ACI

2003 Words
"O sürtük ölmeyi hak ediyordu en başından beri! Bir fahişe gibi yaşıyordu hayatını, herkese darbe vuruyordu, bunu hak etti! "Bize de aynısını yapmıştı, beni de dolandırdı, kendisiyle yattığım için benden yüzlerce dolar para aldı. Satılık bir kadındı, sürtüktü o! "Yaptığı şeylerin bedelini ödedi, fahişe gibi yaşamasa böyle bir ölüm yaşamayacaktı!" Kapının arkasında durmuş dinliyordum onları, elim kalbimde, korkuyla dinliyordum onları. Bu nasıl bir kalpsizlikti böyle, bir kadın için nasıl böyle bir şey düşünürlerdi? Şok yaşıyordum, şoktan ziyade de büyük bir acı. İki erkek bir araya gelmiş, ölen arkadaşım için ölümü hak ettiğini, ve bir fahişe olduğunu söylüyorlardı. İlk başta Alex şüphemi çekmişti, ama şimdi bakıyordum da, Mary'nin bir sürü düşmanı varmış şimdiye kadar. Ben bunu nasıl fark etmemiştim şimdiye kadar, nasıl böyle bir düşmanlığı görmemiştim? Devam ediyordu adam, kapıda durup onların konuşmalarını dinlemeye devam ettim bir ipucu bulmak için. "Benimle de yattı o, gerçi okulda yatmadığı erkek kalmamıştır o fahişenin! İyi oldu, iyi ki geberdi! Hak ettiği sonu bulmuş!" Gülüşmeler başlayınca öfkeyle kapıdan içeri girdim, hızla ilerleyip tam karşılarında durdum. Beni gördükleri an susmuştu ikiside, bana bakıyorlardı sert bir tavırla. "Sakın bir daha Mary için böyle şeyler demeye kalkmayın, o sizin gibi pislik biri değil! "Yoksa siz mi ona zarar verdiniz, siz mi öldürdünüz onu? Belli ki kuyruk acınız varmış, o yüzden mi kıydınız ona?" Deli gibi bağırıyordum bu sözlere karşı öfkelendiğim için, sanki ne dediğimi anlamıyormuş gibi birbirlerine bakıyorlardı. "Saçma sapan konuşma istersen Sofia, bir daha da biz konuşurken araya girme! O fahişe öldü diye bize sarma gelip, umrumuzda bile değil o! "Kaç erkekle yattı, kaç erkeği tehdit edip paralarını aldı. Evli adamlarla yatıyor, ve o adamların eşlerini görüntüleri göstermekle tehdit edip parasını alıyordu! "Sence böyle bir insan ölmeyi hak etmiyor mu? Sakın gelip bize onu savunma, zaten okuldaki herkes onun ne tür bir fahişe olduğunu anladı, senin dışında! "Kim bilir kimin canını yaktı da o da canını aldı, bu onun hak ettiği bir son oldu. Uzatmayalım, bence bu işin arkasına düşüp kendini yakma!" Mary geveze bir kızdı, şakalaşmayı sever, flört etmekten hoşlanırdı. Ama bu çocukların saydığı şeyleri yapmazdı, ben arkadaşımı tanıyordum! Herkes ondan nefret ettiği için böyle bir iftira atıyordu, aslı yoktu bu iddiaların! Hiç düşünmeden önündeki su şişesini alıp kapağını açarak onlara doğru döktüm. "Alçaklar, siz gerçekten de iğrenç insanlarsınız, o kadar ki bir kadına karşı iftira atıyorsunuz! "Mary sizi reddedince böyle oluyor demek ki, kendinizi kötü hissedip ona karşı böyle konuşuyorsunuz! Reziller, böyle mi avutuyorsunuz kendinizi? "Eğer Mary ile ilgili bir iftira daha atarsanız o zaman polise sizin adınızı veririm, işte o zaman hapiste sürüm sürüm sürünürsünüz!" Üstlerine su geldiği için öfkelenmişlerdi ilk başta, tam bana karşı tepki verecekleri sırada polis lafını duyunca gözlerini kaçırmışlardı. Biri hemen telefonunu açıp bana doğru yaklaştı, o bana yaklaşınca birkaç adım geri attım. Belki gerçekten de arkadaşımı öldürmüştü, ve bir katile yakın olmak istemiyordum! Ben geri çekilince hemen kolumdan tutup engel oldu. Tam çığlık atacağım sırada telefonunu bana uzattı, bir şey göstermeye çalışıyordu bana. "Sadece sessiz bir şekilde bu videoyu izle, daha sonra bizim ne demek istediğimizi, ve ne kadar haklı olduğumuzu kabul edeceksin sen de!" Hemen kolumu ondan kurtardım, öfkeli olsam da merakıma yenilmiştim. Telefona dönüp baktığımda bir video olduğunu anladım. Telefonu elime aldım ve bana göstermek istediği videonun oynatmasına tıkladım. Gördüğüm şeyle büyük bir dehşet yaşamıştım. Bu Mary ve telefonu bana uzatan Michael'in bir videosuydu. Bu videoyu sevişirken çekmişlerdi! Mary bacaklarını aralamış bir şekilde Michael'in altında inliyordu, Michael ise onu sertçe beceriyordu! Gözlerim dehşetle açılmıştı, gözümü videodan çekip beni izleyen Michael'e çevirdim. Bana bu videoyu açtıktan sonra beni izlemişti tepkim için. Yüzümde aptalca bir sırıtış vardı, bana böyle yaparak neyi kanıtlamak istiyordu? Mary belki de sadece onunla olmak istemişti, bu olamaz mıydı? Telefonu öfke ile yere attım, kırılma sesi geldiğinde Michael'ın yüzündeki gülüş değişmişti, yerini saf bir nefrete bırakmıştı! "Seninde arkadaşından geri kalır bir yanın yokmuş, sende sürtüklük yapıyorsun demek ki! Siktir git buradan, yoksa sana zarar veririm Sofia! "Sana arkadaşının ne tür bir pislik olduğunu gösterdim sadece, ama böyle bir hata yapmaya tekrar cüret edersen o zaman benim yapacaklarımı tahmin edemezsin! "Şimdi hemen defol git sınıftan, dua et de telefonuma bir şey olmamış olsun! Yoksa Mary ile olan son anılarım da gitmiş olur!" Bas bayağı dalga geçiyorlardı benimle, bu daha da öfkelenmeme sebep olmuştu. Michael'e bir tokat attım, yüzü diğer tarafa kayarken bağırdım. "Anlayın artık şunu, sen bana hiçbir şey yapamazsın! Ayrıca bu arkadaşımın bahsettiğin gibi bir fahişe olduğunu göstermez! "Bu video senin ne kadar karaktersiz ve aşağılık bir adam olduğunu gösteriyor! O seninle özel bir şeyler yaşamak isterken sen videoya almışsın!" Güldü, arkada oturan arkadaşı da kahkaha atmıştı bu sözlerle. Ben öfkeyle ikisine de bakarken birbirlerine baktılar. "Üzgünüm dostum, ama bu video okuldaki her erkeğin telefonunda vardır illaki. Çünkü bunu Mary çekiyor, sonrada bu videoları kullanıyor işte. "Yani kabul etmen gerek artık, arkadaşın tam bir sürtük, ve ölümüne sebep olan şey de onun sürtük oluşu!" Ben fark etmeden Mary nasıl işlere bulaşmıştı böyle? Neden böyle şeyler yapmaya gerek duymuştu, nasıl bu kadar saf olabilirdi? Duyduğum her söz beni yaralıyordu, onu savunamıyordum, ne kadar istesem de bulamıyordum cümle. Bu adamları ancak kendi silahlarıyla vurabilirdim, hak etmişlerdi sonuna kadar. "Ahh, keşke anneleriniz de zamanında böyle sürtüklük yapmasalardı, o zaman dünyaya sizin gibi alçak erkekler gelmezdi! "Mary demek ki tüm okulun gururunu kırmış, gerçekten de hepiniz acınası haldesiniz!" Normalde kimseye hakaret etmeyi sevmezdim, ama onlar damarıma basmayı başarmıştı, o yüzden susamazdım ben de. İkisinin de yüz ifadesi değişmişti, bana az önceki gibi alaylı ifade ile bakmıyorlardı en azından. Arka sırada oturan çocuk kalktı öfkeyle, ve tam benim karşımda durdu. İkisi de nefretle üzerime doğru yürürken duvarla onların arasında sıkışmıştım. Ahh, bana saldıracaklarını hesap etmemiştim o sinirle! Yine de onlardan korktuğumu belli etmedim. "Arkadaşını öldürdüğümüzden şüphe ediyorsun, belki de yapmışızdır! Peki katil olan birileriyle böyle konuşmaya nasıl cüret ediyorsun? "Sence bu senin için tehlikeli olmaz mı Sofia, sonuçta katiller gözü kara insanlardır, sana zarar vermeyeceğimizi mi düşünüyorsun?" Ahh, gerçekten de öfkeden ötürü bunu unutmuştum işte, ne yapacağımı bilmez bir şekilde sırtımı duvara yasladım. "Öldürelim mi bunu da Michael, hak ettiği yere, arkadaşının yanına gönderelim mi?" Birbirlerine bakıp sırıttılar, benimle alay ediyordu ikisi de. Kapıya doğru bir adım attığım sırada Michael koluyla engel oldu. Beni vücudunun arasına sıkıştırmıştı. "Sen bu kadar laf söyledikten sonra gideceğine izin vereceğimi mi düşündün yani? Sana zarar vermeden bu mümkün değil işte!" Bedenim kasılmaya başlamıştı, ama onlardan korktuğumu belli edemezdim ne olursa olsun. Meydan okuyan gözlerle baktım gözlerinin içine. Madem böyle olmuştu, o zaman beni susturamazlardı, sonum olacağını bilsem bile konuşurdum! Ama ben konuşmadan Alex'in sesini duymuştum. "O kolunu sevgilimin bedeninden uzak tut istersen Michael, yoksa kırmak zorunda kalacağım! Kiminle konuştuğuna dikkat et, o benim sevgilim!" Daha konuşmaya başlar başlamaz çekmişti Michael kolunu benden, hemen ondan uzaklaşıp kapıya doğru ilerledim. Alex ile kısa süreliğine göz göze gelmiştik, bana arkasına geçmemi işaret edince dinledim. Ona sığınmıştım yine, ben arkasına sığınırken o öne doğru ilerledi. "Kime zarar veriyorsun sen, nasıl böyle bir laf etmeye cüret ediyorsun? Yoksa Mary sizin yüzünüzden mi zarar gördü?" Alex karşılarına dikilince korkmuşlardı sanki. Haksız değillerdi, gerçekten de çok yapılı biriydi, ve okulda bir namı vardı. "Sevgiline sahip çık Alex, bizi katil olmakla suçluyor, o değersiz arkadaşının kanını elimize sürdüğümüzü sanıyor!" Onlar böyle söyleyince Alex kısa bir süreliğine bana dönüp baktı, ardından geri onlara döndü yine. "Mary bir cinayete kurban gitti, ve Sofia'da normal olarak bunu yapan kişinin kim olduğunu merak ediyor. Saçma sapan konuşursanız tabii sizden şüphe eder! "Mary ile ilgili konuları dillendirmeyin daha fazla, yoksa Sofia'nın haklı olduğunu düşünüp onun yanında yer alacağım bu konuda! "Olay netleşinceye kadar susmanızı tavsiye ederim, yoksa birinin kulağına gider, ve bu sizin için bir sıkıntı teşkil eder." İyice yerlerine pusmuşlardı, Alex bir anda dönüp beni bileğimden tutup dışarıya doğru yürümeye başladı. Ona karşı koymamıştım, beraber okul kapısından çıkıp bahçeye ilerledik. Bir bankı işaret edince onunla beraber ilerledim. İkimiz de oturduğumuzda bana dönüp baktı, az önceki gibi değildi, mesafe koymuştu sanki aramıza. "Beni kurtardığın için teşekkür ederim, ne olduğunu anlamak için biraz damarlarına basmam gerekiyordu." Sadece başını sallamakla yetindi, birkaç saniye sonra ancak bakabilmişti gözlerimin içine. "Peki benim de mi damarıma basmak istedin, yoksa benden gerçekten şüphe mi ediyorsun Sofia? Sence katil ben miyim?" Bugün daha iyi anlamıştım, arkadaşımın sandığımdan çok daha fazla düşmanı vardı, o yüzden katilin kim olduğunu bulmak zor bir işti. "Eğer bana gelip ne karıştırdığını söylesen o zaman senden şüphe etmeyecektim, sen bir şeyler sakladığın için aklıma böyle bir ihtimal geldi. "Hâlâ söyleyebilirsin, benden ne saklıyorsun Alex, Mary ile ilgili bir bildiğin var mı? Varsa söyle, o zaman seni affedebilirim, ya da yardımcı olabilirim!" Tekrar kaçırmıştı gözlerini benden, yüzüme bakmıyordu konuşurken. "Affettireceğim bir hata yapsaydım hiç çekinmezdim, ama her ne kadar inanmasan da ben masumum. "Mary ile hiçbir şekilde alakam yok, ne ilişki olarak, ne de katili olarak! Bana inanmıyorsun, belki de haklısındır inanmamakta. "Ama ben kendimi biliyorum Sofia, sen beni bilmesen de ben biliyorum! Daha sonra pişman olacaksın, ama iş işten geçmiş olacak. "Suçsuzum, Mary nasıl öldü bilmiyorum, bildiğim tek şey benim alakamın olmadığı! Bak, o sürekli kendisine düşman yaptı, kim olduğunu bulman zor. "O yüzden sen bu işe karışma bence, daha sonra senin de başın ağrımasın, Mary tehlikeli sularda yüzdüğü için aramızda değil. "Onun kötü biri olmadığını biliyorum, sadece bizim aksimize eğlence anlayışı farklı. O insanlarla eğlenen biriydi, herkesi tehdit eden biri. "Haklılar demiyorum, sakın yanlış anlama bu sözlerimi. Ama büyük ihtimalle tehdit ettiği biri zarar verdi ona. "Bunun kim olduğunu sen bulamazsın, bunu sadece polisler bulur. Herkese katil sensin diyip karşına alıyorsun, kendini tehlikeye atıyorsun böyle yaparak. "Belki de gerçekten katili suçlayıp gözünü korkutursun, belki sana zarar verir. Bunu düşünüp ona göre hareket et. "Kimseyi suçlama, bildiğin herşeyi polise anlat, ve gerisini de onlara bırak. Eğer benden şüphe ediyorsan da anlat polislere. "Masumum ben, bu yüzden korkmuyorum hapis işinden. Sende hiç çekinmeden anlat bunu, ben sana kırılmam!" Kalbim ağrıyordu her kelimesinde. Ben gerçekten de haksız yere onu mu suçluyordum? Kafam karışmıştı iyice, bunun sonu ne olacaktı gerçekten? Masum duruyordu, eğik boynundan, kaçırdığı gözlerinden anlıyordum bunu. Ama emin olamazdım bu kafa karışıklığı ile, gerçekten emin olmadan da bir karar veremezdim. "Alex, ben susamam, bu kişinin kim olduğunu bulmalıyız bir an önce! Bulmadan ben rahat uyku uyuyamam, Mary'den sonra bize geçmeyeceği ne malum?" Hâlâ bakmıyordu bana, bu da yetmez gibi yerinden kayıp biraz uzaklaştı benden. "Sofia, Mary son zamanlarda gizli bir ilişki yaşıyordu, bunu fark etmiş olmanı beklerdim. Kim bilmiyorum, ama sakladığına göre olaylar karışık. "Sevgilisi öldürdü belki de, ama onun kim olduğunu bilemeyiz. Belki de okuldan, belki de başka yerden biri. "Kurcalama olayı, kendi iyiliğin için yok say bu işi. Polis değilsin sen, sadece sıradan bir vatandaşsın Sofia! "Onlar sonunda bulacak, bunu bilip rahat tut kendini. Ve az önce dediğim gibi, benden şüphe ediyorsan o zaman beni de şikayet edebilirsin!" Bunu dedikten sonra yerinden kalktı, ardından bana sırtını dönerek bahçe kapısına doğru ilerledi. Ona gitme demek istiyordum. Ama gitme dediğimde neden diye sorarsa ona cevap veremezdim, diyemiyordum bu yüzden de. Ayağa kalkıp bende onu takip ettim, nedenini bilmiyordum, ama daha fazla konuşmaya ihtiyacım vardı onunla. Okuldan çıktık, o ilerlerken arkasından yürüyordum bende. Fark etmiyordu beni, o yüzden arkasından konuşmak zorunda kaldım. "Hâlâ ne sakladığını söylemeyecek misin? Ben sana katille ilgili bir şey sormadım, ben sana başka bir şey sordum! "Mary ile ne saklıyordunuz son güne kadar, neden benden saklıyorsun hâlâ, neden? Beni kaybetmekten hiç mi korkmuyorsun?" Bu sözlerimle yerinde kalakaldı, birkaç saniye sonra döndü yüzünü bana. "Görüşmek üzere Sofia!" Başka hiçbir şey demeden sırtını dönüp ilerledi, hızlı adımlarla uzaklaştı benden. Öylece kalmıştım bende. "Senden nefret ediyorum Alex, seni sevdiğim için kendimden de nefret ediyorum!" Bu sözler bile onu durdurmaya yetmemişti. O giderken gözyaşları içinde kaldırıma oturup izledim. Mahvetmişti beni, Alex beni derinden yaralamıştı! Gözüm yanıyordu ağlamaktan ötürü, elimin tersiyle gözümün yaşını silip kalktım yerimden. Okula gitmem gerektiğini söylüyordu babam, bende ikna olmuştum. Ama yapamıyordum işte, böyle olaylar olurken ben nasıl gezecektim okulda? Yapamıyordum, kafa karışıklığım vardı, o da yetmezmiş gibi herkes Mary için arkadan bir şeyler konuşuyordu. Ne olursa olsun arkadaşımdı, kötü biri olduğuna inanamıyordum bir türlü. Yerimden kalkıp evime doğru ilerledim ağır adımlarla, sanırım yeterince toparlanmamıştım, biraz daha zamana ihtiyacım vardı. Ama emin olmuştum artık, bu olay için benimde bir yardımım olmalıydı en azından. "Katilini bulacağım Mary, senin için son ana kadar savaşacağım!"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD