PROLOG

543 Words
"Eğer arkadaşını, ve de kendini kurtarmak istiyorsan bu sınavdan geçeceksin. "Geçemezsen katilin kim olduğunu, bu olayın neden olduğunu öğrenmeden arkadaşın gibi sen de ölürsün!" Duyduğum sözlere anlam veremedim, o kadar uykum vardı ki gözlerimi bile açamıyordum. Zar zor gözlerimi açtığımda beni karşılayan şey zifiri bir karanlık olmuştu, dışarıda olduğumu fark edince kaşlarım çatıldı. Hafızamı zorladım, en son evimdeydim, odamdaydım!Ne olmuştu da bir anda buraya gelmiştim ben? En son Mary, yani birkaç hafta önce esrarengiz bir şekilde ölen arkadaşım için ağlıyordum, ağlarken uykuya dalmış olmalıydım. Peki şimdi neden buradaydım, daha doğrusu burası da neresiydi? Bir süre sonra gözlerim karanlığa alışmıştı, nerede olduğumu anlamak için etrafa bakındım. Gördüğüm uzun ağaçlar ormanda olduğumu belli etmişti, peki ben bu geç saatte ormanda ne arıyordum, ne olmuştu da buraya gelmiştim? Hiçbir şeye anlam veremedim, aklımı ne kadar zorlasam da bir açıklama bulamıyordum. "Ben neredeyim, ne demek oluyor tüm bunlar?" diye sordum kendime şaşkın bir şekilde. "Sen ormandasın Sofia, Mary'nin haftalar önce öldüğü, daha doğrusu öldürüldüğü yerdesin. "Sana ve arkadaşına ikinci bir şans verildi, Sen artık Sofia değil, Mary'sin! "Gece uyumadan önce arkadaşına ikinci bir şans verilmesi için yalvardın, ve sana bu şans verildi. "Eğer katilinden kurtulup buradan sağ bir şekilde çıkarsan, o zaman ikiniz de kurtulursunuz, ama eğer buradan kurtulamazsan o zaman sen de arkadaşın gibi ölürsün! "Arkadaşının kurtuluşu için istedin bunu, onun için bu şansı iyi değerlendir, eğer değerlendiremezsen senin için de son olur! "Sen onun bedenindesin, siz şu an birsiniz!" Bu da ne demek oluyordu böyle, hiçbir anlam veremedim bu duyduğum tuhaf sese. Etrafta kimse yokken bu ses nereden çıkıyordu? Uykuda olmalıydım, yaşadığım tüm bu absürt durum da bir rüyadan ibaret olmalıydı! Herşeyi yok sayıp yürümeye karar verdim, uyanmak için kendimi zorlarken bir anda bir dala takıldım ve yere düştüm. Düştüğüm an dizlerimde bir acı hissettim, ama şu an umursadığım şey o değildi. Benim umursadığım şey düştüğüm yerdeki su birikintisinde olan yansıma idi. Su birikintisindeki görüntü bana değil, ölen arkadaşım Mary'ye aitti. Düştüğümde hissettiğim acı, su birikintisindeki görüntüm... O, o adamın söylediği her şey gerçekti! Ben şu an gerçek hayatı yaşıyordum, b-ben şu an Sofia değil, Mary idim! Gözlerim şok içinde açılmıştı, anlam verememiştim gördüğüm şeye. İdrak ettiğim şeyle nabzım hızlanmıştı. Gece ağlayarak arkadaşım Mary için ikinci bir şans dilemiştim, bu şans için herşeyi feda edeceğimi söylemiştim. Ve bunun karşılığında da onun için bir şans vaat edilmişti, ama eğer ben bu sınavı geçemezsem bu benim için de bir son olacaktı! Yapmam gereken şey belliydi, Mary'nin, yani şu an beni katletmek isteyen katilin elinden kurtulup buradan kaçmaktı. Eğer buradan kurtulamazsam ben de bitecektim, bu yüzden hemen gitmem gerekti! Ayağa kalktım, etrafa korku içinde baktım, sanki her an biri üzerime saldıracak gibi hissediyordum. Ben korkuyla etrafıma bakınırken yine az önceki sesi duymuştum. "Sınavın başlıyor Mary, sana son bir şey. Katilinden kaçarken zihin oyunlarına maruz kalacaksın, sana mantıklı kararlar aldıramayacak kadar tehlikeli zihin oyunları! "Eğer hepsini geçersen o zaman ödülün güzel olacak, geçemezsen ne olacağını tahmin etmişsindir artık!" Bu sözlere anlam veremedim, tam ne demek istediğini soracağım sırada adım sesleri duydum, bana doğru yaklaşan adım sesleri! Korkuyla gerildim, o gelmişti, katilim olan, daha doğrusu Mary'nin katili olan kişi! Bir an önce buradan kaçmam gerekti, bu yüzden hızla harekete geçtim. Hiçbir şekilde yol, ya da herhangi bir şey bilmiyordum buraya dair. Bildiğim tek şey ölmemek için direneceğim olduğuydu. Katil(-im-)den kaçacaktım!
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD