TEKRAR KARŞILAŞMA

1004 Words
Abisinin kendisini sert dille uyarmasından sonra Hera evden fazla çıkamamaya başlamıştı, sürekli engelliyordu abisi onu. Bugün işleri olduğu için abisi evden çıkınca o da bunu fırsat bilip çıktı kimseye yakalanmadan, annesine de komşuya uğrayacağını söyledi. Nereye gideceğini bilmiyordu, tek bildiği şey o tanımadığı genci tekrar görmek istediğiydi. "Evimize geldiğine göre ağa ya da ağa dostu falan olmalı, ama bu bilgiyle birşey elde edemem ki!" Şu an yaptığı aptallığı fark edince kendisine laf saydı içinden, resmen bir kişinin bakışından tavlanıp onu arar olmuştu, birisi bunu duysan arkasından söylenmeyen söz kalmazdı. Vazgeçti bu düşünceden, sonuçta onunla bir gün bir bağı olacaksa Allah çıkarırdı karşısına yeniden, bu düşünceyle geri dönecekken üzerine gelen futbol topuyla neye uğradığını şaşırdı. Topu tuttu hınçla, dikenlerini çıkardı bir kirpi gibi, topun atıldığı yöne baktığında kalp atışları hızlandı, o ve geçen düğününe gittiği çocuk oradaydı. Birkaç kişi daha vardı ama tanımıyordu onları, sinirle aldığı topu geri düşürdü yere dalgınlıkla, Agir'de ondan farklı sayılmazdı pek. Futbol oynamaya gelmişlerdi ve karşısında kendini düşünmekten alıkoyamadığı kız vardı. "Sen, ağanın kızı!" Bunu dedi ve hemen kızın yanına koştu, topu aldı ve kardeşlerine attı. "Siz devam edin, ben daha sonra geleceğim!" Bunu dedikten sonra Hera'ya döndü, Hera heyecanla başını yere eğdi. "Bende sizi görmeyi bekliyordum!" Direkt açıkladı Agir, öyle süslü laflar kurabilen biri değildi zaten. Hera bunu duyduğunda şaşkın bir ifadeyle ona baktı. "Neden beni görmeyi bekliyordunuz?" Beklenti içinde sormuştu bu soruyu, Agir açık olmak istiyordu, onlarda lafı süsleyip sunmak yoktu, ne anlatmak istiyorlarsa direkt söylerlerdi. "Belki de kızacaksınız, ilk düğünde gördüm sizi, gözleriniz beni benden aldı. O gün tekrar görmek için sizi aradım ama bulamadım. Daha sonra evinize kadar geldik İzzettin Ağa'nın oğlu olduğum için, sizi yine orada görünce heyecanlandım ben. Eğer izniniz olursa sizi tanımayı çok isterim, sizi düşünmeden edemiyorum." Tamam, açık olacağım diye düşünmüştü Agir, ama bu çok fazlaydı ve bunu sonradan fark edebilmişti. Sözü bittiğinde yutkundu, bu cesurluk değil aksine tam bir aptallıktı. Gözlerini kaçırdı bu güzel kadından. Hera az önce duyduğu şeylerin etkisinden zar zor çıktı, gülmemek için yanağını dişliyordu. "Ben de sizi düğünde görünce tuhaf şeyler hissettim, ama ailem bunu duyarsa iyi şeyler olmayabilir. Bunu o gün anlamış olmalısınız," dedi. Agir abisinden bahsettiğini anlamıştı ama asla vazgeçmeyecekti bu yoldan, yoksa bu kızı kaçırabilirdi elinden. "Evet ama sizi riske atacak bir harekette bulunmam asla, bana lütfen güvenin." Hiç tanımadığı insana nasıl güvenebilirdi Hera, ama güveniyordu işte sorgulamadan. "Ne yapacağız peki, ne istiyorsunuz yani?" Kabul ettiğini bu şekilde gösterdi, kendini hiç naz yapmadan Agir'e bıraktı. Onun ilk görüşte kalbine esir olmuştu ve bundan kurtulamayacak gibi duruyordu. "Mesela önce tanışalım, daha sonra ben sizinle iletişim kurmak için bir yol bulacağım." Agir, bir süredir aklından çıkmayan o güzel kızı bulmuştu, ve bu yüzden onu tekrar gözden kaçırmamak için elinden geleni yapacaktı. "Hera ben, 17 yaşındayım." Sustu Hera, konuşacak ya da kendini tanıtacak cümleler dahi gelmiyordu aklına. "Agir bende, 21 yaşındayım." O da utandı, ilk defa kendini bu kadar çekingen hissediyordu. "Sanırım konu bulamayacağız, ama ilerleyen zamanlarda bulacağımıza eminim." Bunu dediği sırada kardeşi Yasin kendisine yaklaştı. "Abi haydi, eksik kişi olunca iyi gitmiyor maç!" Yasin bu konuda rahat değildi, karşılarındaki kızın ağa kızı olduğunu o da biliyordu o geceden, bu yüzden abisinin ona böyle yaklaşmasını tehlikeli buluyordu. "Ben şimdi gidiyorum, ama haber yollayacağım," dedi Agir. Hera utangaç bir şekilde gülümsedi, daha sonra yüzünü elindeki şalla kapatıp oradan uzaklaştı heyecanla. Agir arkasından gülümseyerek bakarken onun düşüncelerini Yasin yıktı. "Tehlikeli sularda yüzüyorsun abi, o kız Urfa'nın en köklü aşiretine sahip, bizim aşiret onların yanında bir hiç. Unutma ki tek bir yanlış anlama da senin hatanı tüm aile çeker!" Agir ona döndü, ters bir bakış attı. "Herşeye atlama Yasin, karşında abin olduğunu bil ve ona göre davranışlar sergile. Bana akıl vermeyi kes, ilerde sana lazım olur!" Bunu dedikten sonra koşar adımlarla sahaya ilerledi, aklı sadece o güzeller güzeli kızdaydı, Urfa'nın köklü aşiretinin yegane kızı Hera'da. Hera kıpkırmızı bir yüzle girmişti içeriye, konağa adımını attığı an biri kolundan tuttu, korku ile baktığında karşısında abisini gördü, ne diyeceğini bilmeyerek ona bakıyordu. "Dışarı çıkma diyorumm, yokluğumu fırsat bilip kaçıyorsun. İlla birinin eve seninle ilgili bir laf söz getirmesini mi istiyorsun sen Hera, neredeydin sen?" Hera korkuyla annesine söylediği yalanı ona da söyledi. "Komşunun kızına gittim iki dakika abi, niye yanlış anlıyorsun herşeyi sanki?" Sitem ediyordu yalandan onu kandırmak için, abisi yüzüne sert bir ifadeyle bakmaya devam etti. "Ben aksini söyleyene kadar bu evden çıkmayacaksın, birde bu yalanına inanırım sanıyor!" Bunu dedikten sonra Hera'nın kolunu bıraktı ve oradan uzaklaştı. Hera kolunu ovaladı ve odasına gitti. "Bıktım artık hapis hayatı yaşamaktan bu evde, ben delirmeden bu evden kurtulsam iyi olacak, iyi ama nasıl olacak o iş?" Aklına gelen fikirle gülümsedi utangaç bir ifadeyle. Kendini bir an Agir'in karısı olarak bu evden çıkarken hayal etti, o zaman abisinin bu kıskançlığından ve bu saçma hayattan kurtulurdu. Bir anda gerçeklere döndü. "Saçmalama Hera, üç kere gördüğün adamı kocan olarak hayal etmekte ne demek oluyor? Tamam yakışıklı ve iyi yürekli olabilir, ama sonuçta birbirinizi tanımıyorsunuz!" Ne derse desin yüreğine söz geçirmek sandığı kadar kolay olmuyordu. Gözlerini kapatıp kendini yatağa attı, Agir resmen bugün onunla konuşmak için çaba harcamıştı, demek Allah'tan başka bir şey istese olurmuş. Agir de pek ondan farksız değildi Tüm yol boyunca kardeşlerinin lakırtılarını çekmek zorunda kaldı, sadece Yasin yorum yapmıyordu bu konuda o kişinin kim olduğunu bildiği için. Eve vardıklarında hepsi odasına çekilirken o aşiretin hanım ağası olan Fatma Hanım'ın yanına gitti, abisinin yanlış bir şey yapmasını istemiyordu. "Müsait misin ana?" Fatma Hanım o sırada oturmuş dantel işliyordu, oğluna baktı gülümseyerek, elini uzattığında Yasin koşup öptü elini. "Gel oğlum, size her zaman müsaitim!" Yasin annesinin yanına oturdu, hemen söze girdi. "Geçen gittiğimiz yemekte Bozkan aşiretinin bir kızı vardı, ağanın kızı. Abim ona gönül vermiş ana, biz ne dersek diyelim dinlemiyor ve kıza da umutlar veriyor!" Şimdiye kadar kaldıkları sürede Bozkan aşiretinin ne kadar büyük ve kuvvetli olduklarını hepsi anlamıştı ve bu yüzden de korkuyorlardı. Fatma Hanım sinirle kaşlarını çattı. "Agir'den mi bahsedersin?" Yasin başını evet anlamında salladı, abisini ispiyonlamak istemiyordu ama bu tamamen onun iyiliği içindi. "Ben o halde bunun bir çaresine bakacağım oğlum, Agir bana sormadan böyle bir yola giremez, girerse de girdiği yolu yıkarım!"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD