TK-3

318 Words
Fırat acı bir şekilde gülümsüyordu. ‘’Kim olduğunu anladığımda nasıl da şaşırmıştım? Koskoca Hayal Akman bütün gece benim büfemde oturmuş, gülmüş ve benimle sohbet etmişti. Sıradan büfeciyle arkadaş olmuş hatta verdiği o ip parçasını mutlulukla almıştı.’’ Sözleri bitince kollarının arasındaki toprağı avuçladı ve gözyaşlarına daha fazlasını ekledi. Sadece kalbi değil ruhu acı içinde kıvranıyordu. Yorgun düşen omuzları gevşerken uyku haram kılınmıştı. Gecenin karanlığına eşlik eden ay bulutların arkasına saklanmış ışıklarını esirgiyordu. ‘’Sakın korkma ben buradayım.’’ diye durmadan tekrarlıyordu. Arkadaşının bu hâline dayanamayan Deniz daha fazla sabredemedi ve beklediği yerden yavaşça yaklaştı. Yorgun düşen omuzları güven veren parmaklarıyla sardı. ‘’Fırat, yapma hadi gel eve gidelim.’’ ‘’Gidemem, gidersem karanlıkta tek başına korkar.’’ Deniz nasıl ikna edeceğini bilemez bir durumdaydı. ‘’Böyle olmaz dostum, canın yanıyor biliyorum. Acını keşke paylaşıp azaltabilsem ama sen burada böyle yaptıkça o da huzur bulamaz.’’ Bu sözlerle Fırat arkadaşına baktı. Deniz gördüğü yüzle korkuya kapıldı. Gözlerinin beyazı tamamen kırmızıya bürünmüştü ama aldığı yeni renge rağmen cansız bakıyordu. Gözlerinin etrafında oluşan mor halkalar yaşına en az otuz yıl daha eklemişti. ‘’Ben onu burada nasıl bırakıp giderim. Biz bir ömür birlikte olacağız diye söz verdik.’’ Gözyaşları asla bitmeyecek gibi akmaya devam ediyordu. Deniz kardeşine üzgün gözlerle baktı ve güven veren sesiyle konuştu. ‘’Sabah yine geliriz.’’ Fırat cevap vermeden başını tekrar sevdiğini alan toprağa dayadı. Süzülen birkaç damla yaş daha bu toprakla buluştu. Zaman acının ilacı değildi, geçip giderken azaltmak yerine sadece artıyordu. Arkadaşı söylediklerinin işe yaramayacağını anlayınca vazgeçip tekrar eski yerine döndü. Yaralı adamın ruhu artık ait olduğu bedende değildi. Geçmişe hapsolmuş ve geri gelememekten ziyade gelmek istemiyordu. Dudaklarındaki acı gülümseme geçmişten yansıyanlardandı. Ne diyebilirdi ki çekilen onca acıdan sonra tam mutluluğu bulmuşlarken gerçek acı bir kez daha gelip bulmuştu ama bu defa birbirlerine dayanacak iki sırt yoktu. Kardeşi bildiği bu adam tek başına tüm acıyı sırtlanmak zorunda kalmıştı ve onun için elinden gelen hiçbir şey yoktu. Onlar mutluluğu hak etmişti ama olmamıştı.    
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD