(Rachel)
Karanlığın ve ölümün onu yakalamasını ne kadar isterdim! Bir lanet taşıyordu. Herkesin kurtulması için onun ölmesi gerekiyordu. Birileri zarar görecekti. Fakat bu, o olmayacaktı.
Hayatımı mahveden herkesten intikamımı almak için geri döndüm. Onu dinlemem gerekirdi. İkinci şansımı da artık kaybettim sanırım.
Kim olduğumu bilmiyorum ben. Bunu öğrenmek için çok şey yaptım. Fakat bir sonuca ulaşamadım. Yine de gerçeklerin bu kadar can yakıcı olması şart mıydı? Şimdi kendimden nasıl kaçacağım? Kendi gerçeğimden, varlığımdan ve her şeyden...
Ölüm nasıl bir şey olabilir ki? Son anlar nasıl yaşanır mesela? İnsan bir tutam yaşam için nasıl çırpınır? Hayata sıkı sıkıya tutunmak için neleri göze alır? Nelerden vazgeçer örneğin?
Şimdi ne yapacağımı düşünüyorum kara kara. Önümde uzanan seçenekler pek parlak sayılmaz. Hiç istemediğim bir şekilde, benim için çok değerli olan birine zarar vermem anlamına da gelen bu durumdan asla hoşnut olmadım. Bu durum aynı zamanda beni, insanların kâbuslarına giren, eli kanlı bir katile çevirebilir. Diğer seçeneğimse hayatımı alt üst eden kehanetin asla gerçekleşmemesi için kaçmak… Gerekirse kendimden, dünyamdan, yaşamaktan, bildiğim her şeyden kaçmak…
Şans kaybedene değil, gerçekten hak edene verilir, biliyorum. Buna rağmen yeni bir şans daha istemekle hata mı etmiş oluyorum? Daha önce kaybettiğim şansı ve hayatımı geri alamadığım gibi bu savaşı da kazanamam, değil mi?
Benim dünyamda insanın hayatını sadece mucizeler değiştirebilir. Mucize sana gelmezse, sen ona gidersin. Var olmazsa kendi şansını yaratırsın. Olmadı mı? Zorla alırsın.
Umudunu kaybetmediğin sürece mutlaka bir yardım gelecektir...