Mary'nin birçok sevgilisi olmuştu, bunlardan okulda olan birkaç kişiyi tanıyordum, ama hepsini tanımak mümkün değildi.
Flörtöz kelimesinin en dibini yaşayan bir kadındı, bundan dolayı da aynı anda birçok erkekle konuşabiliyordu.
Onu bu halini yadırgayamıyordum alıştığım için, ama belli ki bu onun sonu olmuştu.
Tekrar merkeze gelmiştim birkaç saat sonra, çünkü biri okuldan Mary'nin cinayetini kendisinin işlediğini söylemişti.
O böyle söyleyince memur beni arayarak acilen merkeze gelmemi söyledi, ben gelince neden çağırdığını anlattı kısaca.
"Bunu söyleyen kişinin ciddi olup olmadığını öğrenmemiz gerekiyor, size onun kim olduğunu göstereceğiz, belki de tanıyorsunuzdur.
"Doğru söyleyip söylemediğinden emin değiliz, okuldan birkaç kişi şikayet etti, tabi ne kadar doğru olduğunu bilemiyoruz."
İçimde fırtınalar kopuyordu kimseye belli etmesem de, gerçekten katili miydi buraya getirdikleri kişi?
O kişiyle yüzleşmeye cesaretim yoktu fazla, çok korkuyordum kabul etmekte zorlansam da.
Benim için ne kadar zor bir durum olsa da yapmak zorundaydım, belki de tanıdığım biri çıkacaktı, ya da belki her şey bir yalandan ibaretti.
Bunu düşünerek memuru takip ettim, sorgu odasının pencere kısmına gelmiştik. Cesaret edip kaldıramıyordum gözlerimi katilin kim olduğuna bakmaktan korktuğum için.
"Bu kişiyi tanıyor musunuz bayan Sofia, bayan Mary ile alakası var mı gerçekten?
"Eğer katil gerçekten de oysa illaki sizin yanınızda da rahatsız ettiği olmuştur, ya da tehdit gibi bir şeyler işte!"
Sonunda cesaret edip bakabilmiştim adama, gördüğüm kişiyi daha önce okulda gördüğüme emindim, ama kim olduğunu hatırlayamıyordum.
Dikkatli bir şekilde baksam da onu tam olarak hatırlayamamıştım. Mary'ye tehdit falan savurduğu yoktu bu adamın.
"Ben bu adamı tanımıyorum, yani yüzünü hatırlıyorum, ama kim olduğunu hatırlayamıyorum bir türlü.
"Belki de gerçekten de Mary ile konuşmuştur, belki ilişkileri olmuştur, ama ben hatırlayamadım açıkçası.
"Adamın söylediklerinin doğru olup olmadığını bilemem, ama okulda bu konuda atıp tutan bir insan neden şimdi suspus oturuyor korkuyla?"
Gerçekten de tir tir titreyip etrafına bakıyordu. Cinayeti işleyen kişi her şeyi önceden planlamıştı, yani bu konuda korkmayan biri olmalıydı.
Bu adam hem her şeyi planlayıp onu öldürecekti, hemde daha sonra hiç çekinmeden okulda herkese anlatacaktı. Bu bana göre mümkün değildi işte!
Tüm bunları yapan insan neden korkacaktı ki, eğer korkacaksa neden anlatırdı zaten?
Bunlar büyük soru işaretleriydi bana göre, memur da benim gibi düşünüyor olmalıydı.
"Benim aklıma gelen ilk düşünce şuydu, büyük ihtimalle okulda hava atmak ve korku yaratmak için böyle bir yalan uydurmuştur.
"Tabii daha sonra birilerinin bunu ciddiye alıp kendisine şikayet edeceğini düşünmemiş olmalı, şimdi de bu yüzden korkuyor işte!
"Yani anladığım kadarıyla siz bu kişiyi tanımıyorsunuz, tanıyorsanız bile bayan Mary ile fazla sıkı görmemişsiniz.
"O zaman biz bu adamın ifadesini alalım, ondan sonra geri evine yollarız artık. Büyük ihtimalle katil o değil!"
Katil olmadığını anlıyordum bende, heyecanı başka yerde aradığı için buradaydı, yaptığı aptalca şaka onu buraya getirmişti.
Gerçekten de öyle çıkmıştı, genç adam ağlayarak şaka yaptığını ve işlerin buraya kadar geleceğini bilmediğini itiraf etmişti.
Yani elde yine sıfır kalmıştı, ne katili bulabilmiştik, ne de bir delil elde edebilmiştik.
Kim bilir ne kadar sürecekti bu, kim bilir katili gerçekten de bulabilecek miydik? Bunların aklımızda bir soru işareti olarak kalmasını istemiyordum.
Bir cevap bulmak için, katilin kim olduğunu anlamak için çok zorluyordum kendimi.
Ama istediğim şey bir türlü gerçekleşmiyordu, katil gerçekten de her şeyi en ufak detayına kadar planlanmış olmalıydı.
Tekrar merkezden çıkmak zorunda kalmıştım, ve yine elim boştu evime dönerken.
Çaresizce kendimi yatağa atıp olanları düşündüm tekrar, yaşadığım hüzünler yine gözyaşları olarak akıyordu gözlerimden.
Daha ne kadar sürecekti bu içimdeki acı? Hem yaşanan her şeyin soru işareti olarak kalmasından dolayı, hemde arkadaşımın ölümünden dolayı çok acı çekiyordum.
Mary bir daha gelmeyecekti, ama en azından katilini bulmak istiyordum. Ona en ufak yardımda bulunursam ruhumun acısı geçecekti sanki.
Telefonum çaldığında umutsuzca aldım elime, arayan kişinin Alex olduğunu görünce heyecanlanmıştım istemsizce.
Hızlıca yataktan doğrulur telefonu açtım, heyecanımı saklama gereği duymuyordum artık, çünkü ona gerçekten ihtiyacım vardı.
Belki de bana gerçekten bir şeyler anlatacaktı artık, ya da yanımda olduğunu söyleyerek destek olacaktı.
Ne olduğunun hiçbir önemi yoktu, kalbim ona güveniyordu, o yüzden geri kalan hiçbir şeyi takmamalıydım.
"Sofia, umarım seni rahatsız etmiyorumdur!"
Sesi gereğinden mesafeli çıkmıştı, bu soğuk tavırları canımı sıkmıştı. Ama geçen gün olan olaylardan sonra böyle davranması normaldi.
"Rahatsız ettiğin falan yok Alex, hatta aradığın iyi oldu, bende seninle konuşmak istiyordum zaten."
Telefonda derin bir sessizce oluşmuştu, beklenti içinde kalmıştım.
"Büyük ihtimalle benden hâlâ bir şeyler anlatmamı bekliyorsun, ama benim anlatacak bir şeyim kalmadı artık sana.
"Sofia, sen hayatımda olduğun sürece Mary ile ilgili konuşmaların bitmeyecek, ve ben bu konuyu duymak istemiyorum artık.
"Bana kızacağını biliyorum, ama ben bu kadar sıkıya gelemiyorum ne yazık ki. Üzgünüm, seni yarı yolda bırakmış gibi görünmek istemiyorum!
"Bu olay senin kafanı çok karıştırmışa benziyor, o kadar ki suçu başkalarında arıyorsun.
"Sen benim katil olduğumu düşündün, arkadaşınla bir ilişki yaşadığımı düşündün! Ne kadar zorlasam da unutamıyorum bana vurduğun bu damgayı.
"Ben artık komple ayrılmak istiyorum, hem senin için daha iyi olacak bu, en azından aklında bir şüphe kalmayacak.
"Mary konusu benim için kapandı, ama senin için hiçbir zaman kapanmayacak, bu yüzden ben de yanında olamayacağım."
Ben ondan bir itiraf, yanımda olduğunu gösteren bir söz beklerken onun söylediği bu şeyler beynimden vurulmama sebep olmuştu.
Gözlerim şok içinde açılırken ne diyeceğimi bilemedim ilk başta, bu söylediği şeyler ciddi miydi, beni terk mi ediyordu?
"Alex, bu söylediğin her şeyi bir şakadan ibaret, değil mi? Sen böyle biri değilsin, beni bırakıp gidecek kadar acımasız olamazsın!
"Ben çok ağır şeyler yaşadım, hâlâ da yaşamaya devam ediyorum. En yakın arkadaşımı kaybettim ve sebebini bilmiyorum, beni bu halde nasıl bırakmayı düşünürsün?
"Bana şaka yapmak istediğini anlıyorum, ama böyle acı dolu bir günümde olmaz bu, lütfen şakayı devam ettirme!"
Acıyla çıkmıştı sesim, ne kadar ağladığımı gizlemeye çalışsam da yapamamıştım, başaramamıştım bunu.
"Şaka yaptığım falan yok Sofia, ayrılmak ikimiz için daha iyi olacak, o yüzden böyle bir karar aldım zaten!
"Üzgünüm, sana bunu yapamam. Bak, lütfen bu olayı da karıştırma, yoksa çok acı çekersin Sofia. Ben sana daha fazla acı çektirmemek için gidiyorum hayatından!
"Sorduğun sorular beni daraltıyor artık, ben tüm bunlarla devam ettiremiyorum hayatımı. Özür dilerim, böyle olmasını istemezdim.
"Ama sen mutlu ol diye gidiyorum, beni gördükçe aklına yeni sorular gelecek, kim olduğunu öğrenmeye çalışacaksın, ve ben söyleyemeyeceğim!"
Son cümleden sonra sustu açık verdiğini anladığı için. Donup kalmıştım o böyle söyleyince, demek ki gerçekten de bildiği için gitmek istiyordu.
"Ahh, öyle söylemek istememiştim Sofia, üzgünüm. Bilmiyorum kim olduğunu, kapatmam lazım!"
Bana böyle bir şey söyledikten sonra hiçbir şey olmamış gibi telefonu kapatmayı mı planlıyordu, ben buna izin verir miydim hiç?
"Kapatma Alex! Katilin kim olduğunu biliyorsun sen, ve benden gizliyorsun! Bunun kim olduğunu söyle bana, söyle ki yakalansın!
"Sen böyle bir adam değilsin, böyle acı bir şeyi kimseden saklayamazsın, katili böyle aptalca koruyamazsın!"
Sevgilim katilin kim olduğunu gerçekten de biliyordu, ve bu sırrı saklamak için benden gitmeye bile razıydı!
"Bak, ben sana tatilin kim olduğunu bildiğimi söylemiyorum, ben sadece sevgilisinin kim olduğunu biliyorum!
"Ama bunu sana söyleyemem, ben bunu hiç kimseye söyleyemem! İyiliğin içim kapat bu konuyu, yoksa canın çok yanar.
"Seni çok seviyorum Sofia, ve seni sevdiğim için de gideceğim, çünkü ben olduğum sürece sen mutlu olmayacaksın.
"Her şey zamanla geçecek, sakın bana ulaşmaya çalışma, bu herkesin iyiliği için olacak.
"Eğer polislere bu konuda bir şey söylersen inkar ederim, hiçbir şekilde de açıklamam, suçum olmadığı halde ceza çekerim senin yüzünden!
"Bana böyle bir şey yapmayacağını biliyorum, sana bu konuda güvenim tam. Her neyse, başka bir okula aldım kaydımı, görüşmek üzere."
Benim itiraz etmeme fırsat vermeden kapattı telefonu, benden bas bayağı kaçmıştı! Gözümden sicim sicim yaşlar akarken telefonu indirdim yatağa.
Tamamen bırakmıştı beni, o kadar ki görmemek için okulunu değiştirmeye bile razı gelmişti.
Alex neden saklıyordu bu sırrı, neden katilin kim olduğunu söylemiyordu bana?
Sanırım bu soruların cevabını bir ömür alamayacaktım, çünkü Alex öyle bir inat ediyordu ki, bana söylememek için her şeyi yapacaktı!
"Alex, bana onun kim olduğunu söylemen gerek, katilin kim olduğunu saklaman hiç doğru değil ki!"
Sanki her şey bir yanlıştan, bir şakadan ibaretti benim için. Belki de kaldıramadığım için şaka olmasını istiyordum tüm bunların.
Yatağa uzanırken kendimi çok kötü hissediyordum, canım çok kötü yanıyordu yaşadıklarımdan ötürü.
Alex sandığımdan çok daha fazlasını biliyordu, ama bana söylememek için büyük bir savaş veriyordu içinde.
Gözümden yaşlar akarken gözlerimi yumdum, üzüntüyle içimden dualar ediyordum, daha sonra bu dualar dışıma da yansımıştı.
"Tanrım, belli ki ben arkadaşımın ölümünü çözemeyeceğim, çünkü hiç kimse bize yardım etmiyor. O bu kadar ağır şeyler yaşamayı hak etmedi!
"O bir şans daha hak ediyor, yaşaması için ikinci bir şans daha! Lütfen, lütfen her şey bir rüyadan ibaret olsun, Mary yaşıyor olsun.
"O geri gelsin hayata, yaşadığımız tüm bu şeylerse kötü bir t ibaret olsun! Lütfen Tanrım, ona merhamet et, ona böyle acı bir şekilde cezalandırma!"
Canım öylesine bir yanıyordu ki susmadan aynı duaları edip durdum, sanki ben dua edince geri hayata dönecekmiş gibi...
Her duamda gözümdeki yaşlar daha da artıyordu, nefes aldıkça göğüs kafesim ağrıyordu üzüntüden.
"Lütfen, lütfen Tanrım, arkadaşıma merhamet et, ona ikinci bir şans ver! Mary yaşamayı hak ediyor, böyle gizemli bir ölümü hak etmiyor!"
Bunun imkansız olduğunu bilsem de dualarıma devam ettim, sanki gerçekten istediğim olacakmış gibi diliyordum bunları.
Gözlerim kapanmaya yakındı artık, günlerdir uyuyamadığım için yorgun düşmüştü bedenim.
Psikolojik olarak o kadar kötü durumdaydım ki, hiçbir şey yapmak istemiyordum, uyumak bile korkutuyordu beni.
Yatakta doğrulup yan tarafımda duran kül dolu kavanozu aldım. Bedeni yakılmıştı, ve küllerinden ben de almıştım.
Belki de bu yaptığım şey saçmaydı, ama küllerine sığınacak kadar çaresiz bir duruma düşmüştüm ben, bu yüzden haklı olduğumu düşünüyordum.
"Mary, ne kadar uğraşsam da bulamadım katilini, bulmamam için direniyor etrafımdaki herkes!
"Keşke tekrar hayatta olsan, keşke her şey bir rüyadan ibaret olsa! Sana ikinci bir şans verilmesi için her şeyimi feda ederdim!
"Katilini bulmak istiyorum, ve belki saçma gelecek ama senin hayata dönmeni de istiyorum! Bunlar için her şeyimi feda ederdim ben!"
Tekrar ağlamaya başlamıştım, kavanozu sineme çekerek geri uzandım yatağa, arkadaşımın küllerine sığınmıştım uyumadan önce.
Delirmek üzereydim artık, bu sırlar yok sayılmayacak kadar büyüktü benim için. Keşke Alex yardım etseydi bana, o zaman her şey hallolurdu kolaylıkla.
"Lütfen Tanrım, ikinci bir şans istiyorum dostum için. Bu işlenen cinayet katilin yanına kalmamalı, katil rahatlıkla gezmemeli!"
Ben ne kadar bunları dilesem de olmayacaktı belli ki, herkes benden arkadaşımın ölümünü unutmamı istiyordu çünkü, sanki kolay bir şeymiş gibi!
Gözlerimi yumup kendimi uyumaya zorladım, hep bu olan şeyleri düşünerek kahrettim kendimi.
Çare bulamayacağımı bildiğim halde denedim, zaten bir süre sonra gözlerim kendiliğinden kapanır olmuştu.
Ben her şeyi unutup bir anlığını arkadaşımın küllerine sarılarak uyuyakalmıştım.
Bedenim yorgundu, bu yüzden bu uykuya karşı gelmemiştim, kendimi bu rahatlığa bırakmıştım.