AİLE ENGELİ

1438 Words
İki günden beri Hera mutluluktan havalara uçuyordu, Agir gönlünde şimdiden yer edinmişti ve Hera bundan dolayı hiç şikayetçi değildi. Agir'i sevdiğini anlasa da hâlâ kendine itiraf edemiyordu. "Sadece dost olacağız, ya da daha fazlası..." Kendini dost diye kandırsa da gerçekten daha fazlası olmak istiyordu onun yüreğinde. Agir onunla iletişim kuracağını söylemişti bir şekilde, ama annesi ve kardeşleri sürekli buna engel oluyordu belli etmeden. İzzettin Ağa'nın eşi olan Fadime hanım gerçeği öğrendiği andan beri Agir'e iş yıkıyordu o kızdan uzak dursun diye. Şimdilik bu kesin bir engel olmayacaktı, sadece oyalıyordu oğlunu, ama daha sonra onun çözümünü net bir şekilde ortaya serecekti. Hera'nın abisi Azad bir karara varmıştı, başka bir aşiretten olan can dostuyla Hera'yı evlendirmek istiyordu ve bunu yakında babasına sunacaktı. Kardeşinin son zamanlarda davranışları hoşuna gitmiyordu, bu yüzden onu kendi bildiği biriyle evlendirmek mantıklı geliyordu. Agir evden çıkacağı zaman Fadime hanım tekrar engel olmaya çalıştı, türlü bahaneler buluyordu. "Bugün eve ustalar gelecek, evde bir erkek kalması şart, kal o yüzden." Usta gelmeyecekti aslında, işleri çıkmıştır diye uyduracaktı daha sonra. Agir annesinin son günlerde olan tuhaf davranışlarından sıkılmıştı, nefesini bıraktı. "Ana, niyetin ne bilmiyorum ama bu oyunları bırak artık. Direkt söyle ne derdin olduğunu, ben de ona göre davranayım!" Fadime hanım ilk başta kıvransa da ddaha sonra dayanamadı ve günlerdir içine dert olan şeyi sonunda açığa vurdu. "O ağanın kızına gönül vermişsin, peşinden gideceksin bilirim, buna engel olmak için uğraşıyorum. O kızı bırak, bizden habersiz işlere kalkışma. Günü geldiğinde biz sana en uygun eşi buluruz, hiç tanımadığımız insanların kapısına götürme bizi, ne tepki vereceklerini bile bilmezken böyle bir risk alma. Hem benim aklımda sana uygun bir aday var, zamanı geldiğinde eşin olacak kadar güzel ve edepli bir kız." Agir duyduğu şeyleri idrak etmekte zorluk çekiyordu. Annesi gerçekten delirmiş olmalıydı, sadece kızla konuşması bile ailesinin böyle saçma tepkiler vermesine sebep olmuştu. "Ana, ben o kızla bir kez konuştum sadece, ilerde ne olacağını sadece Allah bilir. Ayrıca öyle bir durum olsa bile bana engel olmaya hakkın yok senin, uyarırsın biter! Ve ben bana uygun aday falan bulmanı istemedim senden, kendi kendine işler çıkarma başımıza. Eğer ben Hera'yı istersem onu alırım kim ne derse desin, benim evlilik hayatıma şimdiden karışmayın! Şimdi saçma sapan bahanelerin bittiyse hadi eyvallah." Bunları dedikten sonra annesinin konuşmasını fırsat vermeden konaktan çıktı, sinirleri zaten gergindi şimdiden kalbini teslim ettiği güzeller güzeli Hera'yı göremediği için, bir de bu eklenmişti şimdi. "Of ana, kim bilir bunu sana kim öttü de dert ettin, gerçi bunun cevabı belli de neyse!" Kardeşinin olduğunu biliyordu, ama sessiz kalmak istedi tatsızlık çıkmasın diye. Bugün Hera'yı görmesi gerekti. Bu yüzden tatlıcıya gitti, tepsi tepsi Urfa'nın meşhur tatlısı olan şileki tatlısı (şıllık tatlısı olarak söylenir, ama gerçek ismi şileki tatlısıdır.) aldı. Daha sonra Hera'nın konağına yakın yerlerde dağıttı, planı her yere dağıtıyormuş gibi yapıp Hera'yı kısa bir süre de olsa görmekti. Sonunda istediği gibi onun konağına girdi, kapıda tanımadığı bir kadını görünce hayalleri yıkıldı, bu kadar planı onu görmek için yapmıştı ve bundan vazgeçmeyecekti. Kadın ona soru sorar gibi bakıp konuştu. "Kime bakmıştınız ağam?" Agir ağa denildiği zaman tuhafsadı, kendini toparladı. Gözleri etrafta fır dönüyordu Hera'yı görmek için. "Ben tatlı dağıtıyordum, size de getirdim. Rahmetli dedemin ölüm yıldönümü de bugün." Birkaç saniye içinde unutmuştu ne diyeceğini, bu yüzden böyle bir yalan uydurmuştu. Kadın elindeki tatlıya uzandı, ama Agir sımsıkı tutunca afalladı. "Tatlıyı bize getirmemiş miydiniz?" Soru sormaktan çok terslemek gibiydi, Agir başını evet anlamında salladı. "Konakta ağa ya da çocuğu falan yok mu?" Eğer Azad ya da Kadir ağa çıkarsa o zaman Hera'nın başı Agir yüzünden ağrıyabilirdi. İçinden dua etti onların bugün evde olmaması için. "Hanım ağam şu an burada değil, ağam ve oğlu da tarlaya gitti hasat işleri için. Hera var evde sadece, çağırayım mı?" Sanki anlamıştı çalışan kadın bu çocuğun peşin sakladığını ve ona göre davranıyordu. Agir bunu duyduğunda hevesle başını evet anlamında salladı, daha sonra bir şey belli etmemek için çırpındı. "Çok iyi olur, ağaya bir mesaj iletmesini isteyeceğim ondan." Genç çalışan bunu duyduğunda ses etmeden Agir'in yanından geçti ve konağa koşarak Hera'nın yanına gitti. "Küçük hanımım, konağın dışında bir genç sizi çağırıyor. Ağaya ileteceği bir not varmış, bu yüzden çağırıyormuş." Genç çalışan buna hiç inanmasa da inanıyormuş gibi rol yapıyordu, Hera bunu duyduğunda tepki vermedi, aklına bu kişinin Agir olacağı gelmedi. "Tamam," dedi ve yerinden kalkıp ağır adımlarla konağın bahçesine çıktı, karşısında kısa sürede sevdalığı olan Agir vardı, bunu gördüğünde kalbi yerinden çıkacak gibi olmuştu. Hevesli davranmaması gerektiğini söyledi içten içe kendine, hele de yanında bir çalışan varken. Çalışan ilk başta olayı çözmeye çalıştı, daha sonra Hera'nın ters bakışlarıyla karşılaşınca başıyla selam verip içeriye girdi. "Hoşgeldiniz," dedi heyecanla kalbinin sahibine. Agir onu gördüğünde içindeki tüm cesaret kırıntıları tükenmişti sanki. "Hoş- hoşbulduk!" Tek bir kelime söylemek bile zor gelmişti Hera'nın karşısında, utançla gözlerini kaçırdı ondan, neden bir anda böyle olmuştu hiç bilmiyordu. "Sanırım babama iletmek istediğiniz bir mesaj vermiş ve beni bu yüzden çağırmışsınız." Bunun bahane olduğunu Hera'da biliyordu, ama sebepsizce Agir'in utanmasından zevk alıyordu. Açıkçası sevdiği adamın her hali onun için güzel bir şeydi. Agir şaşkın bir şekilde ona baktı, ne demek istediğini daha sonradan anladığında utangaç bir şekilde gülümsedi. "Seni görmeye ihtiyacım vardı ve ben de böyle bir bahane uydurdum anlık olarak, umarım böyle bir şey yaparak senin başını belaya sokmam." Bunda samimiydi, Hera bunu bilmiyordu. Babası ona karşı iyiydi her zaman, ama abisi öğrenirse o zaman Hera'ya karşı pek de yumuşak davranmazdı. "Sorun çıkacağını sanmıyorum, ama sürekli gelirsen orasını bilemem. Yanlış anlama lütfen. Seninle iletişim halinde olacağımızı söylemiştik. Ama ne ben evden çıkabilirim ne de sen buraya rahat rahat girebilirsin, bu yüzden büyük ihtimalle sıkıntı çekeceğiz." Bu onun içinde sıkıntı olmuştu, Agir bunu biliyordu, ama sırf böyle basit bir bahane için Hera'dan vazgeçemezdi daha yeni bulmuşken. "Bunun da yolunu bulacağım, ben sana seni göreceğimi söyledim ve sözümü tuttum. Emin ol ki iletişim kurmanın bir yolunu bulacağım." Aklında şimdiden bir plan oluşmuştu ama bu çok riskliydi. "Seni pek fazla tanıdığım söylenemez, hatta hiç tanımıyorum. Tek bildiğim ismin. Ama kalbim sana güvenmemi söylüyor, neden böyle olduğunu hiç bilmiyorum ve şikayetçi de değilim. Ben, ben hislerimi sana şu an tam olarak anlatamasam da sen beni anlıyorsun değil mi?" Hera açıkça konuşmadan anllatmıştı yüreğiyle herşeyi, cesur bir kızdı, bunu itiraf edecek kadar cesurdu. Agir onun böyle açık açık konuştuğunu görünce kendisi de hislerini itiraf etmeye karar verdi. "Tek bir görüşte beni tam kalbimden vurdun. Belki inanmayacaksın, beni sadece bir kere gördüm ve böyle mi düşünüyorsun diye sorgulayacaksın. Ama ben şu an anlıyorum ki sana deliler gibi aşık oldum!" Bu iki olmuştu, açıkça konuşacağım derken her seferinde bunun dozunu kaçırıyordu ve kendini rezil ediyor gibi hissediyordu. Hera duyduğu itiraf karşısında o kadar çok utanmıştı ki bir anlığına sessiz kaldı. "Hislerimizin karşılıklı olmasına sevindim. Şimdi ben izninle konağa gireceğim, sen de abim ve baban gelmeden önce git hemen olur mu? Ve benimle iletişim kurmak için bir yol bul, çünkü buna gerçekten ihtiyacım var!" Bunu dedikten sonra Agir'in bir şey demesine fırsat vermeden hızla konağa koştu ve içeriye girdi. Agir'in bir şey demesine fırsat vermemişti. Agir az önce bu kadar açık konuştuğu için kendine kızarken şimdi mutlu olmuştu yaptığı şeyden dolayı, çünkü Hera'nın onu sevdiğini kendi ağzından duymuştu ve bu onu dünyanın en mutlu insanı yapmaya yetmişti. Elindeki tepsiyle dururken az önce ki çalışan geldi, hâlâ az önceki gibi şüphe içinde süzüyordu Agir'i. "Sanırım tatlıyı vermeyi unutmuşsunuz!" Agir aklına gelen fikri uygulamaya karar verdi. "Burada kazandığın paranın daha fazlasını kazanmak ister misin?" Bunu dedikten sonra yanlış anlamlara gelmesinden korksa da düşündüğü bir olmadı. "Siz teklifi sunmadan ben size ne sunacağınızı söyleyeyim. Büyük ihtimalle Küçük Hanım ile aranızda bir şeyler var ve buna yardım etmemi isteyeceksiniz." Bu kız gerçekten de göründüğü kadar saf biri değildi, Agir başını evet anlamında salladı. "Yardımdan ziyade ona benden haber getireceksiniz, aynı şekilde o da bana notlarını sizinle iletecek. Bunun için benden ne kadar para isterseniz veririm, yeter ki sevenleri kavuşturun." Kız buna gülümsedi utangaç bir şekilde. "Eğer küçük hanım sizi seviyorsa o zaman ben bu yola girmeyi razıyım ve bunun için de sizden para talep etmem asla." Agir'in içini yeni umutlar kaplamıştı, sevdiği kızla istediği gibi iletişim kurabilecekti artık bu sayede. "Çok teşekkür ederim, şimdi ben gitsem iyi olacak. Yakalanırsam ikimiz için de zorlaşacak, size de afiyet olsun." Bunu dedikten sonra tepsiye kızın eline verdi ve koşarak konaktan çıktı. Artık rahat bir nefes alabilirdi, herşey istediği gibi ilerliyordu. Agir o an bu büyük aşkın karşısına engel çıkmayacağını sandı büyük bir yanılgıya kapılarak. Oysa en yakınlarından darbe yiyeceklerinden habersizdi bu iki genç. Hera, habersizdi Agir'in çalışanla iletişim kurmaya çalışacağından. Yine de mutluydu, tek derdi sevdiği adamla birlikte olmaktı ve buna da adım adım yaklaştığını düşünüyordu. İkisi de severek bazı şeyleri çözebileceğini düşünürken atladıkları büyük bir nokta vardı, aileleri Hera ve Agir için eş adayı bulmuştu. Bu durum Hera ve Agir'i büyük bir çıkmaza sokacaktı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD