"Aden! "
Genç kız, üvey babasının ona seslenmesiyle yerinden sıçradı. Yatağından doğrulurken kafası tavana çarpınca acıyla inlememek için zor tuttu kendini. Elini kafasına götürdüğünde ; " Efendim?" dedi.
" Meliha ile tatile çıkıyorum iki gün yokuz. Uslu durman için ayriyeten bir tembihte bulunmama gerek yok değil mi?!"
" Uslu duracağım." dedi ürkek sesiyle. Zaten bu evde başka bir şey yaptığı yoktu.
" Mihre nişan telaşında yeterince yorgun . Evde olacak ve seni kontrol edecek. Ona zorluk çıkarmayacaksın duydun mu beni?!"
" T-tamam. " diyen kızın ardından kapattı kapıyı sertçe.
Aden acıyan kafasını yüzünü, buruşturarak okşadı. Odasında göz gezdirdi. İlk başta duş almak isteyerek hemen üstünü çıkardı. Kirlileri beyaz sepete koyduktan sonra küvetin içine girerek yıkandı. Duştan sonra, üstüne bebe mavisi bir elbise giydi. Etek boyu diz kapağının altında kalıyordu.
Aşağıdan sesler gelmeye başlayınca üvey babasının gideceğini anladı. Pencerenin başına geçerek arabayı bekledi.
Sancak ve Meliha'nın bindiği araba bir süre sonra onun penceresine bakan yoldan ilerledi.
" İki gün rahatım." diyerek hemen kitaplarını sakladığı yere gitti. Puslu Kıtalar Atlası'nı eline aldıktan sonra yatağına uzandı, yarım kaldığı yerden okumaya başladı.
....
Kitabın son sayfasını çeviren Aden şaşkınca bakakaldı. Bitmişti...
Ne ara okumuştu onca sayfayı bilmiyordu. Çabuk bitmesin diye belirli bir sayfa okurdu.
Yüzü düşen genç kız kitabı eski yerine bıraktı. Göz gezdirdiği diğer kitaplarında ; hangisini tekrar okusam' diye düşünürken kapısı açıldı.
" Güzide sultan!" dedi sessizce.
" Kuzum. Kahvaltını getirdim. Mihre uyuyor hala, bu sefer patates kızartmasından bol bol koydum."
" Ellerine sağlık. Güzide sultan şey dicem..." derken çekimserdi.
" Yine bitti değil mi kitabın?"
" Maalesef." derken elleri eteğinde gezindi.
" Bugün Mihre evden çıkacak. Beni gönderiyor bugün, iki gün gelme dedi. O çıkar çıkmaz sana kitap alıp geleyim ben sonra giderim. "
" Neden istemedi ki? "
" Sözlüsü Efken gelecekmiş. Sana iki gün nasıl bakar bilmiyorum. Paket kuruvasan da alayım sana. İhmal ederse onlardan yersin ama çöplerini ben gelene kadar sağlam bir yerde sakla tamam mı? "
" Harikasın! " diyen Aden, koşarak dadısına sarıldı.
" Hadi sen yaz şu kitapları, birazdan bizim deli uyanır. "
İkisi kırkırdarken Aden bir kağıda istediği kitapları yazdı.
- Wulf Dorn KARABASAN
- Vladımır Bartol ALAMUT
-Halit Ziya Uşaklıgil MAİ VE SİYAH
Güzide'nin cebinden çıkıyordu kitap paraları o yüzden çok bir şey yazamıyordu. Bir gün ona olan borcunu fazlasıyla ödemek istiyordu genç kız.
Aden kitapları ise Güzide'nin bazen ona getirdiği telefondan araştırıyordu. Konusuna bakıyor, en çok okunan kitapları listeliyordu.
Kağıdı kadına uzattığında ona sarıldı tekrar. Dadısı odadan çıktığında Aden kahvaltısını alarak bir tane ansiklopedi çıkardı.
Okyanus hayvanları hakkında olan kısımı açarak okumaya başladı....
******
" Babangil basmasın sonra." diyen Efken ceketini askılığa astı.
" Yok aşkım merak etme. Evdeki herkesi gönderdim kimseler yok. Bugün başbaşayız." diyerek ellerini adamın tişörtünün içine sokarak okşadı.
" Hm... Otele gidebilirdik bizimkilerle takılırdık hem. " diyerek ona uzanan dudaklara kısa bir öpücük bıraktı genç adam.
" Her gün gördüğümüz kişiler sıkıldım artık onlardan. Seninle baş başa kalmak istiyorum. Hem biliyorsun babamın bazı kuralları var. Bugün beni görüntülü arayacak bir çok kez. Evde olduğumu görmeleri gerek."
" Kaç yaşına geldin hala bu gibi şeyleri diretiyorlar mı sana! " derken alaylıydı. Kızın yanından çekilerek kendini koltuğa attı.
Mihre bu sözlere biraz bozulsa da belli etmemeye çalıştı. Sevgilisinin kucağına oturduğunda cilveli bir edayla ;" Herkes senin gibi özgür değil Efken ÇAKIBEY! "
" Özgür olduğumu bilmen güzel bir şey sanırım. Ben de hissedebilsem keşke." derken Mihre kaşlarını çattı.
" Neden öyle dedin?"
" Boşver. E hadi, film izleyelim dedin, bakalım ne seçtin."
" Tamam ondan önce bize atıştırmalık hazırlayım. "
Mihre yerinden kalkarak mutfağa yöneldi. Efken ise etrafı inceledi. İki kez gelmişti bu eve. Mihre'nin babasından haz etmiyordu ve onlar yokken geliyordu. Tek başına adam çekilmezdi. Ailesi ile buluştuklarında genelde onların evinde toplanılırdı.
Yukarı çıkan ahşap merdiven dönemeçliydi. Evin mimarısı Efken'in her zaman hoşuna gitmişti.
" Geldim!" diyen Mihre'ye bakışları kayarken kollarını açarak kucağına çağırdı. Genç kadın büyük istekle sevgilisinin kucağına yerleşti ve filmi açmaya koyuldu...
****
Aden artık havasızlıktan ölecek gibiydi. Çoj bunalmıştı. Mihre camı açmaya gelmeyecek gibiydi anlaşılan.
Aşağıdan sesler geliyordu. Yere eğilerek kulağını zemine koydu. Mihre'nin odasında olduğunu kanaat getirerek tekrar ayağa kalktı.
Yatağının altına yapıştırdığı anahtarı oradan aldı. Çok kararsızdı kullanıp kullanmamakta. Şimdiye kadar üç kez kullanabildi. Eğer yakalanırsa bir daha yedek anahtarı olma ihtimali olmayacaktı.
" Sadece elma alacağım." diyen Aden kendiyle konuşurken sessizce kapısını açtı. Önceden zincirli olan kapı artık değildi. Bu onun işine geliyordu çünkü ses çıkarmamış oluyordu.
Çıplak ayakları ile merdivenleri teker teker inmeye başladı. Mihre'nin odasının önünden geçerken nefesini tuttu bir an. Kapısı hafif açıktı. Önünden geçse görüneceğinden korktu bir an.
İçeriden gelen garip seslere anlam veremeyen genç kız vakit kaybetmeden mutfağa indi. Kırmızı bir elma aldı. Elbisenin minik ceplerine çerez koydu.
Tekrar geldiği yolu giderken, Mihre'nin odasının önünde durdu. Merakı onu resmen kapıya doğru iteklemişti.
Yeşil gözleri kapının aralığından baktığında kocaman açıldı.
" Aşkım!" diye inleyen Mihre adamın üstünde çırılçıplak şekilde hareket ediyordu.
Aden böyle bir görüntüye ilk defa şahit olurken ne yapacağını bilemedi. Ne gözlerini oradan çekebiliyor ne de bedenini geriye itebiliyordu.
Altında ki adamın boğuk sesi onunda kulağına gelirken görüntü hızla değişti. Efken bu sefer üstte kalan kişi oldu. Çıplak kaslı sırtı ardından kalçasını gördüğü an gözlerini kapadı. Elini ağzına götüren Aden hemen oradan uzaklaştı.
Çatı katına geldiğinde ellerini kalbine götürdü. Midesi bulanmıştı ve nedense çok korkmuştu.
Mihre'nin sesindeki zevki, masum kız acı çekiş anladı.
" Bu kendine neden yapar ki bir insan?"
Odanın içinde sessizce konuşurken zeminde yavaşça ilerledi.
Görüntüleri gözünde silmeye çalışıyorken gaz lambasını yaktı. Camdan uzak olan yere oturdu ve bağdaş kurdu.
Bağdaş kurduğu an, cebindeki çerezler zemine döküldü tabi. Korkuyla onları tuttu genç kız.
" Olamaz!"
******
Çift yatakta sırt üstü yatmış ve tavanı seyrederek nefesleniyordu.
Mihre acıyan kadınlığına odaklanmamaya çalışırken terleyen yüzünü eliyle sildi. O sıra bir ses duyuldu yukarıdan.
Bu ses, Aden'in yere dökülen çerezlerinin sesiydi.
Efken yerinden doğruldu hafif ve solunda ki kadına baktı.
" Neydi o ses?"
" Hangi ses, ben duymadım?"
Mihre endişesini gizlemeye çalışırken hemen sevgilisinin yanına yaklaştı. Onun sırtını yatakla buluştururken konuyu dağıtmak istiyordu.
" Nasıl duymadın, yukarıdan ses geldi."
" Ha! Şey aşkım o ya.... Kedi. "
" Kedin en son bahçedeydi içeri almadın."
" Pencere açıksa demek ki girmiş. Çatı katına çıkmıştır yine, orayı çok seviyor ayrılmıyor." diyerek beceriksizce gülümsedi.
" Ben bakayım pencerelere, hırsız girmesin. "
Mihre hemen adamın karnına oturdu ve tutkulu görünmeye çalıştı.
Pencereleri kapalı tutmak kendisinde huydu. Eğer Efken açık pencere görmezse yukarı çıkmak isteyebilirdi. Üstelik kedisi dışarıdaydı.
" Bakarsın sonra... önce benimle ilgilen. " diyen kız şımarıkça ona sırnaştı.
" Bebeğim az önce öleceğim yeter demedin mi? Yine mi istiyorsun."
" Ölecektim evet ama..... aynı zamanda yeniden diriliyorum.... sert erkeğim benim." diyerek güldü.
Efken'in boynuna yüzünü gömerken gözleri yastıkta takılı kaldı. İçinden Aden'e saydırıyor ve yarın haddini bildirmeyi düşünüyordu. Bu düşünceler onun yüzünde sert bir ifade yerleştirdi.
Aden... Yarın sorun yaşayacak gibiydi....