Vega ilk dersten sonra sınıfına girdiğinde köşesine çekilmesi yine çok kısa sürmüştü. Kendini öyle derin bir karanlıkta, çaresizlikte hissetmişti ki ilk derse girebilecek gücü kendinde bulamamıştı. Vega, gerçek dünyada hayallerinin veya dileklerinin peşinden koşan biri değildi. Yıldız sönmüştü ve Vega Korkut'un çizeri olmak için bunu bir işaret olarak algılamış, dilek olarak benimsemişti. Kendine güveni olmayan her insan gibi, küçük bir konuşmaya şahit olması onu yeniden kabuğuna çekilmeye yetmişti. Kısa teneffüs sürerken Vega sınıftaki birkaç kişiden biriydi. Gözlerini pencereden dışarıya dikmiş, kalabalık bahçeyi izliyordu. İnsanların nasıl da kahkahalar attığını, eğlendiğini, konuştuğunu görüyor ve derin derin iç çekiyordu. O an babasının söyledikleri aklına geldi. Aksel diye bir çoc