Kalbimin üzerine örtülmüş bir örtü var üzeri onun kokusuyla dolmuştu sanki. Gizemli adam yanı başımda, içtiğim alkole eşlik ediyordu resmen. Benim için rüya gibiydi hatta daha da ötesiydi.
Yumruğunu alnına yaslamış dalgınca yere bakıyordu. Bugün dertli gözüküyordu, daha önce onu hiç böyle görmemiştim. Genelde hep ifadesizdi. Ne mutluluğunu ne de mutsuzluğunu belli etmezdi. Şimdi ise dalgın, üzgün ve bir şeylere içerlenmişti. Ona bir kez seslendim kadehini doldurması için ancak beni duymadı. Ben de kendim doldurayım bari diyerek doğruldum ve onun üzerinden alkol şişesine uzanıyordum ki bu sefer gerçekten ayağımı burkup inleyerek kucağına düştüm.
Bunu ikimizde beklemediğimiz için bana şaşkınca bakıyordu. “B-ben şişeyi alacaktım, sana seslendim ama duymad-” dememe kalmadan hiç beklemediğim hamleyi bu sefer o yaptı ve aniden dudaklarıma kapandı.
“Sus ve bana bugünü unuttur.” Diye fısıldadı dudaklarıma. Göğsüm heyecanla inip kalkmaya başladı.
“Sana bugün yaşadığın her şeyi unutturacağım gizemli adam.” Ardından dudaklarına kapanıp zehir gibi sızdım tüm hücrelerine.
Hala daha bana ismini söylemiyordu ama bir gün öğreneceğimi biliyordum bu yüzden acele etmedim. Bir kere sorsam da cevap vermemişti. Kucağında ata biner gibi oturup yüzünü avuçlarımın arasına aldım ve ufak ufak okşayarak öptüm onu. Onun elleri bacaklarımda, kalçalarımda, bel oyuntumda arsızca geziniyordu. Aslına bakarsanız, ben aşkla o ise tamamen seks yapıyorum kafasıyla sevişiyordu ancak buna bile şükreder hale gelmiştim. Onunla bu denli yakın olmak hep hayalimken şimdi kalbimin atışlarına söz geçirmem ne mümkündü?
Sevişmemiz daha da şiddetli bir hal almaya başladı. Artık o da çok hoyrat bense onun hareketlerine uyum sağlamaya çalışan bir acemiydim.
Ayağa kalkıp beni yatağa fırlattığında açılan göğsümün yarısı gözleri önündeydi. Dudaklarını bir yılan misali yalayıp üzerime eğildi ve dudaklarımı göğsümün açık kısmına bastırdı.
“Tenin günaha davet gibi ve ben bu çağrıya daha fazla sessiz kalmayacağım.”
Oysa benim amacım da buydu, yatağına girmek.
Dudakları boyun girintimden aşağıya süzülmeye başladığında kafamı yastığa bastırdım. Belim istemsizce yukarı doğru kıvrılırken elini belime dolayıp elbisemin fermuarını tek çırpıda açtı ve elbiseyi üzerimden çıkarıp iştahla bedenime bakmaya başladı.
“Mükemmel bir cildin var. Saatlerce tenini okşayabilirim.” Diye hayranlıkla konuştuğunda utanmadan edemedim. Cildimi seviyordum ama onun ağzından duymak çok daha güzel hissettirmişti.
Tüm vücudumu diliyle talan ederken öyle zevk alıyordu ki gerçekten tüm derdini unutmuş gibi bir havası vardı. Gözlerinin kehribarı artık simsiyah geliyordu gözüme, öyle koyulaşmıştı ki aldığı hazzı tahmin etmek mümkündü.
Dudakları külotumun üzerinden kadınlığım ile temas edince belim yay gibi gerildi, dudaklarımdan gürültülü bir inleme döküldü.
“MMM, mis gibi kokuyorsun.” Dedi mest olmuş bir şekilde.
“Ama sen bana eziyet çektiriyorsun.” Diye fısıldadığımda dudağı hafifçe yukarı kıvrıldı. Onu daha önce hiç gülümserken görmemiştim, bu kadarı bile aklımı başımdan aldı.
“Öyle mi? O zaman aklını daha çok başından alacağım için özür dilerim.” Dedikten sonra sanki en sevdiği yemeğe yumulacak gibi külotumu kenara çekip kadınlığıma baktı.
“Hayatımda ilk kez bir kadının vajinasını yalayacağım.” Dedi ve hiç beklemeden yumuldu. Ben şok içerisinde öylece kalakaldım. İşte bunu kesinlikle beklemiyordum çünkü bildiğim kadarıyla erkeklerin en sevdiği şeylerden biriydi.
Düşüncelerimi bölen şey tabi ki aldığım zevkti. Gözlerim geriye doğru kayarken dudaklarımda ki inlemeler duvarlara çarpıp tekrar kulağıma geliyordu. Bu his ile ilk kez tanışıyordum ve itiraf etmek gerekirse mükemmel bir şeydi. Uzun bir müddet oradan çıkmadı. Ağzından dökülen müstehcen kelimeler hem beni daha da azdırıyor hem de utandırıyordu.
En sonunda kafasını kaldırıp pembeleşmiş dudaklarıyla üzerimde yükseldi ve yüzlerimizi aynı hizaya getirdi. Gözleri beni içine çeken kuyulardan ibaretti. Onunla yaşadığım bu deneyim her şeyiyle ilkti ve bambaşkaydı. Asla unutamayacağımı da biliyorum.
“Daha fazla dayanamıyorum.” Dedikten sonra kendi de soyundu. İstemsizce vücudunu incelerken devasa erkekliği gözümü korkutmadı desem yalan olur. Ancak beni en çok şaşırtan bedeninde bulunan yer yer yanık izleriydi. Elimi istemsizce yanık izine götürdüğümde ellerimi tutup kafamın üzerinde sabitledi ve “Sakın!” diyerek beni uyardı. Dokunmamı istemiyordu izlerine...
Kafamı sallayarak isteğine saygı duydum ve o da fazla beklemeden bacak arama yerleşti. Daha ben ona yavaş ol bakireyim diyemeden ıslak kadınlığımdan içeri sızdığında dudaklarımdan bir çığlık döküldü.
Gözleri irice açıldı, nefesini tuttu. “Bakire misin?” diye dehşetle sorduğunda gözümden dökülen yaşlarla onu onayladım. Gözleri gibi dudakları da balık misali açılmıştı.
“Siktir, özür dilerim keşke baştan söyleseydin.” Diyerek içimden çıkmak için yeltenmişti ki omuzlarından tutup onu durdurdum.
“Hayır, istiyorum.”
Kaşları çatıldı. “Hiç tanımadığın bir adama bakireliğini veriyorsun farkında mısın?” sesi sertti ama nazik de olmaya çalışıyordu.
“Biliyorum,” dedim acı içerisinde. Gerçekten canım çok yanmıştı. “Ama istiyorum.” Dediğimde dudağını ısırıp yüzümü iyice taradı.
“Pekâlâ, yavaş olmaya özen göstereceğim. Birkaç dakikaya rahatlayacaksın.” Dedikten sonra kafamı sallanan ile içimde yavaş yavaş gel hitler yapmaya başladı. Acı, dediği gibi yavaş yavaş kaybolmaya başladı. Beni rahatlatmak için boynuma ve yüzüme minik öpücükler bırakıyordu.
Aradan geçen on dakikanın ardından nihayet bende açılmış ve zevke gelmeye başlamıştım.
“Daha hızlı.” Diye fısıldadığımda bunu bekliyormuş gibi hızlanmaya başladı ve gel gitleri daha sert bir hal almaya başladı.
Zevkten artık nirvanaya geldiğimde en sonunda ikimizde sarsılarak boşaldık.
“El değmemiş bir güzelliksin,” diyerek yanıma uzandı ve beni göğsüne çekerek öylece bekledi. Ben de hayatımda ki ilk seks deneyimimin verdiği yorgunlukla farkında olmadan uykuya daldım. Sabah ona gerçeklerden bahsedebilirdim. Ondan ne kadar hoşlandığımı, gördüğüm günden beri aşık olduğumu anlatabilirdim.
Bir kahvaltı yapardık beraber değil mi?
Sabah olduğunda yüzümde ki gülümseme aslında her şeyi belli ediyordu. Dün akşam sevdiğim adam ile birlikte olmuştum! Bugün hiçbir şey moralimiz bozamaz diyordum ta ki gözümü açtığımda odada kimsenin olmadığını fark edene kadar.
Çıplak bir şekilde kalkıp banyoya falan baktım ama yoktu. Burada olan tek şey, dün ki alkol şişesi ile kadehler ve yatağın üzerinde ki kırmızı lekeydi.
Kalbime giren ani sancının sebebi neydi bilmiyorum ama korku, yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başladı. Hemen üzerime bir şeyler giyip bana tarif ettiği koridorun sonunda ki odaya gittim. Tam kapıyı çalacaktım ki temizlik görevlisi içeriden çıktı.
“Merhaba, burada kalan beyfendi nerede acaba bilginiz var mı?”
Kadın gülümsedi. “O bugün otelden çıktı diye biliyorum kızım.”
Kalbimde ki korku daha da büyüdü. “Peki adını biliyor musunuz?” kadın kafasını iki yana salladı.
Lanet okuyarak odama geri döndüm ve eşyalarımı alıp hemen çıkışa yöneldim. Resepsiyona gelip sorduğumda, buraya kayıt açılmadığını çünkü arkadaşının oteli olduğunu söyleyince başımdan aşağı kaynar sular döküldü.
Gitmişti.
Ne bir not, ne bir güzel söz söylemeden.
Beni bir fahişe gibi otel odasında bırakıp gitmişti.
En azından gideceğini söylemesini beklerdim, çok bir beklentim yoktu ama bu kadarını da hak etmiyordum. Bakireliğini aldığı bir kızı nasıl böyle bırakıp gidebilirdi. Çöp gibi hissettirebilirdi?
Ağlayarak eve gittiğimde bir de babamdan fahişe damgası yiyip güzel de bir dayak yemiştim. O günden sonra kaç kez kulübe gidip onu beklesem de hiç gelmedi.
Ve ben, aşık olduğu adamın gölgesine aşkını, hayallerini ve umutlarını gömen o genç kızdım.
Hayatında hiçbir şey yolunda gitmeyen o kız.