Bölüm 3 | Kuruntu

759 Words
Yıldızlara dokunabilirsen dileğin gerçek olur derler. Vega her gece yıldızlara dokunabilmeyi diliyordu. Ertesi gün olduğunda Vega okula gitmek için kendini çok yorgun hissediyordu. Bunun en büyük sebeplerinden biriyse gözünde oluşan morluktu. Gözündeki morluk baş ağrısı yapmıştı ve pek ilaç sever olmadığı için ağrısını dindirecek bir çözüm de bulamamıştı. Gözündeki morluğa işe yarıp yaramayacağını bilmediği bir kremi sürerek kahvaltı bile etmeden sessizce evden çıkmıştı. Vega evden erken çıktığı için servise binemeyecekti. Bu yüzden kulaklığını takmış, en sevdiği şarkılardan biri olan 'Dolu Kadehi Ters Tut- Neyin Nesi' dinleyerek yürümeye başlamıştı. Yol çok uzun değildi, havada soğuk değildi. Vega'ya göre yürümek için en güzel sabahlardan biriydi. Yolu yarıladığında ve dün okuldan sonra peşinde dolanan genç adamla yollarını ayırdığı sokağa geldiğinde bir an duraksadı. Konuştukları kaldırıma bakarken derin bir nefes alması gerekmişti. Kabul etmek istemese bile dünden beri onu ve söylediklerini düşünüyordu. Net bir düşünce değildi, sadece her düşüncesi ona çıkıyordu ve sonra savuşturup kapatıyordu. Kendince bunun düşünülecek bir tarafı olmadığına ikna olmaya çalışıyordu. Vega kaldırıma çıktı, dün durdukları noktada bir ileri bir geri yapmaya başladı. Ona söyledikleri zihninde yankılanırken dudaklarında küçük bir gülümseme belirmişti. Genç adamla bir yerde benzediklerini düşünüyordu ve bu onu güldürmeye yetiyordu. "Dün gece dilek tutmuştum." diyen sesi duyan Vega yerinde sıçradı. Arkasını döner dönmez onunla, anılarını zihninde yaşattığı genç adamla karşı karşıya geldi. Genç adamın dudağının kenarı kıvrıldı, Vega'ya sıcak bir ifadeyle baktı. "Dileğim gerçek oldu." Vega hemen geri çekildi. "Bu beni ilgilendirmiyor." Vega hemen yola koyuldu, indirdiği kulaklığın tekini geri kulağına taktı ama müziğin sesini açamadı. Bir şey söylemesinden ve duyamamaktan korkuyordu. Her ne kadar onunla konuşmak istemese bile söyleyecek bir şeyi olduğunda duymak istiyordu. Sadece duyduğunu bilmesini istemiyordu. "Adım Korkut bu arada, belki biliyorsundur ama söyleyeyim dedim." Korkut, Vega'nın kulaklıklarını görmesine rağmen kendini tanıtmaktan geri kalmamıştı. Onun içinse durum tam tersiydi. Duyup duyamayacağı her yerde düşüncelerini söylemekten çekinmiyordu. Vega, Korkut'un adını öğrendiğinde ister istemez kaşlarını kaldırmıştı. Adının 'G' ile başladığından çok emindi oysaki. Şimdi sanki tamamen yabancı biriyle yan yana yürüyordu. "Ne dinliyorsun?" diye sorarak aniden Vega'nın kulaklığına uzandı Korkut. Korkut henüz Vega'nın kulaklığına dokunmadan Vega elini kulaklığın üzerine bastırdı ve felaket bir şeye şahit olmuş gibi korkuyla Korkut'a baktı. Korkut bunun üzerine gülerek elini geri çekti. "Beni dinliyormuşsun." "Şarkı bitti." dedi Vega, hemen kendini savunmaya geçti. "Seni dinlemiyorum." Kafasını sallarken önüne döndü Korkut, ona inanmamıştı. "Dün gece bir kitap okudum, sonu feci derecede kötü bitiyordu." Vega tekrarladı. "Bu beni ilgilendirmiyor." "Okuman lazım." dedi Korkut, Vega'nın söylediğini hemen kulak ardı etmişti. "Ama üzülürsün, hatta ağlayabilirsin. Kötü sonlar sence yazar için bir kaçış mı?" "Niye?" diye sordu Vega, bu kez aynı cümleyi tekrarlamak istememişti. "Kitabın kötü sonlu mu?" Korkut başını sallayarak onu onayladı. "Yazdığım sonu hak etmediklerini düşünmeye başladım." "Onlar sadece bir hayal ürünü." dedi Vega, bunun bir yazar için acımasız bir cevap olduğunun farkındaydı. Korkut'un aniden ona dönmesi de onu onaylar nitelikteydi. Bazı yazarlar karakterlerini yaratırken onlara ruhlarından kopardıkları bir parçayı bahşederlerdi. O karakterler yazarın ruhunda sonsuza dek yaşardı. Korkut'un yarattığı karakterler de onun için öyleydi. "Bazen hayali karakterler gerçek insanlardan çok daha iyidir." diye yanıtladı Korkut, istemeden de olsa Vega'ya öfkelenmişti. "Hayal ürünü olmaları onların bir hayatları olduğu gerçeğini değiştirmiyor." "Kurmaca." dedi Vega, acımasızlığını sürdürüyordu çünkü Korkut'un ondan uzaklaşmasını istiyordu. Korkut ona kimsenin davranmadığı kadar yakın davranıyordu ki bu sadece iki günlük bir şeydi. Vega bunun devamını düşünemiyor, düşünmek dahi istemiyordu. Korkuyordu bir kere, bu korku onu acımasız olmaya itiyordu. "Sen de kuruyorsun." diye çıkıştı Korkut, Vega bunu beklemediği için afalladı. "Çizimlerin bir kurmaca değil mi? Ben yazıyorum ama sen çiziyorsun diye farklı mı sanıyorsun?" "Ben onların gerçek olduklarını düşünmüyorum." diye sertçe yanıtladı Vega. Yalan söylemişti, hayallerinde yaşatıp çizdiği karakterlere dünyadaki herkesten daha fazla bağlıydı. Bu bağlılıktan ise kimseye söz etmiyordu, Korkut'a da söylemeyecekti. Korkut gibi bunları dile getirecek bir insan değildi, hiçbir zaman olmamıştı. "Çizimlerinde hayat var." dedi Korkut, hayal kırıklığına uğramış gibiydi. "Bunu inkar edemezsin." "Öylesine çizimler." diye yanıtladı Vega, o sırada okulun bahçesine girmişlerdi. Etrafta pek öğrenci yoktu, ikisi de erkenciydi. "Kafamı dağıtıyorum o kadar. Dediğim gibi, çizer kulübüne bir daha bak. Orada kendine uygun, kurmaca karakterlerini yaşatacak birini belki bulursun." Korkut duraksadı, Vega bunu fark ettiğinde durup ona bakmak istedi ama ayakları ona eşlik etmedi. Yürümeye, ondan uzaklaşmaya devam etti. Aklıysa hala Korkut'daydı, ona söylediklerindeydi. Fazla mı acımasız konuşmuştu, fazla mı kalp kırıcıydı?  "Belki de bulurum." diye bağırdı Korkut, o kadar büyük hayal kırıklığına uğramıştı ki bu onu üzmüştü. "En azından hayallerine sahip çıkan birini bulurum." Vega durup ona dönmek, cevap vermek istedi ama ayakları yine ona eşlik etmedi. Okuldan içeri girerken ve Korkut'un gözünden kaybolurken başı öne doğru eğildi. Bir şey kazanmamış olmasına rağmen kendini bir şey kaybetmiş gibi hissediyordu. 
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD