Tarifi Yok

1655 Words
-Abi.. Abi! Ateş'in sesiyle gözlerini açtı. Doğrulduğunda etrafına bakıp nerede olduklarını anlamaya çalıştı. -Yengenin evine geldik. Döndüğünde önce 'yenge' diyen Koray'a sonrada yanında uyuyan Cemre'ye baktı. Uzun yolculuklarda kendisine gelmesi biraz zaman alıyordu. Başını ovuşturdu. Önce aklını toplaması lazımdı. -Ben valizleri indireyim. Ateş inerken Koray camları açıp bekledi. Bu kadar etkilendiğini bilse de yüzünün hali tedirgin ediyordu. -Abi iyi misin? Mert kafasını kaldırdı. Telaşlı bakışları görünce iyiyim anlamında başını salladı. Cemre'ye döndüğünde sesleneceği anda durdu. Uyandırılmayacak kadar güzel uyuyordu. Yüzünü incelerken her ayrıntısına baktığının farkında değildi. -Yenge uyumadan önce adresi vermişti. İnip etrafa bakayım mı? Koray konuşması için uğraşıyordu. Yolun çok sarstığı belliydi. Karısını uyandırmak için harekete geçtiği anda durduğuna göre hala uyku sersemiydi. Mert yine yenge kelimesi ile döndüğünde "Cemre!" diye uyardı. Koray uyarıyı gayet net anlamıştı. Sorusuna cevap beklediği için "Bakayım mı etrafa? Nerede yaşadığını biliriz." dedi. Met hepsini elbet öğrenecekti, ama Koray da inerse onunla yalnız kalacaktı. Tedirgin olduğunu için "Dur." dedi. Uyansın evine geçsin ondan sonra bakacaktı. Sessini ayarlayıp "Cemre!" dedi. Duyduğu sesle hızla gözlerini açtı. Doğrulduğunda Mert'in baktığını gördü. Önde de Koray oturuyordu. Gözlerini ovuşturup etrafa baktı. Evinin önüne geldiklerini gördü. Mert her hareketini dikkatle izliyordu. Saçları biraz dağılmış gözleri de şişmişti. Fazla incelediğini fark edince "Evde kimse var mı?" dedi. Hayatına karışmayacak olsa da amcasına söz verdiği için iyi olacağını bilmeliydi. Cemre saçlarını düzeltip apartmana baktı. Katının ışığı yanıyordu. Çıkmadan önce arkadaşına mesaj çekmişti. Büyük ihtimal bekliyordu. -Var. Bu kadar kısa cevap vermesi şaşırtmıştı. Üstünde durmayıp "Kartım sende var. Ateş ve Koray numaralarını verecekler. İhtiyacın olduğunda arayabilirsin. Okul işini de ben halledeceğim." dedi. Cemre daha tam uyanamadığı için ne dediğini anlamaya çalıştı. "Okul?" Neyi halledecekti? Bir yandan da yolculukları burada bittiği için tarifi olmayan duygularını bastırıp başka bir şeye dikkatini vermeye uğraşıyordu. Ona alışmıştı ve ayrılmak istememesi acayipti. Mert yine kısa konuşunca "Sen iyi misin?" dedi. Buna alışkın değildi ve bir sürü şey sormasını bekliyordu. Gözlerinde ki dalgınlık ya da her neyse neydi? Karışmak istemese de engel olamıyordu. Koray öne dönmüş ikili rahat konuşsun diye çıt çıkarmıyordu. Cemre öne bakıp "Yalnız konuşabilir miyiz?" dedi. Hem zaman kazanmaya çalışıyordu hem de soracakları vardı. Arkadaşları değil korumaları olduğunu öğrenince yalnız olunca daha rahat cevap alacağını düşünüyordu. Mert isteğe şaşırsa da aynadan Koray ile göz göze gelince çık işareti yaptı. Yalnız kaldıkları vakit gerilmesi ayrı bir olaydı. -Önce okul konusunu anlatır mısın? Özüne dönmesi rahatlatmıştı. Düşündüklerine şaşırıyordu ve bir yardım için bu kadar ilgilenmesi doğrumu sorguluyordu. İyilik yapıyordu ve kaybından dolayı kafasına takıyordu. Bunun başka bir açıklaması olamazdı. Cemre sessizlik ve üstünde dolaşan gözlerden yine unutmak istediklerini hatırladı. Sakın kara gözlere uzun bakma diyor, ama yapamıyordu. Etkilenme diyor engel olamıyordu. Bir de cevap vermeden böyle bekledikçe ortam mı değişiyordu. -Kazadan beri okula gitmiyorsun. Bir de soy isminin değişmemesi için ne yapabiliriz bakacağız. Cemre Yıldırım Soydan... Mert kendi soy ismin dursun dediği için onun ki yanına eklenmişti. Böylelikle çok alışmayacak birkaç ay sonra silinecekti. Şimdi anlıyordu ki diploması içinde yapmıştı. Eğer dediği gibi olursa onun soy ismi hiç yazılmayacaktı. Nedendir bilmiyordu, ama bu durum hoşuna gitmedi. -Başka bir sorun var mı? Konuşmayı sonlandırmaya çalıştığında "Var aslında.." cevabına şaşırmadı. Cemre korkuyla söylediğinde Mert'in dudağının köşesinde oluşan küçük tebessümü gördü. Sert yüzü anlık değişmiş sanki gülmemek için kendini tutuyordu. Heyecanla tepki vereceği anda eski haline döneceği için vaz geçti. Sonunda küçük dahi olsa bu değişim sevindiriciydi. -Dinliyorum.. Mert fark etmese de sesi mutlu çıkmıştı. Gerginlik azalmış konuşmaya alışmıştı. Dudaklarını dişlerinin arasına almış kararsız bakışları izlemek eğlenceli gelmişti. -Koruma olayını açıklamadın. Elime kartını verdin, ama hiçbir şey anlamadım. Bir de ilaç konusu var. Neden her arabaya dindiğinde kötü oluyorsun? Geçirdiğin kaza ile ilgisi var mı? Düşünsem de geçmişte böyle bir durumun olduğunu hatırlamıyorum. Soruları bittiğinde nefes alıp gelecek azarı bekledi. Kızacağını bile bile sormuştu. Elinde değil merak ediyor onunla ilgili her şeyi öğrenmek istiyordu. Hayata bu kadar soğuk bakan adamı acıları olduğu çok belliydi. Kendi yaşadıkları canını bu kadar yakıyorsa onunkini düşünemiyordu. Küçük yaşında gördüğü her şey derin izler bıraktığı belliydi. Durgunlaşmış azda olsa mutlu olduğu anlar yok olmuş yüzü yine soğuk bir ifadeye dönüşmüştü. Duvarlarını yükseltip kapısını yine kitlediği çok belliydi. Ona ulaşmasına izin vermiyordu. Mert'in aklına sevdiği kadın gelince yumruğunu sıktı. Konuşma fazla uzadığı için "Senin hayatını etkileyecek bir şey olmayacak. Ne zaman ayrılmak istersen bana haber vermen yeterli. Şimdi iyi geceler."dedi. Kafasını çevirip dışarı baktığında kendine kızgındı. Cemre şok içinde kalırken omzunu tutup kendine döndürmek için elini uzatsa da durdu. Tam biraz iyiyiz derken yine başa sarmak sinirini bozuyordu. Elini çekerken "İyi geceler."dedi ve hızla indi. Koray ve Ateş indiğini görünce önüne doğru yürüdüler. Telefon numaraları yazalı olan kağıdı uzatıp "Buyur yenge." dediler. -Yenge mi?! Cemre sinirini iki adamdan çıkarırken ikisi geri adım attı. Fazla öfkeli bakıyordu. Koray hemen düzeltip "Cemre Hanım."dedi. Uzattığı kağıdı alıp valizini tuttu. "Patronları ne ki adamları ne olsun. Bir daha gözüme gözükmeyin." Söylenerek uzaklaşırken iki adam arkasından şaşkınlıkla izliyordu. -Kesin abi yine sinir etti. -Ateş bu ikisi ne olacak? Harun Bey dönene kadar beklemek tehlikeliydi. Koray'a dönüp "Biz el atacağız." dedi. Zor olacaktı, ama bir şey yapmadan dururlarsa hiç iyi olmayacaktı. -Atalım da abi duyarsa bizi mahveder. Nasıl olacak? -Sonunda mutlu olacaksa sıkıntı yok. Harun Bey çok bekledi ve elimize fırsat geçmişken bırakamayız. Bu ikisi bir araya gelmeli. Arkadaşı doğru söylediği için "Nereden başlıyoruz?"dedi. Azar yiyecek bile olsalar sıkıntı yoktu. -Bir yolunu bulup ikisine de birbirini hatırlatacak bir şey bulacağız. Önce eve gidelim, sonra konuşuruz. Mert arabada beklediği için geçip oturdular. Ateş aynadan baktığında "Abi biz sabaha etrafa bakarız. Başka istediğin bir şey var mı?"dedi. Zaman kaybetmeden Cemre hatırlatmaları başlamalıydı. Karışmayın diyeceği anda amcası aklına gelince sıkıntıyla nefes aldı. Öne baktığında "Ev sahibi kim öğrenin. Ev arkadaşı ve apartmanda kimler var hepsini öğrenin. Belli etmeden ilgilenin." dedi. Ateş ve Koray gayet iyi anlamışlardı. Birbirlerine baktıklarında çoktan planlar yapılmaya başlandı. Arabayı çalıştırdığında "Kabristana gidelim."demesiyle arkaya döndüler. Burdur'a gittikleri için haftalık ziyaret yapılmamıştı. Yine de gecenin bu saatinde o kadar yolu gitmek zor olacaktı. Zaten uzun yolla perişan olmuştu. Bir de İstanbul'un diğer ucuna kadar yolculuğu kaldıracağını sanmıyorlardı. -Abi yarın gitsek. Koray kendine dönen gözlerle sessizce ilacını verdi. Ateş de mecburen yola çıktı. Kendileri için sıkıntı olmasa da abilerinin iyi olmayacağı kesindi. Arkaya baktıklarında gözlerini kapatsa da yüzünden iyi olmadığı ortadaydı. Ateş kabristanın girişinde arabayı park ettiğinde saat gece yarısını geçmişti. Koray etrafa bakarken "Fazla karanlık. El fenerini çıkarayım."dedi. Arabanın kapısını açtığında Mert de gözlerini açtı. Sersem olsa da kapısını açıp indi. Koray kolunu tutmak istediğinde eliyle durdurdu. Ceketini çıkarıp eline verdikten sonra yanından ayrıldı. Koray arkasından adım attığında "Gelme!" diye bağırmasıyla kaldı. Ateş de arabadan inip yanına geldi. -Gidelim mi? -Uzaktan takip edelim. Sessizce takip edip ezberledikleri yollardan yürüdüler. Altı yıldır her hafta bu yolu Mert'in arkasından yürümüşlerdi. Onun öncesi bir yılı bilmeseler de aynı şeyi yaptığını tahmin etmek çokta zor değildi. Zaten sonunda mezarın başında bulmuşlardı. Mert karanlıkta yürürken yüzüne çarpan rüzgarla gözlerini kapattı. Yine aynı görüntüler beynin içinde dönüyordu. Sevgilisinin "Mert..."deyişi kulaklarına geliyordu. Her seferinde kazadan önce ki telefon konuşmaları aklına geliyordu. Gözlerini açıp mezarın başına vardı. Baş ucuna oturduğunda gülüşü, bakışı ve son anı gözlerinin önüne geldi. Toprağını sıkıp "Benim yüzümden mi oldu?"dedi. Yıllardır bunu sorsa da bir cevap yoktu. O gün yurtta otururken sevgilisi aramıştı. Uzun zamandır gitmek istediği bir film vardı. Mert yurttan pek çıkmadığı gibi genelde okul dışında takılmıyorlardı. Bu sayede pek arabaya binmek zorunda kalmıyordu. Nil ilk zamanlar sevgilisinin neden dışarı çıkmadığını pek sorgulamamıştı. Taki ne zaman dışarıda buluşalım teklifi yapsa geri çevrilmesi ile bir şey olduğunu anlamıştı. Mert sevdiğinden saklamak istemediği için yaşadıklarını anlatmıştı. Arabaya bindiğinde geriliyordu ve istemese de panik yapıyordu. Onun içinde okulun yurdunda kalıp kampüs içinde takılıyordu. Nil öğrendikleri ile üzülmüştü. Onun için otobüs kullanmaya başlamıştı. Yine de aşmasına yardımcı olmak istemişti. Bir gün ehliyet bile alacaksın diye hayaller kurmuştu. Mert o kadarını yapamayacak olsa da sevdiği kız için kendini zorluyordu. O gün de arayıp "Sinemaya gitmek istiyorum." demişti. Uzun zamandır teklif etse de erteliyordu. Bu sefer de hayır dersen küserim diye tehdit edince kabul etmişti. Nil aldığı cevaptan sonra hazırladığı sürpriz ile heyecanla evden çıkmıştı. Sevgilisinden gizli ehliyet almış, buluşmaya da ilk defa kendi sürdüğü araba ile gidecekti. Onun kullandığını görürse yapabileceğini anlar sanmıştı, ama yolda kaza geçirmişti. Mert sevgilisinden gelecek telefonu beklerken Harun aramıştı. Nil kaza yaptı, hastanedeyiz.... Yurttan hastaneye kadar nasıl koşturduğunu hatırlamıyordu.Yüreğinde ki acı ayaklarının acısını bastırmıştı. Deli gibi sevgilisini bulmaya çalışırken babasını karşısında bulmuştu. Konuşmasa da gözleri her şeyi anlatmıştı. Nil gitmişti.... Odasına girmek istediğinde Harun engel olmuştu. Ne feryadını duyan olmuştu ne de o odadan sevdiği çıkmıştı. Arabayı kendi sürdüğünü öğrendiğinde 'evet' dediği için kendinden nefret etmişti. Hayatında ki ikinci kaza sevdiğini alıp gitmişti ve yine yalnız kalmıştı. Mert elinde ki toprağı bırakırken 'hayır...' demeliydim diye sayıkladı. Onun yüzünden ehliyet almıştı. Şoförü olmasına rağmen o gün arabayı kendi sürmüştü. Bu acısının bir tarifi yoktu. """""" Demet arkadaşı gece çok geç geldiği için sabah erkenden kalktı. Dün gece kapıda gördüğünde gözleri her an dolmaya hazırdı. İçeri çekip sıkıca sarılmıştı. Cenazeye gitmiş olsalar da o günden sonra pek görüşememişlerdi. Cemre kendine gelsin diye de üstün gitmek istememişti. Günler geçtikçe de dönmeyecek diye korkmuştu. Kaybı büyüktü ve hayata devam etmesi kolay değildi. Dün aldığı mesajdan sonra sevinçle Okan'a ve Serkan'a haber vermişti. İkisi de çok merak etse de aramaya çekinmişlerdi. Bundan sonra iyi olması için elinden geleni yapacaktı. Arkadaşının odasında uyuduğunu bilmemin mutluluğu ile mutfağa girdi. Çayı koyup markete gitmesi lazımdı. Cemre olmadığı için doğru düzgün bir şey almamıştı. Çoğu zamanda sevgilisi ile dışarıda yemek yediği için gerek duymamıştı. Cüzdanını alıp çıkmak için kapıyı açtığında gördükleri ile durdu. Sayamadığı kadar bir sürü poşet ve çiçek vardı. Merdivene baktı, ama kimse gözükmüyordu. Ses de gelmediği için çoktan koyulduğu belliydi. Biri yanlışlıkla mı bırakmıştı? -Demet kapıda ne yapıyorsun? -Cemre ben hayal görüyor olabilir miyim? Demet poşetlerin içinde olanlara baktıkça yanlış olsa da almayı bile düşündü. Resmen marketi almışlardı. Cemre arkadaşının yanına geldiğinde poşetleri ve çiçeği gördü. Ne olduğunu anlamak için çiçeği eline aldı. Biri kapıları karıştırmış olmalıydı. Bir not varsa doğru adrese bırakabilirlerdi. -Acaba kime geldi bunlar? Bilelim o komşuya misafir olalım. Duyduğuna gülüp çiçeğin üstünde bulduğu notu aldı. Gördüğü isimle gözleri kocaman açıldı... Cemre Yıldırım Soydan....
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD