?Sen benim kalbimsin?

1036 Words
Aşık olunacak kadar güzel bulmuyordu kendini Sibel. Aynanın karşısında aksine bakarken bu düşüncesini bir kez daha doğruladı. Çirkindi. Boran yakışıklıydı heybetliydi. Kendini ona yakıştıramadı. "O adam senden hoşlanıyor değil mi?" Yengesinin sorusu kızarttı yüzünü. Gözlerini kaçırıp "Benden hoşlandığını söyledi." "Peki sen hoşlanıyor musun ondan?" Sibel gergince kımıldayıp "Garip bir his duyuyorum ona karşı." diye itirafta bulundu. "İyi birine benziyor" "Neye benzediğiyle ilgilenmiyorum ben. Zaten ret ettim onu." "Neden? "Korkuyorum yenge. İçeride erkekler yüzünden hayatları kararmış bir sürü kadın tanıdım ben. Hayatın toz pembe olmadığına erkeklerin dizi filmlerdeki gibi olmadığını biliyorum." "Her erkek kötü değildir. Sana bir itirafta bulunayım bunu bir tek Raif biliyor" dedi Züleyha açılmak içini dökmek istiyordu. "Benle Raif birbirimizi tanımadan evlendik. Ama bak abin melek gibi bir adam." "Nasıl tanımadan evlendiniz?" Züleyha derin bir iç çekip "Babamla abim pavyona satmıştı beni. Raif o gün pavyona gelmiş pavyon sahibinden verdiği borç parayı istiyordu. Şansıma pavyon sahibinde o gün Raif'e verecek para yoktu. Raif bana acımış borç karşılığında beni almıştı. Konya'dan Bursa'ya gelirken içimden kendimi öldüreceğimi tekrarlıyordum. Raif bana karşı iyi olunca ölmek isteği zamanla azalıp yok oldu içimde." Sibel donmuştu adeta "Ailen nasıl satar seni yenge?!" Züleyha burukça baktı Sibel'e. Ses etmedi. "Aramızda kalsın bu söylediklerim. Bir Raif birde sen biliyorsun bu anlattıklarımı." "Sırrın benimle mezara girecek yenge" dedi Sibel. Züleyha Sibel'in elini avuçlarına alıp "Şans ver ona." dedi. "Ben ondan üç yaş büyüyüm yenge" "Baya büyükmüşsün" deyip güldü Züleyha "Kız deli olmasana" Sibel sessiz kaldı. ~~~~~~~~~ Anaokulundaki ilk gününde kızının yanında oldu Zeliş. Göğsü gururla kabarıyordu kızını izlerken. "Anne şimdi çocukların yanına gidiyorum bekleme beni eve git" dedi Meltem "Tamam akşama ne yemek yapayım sana?" "Ne istersen onu yap" deyip annesine sarıldı "Hadi görüşürüz" annesinden ayrılıp sınıfına geçti. Meltem çocukların her birine eşit bir şekilde sevgiyle yaklaşıyordu. Çocukları ne kadar severse çocuklarda o kadar okulu seveceklerdi. Meltem ilk gün diye ders işlemedi. Onun yerine birkaç tane fıkra anlatmayı tercih etti. Çocuklar onu öpmek isteyince itiraz etmeden yanağını uzattı çocuklara. İçlerinde bir kız çocuğu ona anne deyip sarılınca Meltem ne yapacağını şaşırdı. Bozuntuya vermeden kızın başını okşadı. Okul çıkışında velileri gelene kadar çocukların başından ayrılmadı. Çetin yanına gelip sarıldı ona. "Tanıdık birileri görecek şimdi." deyip ayrıldı Meltem. Veliler çocuklarını almaya gelmişlerdi. Bir tek Meltem'e anne diyen kız çocuğu kalmıştı. "Eylülcüğüm annen neden gelmedi seni almaya?" çömelmiş Eylül'ün minik ellerini avuçlarında tutuyordu Meltem. "Annem yok ki benim" "Çok geç kalmadım değil mi?" Meltem onlara doğru gelen orta yaşlı kadına baktı. "Hadi Eylül gidiyoruz" Meltem heyecanla "Neyi oluyorsunuz Eylül'ün?" diye sordu Eylül'ün omuzlarını nazikçe tutarken. "Akrabasıyım" "Eylül annesinin olmadığını söyledi bana" dedi Meltem. "Anasının göz kör olsun!" "Çocuğun yanında neler konuşuyorsunuz" diye kızdı Meltem. "Gelin benimle" onları duyamayacağı bir köşeye çekildiler. "Şimdi anlatın" Orta yaşlı kadın "Neyi anlatayım. Eylül'ün annesi onu doğurup terk etti. Babası da başka bir kadınla evlendi. Yani anlayacağın hiçbiri istemiyor Eylül'ü. Doğrusunu söylemek gerekirse Eylül'ü yetimhaneye vereceğiz eşimle. Bakamıyoruz bizde zaten on tane torun var. Çocuklarım işe gidince ben bakıyorum onlara. Birde Eylül çıktı başımıza gücümüz el vermiyor ona bakmaya" "Peki şimdiye kadar kim bakıyordu Eylül'e?" "Teyzesi bakıyordu. On gün önce kaza geçirip öldü kadıncağız." "Eylül zaten yaralı bir de yetimhaneye verirseniz ne olur bu kızın hali" "Bakamıyorum anlasanıza" Meltem'in aklına Züleyha geldi. Yıllardır evlilerdi çocukları olmamıştı. Eylül'e Züleyha'dan başka kimse iyi bakamazdı. "Evinizin adresini verin bir tanıdığımın çocuğu olmuyor. Çok iyi bir aile Eylül'e gözü gibi bakarlar" "Kimler?" "Raif Bozbey" Kadın şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktı neredeyse. "Raif Bozbeyi kim tanımaz?" dedi gülümserken. Eylül'ü parayla vermeyi düşündü. Evinin adresini verdi aceleyle. Meltem Züleyha'yı arayıp Eylül'den bahsetti ona. Züleyha mutluluktan havalara uçup "Hemen görmek istiyorum Eylül'ü" dedi sevinçle. "Ama Raif evde değil şehir dışına çıktı. Ne zaman geleceği belli olmaz. Ama önemli değil Raif de ister kızı evlatlık almayı" "O zaman yarın gelip konuşursunuz Eylül'le" dedi Meltem. "Tamam canım." Meltem gidip Eylül'e sarıldı "Bir abla var Eylül. Seni görmek istiyor çok tatlı bir kadın eğer istersen seni ziyaret etmek istiyor. İster misin?" Eylül "İsterim" diye mırıldandı. Eylül gittikten sonra "Ne konuştun kadınla?" diye sordu Çetin. "Anne babası terk etmiş Eylül'ü. Bir teyzesi varmış o da on gün önce ölmüş. Bu kadında akrabası ama yetimhaneye vereceğini söyledi Eylül'ü. Züleyha yengeye Eylül'den bahsettim onu görmek istediğini söyledi." "Nasıl yani?" "Eylül'ü evlatlık alabilirler yani" ~~~~~~~~ Züleyha Raif'le konuşmuştu. "Korunmaya ihtiyacı var Raif." "Ona bakabilir misin ya sonra sıkılırsan?" "Beni hiçbir zaman tanımadığın ortada Raif" diye kızdı Züleyha. "Ben gidip o kızı yanıma alacağım" Karısını bileğinden yakalayıp durdurdu. "Beni hiç bırakıp gitmek istedin mi Züleyha?" Dudakları alayla kıvrıldı "Seni bırakırsam pavyona düşerim" "Öyle demek istememiştim Züleyha." "Boşuna dil dökme. Ailemin vermediği değeri kocamdan beklemiyorum zaten. Yerimi biliyorum Raif. Sen o gece yerimi hatırlattın bana." "Öyle konuşmak istemedim Züleyha. Sadece yapmak istemediğin bir şeyi yapmanı istemedim o kadar" "Seni istemediğimi de nereden çıkardın!" diye öfkeyle konuştu Züleyha. "Evet ilk başlarda istemiyordum seni çünkü o zamanlar tanımıyordum seni. İki yabancıydık seninle. Seni zamanla tanıyınca sevmeye başladım. Ama bu seferde sen uzaklaştın benden. İstenilmeyecek kadar çirkin bir kadın mıyım ben söylesene. O gece ret ettin beni Raif. Öldürseydin daha iyiydi" "Ben zorunda hissedip öyle davrandığını düşündüm" "Ben sana aşığım tamam mı seni istiyorum" Destina'dan sonra hiç aşık olmayacağını düşünmüştü Raif. Karısına daha yeni yeni duygular beslemeye başlamıştı. Züleyha aşık olunmayacak bir kadın değildi. Kader onları bir araya getirmişti. Destina'yı çok sevmiş onunla evlenmek istemişti. Kader ise yolunu Züleyha'yla kesiştirmişti. Açık yüreklilikle "Seni seviyorum Züleyha" dedi Raif. Korkak titrek bir sesle "Mecburluktan değil beni gerçekten sevdiğin için öyle konuşuyorsun değil mi Raif?" diye sordu Züleyha. Boş yere heveslenmek istemiyordu. Umut etmek, hayele kapılıp sonra hüsrana uğramaktan yılmıştı artık. Raif gerçeği söyledi "Seviyorum seni Züleyha" diye mırıldandı. "Sen benim kaderimsin" Züleyha sakinleşti birden. Evde onlardan başka kimse yoktu. Kocasının elinden tutup yatak odasına götürdü. Öptü dudaklarından. "Sev beni Raif bu gece gerçek karı koca olalım. Dayanamıyorum artık kocamı istiyorum" Doyulmaz, yeri sanki hiç dolmayacak bir sevgiye karşı büyük bir açlık besliyordu karısı. Onu hiç tanımayı denememişti ki. Züleyha'yı tanımalıydı. Eğer ona gerçekten bakmayı bilse ruhunun aynasını görebilirdi Raif. Yüreği hopladı Züleyha'nın. Kuvvetle sarıldı kocasına. Doğrulup kocasının tişörtünü çıkardı başından. Karın kaslarına elini sürdü. Sertlik hoşuna gitmişti. Kırk bir yaşındaydı kocası ama yaşını hiç belli etmiyordu. Kendine bakıyordu Raif. Elleri tutkuyla birleşti. Duygular iç içe girdi birden. Kolunu karısını beline dolamış başını güzel göğüslerinde dinlendirirken "Sen benim kalbimsin" diye soluklandı Raif. Bölüm sonu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD