Bölüm 7

1544 Words
NİL ... Minik balerinlerimle sabah dersimi bitirdikten sonra evime çıktım. Duş alıp hazırlanmam gerekiyordu. Naz'ın yeni ev partisine geç kalmamam konusunda uyarılmıştım. Oysa benim ayaklarım hiç gitmek istemiyordu. Naz'a 'kim gelecek' diye sorduğumda 'yakın arkadaşlarımız, tanıdığın insanlar' demişti. Ya onu da çağırdıysa, adam evin iç mimarı, Zafer'in arkadaşı of Naz ya bilmeden nasılda zora soktun beni. Görünce ne tepki vereceğim ben bu adama? Eren'i arasam bana yardımcı olur. duşumu aldıktan sonra Eren'i aradım. "Söyle yavru kuşum" "Eren ben bu partiye gitmek istemiyorum" "Sen canına mı susadın güzelim? Naz sana neler yapar düşünmek bile istemiyorum ben bile kurtaramam seni" "Onu biliyorum Zafer kesin Burak' da davet etmiştir. Biliyorsun son olanları sana anlattım, ben ne diyeceğim bu adama?" "Bak ilk anlattığında adama çok kızdım ama düşününce altında kötü bir niyet yok. Eğer içinde ona karşı bir şeyler varsa biraz yumuşayabilirsin. Deniz de gelir dimi?" Telefonu yüzüne kapattım. Şu anda kesinlikle Deniz ile arasını yapmak için uğraşamazdım. Dolabımın önüne geçip ne giymeliyim diye düşünüp dururken gözüme krem rengi dar pantolonum ve bordo dekolteli bluzum çarptı. Hemen üzerimi giyindim. Saçlarımı kurutup uçlarına maşa ile şekil verdim. Hafif bir makyaj ile hazırdım. Arabama binip cumartesi trafiği ile uğraştıktan sonra yeni eve vardım. Bahçeden içeri girdiğimde süslemeler gözümü aldı. Naz gerçekten abartmıştı. İlk gördüğüm kişi Zafer oldu. O da beni görüp yanıma geldi. "Nil hoş geldin güzelim" "Hoş buldum Zafer, süslemeler..." "Aman o konuyu sakın açma ablan yaptı yine yapacağını" Gülüşerek birbirimize sarıldık. Naz ile birbirlerini o kadar çok seviyorlardı ki karısını kırmamak için kendisine ters gelen bir çok şeye ses çıkarmıyordu. Uzaktan bizi gören Naz koşarak yanımıza geldi. Sıkı sıkı sarılıp özlem gidermeye çalıştık. Arkamızdan Eren'in sesini duyduk, yeni gelmiş ve gözlerini bahçede gezdiriyordu. "Hu huuu. Ortak, onca söylediğin lafın üzerine evi böyle görünce karar verdim sen kesinlikle kılıbıksın oğlum" Sözünü bitirmesiyle Naz'ın yumruğunu karnında hissederek hem güldü hem de acıyla kıvrandı. İçeri girdiğimizde gelen misafirlerin hepsini tanıdığım için sırayla sohbet ettim. Bir yandan da gözlerim evin içinde Burak'ı arıyordu. Ortalıkta göremeyince derin bir nefes verip rahatladım ama çok uzun sürmedi. Başımı kapıya çevirdiğimde Burak ve Deniz'i içeri girerken gördüm. Önce Deniz ile göz göze geldik. Beni görünce başını öne eğdi. Onu böyle görmek beni çok üzdü. Deniz'in arkadaşlığı çok güzeldi, samimiydi, sıcaktı. Onu kaybetmek istediğim son şeydi. Bir ara onunla konuşmaya karar verdim. Burak ile göz göze geldiğimizde bu sefer gözlerini kaçıran ben oldum. Eren durumu fark etmiş olacak ki yanıma geldi. "Yakışıklı herifmiş" "Eren Allah aşkına zaten kalbim ağzımda atıyor benimle uğraşma, sen kendi haline yan" "Nil'im benden söz ediyoruz ne yapar eder bu cadının kalbini kazanırım" "Ha ha ha o tokadın sağlamlığını gördüm canım o kadar kolay olmayacak" Biz Eren ile atışırken arkamdan Naz'ın sesini duydum "Nil tatlım bak seni kimlerle tanıştıracağım" Naz'ın yanında Burak ve Deniz vardı. Deniz hala gözlerini benden kaçırırken Burak dimdik bana bakıyordu. Naz'a dönüp "biz tanışıyoruz" dedim. Ablam şaşırıp Eren'e baktı. Eren elini Burak'a uzattı "Deniz ile tanışıyorum ama Burak Bey ile şahsen tanışmamıştık" diyerek tokalaştı Ortalık karanlık olsa aramızdaki elektrik kesin gözükürdü. Her şeyden habersiz ablam yanımızdan ayrılarak diğer misafirlerinin yanına gitti. İşte, gelirken en çok korktuğum anı yaşıyordum. Herkes birbirine bakıyor ama konuşmuyorduk. Eren duruma el atmak istercesine konuşma başlatmaya çalıştı. "Deniz dans dersi nasıl gidiyor?" "Devam edemiyorum biraz yoğunum da" Sanırım Burak kardeşinin gerginliğini anlamıştı. "Sizde mi dans dersindesiniz?" "Hayır, Nil benim kardeşim gibidir sık sık ona uğrarım. O gün Deniz'in ilk dersiydi kavalyesi olmadığı için ben eşlik ettim" "Demek o talihsiz sensin. Kaç kere ayağına bastı?" "Sekiz" İki adam kahkahalarla gülmeye başlayınca Deniz ve ben hayretle birbirimize baktık. Nasıl iki dakikada samimi oldu bunlar. Aralarındaki konuşma anlayamadığımız bir şekilde koyulaşmaya başlayınca Deniz'i kolundan tutup bahçeye çıkarttım. "Nil bak ben çok özür dilerim. Ben senin arkadaşlığını kaybetmek istemiyorum. Seni çok sevdim ama abimi kıramazdım ilk defa benden böyle bir şey istedi" "Tamam Deniz tamam sakin ol. Ben sana kızmıyorum. Seninle aynı durumda olsam belki bende aynısını yapardım. Senin arkadaşlığın benim içinde önemli aynı şekilde bende kaybetmek istemiyorum. Aramıza ne Burak ne de Eren girmesin" Gözleri dolu dolu boynuma sarılınca bende dayanamadım. Ayrıldığımızla ikimizde gözlerimizi kuruladık. Halimizin komikliğine gülmeden edemedim tabii o da. "Ayrıca seninle ilgili öğrenmek istediğim ayrıntılar var" "Nil sakın Eren'den söz etme" "Ben söz etmesem de sen onu sıkça karşında göreceksin" Biz Deniz ile tatlı sohbetimize devam ederken kolumda bir el hissettim. Başımı çevirdiğimde Burak tam yanımda duruyordu. "Nil seninle biraz konuşabilir miyiz?" "İstemiyorum Burak" "Of inatçı keçi gel şu kamelyada oturup konuşalım" Ben her ne kadar istemediğimi söyleyip kolumu elinden kurtarmaya çalışsam da başarılı olamadım. Kamelyaya kadar beni sürükledi. "Ne var geldik işte, ne söyleyeceksin?" "Ben değil bal gözlüm sen söyleyeceksin" "Ben sana söyleyeceklerimi geçen evime geldiğinde söyledim daha başka bir şey yok tamam mı?" "Ama bana seni ikna etmek için başka çare bırakmıyorsun" Kolumdan tuttuğu gibi beni bahçe kapısına götürmeye başladı. Misafirlere belli etmemek için fazla direnemedim ama zorla arabasına bindirdiğinde bütün şalterlerim atmıştı. "Ya sen ne yapıyorsun, nereye götürüyorsun beni, şehir eşkıyası mısın be adam?" Benim sürekli bağırmama karşı sakince arabasını kullanıyor arda da bana bakıp sırıtıyordu. Lüks bir apartmanın önüne geldiğimizde kapımı açarak elimi tuttu ve beni adeta içeri sürükleyerek asansöre bindirdi. Artık bağırmayı kesmiştim ama korkuyordum. On sekizinci katta indik. Kapıyı açarak yana çekildi eliyle içeri girmemi işaret etti. "Neresi burası kimin evi?" "Benim evim" "Yok artık senin ikna yöntemin kızları eve atmak mı? Bak beni korkutuyorsun" "Hayır güzelim o iş için otel kullanırım. Bu eve Deniz'den başka kadın girmedi. İlk defa sen geliyorsun ve o aklından geçen şey için getirmedim" Söyledikleri karşısında hem mutlu oldum hem de çok utandım. Bu eve giren ilk kadın bensem gururum okşandı. Bir gün beni otele götürürse ne için olacağını biliyorum artık. Aklımdan geçenler konusunda utanmam az kalır yine yer yarılsa içine girsen vakası yaşıyorum. Dejavu. Kaşlarımı çatıp yüzüne baktım yavaş adımlarla içeri girdim. Ev oldukça modern ve erkeksiydi. Koyu gri geniş ve oldukça rahat gözüken koltuklar karşısında ki duvarda büyük bir televizyon asılıydı. Altındaki sehpada da şu bilgisayar oyunlarında kullanılan iki tane direksiyon duruyordu. Oturma grubunun sağında açık mutfak vardı. Mutfak düzenli ve tertemizdi. Büyük pencerelerin yanına gittim. Hava yavaş yavaş kararıyor ve şehir tüm görkemiyle önümde aydınlanıyordu. Anahtarları kapının yanındaki kasenin içine koyarak mutfağa geçti.  "Karnın aç mı, yoksa kahve mi yapayım?" "Burak neden beni buraya getirdin?" Hiç cevap vermeden bardakları çıkarttı, suyu kaynattı. Elinde iki kahve bardağıyla yanıma geldi. Bardaklardan birini bana uzatıp tekli koltuğa oturdu. Bende gidip yanındaki koltuğa oturdum.  "Seni buraya getirdim çünkü kendime ait olan yerde kendimi daha iyi ifade edeceğimi düşünüyorum. Bak... Deniz'e ajanlık yaptırmam belki doğru değildi ama seni tanımadan yaklaşmak istemedim. Senin hayatını, düzenini bilmiyordum. Hayatını karıştırmak istemedim. Belki hayatında biri vardı ve benim yüzümden sorun çıkacaktı ve üzülecektin. Seni üzmek gibi bir derdim yok. Senin dediğin gibi sana soramazdım. Korktum Nil, başkası yüzünden beni reddetmenden korktum. Nil... ben sana aşık oldum ve seni kaybetmek istemiyorum. İster inan ister inanma ama ilk defa bir kadına karşı bu kadar çaresiz kaldım. Yalnız olduğunu öğrendiğimde ki mutluluğumu tahmin edemezsin. İkinci tesadüf karşılaşmamız planlarım içinde değildi, denin karşına farklı çıkmak isterdim ama o günün bitmesini hiç istemedim. Seni evine bıraktıktan sonra olmayacağını bildiğim halde kal demeni çok istedim. İlk defa bir günün bitmesine üzüldüm. Nil ben seni her gün görmek istiyorum, her gün bal gözlerine bakmak istiyorum. Bu sözler karşısında kitlenip kaldım. Hayatım boyunca hiç bir erkek bana böyle güzel şeyler söylemedi. Ona çok kızmıştım ama duygularını açık, net, doğal, çekinmeden o kadar güzel anlattı ki kalbim adeta titredi. Heyecanlıydım, içimden boynuna sıkıca sarılmak geliyordu ama korkularım duvar gibi önümde duruyordu. "Burak... O kadar güzel konuşuyorsun ki hayatımda hiç yaşamadığım hep hayal ettiğim şeyleri söyledin bana. Şu anda dünyadaki en mutlu kadın benim sanırım ama neler yaşadığımı bilmiyorsun ve ben tekrar mutsuz olmaktan korkuyorum" "O zaman izin ver bir tanem kalbini iyileştirmene, korkularını yenmene yardım etmem için, izin ver" Yanıma gelip oturdu. Ona sıkıca sarılıp başımı göğsüne yasladım. O da bana sarılıp saçlarımı okşadı, öptü. Kalbinin atışını duyabiliyordum aynı benimki gibi hızlı atıyordu. Uzun süre konuşmadan oturduk. Yaşadığım bu yoğun duygular beni yormuştu esnemeye başladım. "Gel sana Deniz'in odasını göstereyim orada uyuyabilirsin. Gece yatmak için burada bıraktığı kıyafetleri var onları giyersin. Seni çok seviyor kızmaz" Başımla onayladım. Elimden tutarak beni odaya götürdü. Boynumdan koklayarak öptü ve kendi odasına gitti. EREN ..... Partide Burak ile konuştuktan sonra bir iki arkadaşımla konuştuktan sonra Deniz'i bulmak için bahçeye çıktım. Onunla konuşup kendimi affettirmek istiyordum. Yediğim tokadı hak etmiştim. Tokadın acısı Deniz'in gözlerinde gördüğüm acının yanında hiç bir şeydi. O zaman yaptığım eşekliğin boyutunu anladım.  Bahçeye çıktığımda Burak'ın Nil'i kolundan tutup dışarı çıkarttığını görünce engel olmak için onlara doğru adım attığımda biri kolumdan tutup beni engelledi. "Dur gitme. Abim ona zarar verecek en son insan sadece ona aşık olduğuna inanmasını istiyor" "Peki gerçekten aşık mı?" "Hem de deliler gibi"  Arkasını dönüp gidecekken bu sefer onu ben durdurdum. Önce tuttuğum koluna sonrada bana baktı, yavaşça kolunu çekti.  "Deniz gerçekten özür dilerim. Bak beni affetmen için ne istersen yaparım ama ne olur bir daha bana 'gözüme gözükme' deme" "Ben ilk öpücüğümün hep özel olmasını istedim ama sen..." Başını öne eğip konuşmaya devam etmedi. Bense duyduklarım karşısında beynimden vurulmuştum. Kendi kıçımı kurtarmak adına kızın tüm hayallerini yıkmıştım ve bunu toparlamam şu an mümkün değilmiş gibi gözüküyor.  "Deniz bak ilk başta seninle uğraşmak hoşuma gidiyordu oyun gibi geliyordu ama ben seni öptükten sonra senden çok hoşlandığımı fark ettim. Bana bir şans verir misin?" "Bilmiyorum bunu zaman gösterecek"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD