AYRILIK/KURTULUŞ

2586 Words
Talya gözüne vuran güneş ışığından rahatsız olmuşçasına yatağında kıvrandı. Karnında hissettiği ağrı da uyumasını etkiliyordu zaten. Gözlerini huzursuzca açtı ve gözüne çarpan güneşe kızgınlıkla baktı. Üstünde örtülü olan beyaz çarşafı kaldırdı ve yatakta oturmak için harekete geçti. Aniden karnına giren acıyla yüzünü buruşturdu. Dün olanlar aklına gelince karnındaki ağrının sebebini hatırladı. Başarısız bir intihar girişime bulaşmıştı ve onu da becerememişti. Adı üstünde başarısız bir intihar girişimiydi. Hatta bir ara nefes almayı bile reddetmişti lakin nasıl olduysa buna karşı koyamamıştı. Ayağa kalktı ve yatak odasındaki ebeveyn banyosuna girdi. Biraz sıkışmıştı ve bu da karnına baskı yapıyordu. Banyoya girdiğinde kocaman aynanın önüne geçti ve tişörtünü yukarı kaldırdı. Karnında dünkü yaptığı esere baktı. Şu birkaç zamanda ne çok acı çekmişti. Hayatı bir anda alt üst olmuştu ve cidden hayatının altında bir enkaz misali ezilmişti. Şimdi ise bir tutsaktı. Özgürlüğü elinden alınmıştı. Altın bir kafes olsa bile burası bir kafesti. Karnındaki pansumanı parmaklarıyla okşadı ardından solmuş ve zayıflamış bedenini inceledi. 'Bir de sözde derler ki evlilik kilo aldırır' dedi içinden. Hoş kendi evlilik adı altındaki zoraki ilişkisini kendisi istememişti. Buna mecbur bırakılmıştı. Kilo almayı bırak, yemek yemek için bile bu eve kendini ait hissetmiyordu. Eskiden ne güzel istediği yemeği yapardı. Şimdi ise iki günde bir, bir iki lokma ile gününü geçirmeye çalışıyordu. Aklındaki düşünceleri silip tuvaletteki işlerini halletti. Ellerini yıkadı ve banyodan çıktı. Kapıyı açtığı sırada yatakta kendi tarafında oturan Ege ile karşılaştı. Onu görmezden gelip önünden geçerken Ege bir hamle yapıp Talya'nın koluna dokundu. "İyi misin?" dedi. Talya feri gitmiş gözlerini karşısındaki yabancısı olduğu adama çevirdi. İyi miydi yoksa kötü müydü bilemiyordu sanırım. Ya da hayır biliyordu. Çok kötüydü, bitmişti... Ege'de olan kolunu kurtarıp yatak odasından çıkmaya çalıştı ama karnı yaralı olduğu için yürümesi yavaş ve temkinli oluyordu. Kendisine sırtını dönüp giden eşine bakan Ege, kadınının zorlandığını görünce yataktan kalktı ve bir hamle ile küçük kadınını kucağına aldı. Neye uğradını şaşıran kadın sarsılmanın etkisiyle şoka uğradı. Bu adamla artık uğraşmak istemediği ve karnındaki ağrı ile savaşamayacağı için tepkisiz kaldı. Ege merdivenlerden inerken mavi-gri gözlerini karısının kara gözlerine kilitlemiş ve bir umut karısından güzel bir bakış beklemişti ama nafile. Talya Ege'ye bakmıyordu bile. Karısını aşağı indiren Ege, Talya'yı salondaki koltuğa indirdi. Şu an kızın ne yapacağını bilmediği için salona bırakmıştı kızı. Talya ise iner inmez Ege'den uzaklaştı ve sırtını Ege'ye döndü. Sürekli yok sayılmaktan sıkılan Ege büyük bir nefes bıraktı. Bu kadın bir şey yapmasa bile sinirini zorluyordu. Gerçekten bu kadının kahrını çekmek insanı yıldırırdı. Talya koltukta uzandığında hem sırtındaki yaraların acısıyla hem de karnındaki yaranın acısıyla ağlamaya başladı. Gerçekten de güçsüz bedeni bu acılara katlanamıyordu. Bir de Ege'nin insafsızca tecavüzleri sonucu ağrıyan kasıkları da cabasıydı. Kadının ağlamasına sinirlenen Ege elini burun kemerine attı. İçinden yavaş yavaş sayı saymaya başladı yoksa bu kadını gebertecekti. "Ne ağlıyorsun? Ne oldu?" dedi sakin olması için çabaladığı sesiyle. Her zamanki gibi yanıt alamayınca masada duran yeni alınmış vazoyu duvara fırlattı. "Yeter artık Talya. Bıktım bu ağlamalarından!" Talya çıkan büyük sesten korkup irkilmişti ve o sinirle ağaya kalkıp koltuğun üstündeki yastıkları alıp etrafa fırlatmaya başladı. Aynı zamanda da çığlık atıyordu çünkü konuşup derdini anlatamıyordu. Anlatmıyordu. "Herkesin istediği her zaman olmaz ama sen haddinden fazla nazlanıyorsun. Senin yerinde olmak isteyen kaç kadın var biliyor musun? Kaç kadın benim yatağıma girmek için her şeyi feda eder düşündün mü hiç?" dedi Talya'ya karşı. Kendisinin istemediğini bilen Talya, diğer kadınların ne istediği umrunda bile değildi. Talya gözüne kestirdiği televizyon kumandasını alıp Ege'nin ayak ucuna doğru fırlattı. Buna karşılık sinirlenen Ege, Talya'nın üstüne yürüdü. "Bak dün saçma sapan işler yaptın ağzımı açmadım, kaç kez kaçmaya çalıştın sineye çektim, ama artık yeter anlıyor musun? Yeter!" diye kükredi. Buna karşılık Talya, Ege'ye tekme atmaya başladı. Canı acımasa bile karısının yaptığı saygısızlığa köpüren Ege karşısındaki kadının kolunu tutarak masanın yanına getirdi. Talya'nın yarasını önemsemeyerek kızın yüzünü masaya yasladı ve öne çıkan kalçalarına baktı. Kadına ders vermek için kemerini açıp pantolonunu dizine kadar indirdi ve anında büyüyen aletine baktı. Talya'nın da şortunu indirip bacaklarını araladı. Olacakları anlayan Talya bağırmaya başladı. Yine bir tecavüzü kaldıramazdı. Ege hırsla Talya'nın içine girdiğinde canı acıyan kadın çığlık attı. İçinde hızla gidip gelen adam, karısının karnındaki yarayı veyahut sırtındaki izleri aldırmıyordu. "Sen iflah olmaz bir nankörsün. Senin için yaptıklarımı göremeyecek kadar körsün." diyordu Ege. Buna karşılık Talya yumruklarını masaya vuruyordu. Birkaç dakika sonra kadınının içine boşalan Ege pantolonunu çekip kızın kolunu mengene gibi kavradı ve merdivenlere yöneldi. Alnındaki terleri bir eliyle sildi. Bu kızı sadece bodrum katındaki ceza odası haklardı. "Sana insanlıkla gelenin amına koyayım! Seni sevenin ecdadını sikeyim!" diye sinirle küfürler ediyordu. "Başıma bela almışım haberim yok!" diyordu ardından. Talya, ceza çekmemek için Ege'nin elinden kaçmaya çalışıyordu lakin nafileydi. Bu adam kolunu kelepçe gibi sarmış, bırakmıyordu. Ege, kadını merdivenlerden zorla indirip karanlık olan bodruma getirdi ve o küçücük odaya zorla soktu. Kapıyı kapatacağı sırada son sözlerini söyledi. "Sana asla ulaşamayacağın bir hayatı sundum. Mal, mülk her şeyin sahibi oldun. Soy adımı verdim artık soy adın Yıldırım değil Arslan. Ama senin yaptığına bak intihar edip, çığlık atıyorsun. Ya sike sike düzelirsin ya da düzelirsin!" dedi ve kapıyı Talya'nın üstüne kapatıp kilitledi. Akşam olduğunda Eren ve Yasemin çifti Ege'nin yanına gelmişlerdi. Dünkü olan olaylardan sonra arkadaşlarının desteğe ihtiyacı vardı ve en iyi destek yan yana olmaktı. Hep birlikte -Talya hariç- yemeklerini yemişlerdi. Talya nerede diye sorarsanız o hala ceza odasındaydı ama Ege, Talya'nın hala toparlanamadığını söylemişti. Ege'nin acımasızlığı yüzünden saatlerdir soğuk ve karanlık odada mahsur kalıyordu. Ağlamaktan gözleri ağrımıştı. Karnındaki yara da artık uyuşuk olmadığı için sızlıyordu. Yerde yattığı için de dikişleri gerilmişti. Evet, Talya bu sefer gerçekten kötü bir haldeydi. Sırtı, karnı, kasığı kısacası her yeri ağrı içindeydi. Bu adi adam da bir kez olsun Talya'nın yanına gelmemişti. Kim bilir yukarıdaki gününü gün ediyordu belki de. Sinirle beton yere vurdu ve bir çığlık attı. Bu odada kalmaktan korkuyordu, sıkılıyordu. Bu sefer duvara vurdu. Ama karanlık olduğu için duvardaki boruyu görememişti. Demir boruya vurmasıyla boru titreşti ve o an yukarı katta, lavaboda ellerini yıkayan Eren'in kulağına kadar geldi. İlk duyduğu çığlık sesi ve ardından boruya vurulma sesini duyan Eren bu sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıyordu. Talya'nın sesine benzediği için yatak odasına bakmayı düşündü. Banyodan hızlıca çıkıp yukarı kata yani Ege'nin yatak odasına gitti. Kapının önüne geldiğinde kapıya bir iki kez tıklattı. "Talya, iyi misin canım?" dedi. Yanıt bekledi ama gelmedi. Ardından Talya'nın artık konuşmadığı aklına geldi. İstese de bir cevap alamazdı. Kapıya birkaç kez daha vurduğunda ses gelmeyince Talya'nın odada olmadığını anladı. Ama nerede olduğunu bilmiyordu. Ege, Talya'nın odasında uyuduğunu söylemişti. Bu olaydan işkillenen Eren yukarı kattaki tüm odalara baktı lakin kızı bulamadı. İyice meraklanmaya başlamıştı. Bir alt kata geldiğinde salon bahçeye baktığı için bahçeden evi görmüştü. Mutfakta veya salonda da yoktu Talya. Son seçenek olarak bodruma bakmayı düşündü. Bahçede sevgilisiyle konuşam Ege'den gizlenerek bodrum katına inmeye hazırlandı. Ama Talya neden bodrumda olsundu ki? İçindeki sese güvenip bodruma indi ve sadece tek bir odası olan bodruma girdi. Kapıyı açmaya çalıştı ama kapı kapalıydı. Odasının kapı kolunun aşağı indiğini gören Talya gelen kişinin Ege olabileceğini düşündüğü için sessiz kalmıştı. Kapı kolu tekrar tekrar açılmak için hareket edince gelen kişinin başkası olduğunu anladı ve hemen ayaklandı. Çünkü Ege olsaydı anahtarı ile açardı kapıyı. Şu an vücudundaki ağrıları önemsemeyecek kadar adrenalin doluydu. Birisi onu kurtarmaya gelmişti bu yüzden kapıya yaklaştı. "Talya burda mısın?" dedi Eren. Heyecanlanan Talya ağlamayı bırakıp kapıya vurdu. "Hı hı." dedi sadece. Ardından kurtulacağı için ağlamaya başladı. "Neden buradasın?" dedi Eren korkuyla. Evet alacağı cevaptan korkuyordu çünkü Ege bir delilik yapmıştı belliydi. Cevap alamayacağı için kapıyı kırmaya başladı. Kapıya üç kez omuz attığında kapı açılmıştı. Karanlıkta Talya'yı göremiyordu. Cılız lambayı açıp karşısındaki yıkılmış kıza baktı. Gözleri kızarmış, bacakları morarmış kızı görünce gözlerine inanamadı. "Ne oldu sana?" dedi Eren. Talya'nın tişörtünü bir hışımla çıkardı. Vücudundaki morlukları gördüğünde şoka uğramıştı... * * * Neredeyse on beş dakikadır gelmeyen arkadaşını merak eden Ege, bahçeden içeri girdi. Lavaboya baktığında boş olduğunu görünce arkadaşına seslendi. "Eren nerdesin?" dedi. Lakin evde Eren'den iz yoktu. Tekrar salona geldiğinde aşağı kattaki hareketliliği fark edip merdivenlere yöneldi bir hışımla. "Allah kahretsin." dedi. Çünkü anlaşılan Eren Talya'nın yanındaydı. Merdivenlerdeyken duyduğu cümle ile adımlarını iyice hızlandırdı. "Talya ne oldu sana? Bunları Ege mi yaptı?" diyordu. Merdivenin sonuna geldiğinde ayakları titreyerek odaya girdi ve iç çamaşırıyla kalmış bir adet Talya ve yanında da hayretler içinde Talya'nın sırtını inceleyen bir Eren vardı... "Burada neler oluyor?" dedi her bir hücresini kıskançlık saran Ege. Yerde çıkarılmış olan tişörte kaydı gözleri. Karısı yarı çıplak bir şekilde ortağının önünde duruyordu. Tüm vücudunu sinir sarmıştı. "Asıl sana sormak lazım Ege, bu kızın bu odada ne işi var." dedi Eren. Arkadaşı için kız kaçırma işine girmişti lakin emanet olan kızın bu halini gördüğünde içi parçalanmıştı. Asla böyle bir caniliğe göz yumamazdı. "Karımın yanında ne yapıyorsun? Üstelik çıplak bir şekilde?" diye tekrar soru sordu Ege. Ellerini yumruk yapmış gelecek olan cevabı bekliyordu Ege. Şu an karşısında kim olduğunun bir önemi yoktu. "Ege, soruya soruyla karşılık verme. Bu kız nasıl bu hale geldi?" Ege bu sorulardan sıkılıp Talya'yı almak için hamle yaptı lakin Talya, o hamleden kaçıp Eren'in arkasına sığındı. Buna karşılık iyice sinirlenen Ege, yumruk yaptığı elini Eren'in suratına geçirdi. "Sen benim karıma nasıl karışırsın lan? İsteğimi yaparım, sana ne?" demişti. Artık efendiliğini bir kenara bırakan Eren de ortağına karşılık vermişti. İkili birbirini yumrukluyordu resmen. "Sen ne kadar adi bir adamsın? İnsan sevdiğine bunu yapar mı lan?" demişti Eren. "Sana ne yarrağım! İstediğimi yaparım. Kız benim!" diyerek karşılık vermişti Ege. Talya ise bir kenara geçmiş ağlıyordu. Herkes kendisi için kavga ediyordu ve onun kavgayı ayıracak gücü yoktu. Yasemin ise bahçeye kadar gelen kavga seslerini duyup sesi takip ederek koşarak bodrum katına gelmişti. Gördüğü manzara karşısında anında ikiliyi ayırmaya çalışmıştı. "Beyler yeter artık!" diye var gücüyle bağırmıştı. Kavga etmeyi bırakan ikili Yasemin'in bağırmasıyla kendilerine gelmişti lakin ikilinin durumu hiç iyi değildi. Ege'nin yine burnu kanıyordu ve kaşı patlamıştı. Eren'in ise çenesi morarmıştı ve onun da bir kaşı patlamıştı. Kavganın nedenini öğrenmek isteyen Yasemin sürekli ne olduğunu soruyordu. "Yasemin şu kızın haline bak. Bu pis yaratık Talya'ya işkence edip buraya kapatmış!" diyerek kükredi Eren. Eren'in sözü üzerine Talya'yı inceleyen Yasemin şoka girmişti. Genç kızın tüm vücudu yara bere içindeydi. "Ege, sen ne yaptın?" deyip Talya'nın yanına gitti ve genç kıza sarıldı. Ağlayan kız da ona karşılık verip sıkı sıkı sarılmıştı. "Sen, benim karımı nasıl soyarsın!" diye deli gibi konuşuyordu Ege. "Ya senin ecdadını sikerim, psikopat. Olay çıplak olması mı sence?" diyerek tekrar bir yumruk attı Eren. Yasemin tekrar birbirine giren kedi ve köpeği zar zor salona çıkartıp ardından da yardıma muhtaç olan Talya'yı giyindirip yukarı çıkarmıştı. Evdeki gerilim dışarıdan bile hissediyordu. Ege kıskançlıktan kuduruyordu. Karşısında oturan Eren de sinirden köpürüyordu. Yasemin de yanlarına gelip oturduğunda Eren konuştu. "Amerika'daki ihaleye sen de geleceksin Ege. Bu kız senden kurtulmalı az da olsa. Sen gelene kadar da karar verecek. Kalmak istemezse de sike sike kabul edip plan yaptığın gece ne söz verdiysen onu tutacaksın." dedi. Acı içinde yerinde kıvranan Ege kafasını sağa sola salladı. Eren'in bahsettiği olay eğer Talya kendine alışmazsa hayatından çıkıp ona güvenli bir hayat kurmasıydı. "Hayır, gelemem. Talya da gitmeyecek!" diyordu. Buna karşılık Yasemin söze girdi. "Bak Ege, Talya'nın yaşadıkları hiç kolay değil. Üstüne üstelik sen kıza işkence çektirmişsin. Biraz ayrı kalmanız ikinize de iyi gelecek." "Ben yapamam, ayrı kalamam!" deyip ayağa kalkarak Talya'nın yanına geldi. "Sen ayrı kalmak istiyor musun?" dedi gri gözleriyle sevdiğine bakarken. Aslında sorusunun cevabını biliyordu ama bir umut sormuştu bu soruyu. Talya, başını olumlu anlamında sallamıştı. "Hayır sevgilim, ayrılmayalım." deyip ağlamaya başladı Ege. Talya ise karşısındaki adama donuk gözlerle bakıyordu. "Sana kötü davranıyorum biliyorum, ama inan ki elimde değil." diyerek Talya'nın ellerini tutmaya çalışıyordu. Talya ise bu teması istemediği için Eren'in yanına geçmişti. "Ege, bu ayrılık size iyi gelecek. Talya da sen gelene kadar düşünsün. O zaman kararınızı ortaklaşarak verirsiniz" dedi Eren. Talya arkasında korkudan sırtını tırnaklıyordu. Ardından da ortam sessizleşmişti. Normalde yarın Eren Amerika'ya ihale ve toplantı için gidecekti ama bugün olan olaylardan sonra Ege bavulunu hazırlayıp Eren'le birlikte yola çıkacaktı. Koltukta omuzları sarsıla sarsıla ağlayan Ege, bu kısa-belki de uzun- olan ayrılığı istemiyordu. Çocuk gibi Eren'i ikna etmeye çabalıyordu ama Eren nuh diyor peygamber demiyordu. Bu ayrılma Talya'ya çok iyi gelecekti. Hem de Ege, biraz uzak kalacağı için Talya'ya zarar vermeye cesaret edemeyecekti. Çünkü biraz daha Talya'ya zarar verirse Eren, Talya'yı sonsuza dek Ege'den kurtaracaktı. Artık bu vebale ortak olamazdı. Eren, Ege'yi yatak odasına çıkartarak valiz hazırlatmaya başladı. Yavaş yavaş eşyalarını bavuluna koyan Ege oflayıp pufluyordu. "Eren vazgeç şu karardan. Ben gelmek istemiyorum." dedi gri gözlü adam. "Ege bundan kaçamazsın. Bak bu fikir sizi ya iyileştirecek ya da ikiniz için yeni kararlara gebe olacak." dedi. O sırada bakım çantasını valize koymaya çalışan Ege yatağa attı kendini. "Ben Talya'yı çok seviyorum, anlamıyorsunuz." "Ama Talya'ya zarar veriyorsun." dedi Eren. Ardından derin bir nefes aldı iki erkek. Çünkü ciddi ciddi bu ilişki hakkında konuşmaya başlamışlardı. "Neden bana söylemedin?" dedi Eren dostuna. İkisi yaklaşık bir saat önce yumruk yumruğa kavga da etmiş olsalar da onlar sıkı dostlardı. "Neyi?" dedi Ege. Aslında anlamıştı ama anlamamışlığa vermişti kendini. "Bu vahşi dürtünü?" "Sen olsan söyler miydin?" dedi Ege. "Hayır tabi sik kafalı herif." dedi Eren. Kendini arkadaşının yerine koyunca gerçekten de böyle bir şeyin söylenemeyeceğini anlamıştı. Çok korkutucu bir özellikti bu sadistlik. Hemen tedavi olmalıydı Ege, çünkü Talya çok zarar görüyordu. İkili birbirlerini kasmayı bırakarak gülmeye başladılar. "Eren, sence bu bağımlılık mı aşk mı? Onu çok seviyorum ama beni deli ediyor. Delirince de yaptığım şeylerin sonunu düşünmeden hareket ediyorum." "Bak dostum bunun kararını ben veremem ama bildiğim bir şey varsa bir kadın bu kadar acıyı kaldıramaz." "Haklısın..." İki dost yatak odasında hem konuşup hem de valiz hazırlarken Talya salonda uyuyakalmıştı. Yasemin ona biraz yemek yedirmişti ve üstünü de güzelce örtmüştü. Genç kız için hayat gerçekten çok zordu. Ege'nin gidişi kıza iyi gelecekti. Merdivenlerden inen iki yakışıklıyı gören Yasemin gitme vaktinin geldiğini anlamıştı. Eren ve Ege yurt dışına çıkacaktı Yasemin de ara ara Talya ile ilgilenecekti. Böylelikle Ege'ye bir ders, Talya'ya da nefes olacaktı. Bu eve her geldiğinde bir olay yaşayan Yasemin sevgilisine sarıldı. İki delinin ilişkisi kendilerini yoruyordu ama arkadaşlıkları o kadar güçlüydü ki bunu tolere edebiliyorlardı. Aynı şekilde kendilerinde bir sorun olsa Ege'nin de aynı verimlilikle kendilerine yardım edeceklerini biliyorlardı. Ege elindeki valizi yere bıraktı ve koltukta yatan sevdiğine baktı. Ardından ayakları hemen kadının yanına adımlamaya başlamıştı. Talya'ya karşı çok büyük bir aşk beslemişti ve sonucunda çok büyük bir sorumluluğun altına girmişti. Buna rağmen hala pişman değildi. Bu deli kız kendini çıldırtsa da onunla aynı evi paylaşmak bile Ege'ye verilen en büyük lütuftu. Koltukta yatan sevdiğinin yanına oturdu ve dağılmış kirli saçlarını sevdi. Evet bu kadın bu eve geldiğinden beri banyo yapmak istemiyordu. Ege zorla birkaç kere yaptırmıştı. Buna rağmen Ege asla iğrenmiyordu bu kadından. Onun teninin kokusunu hiçbir parfüme değişmezdi. Onun çığlık atan sesi hariç hiçbir melodi duymak da istemiyordu. Ege sadece ama sadece Talya'yı istiyordu. Elleri yavaş yavaş kadının solgun yüzüne indi. Karısının minik suratını severken elinde olmadan ağlamaya başlamıştı. Şimdi ne kadar uzak kalacağını bilmeden gidiyordu ama ne kadar onsuzluğa dayanabilirdi. Karısı olmadan nefes alamazdı ki. O Talya'sız bir hiçti. Lakin gitmesi gerekiyordu. Eren öyle demişti. Bu ayrılık her ikisine de iyi gelecekti. Burnunu çekip akan göz yaşlarını sildi. Akı kızarmış olan gri gözlerini karısından zor ayırıp arkadaşlarına döndü. "Hadi gidelim artık." dedi ve kapıya yöneldi. Burada biraz daha kalsaydı gitmekten kesin olarak vazgeçecekti. "Gidelim bakalım Ege Bey." dedi can yoldaşı. Ardından başını alıp giden arkadaşına baktı. Eren de sevgilisini alarak evden çıktı. Sıra Eren'in evine gidip valiz hazırlamaktaydı. Ardından özel uçaklarıyla birlikte Amerika'ya uçacaklardı. Üçlü evin kapısını kapatıp bahçedeki korumalarla konuştular. Yarın sabah eve sürekli kalması için hizmetli bir kadın gelecekti ama bu gece iş korumalardaydı. "Çok dikkatli olun çocuklar. Eğer bir sorun olursa bana haber edin. Gözünüz kulağınız Talya'da olsun." dedi Ege. Patronlarının sözünü dinleyen korumalar kafalarını salladılar. Ardından da üçlü lüks arabaya binip yola çıktılar...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD