Afik 38. Bölüm

1092 Words
Selamun aleyküm 🍂🍂 Keyifli okumalar...🍭🍭 Sabah erkenden kalkıp hastanenin yolunu tutmuştum. Kıyafetlerimi değiştirip kadın doğum katına çıkmıştım. Kadın doğumdaki bir aylık süremin bitmesine iki gün kalmıştı. İki gün sonra başka bir alanda görev alacaktım. Günüm yatan hastaları kontrol etmekle geçmişti. O şahsı yemekhane dışında hiç görmemiştim. Ayşegül'den duyduğuma göre hastaneden ayrılacak olan diğer çocuk cerrahından hastaları devr alıyormuş. Yoğun çalıştığı için ortalıkta görünmüyormuş meğer. Gün biterken oyalanmadan hastaneden çıkıp açık otoparka ilerlediğimde onu da arabasına binerken görmüştüm. Yıllar önce kullandığı arabaydı. Arabasını değiştirmemişti. -Sanane Begüm sanane. Gördüğüm kadarıyla arabasında oturmuş telefonda biriyle konuşuyordu. Kesin nişanlısıyla konusuyor Begüm. Görmezden gelmeye çalışıp arabama binerek çıkışa sürdüm aracı. Bugün eve erken geldiğim için yemeğe yetişmiştim. Ailecek yemeğimizi yemiştik. Özge , Can ile buluşacağını söyleyip evden çıkınca ben de Ela 'nın odasına çıkmıştım. Yerdeki oyun matının üstüne oturmuş babasıyla oynadığı oyuna dahil oldum. ÖZGE' DEN Taksiden inerek Can ile sözleştiğimiz kafeye adımladım. İçeriye girdiğimde birkaç masa ileride oturan ikilinin yanına gitmiştim. -Merhaba. Doruk ağabey de Can da temas konusunda katı oldukları için boş sandalyelerden birine direkt oturdum. -Hoşgeldin güzelim. -Hoşgeldin Özge. -Hoşbuldum enişte. Hayret bugün de yaşıyorsun. Ablamın dün ki sinirli halinden sonra kesin bugün seni öldürür diye düşünmüştüm. -Ablanı bi yemekhane de bi de telefonda seninle konuşurken gördüm. Gerçi gördüğüm iki seferde de sinirli görünüyordu. -Muhtemelen nişanlı konuştuğunu sanmıştır. -N. Nişanlım mı? -Hı hı. Muhtemelen şu parmağından çıkarmasının yüzüğü farklı yorumladı. Daha doğrusu başkasına ait nişan yüzüğü sandı. -İyi de bu bizim nişan yüzüğümüz. -Ay bunaldım vallahi. Ablamın sinirden gözü dönmüştür. Sence o yüzüğü mü hatırlar. -Bir şey mi dedi sana? Aklıma dün akşam ablama söylediğim öğretmen, öğrenci fantezisi gelince ister istemez utanmıştım. Ablama söylemek kolaydı da başkasına nasıl söylerdim. -Eee şey, bir konu hakkında konuşuyorduk ben de Doruk ağabey eşin falan dedim. O da sinirlenip odadan kovdu. Ama adım kadar eminim başkasıyla nişanlı olma fikri bile seni kıskanmasına yetti. -Gerçekten mi? -Gerçekten. Valla bizim bir şey yapmamıza gerek kalmadan birkaç aya ablamın parmağında da eski yüzüğünü görürüz artık. -İnşaallah. -Bu arada belki öğrenememişsindir diye ablama sordum. Kadın doğum katına yarın son günü. -Öyleyse asistan olarak yanıma isteyebilirim. -Emin misin? Bak sonra gazete sayfalarında yeni mezun doktor odasında eski nişanlı tarafından katledildi diye haber çıkmasın. -Eminim. Begüm en fazla ne yapabilir ki? Hastanede olacağız ge ben onun üstü olacağım için gayet uysal olacak bence. -Ablam ve uysallık? Bu iki kelimenin aynı cümlede olması bile saçma olur. Ablam yer, zaman fark etmeksizin burnundan getirir. Kahvelerimizi içip biraz daha sohbet etmiştik. Doruk ağabey kahvesini içerikten sonra kalkınca Can ile biraz daha oturup kalkmıştık. Eve Can bıraksın diye buraya gelirken taksi kullanmıştım. Yoksa diğer türlü yalnız kalmamız imkansız oluyordu. Ablam , Doruk ağabeye diyordu ama Can, Doruk ağabeyden de beterdi. Sus kız!!! Sevdiceğin iyiliğin için öyle davranıyor. Evlenince istediğin kadar öpüp, koklarsın. Yol boyunca hem anlamların durumu hakkında hem de önümüzdeki ay olacak nişanımız için konuşmuştuk. Hâlâ işe başlamadığım için hazırlıklarla bizzat kendim ilgileniyordum. Can ise genelde izinli olduğu günlerde yardımıma koşuyordu. Bana çok kısa gelen yolculuğun ardından eve ulaşmıştık. Can ise erken olduğu için yukarı çıkıp babamlarla kahve içerek kendi evinin yolunu tutmuştu. Hayırlı damat... BEGÜM'DEN -Bildiğiniz gibi Doruk beyim bir asistans ihtiyacı var. Asistan doktor olarak hastanemizdeki en eski doktor ve görev yeri yeni bittiği için Begüm sen Doruk beyi asiste edeceksin. -Yok artık. Hayır. -Bir şey mi söyledim Begüm? Gerekirse rektal muayene yap ama onun asistanı olma Begüm. Öğhh, o kadar da değil. -Bir sürü asistan var. Doruk beyin asistanı olmak için can atan asistanlar var. Onlardan biri asiste edebilir. -Sen asiste edeceksin. Bir problem mi var? Annemin yardımlarıyla bu hastanede çalışmaya başlamıştım. Kalp ve damar cerrahisinde başarılı bir uzman olmak istiyorsam aksi bir şey söylememem gerekiyordu. Doruk yüzünden ne annemi ne de kendimi üzmeyecektim. -Y. Yok hayır. -Hocanın yanına gidebilir ve gerekli açıklamaları yapabilirsin. Şef diğerlerinin yeni görev yerlerini de söyleyince yanımızdan ayrılmıştı. Şefin gitmesinin ardından asansöre yönelip dördüncü katın düğmesine bastım. Dördüncü kata ulaştığına dair sesin gelmesiyle asansörden inmiş ve hemen o ân da onu görmüştüm. O da katta bulunan danışmanın önünde durmuş söz de dosya inceliyordu. Söz de bakıyordu. Çünkü olduğum uzaklığa rağmen elinde tuttuğu dosyanın ters olduğu belliydi. Ona baktığımı anlamış gibi başımı kaldırıp olduğum tarafa bakmıştı. Baktığı gibi kendini toplarlamış, baktığı dosyanın kapattığını kapatıp hareketlenmişti. Büyük adımlarla yanımdan geçerken konuşmuştu. -Beni takip et asistan. Yanımdan geçip ileride duran kapılardan birini açıp içeriye girerken arkasından gittim. Kapıyı çarpıp onun ardından odaya girdim. -Ne yaptığını sanıyorsun sen? Ne demek asistan olarak beni istemek? Kafayı mı yedin? Masasındaki yerini almış bacak bacak üstüne atarak parmağında yüzük olan eli ile masa da ritim tutmaya başlamıştı. -Hastanedeyiz asistan. Saygımızı bozmalayım. -Bana baksana sen! Sana mı saygı göstereceğim. Kimsin ki sen? -Hocanım. Cevabım yeterli oldu mu? Sinirle öne atıldığım sırada telefonu çalmıştı. Telefonu ile konuşup kapatmıştı. -Çömez önce kapıdaki sekreterden dosyaları getir. Sonra da bana kahve getir. Şimdi çıkabilirsin. Çömez... Asistan... Ama ben bunu döverim ki. Sinir bozucu gülüşü sinir katsayımı katlarken hışımla odadan çıktım. Dosyaları getir demişti ama dediğini yapmadan kattaki lavaboya gidip başımı dizlerime yaslayarak çığlık attım. Üç ay boyunca ne halt yiyeceksin Begüm? Lavaboya birilerinin girmesi ile çömeldiğim yerden kalkarak elimi yüzümü yıkamıştım. Biraz daha sakinleşmiştim. Sakin olduğuma kannst getirince lavabodan çıkarak sekreterden dosyaları alıp beyefendiye götürmüş, bir şey söylemeden kahvesini yapmak için asistan dinlenme odasına geçmiştim. Şeytan bol şekerli bir kahve yap dese de ona uymayıp tam da Doruk' un sevdiği gibi sade kahve yapmıştım. Üç ay boyunca görmezden gelecek. Ne derse, ne yaparsa yapsın susacaktım. İstenildiği gibi asistanlığını yapacaktım. Hastalara bakıp, onunla ameliyatlara girecektim. Karşımda beni kandıran, bana yalan söyleyen Doruk yoktu. Uzman doktor Doruk bey vardı. Ona göre davranacaktım. Sabırlı davranacaktım. Sinirlenmeyecektim. Sinirlenip de eline koz vermeyecektim. Kahve kupasını alıp seri adımlarla odasına gidip kahvesini vermiştim. Doruk dosyaları incelerken bir yandan da kahvesini yudumluyordu. Ben de bu sırada söylediklerini not alıyordum. Dosya işi bitince ayaklanıp odadan çıkarak hastaları konsole gitmiştik. Test mi, tahlil mi, taburcu mu yapılacak? Her ne dediyse eksiksiz yerine getirmiştim. Aldığım kararı ilk gün çok güzel yerine getirmiştim. Kaldı seksen dokuz gün. Ha gayret Begüm. Çoğu gitti, azı kaldı. Günlük raporu vermek için Doruk beyin odasına gitmiş ve gerekli her şeyi söyledim. Sabah çok gıcık davransa da günün geri kalanında diğer doktorlar gibi davrandığı için bir sorun yaşamamıştık. -Bugün neler yapman gerektiğini iyice anladığını varsayıyorum. Yarın da aynı performası bekliyorum. -Nasıl isterseniz Doruk bey. -Bey? -Hastanedeyiz Doruk bey. Saygımızı bozmamamız gerekiyor. Sabah ki cümlesine atıfda bulunduğum için yüzünde bir gülümseme meydana gelmişti. -Öhömm. Çıkabilirsin asistan. -Mesaim bitti mi? -Evet. Bugün gün aklımda dönüp duran soruyu dillendirdim. -Nasıl yaptın? Nasıl yaptın da bu hastaneye uzmanlığını yeni eline almış birini işe aldılar. Söylesene kim buraya alınmanda yardımcı oldu? 🥀🥀🥀
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD