Ahh! Tam bir doğum günü kraliçesi görünümü elde ettiğimi düşünüyordum!
Doğum günü kraliçeleri nasıl mı görünür? Sanırım bu konuya vereceğim mantıklı bir yanıt yoktu. Ama büyük ihtimalle benim şu an göründüğüm gibi harika görünüyor olmalılardı!
Kendimi yeterince şımartmıştım bugün, aynadaki görüntüler küçük bir öpücük yolladım elimle, ardından ağır adımlarla odamdan çıktım.
Kendi doğum günü partime geç kalmamam gerektiği aklıma gelince adımlarımı hızlandırdım.
Koşar adımlarla ayakkabımı alıp giymeye çalıştım, ama sanırım biraz stres yapınca elim ayağım birbirine dolaşmıştı.
"Prenses, yoksa babana veda etmeden mi gitmeyi düşünüyorsun? Hadi ama, zaten doğum gününü beraber kutlama fırsatı bırakmıyorsun bana, en azından babanı görmeden gitme!"
Babamın sesini duyar duymaz gülümsemiştim, ayakkabımı giydikten sonra hemen ona doğru dönüp sarıldım sımsıkı.
O da bana sarılmıştı aynı benim gibi, kendimi iyice güvende hissetmiştim bu sayede.
"Sadece biraz stres yaptığım için erken çıkmaya çalışıyordum babacığım, hiç seni görmeden çıkar mıyım ben?
"Biliyorsun, bugün 18 yaşına gireceğim, ve bunu arkadaşlarımla kutlamak istiyorum.
"Eğer eve erken gelirsem o zaman seninle de kutlayabilirim, tabi erken gelme konusunda söz vermiyorum, belki bana küçük bir sürpriz çıkabilir!"
İkimiz de neyden, yani kimden bahsettiğimi çok iyi biliyorduk. Babam saçlarımı bozmayacak bir şekilde okşarken başını salladı.
"Umarım Alex sana güzel bir sürpriz yapar, ama ona bu konuda güveniyorum, o benim kızımı mutlu etmesini çok iyi biliyor!"
Alex! Alex benim süper kahramanımdı, 2 yıldır beraberdik, ve bu 2 yıl boyunca benim her günümü çok güzel kılmıştı.
Zaten bu doğum günü organizasyonunu da kendisi yapmıştı, tüm uğraşları benim içindi, beni mutlu etmek için!
Onun adını duymak bile gülümsememe sebep olmuştu, yanağımın ısındığını hissediyordum adı geçince.
Babama baktığımda heyecanla, ve de tedirgince bana baktığını fark ettim. Endişeli olduğunu biliyordum ne kadar fark ettirmemeye çalışsa da.
"Merak etme, bu gece uslu duracağım, yani alkol falan yok. Tamam, belki sadece bir bardak içerim, daha fazlasının olmayacağına söz veriyorum!"
Hiçbir zaman beni kısıtlayan biri olmamıştı, ama biliyordum içten içe alkole karşı olduğunu. Sözlerim ile gülümsedi.
"Hayır hayır, yarın okulun olmadığı için bugün istediğin gibi takılabilirsin. Benim aklımda o yok tatlım.
"Sen nasıl davranacağını bilen bir kızsın, o yüzden sana dair hiçbir endişem yok, bu gece senin gecen, ve dilediğin gibi geçirebilirsin."
Babamın sözleri ile gülümseyip yanağına küçük bir öpücük kondurdum, ardından ondan uzaklaşıp çantamı alarak kapıya yaklaştım.
"Şimdi bu kızının partiye gidip eğlenmesi gerekiyor, sen beni beklemeyip uyu, ve seni çok seviyorum baba!"
Son cümlemle mutluluğu artmıştı, onu böyle küçük şeylerle bile şımartmak hoşuma gidiyordu.
"Sofia, ben de seni çok seviyorum kızım. Ve... Ve lütfen kendine dikkat et, sen benim biricik prensesimsin!"
Gülümsedim ve evden çıktım, bu babamın her zaman yaptığı konuşmaydı, o yüzden üzerinde pek fazla düşünmedim.
Adım Sofia, bugün 18 yaşına girecektim, ve beni güzel bir parti bekliyordu. Ancak beni mutlu eden şey bu değildi, beni mutlu eden sevgilimle geçireceğimiz zamanlardı.
Bana bugün bir sürprizi olduğunu söylemişti o ayrı olarak, ve ben o sürprizi deli gibi merak ediyordum, sanırım görmeden de rahat etmeyecektim.
Partiyi en yakın arkadaşım Mary ile hazırlamıştı, ve benim bu parti işinden yeni haberim oluyordu, 2 gün öncesine kadar bilmiyordum.
Tüm okulun davetli olduğu bir partiydi, bu yüzden de çok şık görünmek istemiştim, ve bunu başardığıma inanıyordum!
Beklemeye başladım arabayı, bugüne özel olarak sevgilim alacaktı beni evimin önünden, bende heyecanımı bastırmaya çalışarak onu bekledim.
Çok değil, yaklaşık 5 dakika sonra gelmişti arabayla önüme. Normalde ehliyetim vardı, ama bugün herşey onun planlarına göre ilerleyecekti.
Arabadan indikten sonra yanıma gelip belime sarılarak dudaklarıma yapıştı, küçük bir öpücük aldıktan sonra birkaç santim uzaklaşıp gülümsedi.
"Ne kadar mükemmel durduğunuzun farkında mısınız madam? O kadar güzelsiniz ki, size bakarken nefesim kesiliyor!"
Sözleriyle dudaklarımı ısırdım istemsizce, boynuna sarılıp ben öptüm bu kez de.
"Ben bu akşam doğum günüm için değil, senin için hazırlandım sevgilim, senin hazırlığına karşılık olarak yani!"
Güldü, o gülünce içinde bir şeyler kaynamıştı sanki, bunu belli etmemek için uğraşsam da heyecanımı saklayamıyordum bir türlü.
"Tamam, o halde tüm bu hazırlıkları bekletmeyip gidelim, herkes seni bekliyor heyecanla, yani güzeller güzeli doğum günü kızımızı!"
Önümde hafifçe eğilip elini uzattı, uzattığı ele birkaç saniye baktıktan sonra bende hafifçe eğilip selam vererek tuttum ve kapıya doğru ilerledim.
Kapıyı açtı, ben binince de kapatıp kendi yerine geçti. Arabaya bindikten sonra bana bir kez daha baktı, ardından gülerek arabayı çalıştırdı.
Acaba kalp atışlarımın bu yüksek sesini o da duyuyor muydu? Eğer duyuyorsa böyle gülmemesi gerekirdi, yoksa ben kalpten gidecektim!
Kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum, tabii bu biraz zorluyordu beni. Alex'in yanında sakin kalmak çok zordu.
Yine de bunu başarmıştım ne kadar zor olsa da, parti yerine kadar heyecanımı bastırmıştım.
Alex arabadan indikten sonra kapımı açıp elini uzattı, elini tutup arabadan indim.
Burası kimin eviydi böyle? Çok güzel bir yere gelmiştik, güzel bir villaya! Kimin olduğunu bilmediğim için şaşkın ve soru soracasına bir ifadeyle ona baktım.
"Burası kimin evi böyle, parti burada mı yapılacak?"
Bunu sorarken bir yandan etrafı izliyordum, bir yandan da arada bir ona dönüp bakıyordum.
"Evet aşkım, burada yapılacak. Burayı bir günlüğüne kiraladık, yani yarın akşama kadar diyelim. Partiden sonra isteyen burada kalacak, isteyen de evine gidecek."
Yani hep beraber mi kalacaktık burada, o zaman eğlence tüm gece sürecekti bizim için!
"Peki, biz evimize mi gideceğiz, yoksa bu evde mi kalacağız sevgilim?"
Yüzündeki gülüş beni yine heyecanlandırmayı başarmıştı, tek kaşımı kaldırarak ondan cevap bekledim. Belime sarılıp beni kendisine yaklaştırdı iyice.
"Biz benim evimde olacağız, sadece sen ve ben. Doğum gününü bir turda beraber kutlarız diye düşündüm, iyi yapmış mıyım?"
Bu küçük dokunuşları, konuşurken ki ses tonu ve mimikleri... Ahh! Beni çıldırtıyordu bu adam heyecandan, ve bunun farkında değildi.
Onun kollarında erimeye başlamıştım şimdiden, belli etmeyip iyice sırnaştım kendisine, dudağına bir öpücük kondurduğumda gözlerini yumdu.
"Çok iyi düşünmüşsün, dediğin gibi, bir tur da beraber kutlamalıyız, yalnız başımıza!"
Gözlerini açtıktan sonra bana baktı, tam yaklaşıp tekrar öpeceği sırada Mary'nin sesi girdi aramıza.
"Heyy, şimdi sevişmenin vakti değil bence Alex! Hemen dostumu rahat bırak, onu parti alanına götürmem gerekiyor!"
Bunu söylerken koluma girdi, hiç beklemeden beni bahçe tarafına sürüklemeye başladı hızla. Söylediği sözlere gülerek onu takip ettim.
"Ahh Mary, sen tam bir delisin! İki dakika geç gelsem olmuyor muydu sanki, senin yüzünden hayat öpücüğümü kaçırdım elimden!"
Bunu şakayla karışık bir ifadeyle söylemiştim, tıpkı onun gibi şakacı bir tavırla davranmıştım.
Alex arkamızdan geliyordu, onu göremesem bile hissediyordum işte. Mary ikimizi de takmayarak beni çekiştirmeye devam etti.
"Alex sana hayat öpücüğünü zaten her zaman verir tatlım, ama doğum günü pastası sadece yılda bir kere yeniliyor. O yüzden öpüşmeyi boş verip gelebilir misin artık?"
Sanırım ona hayır demek gibi bir lüksüm yoktu, zaten beni sürüklemesinden belliydi bu. Mecburen kabul etmek zorunda kaldım.
"Tamam! Sen kazandın, o halde öpücüğümü daha sonra alacağım," derken Alex'e dönüp baktım.
Aramızda sadece 1 metre kadar mesafe vardı, ona baktığım an yüzünde tuhaf bir ifade gördüm. Sanki... Sanki Mary'nin yaptığı hareketten dolayı ona sinirlenmişti.
Mary her zaman böyle davranan bir kızdı, ve Alex bunu en başından beri biliyordu, peki neden şimdi sinirlenmişti ki?
Benim baktığımı gördüğü an gülümsedi şüphelenmeyeyim diye, ama bir kere yakalamıştım onu.
Bunu şimdi düşünmek yerine daha sonra kendisine sormayı tercih ettim, illaki mantıklı bir sebebi olduğuna da emindim.
Beraber arka bahçeye geçtiğimizde herkesin deli gibi dans ettiğini, alkollerin havada uçuştuğunu gördüm.
Bu manzara ile istemsizce gülümsemiştim, herkesin keyfi yerindeydi. Ben heyecanla herkese bakarken Alex belime sarıldı, bu hareketi ile Mary'den uzaklaşmıştım biraz.
"Hey millet, doğum günü kızımız geldi, parti ona ait!"
Bunu öyle yüksek bir sesle söylemişti ki, müziği bile bastırmıştı sesi. Bir anda herkes bize döndü, gülümseyerek onlara bakarken hepsi bana doğru gelip sarılmaya başladı sırayla.
Sanırım 30-40 kişi vardı partide, ve yarısından çoğu sınıf arkadaşımdı, hepsini de çok seviyordum.
Hepsi sırayla doğum günümü kutladı sarılarak, böyle samimi bir karşılama beklemediğim için şaşırmıştım, ama aynı zamanda bana çok iyi gelmişti.
Birkaç dakika sonra yanımda sadece birkaç kişi kalmıştı, biz sohbet ederken Alex elinde iki içki bardağı ile geldi. Birini bana uzatırken gayet rahat duruyordu.
"Sevgilim, benimle bir kadeh içmeye var mısın?"
Babam bu konuda istediğimi yapabileceğimi söylemişti, bu yüzden bugünlük yasakları kırabilirdim.
Elinden bardağı aldım gülümseyerek, bardakları tokuşturduktan sonra bardaktan bir yudum aldım.
Birkaç yudum aldıktan sonra bardağı kenara bıraktım, Alex iyice belime sarıldı ve beni pastanın olduğu masaya doğru götürdü.
"Açıkçası bugünü senin için unutulmaz kılmak istiyorum, ama bunun için bir an önce buradan gitmemiz gerekiyor.
"Hadi, doğum günü pastanı kes, biraz burada takıldıktan sonra dediğim gibi gidelim. Tabii senin kararın, eğer günü burada geçirmek istiyorsan kabul."
Ahh, doğum günü işin bahanesiydi benim için, önemli olan Alex ile zaman geçirebilmemdi.
Ona yaklaşıp dudağına bir öpücük bıraktıktan sonra elime bıçağı aldım, ardından tam pastanın önünde durdum.
Herkes çığlık atarak bize doğru yaklaşmaya başladı, herkesin keyfi yerindeydi sadece Mary telefonla uğraşıyordu işte.
"Buraya geldiğiniz için çok teşekkür ederim arkadaşlar, özellikle Mary ve Alex, bana yaptığınız bu şeyin karşılığını ödeyemem size.
"Bugün 18 yaşına giriyorum, ve sizin sayenizde bu benim için unutulmaz olacak. Çok sağolun, çok güzel bir gün geçiriyorum şimdiden.
"Daha fazla uzatmayıp pastayı keseceğim, ve sonrasında da... Eğlence başlasın!"
Bunu söylediğimde sevinç çığlıkları kaplamıştı her yeri yine, onlar böyle neşeli davrandıkça ben de heyecanlanıyordum.
Sanki ilk kez doğum günü kutlayan küçük çocuklar gibiydim, ne kadar ilk olmasa da böyle hissediyordum işte.
Sanırım önemli olan kutladığımız kişilerdi, en yakın arkadaşım ve sevgilim yanımda olduğu için bu kadar mutlu olmalıydım.
Pastayı kestikten sonra gerisine sınıfımızdan başka biri devam etti, herkes yine sarılıp, yine kutladı doğum günümü.
Mary ve Alex en sona kalmıştı, Mary bana sımsıkı sarıldı. O benim en iyi dostumdu, bunu bugün bir kere daha anlamıştım.
"Doğum günün kutlu olsun tatlım, sen çok daha güzellerini hak ediyorsun. Yeni yaşın senin gibi güzellikler getirsin hayatına!"
Gülümsedim sözleriyle, ondan uzaklaşınca ne kadar mutlu göründüğünü fark ettim. Daha ben tepki veremeden Alex yanımıza geçti.
"Yeter ama Mary, sevgilimi biraz bırak, ben de kutlayayım doğum gününü. Onu benden uzaklaştırmaya çalıştığını düşüneceğim artık!"
Ben bu sözlerle sırıtırken Mary onun sözleriyle göz devirdi, ardından saçından bir bukle alıp oynayarak ona baktı.
"Hmm, belki de niyetim gerçekten de seni ondan uzak tutmaktır, olamaz mı?"
Bu sözleri gülüşümü durdurmaya yetmişti, kafa karışıklığı için de ona bakarken Mary cilveli gözlerle Alex'i süzüyordu.
Hayır hayır, bu olanları ben yanlış görüyor olmalıydım, bunun başka bir açıklaması olamazdı. Mary... O benim dostumdu, ve ölse bile böyle bir şey yapmazdı!
Alex sessiz kalıp bana dönüp baktı, ben de şaşkın bir şekilde Mary'ye bakmaya devam ediyordum.
Sonunda şuh bir kahkaha attı, deli kız, demek ki aklınca şaka yapıyordu! Ahh, o zaten böyle deliydi, ben neden ona şaşırıyordum ki zaten?
Tebessüm ettim olanlara karşılık, bu bile beni zorlamıştı az önce olanlardan dolayı.
"Mary, sen gerçekten de delisin! Alex ile bu kadar çok uğraşma, aranızda kalmak beni biraz yoruyor da!"
Mary omuz silkip telefonuna baktı, birkaç saniye sonra dudağını ısırıp bana döndü.
"Ben bugünlük izninizi istiyorum, önemli bir işim var Sofia, bugünü daha sonra telafi edeceğimden emin olabilirsin.
"Özür dilerim bunun için, ama biriyle buluşacağıma dair bir sözüm vardı."
Ben tam cevap vereceğim sırada Alex'in de telefon ile uğraştığını gördüm, bu ikisi neden böyle tuhaf davranıyordu bugün?
"Şey, işinin ne olduğunu, ya da kiminle buluşacağını bana söyleyebilir misin? Sen benden normalde bir şey gizlemezsin çünkü!"
Alex telefonunu cebine koyduğunda Mary'ye ters bir bakış attı, Mary bunu görmezden gelip tekrar sarıldı bana.
"Ahh, ne olduğunu sana daha sonra söyleyeceğim. Söz, yarın kiminle buluştuğumu ve ne yaptığımı anlatacağım!"
O bunu söylediğinde Alex'in kısık sesle bir şeyler dediğini duydum, ama ne dediğini anlamamıştım. Kafam iyice karışırken Mary ağır adımlarla yanımızdan uzaklaştı.
Kalçasını sallayarak yürüyordu, ve gerçekten de dikkat çekici duruyordu.
Buraya gelirken doğum günü kraliçesi olmayı hayal etmiştim, ama Mary güzelliğiyle beni yine sönük bırakmıştı yanında.
Çok güzeldi, ve bu güzelliğini yürüyüşü ile de belli ediyordu. Onun arkasından bakarken Alex elini omzuma koydu.
"Ben hemen geliyorum, arabada bir şeyimi unutmuşum, sen beni burada bekle!"
Benim bir şey dememe fırsat vermeden koşar adımlarla Mary'nin peşinden gitti.
Gerçekten arabada bir şey mi unutmuştu, yoksa benim seksi arkadaşımın peşinden mi koşuyordu?
Ahh, hayır hayır! Alex böyle bir şey yapmazdı, bana böyle bir şey yapamazdı!
Ona körü körüne güvenmek pek doğru olmazdı ama, herşeyi düşünerek hareket etmem gerekiyordu.
Birkaç saniye bekledikten sonra ben de peşinden gittim, ne görmeyi beklediğimi bilmiyordum, ama kötü bir şeyler varmış gibi hissediyordum.
Dışarıya vardığımda Mary'nin Alex'in omzuna dokunup yanından uzaklaştığını gördüm. Alex ise arkasından öylece bakıyordu.
Bu manzaraya karşılık diyecek bir şey bulamamıştım, tam olarak ne dönüyordu, aklımdaki şeyin olma ihtimali var mıydı?
Ben bunları düşünürken Alex eve girmişti geri, benim orada beklediğimi görünce donup kaldı yerinde.
"Ahh, hayır Sofia!" Anlamıştı bir şeylerden şüphelendiğimi, ve dediği tek şey bu olmuştu.
"Bana tam olarak ne döndüğünü anlatmak ister misin, yoksa Mary mi gelip anlatsın?"
Sıkıntıyla saçını kaşıdı, birkaç saniye geçtikten sonra yanıma yaklaştı. Bana sarılacak gibi olduğunda bir adım geri atarak uzaklaştım ondan.
Ne olduğunu öğrenmeden sarılmak istemiyordum, ve bana ne olduğunu söylemezse ona yaklaşmayacaktım bile!
"Off, peki! Mary bir adamla buluşmaya gitti, ve duyduğum kadarıyla güvenilir bir adam değilmiş.
"Onu bu konuda uyarmak için gittim, ama beni dinlemeyip burnunun dikine gidiyor. Oldu mu, bu cevap seni tatmin etti mi, yoksa sen benden başka bir cevap mı bekliyorsun?"
Mary'nin sürekli erkek arkadaş yaptığını biliyordum, ama bahsettiği kişinin kim olduğunu anlamamıştım, ayrıca benim bilmediğim şeyi Alex nasıl biliyordu?
Aklımda bir sürü soru işareti vardı, ama bunları sorayım derken Alex'e güvenmiyormuşum gibi oluyordu.
"Bir dakika, kafam gerçekten çok karıştı. Sevgilisi var yani, ve onunla buluşmaya gidiyor. Peki sen bunu nereden biliyorsun?"
Alex etrafına bakındı sıkıntıyla, içten içe kırılıyordu bana, ama bunları sormak zorundaydım.
"Biliyorum işte, telefonda konuşurken duydum. Sofia, bana güvenmiyor musun yoksa, bu yüzden mi bu kadar sorguluyorsun beni?"
Alex'in üzerine gidiyordum galiba, bu Mary'nin hep yaptığı bir şeydi zaten, ilişkilerini her seferinde gizli tutmaya çalışırdı ne kadar başaramasa da.
Ne olursa olsun, Mary ne kadar aşksız yapamayan biri olsa da Alex ile asla böyle bir şey yapmazdı, ikisi de bana böyle bir ihanette bulunamazdı.
Bunu düşününce gülümsedim, ve iç sesimi bastırmaya çalışarak Alex'e sarıldım sımsıkı.
Birkaç saniye öyle kaldıktan sonra ona dönüp baktım, anında unutmuştu her şeyi, bana bakıyordu mutlulukla.
"Boşver Mary'yi, o ilişkisiz yapamıyor, biliyorsun bunu. Bizden bahsedelim biraz, mesela beni nereye götüreceğinden!"
Alex anında gülümsemişti, bu gülüş biraz çapkıncaydı sanki, hoşuma gitmişti ama.
"Hmm, az önce söylediğim gibi, evime götüreceğim seni. Bence senin merak ettiğin şey nereye götüreceğim değil, götürdüğüm yerde ne yapacağım!"
Ahh, çok doğru bir tahmin olmuştu. Aklıma gelen ihtimal bedenimi cayır cayır yakıyordu, ama yok sayamadığım bir ihtimaldi işte.
Eli hafifçe kalçama kayarken gözlerimi kapatıp başımı onun boynuna yasladım, iyice kendisine sırnaşırken fısıldadım kulağına.
"O zaman soruyu düzelteyim, evine gittiğimiz zaman benimle ne yapmayı düşünüyorsun?"
Cevabı ikimiz de biliyorduk aslında, ikimizin de arzuladığı, ama yapamadığı bir şeydi bu.
"Sorunun cevabını biliyorsun, peki sen bunu istiyor musun sevgilim? Eğer istemiyorum diyorsan o zaman sana saygı duyacağım, ve zorlamayacağım!"
Sanırım onu iliklerime kadar istiyordum, bu yüzden başımı kaldırıp dudağımı onun dudaklarına yaklaştırdım.
Dudaklarımı onun dudağına hafifçe sürttükten sonra fısıldadım.
"Ne kadar istediğimi tahmin bile edemezsin, ama..."
Ama dediğimde durdu, sonundan kötü bir şey çıkacağını düşünüyordu, gülerek şaşırttım onu.
"Ama biraz içip gevşemek istiyorum, ancak ondan sonra gidebiliriz evine."
Alex gülerek beni bir anda kucağına aldı, bunu beklemediğim için gözlerim irice açılırken beni arabaya götürdü.
"Merak etme, istediğin şeyi evde vereceğim sana, sadece benimle gel. Seni istiyorum, ve ne kadar istediğimi tahmin bile edemezsin!"
Bunu söylerken beni çoktan arabaya bindirmişti, kendisi de arabaya bindikten sonra ona baktım.
Pekala, onu oyalayıp ikimize de işkence etmek istemiyordum, hem dediği gibi, orada baş başa içmek ikimize de daha iyi gelebilirdi.
"Peki, o halde bas gaza, bir an önce gidelim evine," derken elbisemin eteğini hafifçe sıyırdım, gözü oraya kaydığı an yutkundu.
Arabayı çalıştırırken aklımda sadece birazdan yaşayacağımız güzel anlar vardı.