Evlendim...

1808 Words
Cemre kesinlikle yanlış gördüğüne emindi. Mert'in çiçek yollaması çok saçmaydı. -Kime gelmiş? Demet bakmak için eğildiğinde panikle kartı kapattı. Daha arkadaşına evlendiğini bile söyleyememişti. Şimdi çiçeği görürse kesin yanlış anlayacaktı. Demek şüpheyle arkadaşına baktı. Dün gece de ne sorsa sonra konuşacağız demiş kapatmıştı. -Cemre bana söylemek istediğin bir şey var mı? -Her şeyi anlatacağım, ama önce okula gidebilir miyiz? Şimdi sana ayrı okulda bizimkilere ayrı anlatacağım diye uğraşmasam. En tatlı hali ile bakarak kabul etmesini bekledi. Demet işin ucunu bırakmazdı, ama şimdilik "Tamam."dedi. Sonra poşetleri gösterip "Peki sahibi kimmiş?"dedi. -Biziz.. Arkadaşı kocaman açılan gözlerle kendine dönünce sadece gülümsedi. Mert'i arayıp bunlar ne diye sormalı mıydı? Dünkü tavrı aklına gelince aramak istemiyordu. Belki çiçeği de o yüzden göndermişti. Abartmaya gerek yoktu. Sonuçta görüşmeyeceklerdi. Üzülse de aklını bununla meşgul etmeyecekti. Poşetlerin bir kaçını alıp "Hadi taşıyalım."dedi. -Bak sonra bizim değil dersen vermem. Demet hala inanamıyordu. Kim,neden yollamıştı? O kartta ne yazıyordu? Sorusu çok olsa da arkadaşına ayak uydurup poşetleri içeri aldı. Kahvaltı yapıp bir an önce çıkmak için hazırlığa başladılar. Hepsinin cevabını elbet alacaktı. Aynı vakitlerde Mert de uyanmış işe gitmek için hazırlanmıştı. Günler sonra eski düzenine dönmüştü. Bir şey eksik gibiydi ama bulamıyordu. Aklını kurcalayan şeylerle odasından çıkıp aşağı indi. Ateş ve Koray mutfağa yardım ediyordu. Aysun Hanım ve üç erkeğe bakmak zor olmaya başlayınca başlayan kızı Aysima çalışanlarıydı. Ev çok büyük olsa da Mert anne kız dışında kimseyi kabul etmiyordu. Yine de hafta da bir kere başka bir ekip temizlik ve yemek ile ilgileniyordu. Bu sayede onlar da dinlenmiş oluyordu. İster evlerinde isterseler de kendilerine ait odada kalıyorlardı. Mert bu evde de Harun Bey'in ısrarı ile kalmaya başlamıştı. Gözümün önünde olacaksın demişti. Tek başına olacağı için kocaman evde ne yapacağım dese de kabul etmemişti. Sayılamayacak kadar odası, çalışma alanı ve bahçesi ile çok büyüktü. Ateş ve Koray her gün peşinde olunca sizde gelin burada yaşayın demişti. Zaten büyük patron yanından ayrılmayın dediği içinde kabul etmişlerdi. Arada Aysun Hanım ve kızı da kalınca ev biraz olsun kalabalık oluyordu. -Günaydın Mert Bey Aysun elinde tabaklar ile salona girdiğinde görmüştü. Kendine dönen gözler yorgun bakıyordu. Koray gece çok geç döndük demişti. Kabristana gittiklerini de duymuştu. Altı senedir tanıdığı gencin ne kadar acı çektiğini biliyordu. Zamanla iyi olur demişti ama hiçbir şey değişmemişti. Özünde çok iyi olsa da insanlarla arasına koyduğu bir mesafe vardı. -Günaydın Aysun Hanım. Nasılsınız? Bir sıkıntı var mı? Aysima da elinde tepsi ile gelirken Ateş peşindeydi. Yeni sevgililer ilk defa uzun süreli ayrı kalmıştı. O yüzden de sabahtan beri ayrılmıyorlardı. -Yardım edeyim diyorum. -Ateş bırak işimi yapayım. Ateş tepsiyi alacağı anda abisini gördü. Hızla toparlanıp "Günaydın."dedi. İlişkilerine bir şey demese de önünde dikkat etmeye çalışıyordu. -Ateş! Umut aradı... Koray da salona gelmişti ki abisini gördüğü gibi sustu. Söyleyeceklerini duymamalıydı. Yengenin evinin önünde Umut nöbetteydi. Poşetler sıkıntısız teslim edilmiş ve çiçek de ulaşmıştı. Haberi olmadığı göre konuyu hemen kapatmalıydı. "Bu gün dinlenseydin abi."Sabaha doğru geldikleri için işe gitmez diye düşünmüşlerdi. Kıyafetlerine bakılırsa evde durmayacaktı. Mert söylediğini es geçip "Umut diyordun." dedi. Masanın başına geçtiğinde herkes elindekileri bıraktı. Koray arkadaşına bakıp göz kaş işareti yaptı. Madem bir işe kalkışmışlardı abi yakmadan bir yol bulmalıydılar. Yaptıklarını duysa biterlerdi. -Birbirinize bakmayı bırakın ve ne oluyor söyleyin. Cemre ile ilgili bir açıklama beklediği için de sabırsızdı. Hiçbir işi aksatmadıklarına göre istediği bilgiler alınmış olmalıydı. İkisi burada olduğuna göre Umut yapıyor olmalıydı. Ateş masaya oturunca Koray da takip etti. Zaman kazanmaya çalıştıkları gibi yengeyi de sorsun diye bekliyorlardı. Yani iş çift taraflı olmalıydı. -Her şey yolunda abi. Ateş bilerek kısa cevap verdi. Buna sinir olduğunu bilse de görev evliliği mutlu bir yuvaya dönüştürmekti. Sabah planını Aysun annesine ve sevgilisine de anlatmıştı. Hepsinin tek istediği Mert'in mutlu olmasıydı. -Mert Bey bu arada evlenmişsiniz, mutluluklar dileriz. Aysima daha fazla içinde tutamayınca gözler ona döndü. Mert önce ona sonra adamlarına baktı. İkisi de gülümseyerek kurtulmaya çalıştılar. Aysun da "Hayırlı olsun Mert Bey de gelin hanım nerede?"dedi. Ateş'e kalmadan ikisi gayet iyi Cemre'yi hatırlatmıştı. Mert net bir açıklama yapmak için "Bir evlilik yok. Yardım etmek için bir imza attım o kadar."dedi. Daha fazla konuşmak istemediği içinde kahvaltısına döndü. Hepsinin yüzünde ki gülümseme soldu. Mert ile iş hiç kolay değildi. Bunun farkındaydılar. Aysun ve kızı sessizce mutfağa geçtiler. Ateş ve Koray birbirlerine baktıklarında tekrar konuyu açtıkları an öfkeleneceğini biliyorlardı. Koray kendini ateşe atıp "Yengenin ev sahibi yaşlı bir teyzeymiş..."diye başladı, ama anında kendine dönen gözler ile yutkundu. Bu duymak istemiyorum bakışıydı. Ateş bakışını görse de devam edip "Umut, okul işini halledecek." dedi. Mert tuttuğu çatalı sıktığında bu sefer ona baktı. Sessizlik ile kahvaltısına devam ettiğinde "Sabah evinin tüm alış verişini yaptık.." sözleriyle yediği lokma boğazında kaldı. Öksürürken kıpkırmızı oldu. Ateş ve Koray ayağa kalktıkları gibi suyu eline verdiler. Öksürüğü geçsin diye beklediler. Kendilerine dönen gözler ve kısık sesle "Ne dediniz? "sorusu ile geri adım attılar. Bir de çiçek yolladığını duysa biterlerdi. Yine gülümseyerek baktılar. Mert'in öksürmekten gözleri dolmuştu. Ayağa kalktığında peçete ile yüzünü sildi. Adamalarından bir cevap bekliyordu. Kızı rahatsız etmeyin demesinin neresini anlamamışlardı. Daha dün hayatına karışmayacağım derken bu hiç iyi olmamıştı. -Ben size ne dedim?! İkisi bir adım daha geri kaçtı. Mert'in öfkesini bildikleri için Ateş telaşla "Abi ilgilen dedin bizde yaptık."dedi. Asıl ne demek istediğini biliyorlardı, ama onu yaparlarsa birbirlerini unuturlardı. Mert öfkeden yumruğunu sıktı. Sinirden konuşamıyordu. Koray da "Abi gerçek eşin olmasa da bir ihtiyacı olmasın dedik. Amcana verdiğin söze yardımcı olmak istedik."dedi. Aklına geleni söyleyip inanmasını umut etti. Mert'in sıktığı yumruk genişledi. Koray'ın dediğini düşünce hak da veriyordu. Cemre'ye bir şey ihtiyacın var mı diye sormadan öylece bırakmıştı. Bu seferde kendine öfkelenip "Gidiyoruz."dedi. -Abi kahvaltı.. Ateş seslense de çoktan çıkıp gitmişti. İkisi derin bir nefes alıp sandalyeye tutundular. Az kalsın öleceklerdi. -Ateş kalpten gidecektim. -Sen mi ben mi? Bir de peşinde Umut olduğunu bilse... Koray panikle "Sus, yürü yoksa yakında cenazemiz kalkacak."dedi. Koşturarak evden çıktıklarında Mert çoktan arabaya oturmuştu. Öne yerleşip yola çıktıklarında kahvaltı da yapamamışlardı. Neyse ki açlık ile kurtulmuşlardı. Biraz ilerlediklerinde Ateş mesaj sesiyle telefonunu çıkardı. Arabayı süren Koray'a ile arkaya baktıklarında Mert ilacını almış gözünü kapatmıştı. Umut an ve an bilgi gönderiyordu. Yenge ve arkadaşı evden çıktı. Takipte kal ve kendini belli etme. Ateş cevaptan sonra telefonu hemen cebine attı. Umut da aldığı cevaptan sonra iki kızın arkasına takıldı. Sabah yeni aydınlanırken patronunun evlendiğini öğrenmişti. Daha şokunu atlatamadan da yengenin ayrı yaşayacağını duymuştu. Aklı çok karışsa da Ateş sonra anlatırım diyerek yapılacaklar var demişti. Sabahın o saatinde Aysun Hanımın hazırladığı listeyi bulmak için her yeri gezmişlerdi. Çiçeği de bulunca Koray ve Ateş eve geçmişti. En acayip olansa bunların hiçbirini patron bilmeyecekti. İşin sonundan korksa da denileni yapıyordu. Eline belgeler de verilmiş. Önce yengenin güvenle derse girmesini bekleyecek sonra da işini çözecekti. Eğer sıkıntı olursa da şirketin avukatı Hakan Bey'i arayacaktı. Durakta bekleyen iki kızı izlerken gözü yengenin üstündeydi. Otobüse binip okula gidene kadar da eşlik etti. Bir yerden sonra araba ile olmayacağı içinde yaya olarak devam etti. Cemre ve Demet'i iki erkek karşıladı. Sırayla sarıldıktan sonra Serkan "İyi misin?"dedi. Günler sonra dönmesi bile hepsini mutlu etmişti. Cenazeden beri görüşemiyorlardı. Cemre arkadaşlarının korktuğunun farkındaydı. Elinden geldiğince gülümsedi. -İyiyim ve artık diplomamı almalıyım. -Hadi kantine geçelim. Okan'ın yönlendirmesi ile ders öncesi biraz oturmak için kantine geçtiler. Bir masaya geçtiklerinde Serkan'ın gözü Cemre'nin üstündeydi. Kaza olmasaydı sonunda duygularını itiraf edecekti. Bir anda her şey alt üst olmuştu. Sevdiği kıza sadece arkadaş olarak destek olmak ağrına gidiyordu. Şu anda sarılmak hatta elini tutmak istiyordu. Demet ve Okan ikiliyi izlerken arkadaşlarının Cemre'yi sevdiğini biliyorlardı. Olaydan önce yardım istemişti. Ailesinin yanından dönüşüne güzel bir sürpriz hazırlamışlardı. Serkan her ayrıntıyı heyecanla hazırlamıştı. Aynı bölümde olsalar da son iki senedir yakınlardı. Cemre'yi tanıdıkça sevmiş ve bağlanmıştı. Kaybetmekten korktuğu için duygularını bir süre saklamıştı. Mezun olmalarına az kalınca da konuşmaya karar vermişti. Demet sevgilisinin kulağına yaklaşıp "Şimdi bunlar ne olacak?"dedi. Arkadaşının şu anda aşk ile ilgileneceğini pek sanmıyordu. -Hiç bilmiyorum güzelim. Serkan biraz daha sabredecek. -Kahvaltı yaptın mı? Kantinin tostunu seviyorsun. Almamı ister misin? Sevdiği kızın üstüne titrese de dalan gözler dikkatinden kaçmıyordu. Cemre'nin aklında ise Mert ve çiçek dönüyordu. Bir de neden ondan ayrıldığından beri yine kendini kötü hissettiğini düşünüyordu. Canı yanıyordu ve ağlamamak için direniyordu. Hevesle geldiği okul bile ilgisini çekmiyordu. Serkan'ın sorusu ile göz göze geldiler. Aklı çok karışık olsa da onun hislerini de seziyordu. Şu anda en son düşüneceği şey aşktı. Söyleyecekleri ile de her şeyin değişeceğini biliyordu. -Yaptık. Benim size bir şey anlatmam lazım. Demet bunu beklese de iki erkek merakla baktı. Cemre tek seferde konuyu özetlemeye çalışacaktı." Geldiğinizde dedemi tanıdınız." Onaylayan bakışlardan sonra "Dedem geri dönmeme izin vermedi. Amcam ve akrabalar araya girse de olmaz dedi. Yalnız başına gidemezsin diye tutturdu." Serkan panikle araya girip "Neden bize haber vermedin?" dedi. Cemre sözde yaptığı evliliği Serkan'ın da hiç sorgusuz kabul edeceğini biliyordu. Ama bir sıkıntı vardı ki onun duygularını kullanamazdı. Mert ile aralarında bir şey yoktu ve bir anlaşmaydı. Kalbi emin misin diye sorsa da duymamaya çalışıyordu. -Açıkçası benim için artık okul pek önemli değildi. Ailem olmadan yaşamak... Gözleri yine dolunca konuşamadı. Demet arkadaşını kendine çekip sarıldı. Serkan bir şey yapamadıkça deli oluyordu. Sevdiği kızın önüne eğilip "Olsun buradasın ve biz yanındayız."dedi. Cemre yakınlıktan rahatsız olup arkadaşının kolundan çıktı ve doğruldu. Serkan da çekilirken konu dağılmadan devam etmeliydi. Sonrasında bir sürü soru geleceği kesindi. -Evet buradayım, ama gelmek için evlenmek zorunda kaldım. Demet ve Okan şok içinde bakıyorlardı. Serkan sevdiği kızın 'evlendim' demesiyle donup kaldı. Beyni onunla oyun mu oynuyordu? Ne evliliği? Kiminle? Kalbine giren sancı fazla canını yakıyordu. -Canım sen ne diyorsun? Demet dedesinin kolay biri olmadığını görmüştü, ama evlilik çok fazlaydı. Bu kadar hızlı nasıl olmuştu? Hem evlendiyse nasıl eve dönmüştü? Her şey normal gibiydi. Hızla parmaklarına baktığında yüzükte yoktu. Cemre onlardan saklayamazdı. "Sadece kağıt üstünde bir evlilik. Ben okulu bitireyim diye yapılan bir anlaşma." Serkan aklını toplamaya çalışsa da olmuyordu. Duyguları birbirine girmişti. Gerçek olmasa da sevdiğini başkasına veremezdi. Sinirine hakim olmaya çalışıp "Evlendiğin kişi kim? Nasıl bir anlaşma bu? Hem neden sana yardımcı oluyor?" dedi. Bastıramadığı kıskançlık her saniye onu ele geçiriyordu. Öncesinde açılmış olsaydı onunla yuva kuran kendi olurdu. Cemre sesinde ki siniri fark etmişti. Serkan ile de açık açık konuşması lazımdı, ama önce soruları bitirmeliydi. -Mert, küçükken benim gibi ailesiyle kaza geçirdi. Kazadan tek kurtulan o oldu. Kimse sahip çıkmayınca amcam onu evine getirmişti. Üniversiteyi kazanıp buraya geldikten sonra görmemiştim. Sizden sonra geldi. Durumu öğrenince de bunu amcama teşekkür olarak düşün dedi. Bende kabul ettim. Okan ve Demet şaşkınlıkla dinlediler. Bir sürü soru oluşsa da sorup sıkmak da istemiyorlardı. Cemre içinde kolay olmadığı belliydi. Demet sabah ki olayı hatırlayınca "O poşetleri enişte mi yolladı?"dedi. Serkan'ın kızgın bakışlarını görünce sevgilisine sığındı. Adama ne diyecekti? -Kim bu adam? Ne kadar sürecek bu evlilik? Serkan duyduklarına rağmen bilmek istiyordu. Cemre hatırladığı şeyle heyecanla "Baban, Mert Soydan diye birini tanıyor mu?"dedi. Babası da iş dünyasında olduğuna göre biliyor olabilirdi. Çantasına koyduğu kartı da çıkarıp masanın üstüne koydu. Serkan duyduğu isime sinirle güldü. İş dünyasının soğuk adamı. Babasının da iş yaptığı biri olduğu için tanımaması mümkün değildi. Önüne koyulan karta baktığında rakip büyük olsa da daha hiçbir şey bitmemişti. Cemre'yi ona bırakmayı asla düşünmüyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD