Kurtarma... ?

3360 Words
Kadınları el üstünde tutun derken kastedilen tabut değildi. Her ağızda ses dırıltısı. Sonunda tek bir şarkı tabutun gıcırtısı. Herkes öleceği günü saati bilseydi geriye sayım ne kadar zor olurdu düşünsenize.. Geçen her dakikayı bir tabut çivisi gibi algılamaz mıydık? *** Cihat’ın tabutu karşımda ki cenaze arabasının üzerinde duruyordu.. Kemal ağa’nın emrettiği gibi.. Hemen yanında bir tabut ağzı açık bekliyordu... Sahi.. O boş tabut beni sarıp sarmalamak için bekliyordu değil mi? Gözlerimi zorla tabutlardan çekip etrafa bakındım... Belki Welat'ı görürüm diye ama Welat.. ortalarda görülmüyordu. Belkide eskiden sevdiği arkadaşına yardım etmekten vazgeçmişti.... Dikkatimi dağıtan ise kaçmamam için kolumdan sıkıca tutan kahyaydı. Çiftliği kapatıyorlardı seneye kadar kimse ayak basmayacakmış hiç kimse. Ben seneye kadar ne halde olacağım? Şuan bile durumum belli değildi ki seneye ne olacağım belli olsundu.. Kemal ağa ve yanında Zülal hanım arkalarında onlar gibi siyahlara bürünmüş birkaç kişi evden çıktı.. Kemal ağa ile gözlerimizin buluşması ile hemen gözlerimi başka tarafa çektim.. Hemen ardından sesini işitmiştim Kemal ağanın... Duymak istemediğim lanet sesini... ‘’ Kahya! Bu yılanı hemen tabuta yerleştirin yola çıkma vakti geldi. Topraklarımıza akşam olmadan varmamız gerek. Aşiretimiz bizi bekler.’’ Beni tabuta yerleştirmesini söylediği anda gözlerim istemsizce dolmuştu.. Nedensizce tekrar gözlerimi etrafta gezdirmiş , bir ihtimal Welatı aramıştım. Welatı gözlerim ile ararken bile aklımda cansız adam gibi toprağa gömerlerse diye bir çok korku dolu düşünceler geçiyordu. Kahya ayaklarımın geri geri gitmesine bile izin vermeden sürükleyerek tabuta yaklaştırdı.. Biliyordum işe yaramayacaktı.. yinede yardım istedim ‘’Nolur yalvarırım beni tabutun içine koymayın.. ya nefes alamazsam? Nolur.. kahyaların arabası ile gelirim? Bagajda gitmeye bile razıyım yeter ki tabuta ölmeden koymayın beni... ‘’ ‘’ Kes sesini senin bizim yanımızda ki tek yerin ahanda karşısında durupta içine girmemek için çabaladığın tabutun ta kendisidir. Kahya at içine ve kapat kapağı ne yüzünü görmek ne sesini duymak dahi istemiyorum... Hatta elini ayaklarını birde ağzını bağlayın.. Polis ve jandarma canlı olduğunu fark etmesin. ‘’ Zülal hanımın sözlerinden sonra kahyanın kollarında itiraz edercesine çırpınıp ağlamaya başlamıştım.. Hiçbirini bu durum etkilememiş.. Sesime kulaklarını tıkıyarak herkes araçlara binmeye başlamıştı.. Tekmelerime ve Isırmalarıma rağmen tabuta önce ağzımı , sonra ellerimi ve en sonda ayaklarımı bağlayarak çuval fırlatır gibi tabuta fırlatmış ve üzerimi kapatmıştılar.. Karanlığın içinde ikinci kez kalmamdı.. Doğruyu söylemek gerekirse tabuttan ise fare dolu kömürlüğü tercih ederdim... Unutmuştum.. Herzaman olduğu gibi bana seçme hakkı verilmediğini.. Bir kukla gibi çektikleri tarafa doğru hareket ediliyordum... Kısıtlı alanda bağlı halde hareket etmeye çalışıyordum.. Nefes alışverişlerim sıklaşmıştı.. Korku ile etrafa bakarken sağ tarafta minik bir kamera fark ettim.. Utanmadan birde bu halimimi izliyorlardı? Beni bu duruma sokmuşlarken? Hareket ettirebildiğim kadarı ile ayaklarımı kameraya yönelterek üst üste zayıf darbeler indirmiştim.. Ne yazık ki kıramamıştım.. Bu durum onları ne kadar eğlendiriyordur.. Çırpınışlarımı gördükçe mutlu oluyorlardır.. Çırpınmalarıma son vermiştim.. Onları daha fazla eğlendirmeyecek içimde ki öfkeye rağmen sessiz kalacaktım... 11 saat 35 dakika bu tabutta kalacaktım.. Saatler nasıl geçerdi.. Bir anda tik tak sesleri duydum.. 11 saat 15 dakika gösteriyordu. Henüz 20 dakika mı geçmişti? Gözüm sürekli sayaçtaydı... Dakikaları saymaya devam ediyordum. 3 Saaat 15 dakika geçmişti.. Bulunduğum araç ani fren yaparak durmuştu.. Yoksa kontrol noktasına gelmiştik de polis veya jandarma , arabayı mı arayacaktı? Beni kurtaracaklar mıydı? Dışarıdan sesler geliyordu.. Kimin ne söylediği anlaşılmıyordu... Bir ihtimal içimde kurtulmak için umut ışığı parlamıştı.. Belkide Welat... Beni kurtarmaya gelmişti? Neden içimde ona dair uzun zamandır sönmeyen bir umut ışığı vardı? Beni kendinden uzaklaştırıp gittiğinde, umut ışığı sönmesi gerek miyor muydu? O zaman neden hâlâ devam ediyordu? Welat Bergiran’dan... Antakya'da gün yeni doğmuştu... Benim için ise gecenin en karanlığında birgün daha doğmuştu... Aklımda sadece Zeyşan vardı... Onu ne yapmalı etmeli , şerefsizlerin elinden almalıydım. Kapıdaki iki adam çıkmamam için bekliyordu. İki tane itin kapımda beklemesi sevdiğim kıza yardım etmeyeceğim anlamına gelmiyordu. Elimden telefonumu almışlardı. Biran önce bir telefon bulmalı ve yardım edecek birini aramalıydım. İçeriye kahvaltımı getiren kıza yaklaştım. " Bana çok acil telefon lazım. Sadece on dakika. Bana yardım edersen , senide ailenede bir ömür yetecek para veririm. " " Size yardım edersem Kemal Ağam beni öldürür. " " Bana yardım etmez ve ben geç kalırsam sevdiğim kıza asıl o zaman seni kim öldürür bir daha düşün. " Gözlerimde yapacağıma dair parıltalar görmesi ile istemesede kendi telefonunu ceketinin iç cebinden çıkarıp bana uzattı. " Aferin . Bu yaptığın iyiliğin karşılığını mutlaka alacaksın. " Telefonu aldıktan sonra en yakın dostum olan ve sorgulamadan bana yardım edecek olan Bozan Gewher'i aradım. Üçüncü çalışta açmıştı. Ona iki gündür yaşanan tüm olayları kısa özet geçtim. Ağrı'ya gelen yolları adamlarının kesmesini ve ben gelene kadar da şerefsiz amcamları oyalamasını istedim. Seve seve yardım edeceğini , canınında zaten sıkıldığını söylemişti. Amcamların Ağrı'ya girişini önlediğime göre başımda duran itlerden kurtulup biran önce yola çıkmam lazımdı. Ne olacağını tam kestiremediğim için bana sadık olan adamları , benden önce Antakya'ya göndermiştim. Onlarla otoyolda buluşup amcamları ikili kıskaca alacak , Zeyşanımı kurtaracaktım. Cihat iti geberdiğine göre aşiretin tüm dengeleri değişecekti. Bu değişim, Zeyşanımı kurtarmamda ve bana güç katmada baya işe yarayacaktı. Ağalığı istemeyerekte olsa şerefsiz amcamın bana vereceği kesindi. Aşiret toplandığında alınacak bu kararın bazı kişilere büyük yıkım getireceği kesindi. Bir zamanlar beni sofralarına bile layık görmeyen çok sevgili amcam ve yengem biricik oğullarını kaybederek ağalığı soylarından devam etme olayı tamamen ortadan kalkmıştı... Bu onlardan alacağım intikamın ilk ayağıydı. Zeyşana yaptıkları hatalara karşıda ayrı bir bedel ödeyeceklerdi. Sürekli aşağıladıkları bana bir bardak suyu bile çok gördükleri adam , onlardan en acı şekilde anneminde , sevdiğim kızın da intikamını alacaktım . İntikamın ilk darbesi ise Bergiran soyunun benden devam edecek olmasıydı.. Tüm Ağrı şehri Welat Bergiran’ın merhametini ve adaletini görecekti.. Aklıma tekrar Zeyşan gelince hemen kendimi toparlamıştım. Kahvaltı için getirdikleri tepsiyi gürültülü bir şekilde yere atmıştım. Sesi duyup içeri dalan iki iti de teker teker indirdikten sonra zaman kaybetmeden üzerlerini aradım. Beni getirdikleri arabanın anahtarlarını ve telefonu elime alıp odadan çıktım. Hızlı hareket ederek evin büyük kapısından dışarı çıktım. Karşıya park edilmiş arabaya seri adımlar ile yürüdüm. Arabaya ulaşıp hemen Ağrı'ya giden yola doğru sürmeye başladım. Bir yandan da adamları arayıp ne yapacaklarını bildirdim. Kemal ağa’nın yanına bana her attığı adımı bildirmesi için en güvendiğim adamlardan birini koymuştum. O adamın bana yardım edeceğine emin olamasam da şansımı denemeliydim. Kısa bir mesaj atarak onu bilgilendirmiştim. Umarım bana ihanet ederek hayatının hatasını yapmazdı. Yollar ayağımın altından hızla kayıp giderken yine ve yine aklıma Zeyşanım gelmişti... Zeyşan.. masum olduğu kadar etkileyici güzelliği sahip olan sevdiğim. Zeyşan’ı ilk gördüğüm zamanı ve vurulma anımı hatırladım. Tarlada görmüştüm. Başında yazması kızarmış yanakları ile beni kalbine al diyordu... Kalbime izinsiz giriş yapan kızı istemeye istemeye kalbimin ortasına almıştım. Sevdiğim kızdan gülüşünü almışlardı...Ona bir ömür gülüşünü geri vericektim. Kalçalarına kadar uzanan saçlarının teline dahi dokunmaya kıyamayan ben... Sevdiğim kıza yapılanlara engel olamamıştım. Zeyşan’ın yaşı küçük ileride kendi hayatını kurması için sadece arkadaş gibi yaklaşmıştım lakin kalbim hep ondan yana kayıyordu. Ona zarar gelmemesi için hayatından sessizce çıkıp Ağrı’ya geri dönmüştüm.. Bir daha Antakya’ya gelmeyeceğime dair kendime söz vermiştim. Tabii hayatın bana sunduğu kötü bir sürpriz , sözümü bozmama neden olmuştu. Ne olursa olsun kim neder ise desin yanıma alacaktım masum bebeğimi. Bir daha asla onu bırakamazdım. Zeyşan benden gitmek istemediği sürece kimse onu benden alamayacaktı.. Onlara yetişmiş ve beş araba ile önlerini kesmeye hazırlanıyordum. Telefondan korumaların başını aramış ve hopörlere almıştım. ‘’ Ceyhun söyle adamlara hem önden hem arkadan etraflarını sarsınlar.. ‘’ ‘’ Emredersiniz ağam. ‘’ Kemal ağa’nın etrafı adamlarım ile çevrelenmişti. Arabadan ağırca indim ve onlara doğru yavaşça ilerledim. ‘’ Kemal ağa sende bana ait birşey vardır. Kafama sıkma girişimin bile onu almama engel olamayacak bunu bilesin. " Sen ve yengem ona eziyet ettiniz. Ona eziyet etmekle kalmadınız bana da engel olamaya çalıştınız. Bergiran aşiretinin yeni ağasını zorla bir eve kapatmaya çalıştınız. Siz kimsiniz lan! Size yüz verdim diye kendinizi ne sandınız lan! ‘’Welat Ağa! Haddini aşma sen kimsin bana ve karıma bağırıyorsun? Yaptıklarımı sorguluyor ve yolumu kesiyorsun? ‘’ Kemal ağanın söylediklerine cevap vermeden cenaze aracına ilerledim. Ses gelen tabutun kapağını aceleyle kaldırarak yere fırlattım. Korkmuş gözlerle beni izleyen Zeyşan’ın ağzında bulunan bez parçasını çıkardım. Elini çözerken acele ediyordum. Ayaklarını da çözdükten sonra onu tabutun içinden çıkarmıştım. Onu çıkarmam ile bana sıkıca sarılması bir olmuştu. Bekletmeden bende ona sıkıca sarıldım ve fark etmeden kokusunu içime çektim. Kısa bir sarılmanın ardından kucağıma alarak cenaze arabasından aşağı indirdim. Şerefsiz amcamın karşısına geçtiğimizde kucağımdan indirmiş , elini sımsıkı tutmuştum. ‘’ Sorunu cevaplayayım Kemal ağa. Daha yenide belirttiğim gibi Bergiran Aşiretinin Yeni ağası ve Zeyşan Akda’nın da yeni eşi olarak size hesap soruyorum. Töreler gereği ölen kuzenimin bir kardeşi olmadığı ve ailede ki tek erkek ben olduğum için Levirat geleneğini ben yerine getireceğim. ( Levirat: Kocası ölen kadının, kocasının erkek kardeşlerinden birisiyle evlendirilmesi geleneği. Kocası ölen kadını himaye altına alma, miras hukuku gibi çeşitli gerekçelerle devam etmektedir. ) ‘’ Ceyhun buraya gel. ‘’ Ağasını ikiletmeden yanına gelmişti. ‘’ Buyur ağam.’’ ‘’ Zeyşan Yengene arabaya kadar eşlik et bende geliyorum. ‘’ Zeyşan arabaya doğru giderken son sözümü söylemiştim. ‘’ Yarın olacak olan Aşiretler toplantısına sizleri görebiliriz umarım. Gelmezseniz karım ile ben çok üzülürüz " Birşey demelerine fırsat vermeden arabaya ilerledim ve Zeyşanın yanında yerimi aldım. ‘’ Evimize gitme zamanı gelmiştir hanımağam‘’ Zeyşan Akda'dan Bilincinizde ne olup bittiğini hayatınıza çektiğiniz insanlara bakarak anlayabilirsiniz. Hayatınızda çok fazla kurban varsa bir kurtarıcı olduğunada emin olabilirsiniz. Benim hayatımda tek kurban edilen ben , benim kurtarıcım ise Bergiran Ailesinin yeni lideri Welat.... Welat... Eski olan ama asla eskimeyen arkadaşım ya da ben kendimi kandırıyordum. Yanımda kaçamak bakışlarla beni izleyen adama hafifçe gülümsedim. İçten içe beni kurtaracağını biliyordum. İlk defa bir konuda yanılmamıştım. ‘’ Aklından birçok düşünce geçiyor olsa gerek , korkmana hiç gerek yok adamlarım ve ben seni her zaman koruyacağız güzelim Güzelim demişti... Eskiden olduğu gibi onun ağzından bu kelimeyi duymak çok güzeldi. Gözlerini benden çekip şoföre seslendi. . Cihan arabayı en yakın dinlenme tesisine çekin. ‘’ ‘’ Konuşmamız gereken konular var Hanımağam. Konuştuktan sonra senden bir karar vermeni isteyeceğim Zeyşan. ‘’ Benden ne karar vermemi isteyecekti? İkinci defa hanımağam demişti... Arabanın dinlenme tesislerinden birine çekilmesi ile arabanın kapılarını inmemiz için açmışlardı. Welat ile yanyana içeriye doğru yürüyorduk. Bizimle beraber gelen adamların çevreye yerleştiğini ve etrafa baktıklarını gördüm. Kafamı tekrar önüme çevirdim. Merdivenlerden çıkarak sağ ve sol tarafa düzenli olarak konulmuş masalardan birine ilerleyip oturduk. Welat , ikimize kaçak çay yanına da yemem için elmalı kurabiyelerden söylemişti.. En sevdiğim ikili olan kaçak çay ve elmalı kurabiye , hâlâ unutmamıştı demek ki ... Hafifçe öksürerek konuşmaya giriş yapmaya başladı Welat ‘’ Cihat’ın ölümü sonrası ağalık hakkı bana geçti biliyorsun . Beni tanıyorsun güzelim , şerefsiz amcama benzemem. Cihat denen gereksizi de senin vurmadığına eminim. Sen kimseyi gözü kapalı vuracak biri değilsin. Ben yaşadığım topraklarda huzur ve adalet sağlamak için uğraşacağım. Ağa olmadan öncede böyleydi, bundan sonrada böyle olucak. Benden sana asla zarar gelmeyeceğini biliyorsun , sadece yarar gelir. Kemal ağa banada zamanında yapmadığını bırakmamıştı hepsinin bedelini , seninle el ele vererek ödemesini sağlayacağım. Seni tek başına ve savunmasız bırakamam. İmam nikahı kıyacağız. Aşiretin Hanım ağası olucaksın. Kemal ağa gibi şart sunmayacağım. Erkek evlat verirsen sana resmi nikah kıyarım demeyeceğim. Reşit olduğun ve okulunu bitirdiğin zaman yanımdan gitmek istersen ömrün boyunca seni rahat ettireceğin bir hayat sunacağım. Yanımda kalmak istersen ise 18 yaşına girdiğin gün Zeyşan Akda Bergiran olucaksın. Yaptığımız anlaşma ikimizin arasında kalacak. Herkes bizi gerçek karı-koca sanacak ki seni koruyabileyim. Tabii birgün sende istersen oyun yerine gerçek bir evliliğe dönüştürürüz‘ ’ Söyledikleri ile şaşkına dönmüştüm.. Bunları söyleyeceği aklımın ucundan dahi geçmezdi.. Beni asla bırakmayacağını biliyordum ama evlenmek istemesi ve birgün bende istersem evliliğin gerçek olmak istediğini belirtmişti... Kalbim istemsizce hızlanmıştı .. Neden olmasın belki oyun olarak başlayacağımız bu güzel oyun , gerçek olurdu. Ayrıca bana başka bir seçenek daha sunuyordu.. Bu ona olan sevgimin biraz daha artmasına ve güvenmeme neden oluyordu. ‘’ Pekala bu durumu kabul edersem çok istediğim okula devam edebilecek miyim? Kızlar okumaz.. Okul ile ne işin var artık evli kadınsın yapamazsın diye düşünen adamlardan olmayacak mısın Welat ? ’’ ‘’ Zeyşan , asıl kızların veya kadınlarımızın okumasını en çok isteyen kişilerden biri benim. İleriki zamanda bana ne olacağını bilemeyiz , bu yüzden ayakların yere sağlam basmasını ve kimseye muhtaç olmanı istemiyorum. Ne kadar darbe vursalar da sen ayakta sapasağlam kalmasını bilmelisin. Kendi mesleğini eline almalı koluna altın bileziğini takmalısın. Evli kadınlar okumaz diye birşey yok. Hem okur hem evine bakar. Çocuğu olan kişilerde okur. Hem kariyer yapar hem çocuğunu yetiştirir yeter ki kadınlar istesin. Yeter ki sen iste güzelim. Sana sunduğum teklifi kabul ediyor musun? 18 yaşına kadar anlaşmamız geçerli. 18 olduktan sonra gideceğin yolu seçmekte özgürsün Zeyşan Akda. ‘’ Bana sunabileceği tum güzel anlaşmaları sunmuştu zaten... Biri okumak biri ise kendi ile evlenmek. Tabiiki kabul edecektim. "Kabul ediyorum Welat Bergiran" Bütün büyük işler küçük başlangıçlarla olurmuş.. Söylediğim iki kelime birşeylerin başlangıcı olacaktı.. İyi bir başlangıç yapmak önemli lakin iyi bitirmek daha da önemliydi.. Sahi biz bu anlaşmanın sonunu nasıl bitirecektik? Welat ile gerçek bir evlilik ve mutlulukla mı? Yoksa ayrı yollara giderek mi? Tabelada Ağrı İli yazısını görünce içime uzun bir nefes çekmiştim... Binlerce kilometrelik yol tek bir adımla başlamıştı.. Antakya’dan buralara gelene kadar bir başlangıç, Ağrı’ya girdikten sonra ise başka bir başlangıç yapmıştım.. Eğer en yükseğe ulaşmak istiyorsam en aşağıdan başlamalıydım ki... Ben karanlık bir kömürlük ile başlamış tabut ile devam etmiştim.. Şimdi ise Bergiran konağına Hanım Ağa olmuştum. Ağrı'nın girişinde Welat'ın arkadaşı karşılamıştı. Arabadan inerek yanına ilerlemiş , kısa süre konuşmuşlar ve Welat tekrar yanıma gelmişti. Arkadaşı ise yolu kapattığı arabalarıda yanına alarak gideceğimiz yolun tam tersi yöne gitmişti. Uzun bir yolun ardından Bergiran Konağına gelmiştik. Konağa adımımızı atmamız ile bizi bir adam ve kadın karşılamıştı. İkisinin her iki yanlarında genç kızlar vardı. ‘’ Evimin neşesi Zeyşan'ım , karşında duran adam Server Ağa benim babamdır. Yanında ki ise hanımı Pelwa hanım. Babamın ikinci hanımdır. Babamın yanında ki Nefla kız kardeşim. Pelwa hanımın yanında ki ise Vina küçük kız kardeşim. Unutmadan Setar Bergiran en küçüğümüz olan erkek kardeşim. ‘’ Şaşırmıştım.. ‘’ Sen ailede ki tek erkek olduğunu söylemiştin? Yanılıyor muyum Welat? ‘’ Welat gülümseyerek sorumu cevapladı. ‘’ Doğru.. Setar Ağam aramıza iki ay sonra katılacak. Pelwan hanım ailemize üçüncü erkek çocuğunu verecekti ama doğmadan ikinci sıraya yerleşti ‘’ Pelwa Hanım şaşırmış yüzüme gülümseyerek bakıyordu. Yanıma gelerek elini elimin üzerine koydu. ‘’ Bergiran Konağına Hoş geldin gelin kızım. Kusurumuza bakma sessiz sedasız girmiş oldun. ‘’ ‘’ Sessizce girdin diye adetlerimizi uygulamayacak değiliz. Vina , yengenin kıracağı testiyi getirin ‘’ Kızı Vina’dan aldığı testiyi bana uzattı. ‘’ Adettendir kızım testini kırasın..’’ Pelwa Hanım’ın beni düşünmesi yüzümde küçük bir tebessümün oluşmasına sebep oldu. Ellerinden testiyi dikkatlice aldım. Yukarıya kaldırıp olağan gücümle Welat'ın ayaklarının dibine attım.. Elimde bütün olarak duran testi , ayaklarının altında paramparça olmuş haldeydi.. ‘’ Yeni evine hoş gelmişsen kızım. Kardeşimin sana yaptıklarını duydum. Kendi oğlunu bilmez gibi masun olan sana bedel ödetmesi bildiklerinden kaçmasıdır. Cenaze nedeniyle davul ve zurna çaldırmadım. Lakin oğlum ve senin adına 500 küçük baş hayvan 100 adet kaz 100 adet de büyükbaş kestirmiş evsiz olanlara, çocuk esirgeme yurtlarına , huzur evlerine dağıtım yapıldı. ‘’ Servar ağanın duruşunun sert olmasından dolayı kardeşi ile aynı davranacak sanıyordum ama söyledikleri ile şaşkınlığım daha da artıyordu. Bu hallerine inanmalı mıyım bilmiyordum ama şimdilik inanmış gibi yapacaktım. Kahyasının elınden aldığı tas ile yanıma yaklaştı. Baş parmağını tasa daldırdıktan sonra parmağını anlımın ortasına bastırdı. Aynı hareketleri Welat’a uyguladıktan sonra haif gülümser şekilde konuştu. ‘’ Birbirinize saygınız ve sevginiz daim olsun. Bir yastıkta bir ömür geçiresiniz. Üçüncü kişilere ırsat vererek aranızı bozmayasınız. Ne yaşarsanız yaşayın sadece ikinizin arasında kalsın. Kısaca kan dahi içseniz dışarıya kızılcık şerbeti içtim diyesiniz. ‘’ Servar Ağanın uzattı elini öperek başıma koydum. Ve bir adım geriye gittim Aynısını Welat’ta yaptıktan sonra babasına yönelik konuşmaya başladı. ‘’ Verdiğin nasihat’a Evimin neşesi Zeyşan'ım ile uyacağız. Sadece birbirimize yaslanacak başka kimselerden medet ummayacağız. Şimdi iznini isteriz malum yol yorgunuyuz , birde akşam olacak olan aşiret toplantısından önce imam nikâhı kıyılacak , güç toplamamız gerekiyor.’’ ‘’ Müsaade sizindir oğul güzelce dinleneseniz. ‘’ Welat elimi tutarak beni odaya doğru yönlendirmeye başlamıştı. Akşam saatlerine yaklaşıyorduk. Welatın babası Server Ağa , imam nikâhımızın kıyılması için hoca getirmişti. Beyaz renkte sade bir elbise giymiştim. Üzerinde Pelwa hanımın verdiği işlemeli şalı örtmüştüm. Oturma odasında , babası ve hoca ile bekleyen Welat'ı daha fazla bekletmeyerek aşağı inmiş ve yanında yerimi almıştım. İçimde tanımlanamayan bir heyecan ve mutluluk vardı. Hoca nikâhımızı kıyarken Welat'a dönmüş ,mehir için ne vereceğini sormuştu. Gözlerimin içine bakarak , konuşmaya başlamıştı. " Öncelikle her kadının en temel hakkı olan telak hakkını veriyorum. Ona bir gün bile of der isem beni boşasın. Daha sonra da şirkette olan hissemin %50 kısmını , üzerime ait olan 5 konağı , 20 tane siyah yeni çıkan Mercedes Benz arabaları , İngiltere de üzerime ait olan mahalleyi ve son olarakta kilosunun üç katı kadar da altın veriyorum. " Welat'ın verdiği mehir benim kadar odada olan herkesi şaşırtmıştı. Hocanın daha önce buralarda kıyılan nikâhlarda bu kadar çok mehir verildiğini görmemiştir muhtemelen... İtira etmek için ağzımı açacağım zaman bakışları ile beni susturmuştu. " Sakın itiraz etmeyesin Hanım ağam. Bu saydığım mehir dâhi sana azdır lakin elimden bu kadarı geliyordur. " Ne kadar karşı çıkmak istesemde bu söylediklerinden sonra karşı çıkamamıştım. Karşı çıkmam onun baskınlığını sorguluyormuşum gibi olurdu. Nasılsa bu olayı akşam odada konuşurdum. Bergiran Konağı saat 20: 00 Aşiret Yemeği Welat Bergiran’dan Devam.. Zeyşan ile kıyılan imam nikahımızdan sonra tekrar odaya çıkmamızın üzerinden üç saat geçmişti. Çevre iller de bulunan ve köylerin ileri gelen aşiretleri yavaş yavaş toplanmaya başlamıştı. Bugün yaşadıkları ile heyecanla bir köşeden bir köşeye yürüyen Zeyşanıma baktım.. Kendim için özel kıyafetlerin tasarlandığı moda evinden , Zeyşan içinde zümrüt yeşili bir elbise getirmelerini söylemiştim. Bu gece Bergiran Aşiretinin Hanım Ağasını ve soyun bu güzel hanımdan devam edeceğini bileceklerdi. Yırtmaç kısmı ikilemde bıraksada onun üzerinde çok güzel olacağını hayal ettim. Banyoda hazırlanırken bende giyinme odamda yeni getirttiğim siyah takımımı giyiniyordum. Saçlarıma özensiz bir şekil verdim. Saat koleksiyonumdan takımıma uyan bir saat takdıktan sonra parfümüde sıkarak yatak odasına girdim. Zeyşanı , elbisenin içerisinde boy aynasına bakarken görünce yutkundum. Henüz makyajını bitirmemişti ama doğal hali ile nefes kesici duruyordu... Zeyşanın beni fark etmesi ile kendimi toparlamaya çalışarak ona yaklaştım. ‘’ Hazırsan inelim artık bizi bekliyorlar ‘’ Gülümseyerek ‘’ Hazırım..’’ demişti.. Bu kadar güzel gülmemeliydi... Cevabımı aldıktan sonra koluma girmesiyle odadan çıktık. ‘’ Unutma burası senin konağın. Burada senin sözün geçer. Başını asla öne eğme , her zaman dik tut Hanım Ağam ‘’ Zeyşan gülümseyerek söylediklerimi cevapladı ‘’ Bu konak belki benim olabilir ama bu gece sığınacağım liman sen olucaksın Welat Bergiran.. ‘’ Beni güvenilir bulması hoşuma gidiyordu. Hâlâ bana olan sevgisinin de devam ettiğini umuyordum. Bunu düşünmek tebessüm etmeme neden olmuştu. Kapıyı açarak büyük salona giriş yapmıştık. Herkesin odak noktası önce Zeyşan daha sonra ise ellerimiz olmuştu... Zeyşan’ı bize ayrılan masanın sol baş köşesine oturtduktan sonra elinin üzerine ufak bir öpücük kondurdum. Toplantıya gelen Kemal Ağa'nın masanın başına oturmuş görünce öfkem dışarıya çıkmıştı. ‘’ Kemal ağa hangi yüz ile karşımda ki masanın başına oturursun? Senin ve eşinin yeri o sandalyeler değildir. Kemal ağa ve eşi için özenle sipariş verdiğim hediyeyi içeriye taşıyın.’’ Diyerek emir vermiştim. Oturmayı hak ettikleri yer şimdi gelecekti. Fatih , kafası ile onaylayarak sipariş ettiğim iki siyah tabutları içeriye taşımaya başladı. Tabutların içeriye girmesi ile masada fısıldaşmalar başlamıştı bile. Ben ise yüzümde tebessüm ile olanları izliyordum. ‘’ Kimse bedelini ödeyemeceği işlerin altına girmemeli Kemal Ağa. Senin ve karının yeri benim masam değil, yerde duran siyah tabutlardır! ‘’ Söylediklerime sinirlenen Kemal Ağa öfke ile ayağa kalkmıştı ‘’ Seni hadsiz! Sen kim oluyorsun da ben daha ölmeden bana bu tabutu reva görüyorsun ha! ‘’ ‘’ Ben Welat Bergiran oluyorum. Bergiran ailesinin yeni lideri. Bunu size tekrar tekrar hatırlatmaktan bıktım. Ayrıca sen nasıl ki masum olan karıma karanlığı ve tabutu reva gördüysen bende sana ve sevgili karına bu siyah tabutları reva görüyorum! Cesareti olan varsa itiraz etmeyi denesin yanlarına bir tabut daha koydururum. ‘’ Konuşmamdan sonra herkesin üzerinde gözlerimi gezdirmiştim. Kimseden bir itiraz gelmemişti. Yiyorsa gelsindi. Dediğimi yapacağımı biliyorlardı. Sözlerim ile kıpkırmızı suratları ile kemal ağa ve eşi konağı terk etmişlerdi. Onların gitmesi ile Zeyşan’ın yanında ki yerime oturdum. ‘’ Herkese afiyet olsun. Bu toplantının amacı Karım Zeyşanı sizinle tanıştırmaktı. ‘’ Konuşmama devam edecek iken önce adımın bağırılması , daha sonra salonun silahlar ile taranmasıyla zeyşanın üzerine kapanmam aynı anda olmuştu..
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD