ne bu telaş?" "Günaydın efendim Demir bey geldi ondan önce de Harun bey buradaydı ikisi kavga etti. Demir onu görünce sinirden patladı ve onu kapının önüne fırlattı. Şaşkınlıkla ona bakarken Demir'in bana geldiğini gördüm. Miray sessizce yanımdan ayrıldı. " Günaydın Maya Hanım ben Demir Atahan" "Günaydın Hoşgeldiniz kusura bakmayın bir tatsızlık olmuş" "Ne kusuru canım sizin suçunuz değil" Beraber toplantı odasına giderken yavaştan diğer ortaklar da gelmişti. Bu proje çok güzel olacaktı. Lösemili çocuklar için oyun alanı ve hastane yapılacaktı. Bu fikir herkesin hoşuna gitmiş hiçbir sorun çıkmamıştı. En sonunda imzalar da atılınca derin bir nefes alarak odama girip deri koltuğa kendimi attım. Miray kahvemi getirince ona dönüp güvenliği çağırmasını söyledim. Dört güvenlik görevlisi odaya girip karşımda durdular. Bakın Harun Efe ve Ömer Mirza geldikleri zaman kesinlikle içeri almıyorsunuz anladınız mı? Sorun çıkarırlarsa gereğini yapmaktan çekinmeyin " " Baş üstüne Hanımefendi " Onlar çıkınca telefonu alıp annemi aradım. Sesi neşeli geliyordu. Babama olanları anlatınca önce şaşırmış sonra kızmıştı. Haklıydı ikisinin de bildikleri tek şey gürültü kirliliği yapmaktı. En çokta ona verdiğim değere üzülüyorum oysa ki beni sevdiğine ne kadar da inandım. Kapı tıklatıldı. "Gir" "Maya Hanım işiniz yoksa beraber yemeğe çıkabilir miyiz?" "Bu bir teklif mi?" "Evet başka planın yoksa tabii" "Hayır yok gidelim hadi" Çantamı alıp odamdan çıktım. Eliyle işaret etti. Kapıdan çıktığımız anda Harun Efe yine oradaydı. Bu adam hiç bıkmaz mı? Demir bir anda elini belime atıp kendine çekince ona baktım. Yakından daha karizmatik duruyordu. Harun Efe'nin bakışları bize döndüğü an kaşlarını çattı. "Lan senin ne işin var karımın yanında? " Karın mı? O yüzden mi ona o kadar acı çektirdin çocuğunu o yanındaki piçe verdin eziyet ede ede öldürdü. Sen değil baba, eş olmaz " Bakışları beni bulduğunda beni daha çok kendine çekerek gülmüştü. " Hayatım hadi gidelim" Beraber arabaya binip yola çıkarken hala şoktaydım. Demir derin bir nefes alarak arabayı çalıştırdı. Yol boyunca sessizdi. Bir restoran önünde durunca araçtan indi k içeri girdiğimizde garson koşarak geldi. "Hoşgeldiniz Demir bey" "Hoşbulduk koçum nasıl işler?" "İyi bildiğiniz gibi sizi cam kenarındaki masaya alacağım" Bu adamı herkes tanıyordu. Babam ünlü demişti bu kadarını da tahmin etmemiştim. Cam kenarında masaya geçince garsona döndü. "Koçum masayı doldur." Garson başıyla onay verdi. Aklım hala karışıktı. Bu adam yaşadıklarımı nerden biliyordu. Gözlerim dolacakken Demir'in sesiyle ona baktım. "Sakın gözyaşlarını onun için dökme" Cebinden mendil çıkarıp bana uzattı. Mendili alarak gözlerimi sildiğimde mendilin gül kokusu geldi. Bu nasıl bir ihtişam kokuydu. "Teşekkür ederim" Başını olumlu salladı. Aklıma takılan soruyu sordum. Yoksa bu şüphe içimi yiyip bitirecekti.. "Sakıncası yoksa sana bir şey sormak istiyorum?" "Tabii ki sorabilirsin." "Sen nerden biliyorsun benim yaşadıklarımı?" "Ben senin hakkında herşeyi biliyorum. Zamanı geldiğinde sana anlatırım" Yemekler geldiğinde hem sohbet etmiş hemde yemek yemeye başlamıştık. ???? "Harun Efe bebeğim nerede?" "Sana diyorum bebeğim nerede, ne yaptın ona?" Yavaştan kalkmaya çalıştığımda karnıma giren ağrıyla gözlerim doldu. Harun Efe sırıtarak bakıyordu. "Maya Mehrotha acı çeke çeke öleceksin?" "Ne diyorsun sen bebeğim nerede?" Başıyla karşıda yatan cansız bedeni gösterdi. Oraya baktığımda bedenim titremeye başladı. Hayır bu olamazdı. Onu hiç acımadan öldürmüş müydü? .... Gördüğüm kabusla açtım gözlerimi derin bir nefes almaya korktum. Bebeğim masum meleğim sana nasıl kıydılar. Babamın odaya girmesiyle ona baktım. Yanıma koşarak geldiğinde çaresiz bakışlarını gördüm. "Kızım kalk hadi" "Baba o öldü bebeğim şimdi çok üşüyordur.. Söyle bana küçük meleğime nasıl kıydı. Ne yaptı ki bebeğim neden ya neden?" " Biliyor musun? Ben bir daha anne olamayacağım asla çocuğum olmayacak" "Maya kızım kendini bu kadar üzme baban hep yanında olacak" "Söz ver bana hep yanımda olacaksın?" "Söz veriyorum baban hep arkanda olacak" Babamın yardımıyla yerden kalkarak yatağa girip uyumaya çalışırken babama bakınca üstümü örterek yatağa oturdu. "Baba bana masal anlatır mısın?" "Anlatırım" Aynı çocukken yaptığım gibi ne zaman korksam babam bana masal anlatırdı. Gözlerim yavaşça kapanırken kendimi karanlığa bıraktım... Bölüm sonu
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD