Afik 17. Bölüm

1070 Words
Selamun aleyküm 🍂🍂 Keyifli okumalar...🍭🍭 Bu gece refakatçim Özge 'ydi. Kaç gündür bayram telaşı, hastane de kalmam derken annem doğru dürüst dinlenemiyordu. Bugün babamı ve diğerlerini kendi tarafıma çekerek zor da olsa annemi eve göndermeye başarmıştım. -Neredeydin öğle vaktinde? -Bahçeye çıkmıştım. -Doktorunun haberi var mı? -Evet, var. Doruk doktorla konuşup, izin almış. -Vayy sevgilinle bahçe keyfi mi yaptın? -Hava aldık biraz. -Başka? -Sandiviç vs. hazırlamış. Onları yiyip, sohbet ettik. -Eee damat adayı hakkında ne düşünüyorsun? -Bilmem ki. Çok tatlı. Düşünceli. Sohbeti bayağı sarıyor. İnsanın konuştukça konuşası geliyor. -Bu kadar mı? -Aslında daha çok şey var. Nasıl anlatsam bilmiyorum. Mesela geçen gün kurabiye yap dedim. Yapıp getirmiş, gece uyuyana kadar mesaj atıyor. Benden çok dikkat ediyor uyuyup, kalkmama. -Seviyor musun demek için erken ama hoşuna giden belli başlı özellikleri neler? Karakteri veya duş görüşünü hakkında olabilir. -Hmmm, güzel kokuyor mesela. Aradaki mesafeyi korusa da o mentollü kokusunu alıyorum... Yemek yapıyor. Tabi bana kurabiye yaptı. Kurabiye yapıyorsa, yemek de yapıyordur bence... Centilmen bir kere. İnce düşünüyor. Zeki. Yanımda olduğu vakitlerde ben dinlenirken o ders çalışıyor. Tus' a hazırlık denemelerini verilen süreden önce bitiriyor ve neredeyse full çekiyor. Konuşmaları, sohbetleri hoşuma gidiyor. Böyle insanı kendine hayran bırakacak derece de konusuyor... Stil ve tarz sahibi. Her giydiği yakışıyor. Vücuduna yapışan o saçma pantolonlardan giymiyor. En çok bunu seviyorum galiba... Saçı, sakalı çok güzel. O kıvırcık saçlarıyla sürekli oynamak istiyorum ama babamın küçükken söylediği erkeklerle temas yok kuralını hatırladığım için kendimi frenliyorum. Yakışıklı bir kere. Hele o yeşil gözleri. Uçsuz, bucaksız bir orman gibi. Ayyy böyle anlatsam sabaha kadar sürer. Kısaca Doruk içten, samimi, düşünceli, güven duygusu veriyor. Belki bunu söylemek için erken ama sadakatli birisi. -Ohoooo, sen çoktan abayı yakmışsın. Adamı unuttun diye ağlarken tekrar aşık olmuşsun sen. -Aşk demeyelim de boş değilim diyelim. Aklıma Doruk' un bugün annesi ile konuştuğunu söylemesi gelince Özge'ye söylemeye karar verdim. -Şimdi bunları bırak da başka bir şey söyleceğim sana. Bugün Doruk bahçedeyken dün gece annesi ile konuştuğunu, sevgilisi olduğunu söylemiş. Benim hastalığımı,hastane durumlarını anlatınca annesi beni ziyaret etmek istediğini söylemiş. -Ooo kayınvalidenle yakında tanışacaksın desene. Heyecan var mı taze gelin adayı? -Saçma saçma konuşma. Tabi heyecanlıyım ama daha çok korkuyorum. -Neden ki? -Ya buraya geldiğinde halimi görüp oğluna yakıştırmazsa? -Ne varmış halinde. Taş gibisin maşallah. Berbat bir haldeydim. Yolda biri görse dönüp ikinci kez acıyarak bakardı bana. -Özge gerçekçi ol biraz. Şu dış görünüşüme bak bi. Başında saç yok. Aksine kocaman bir ameliyat izi var. Elim, kolum her tarafım açılan damar yollarından mosmor. Şu gözaltılarıma bak , onlar da mosmor. Vücudumu söylemeye gerek yok. Annemin deyimiyle bir deri, bir kemik kaldım. Kaba tabirle kemik torbası olmuş biriyim. Hangi anne oğlunun yanına böyle birini yaklaştırır. -Abla gerçekten saçmalıyorsun. Başlayacağım dış görünüşe. Çocuk seni seviyor. Annesi ne düşürse düşünsün. Oğlunun düşüncesi önemli. Doruk ağabey de seni seviyor. -Hem sevsin istiyorum hem de sevmesin istiyorum... Tedaviler olumlu sonuçlansa bile ileride tekrar nüks etme durumu var. Doruk yanımda olsa ileride işler ciddiye bindiğinde ya daha kötü olursam? Doruk ' u kendi peşimde sürüklemeye hakkım yok ki. -Abla falan dinlemeyip yapıştıracağım bir tane... Aklını başına al. Doruk ağabey hastalığını biliyor. İleride yaşanacak bütün ihtimalleti eminim ki senden daha iyi biliyordur. Bunları bilip yanında duruyor. Yanımda duruyorsa da seni seviyor demektir. -Seviyor. Sevmiyor demiyorum ki. Sadece korkuyorum. Korkumdan yol yakınken bitsin istiyorum. Ne kadar erken biterse o kadar az üzülür. -İyi! Sen kafana koymuşsun. Yarın Doruk ağabey geldiğinde bitirmek istediğini söyle. Yol yakınken bitsin. Bu konu da burada kapansın. -Yarın mı? -Pardon? Ne zaman söylemeyi düşünüyorsun? Bir hafta, bir ay, bir yıl sonra mı söylemeyi düşünüyorsun? Gerçekten bitirmeye niyetin varsa en yakın zamanda bitirmelisin. Özge ' nin söyledikleri haklı gelmişti ama Doruk ' a söylemeye cesaretim yoktu. Cesaretin yok değil. Sen Doruk ' u kaybetmek istemiyorsun. -Ben uyuyacağım. Sessiz ol. -İşte böyle kaçarsın. Hem ortaya bir şey atıyorsun hem de korkuyorsun. Akışına bırak. Ânın tadını çıkar. Hadi Allah rahatlık versin Doruk' un Begüm ' ü... Doruk 'un Begüm'ü... Ne güzel bir sıfattı öyle. -Ne oldu pek bi hoşuna gitti. Bugün enişte beyi arkadaşı ile telefonda konuşurken duydum. Tam da böyle diyordu biliyor musun. Doruk ' un Begüm'ü... Dizlerimindeki örtüyü başımın üstüne kadar çekip gülümsedim. Akışına bırakıp, mutlu olacaktım. İhtimaller yüzünden hayati ne kendime ne de başkasına zindan etmeycektim. Ânın tadını çıkarıp yoluma bakacaktım. Doruk ile yoluma bakacaktım. ..... Babamın sürdüğü tekerlekli sandalye ile yeniden odama gelmiştim. Ortalama kırk dakika önce radyoterapi için odadan çıkmıştık. Günlük seansında bitmesiyle geri gelmiştik. Babam kucağına alıp yatağa uzandırmıştı. Babam üstümü örtüp, yanağından öperek geriye adımlamıştı. -Hadi biraz uyuyup, dinlen. Yemeğin geldiğinde uyandırırım seni. Konuşmaya gücüm olmadığından sadece başımı sallayıp gözlerimi kapattım. ..... Odadaki seslerle gözümü açtığımda annemleri görmüştüm. Onlar kendi aralarında ağabeyimin haftaya kesilecek söz yüzükleri hakkında konuşurken yataktaki hareketlerimle bana dönmüşlerdi. -Günaydın kızım... Nasıl hissediyorsun? -Daha iyiyim. Sen işlerini hallettin mi? -Evet. Bittiği gibi geldim ama baban uyuduğunu söyleyince ses etmedim. -Babam nerede? -Ağabeyin aradı, şirkete çağırdı. Annemlerin yardımı ile yatak da doğrulup getirilen yemediği yemiştim. -Ben uyanırken söz hazırlıkları hakkında konuşuyordunuz. Bütün hazırlıklar bitti mi? -Bitti çok şükür. Bi haftaya gidip yüzükleri kesmek kaldı. -Ben de geleceğim. -Tabi geleceksin. Doktorunla konuştum. Birkaç saat dışarıda olmanda bir sakınca yokmuş. -Özge hanım bana bir kıyafet hazırlarsın artık. Kıyafet derken elbise olmasın tulum tarzı bir şey ayarlarsın. -O iş ben de. Sen merak etme abla. Özge yanıma gelip telefondan bulduğu tulum fotoğraflarını gösterirken Doruk gelmişti. Annem var diye dosyayı dolduruyormuş gibi yapmıştı. Annem Doruk ' a zorlayıcı şekilde soru sorarken kapı çalmıştı. Gel diye ses verirken odasın kapısı açılmış. İçeriye tanımadığım bir kadın girmişti. -Anne? Ben veya Özge anne dememişti. Anne diyen bizzat Doruk ' du. Gelen Doruk ' un annesiydi. Kadın selam verip ne oluyor dememize kalmadan annem ve Özge ile sarılıp dibimde bitmişti. Başımdaki ameliyat yarasına dikkat edip sıkıca sarılıp geri çekilmişti. -Ayy ben tanıtmadım kendimi. Doruk ' un annesi Saadet ben. Saadet hanım kendini tanıtmış, nasıl olduysa bir ân da derin bir sohbetin içinde bulmuştuk kendimizi. Kadının ağzı iyi laf yapıyordu. Fazlasıyla sıcakkanlı ve içten birisiydi Saadet hanım. İnsanları hemen etkisi altına alan bir yapısı vardı. Saadet hanım oğlunun şimdilik ziyarete gelmesini istemediğini söylemiş, buna ek olarak hasta ziyareti değilde bayram ziyeretine geldiğini söylemişti. Doruk kenarda durmuş, annesini gayetle izliyordu. Sohbet ederken bir yandan getirdiği börek, çörek, baklavaları ağzıma tıkayıp durmuştu. Saadet hanım yanında getirdiği torbadan çıkardığı termosu oğluna vermiş, herkese çay doldurmasını istemişti. Doruk annesini ikiletmeden çayları doldururken Özge kulağıma fısıldamıştı. -Pişt, dün dert yanıyordun ya, baksana tam tersi çıktı. Dakika bir gol bir derken kadın kendi kızı gibi benimsemiş bile. Şanslısın vesselam. 🥀🥀🥀
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD