EVET DE GİTSİN!

1466 Words
Gözlerimi açtığımda elim yüzümdeki maskeye gitti. Maskeden gelen oksijen yüzümü nemlendirmişti. Elimi hareket ettirince üzerinden uzanan serumun hortumu sallandı. Başımı çevirdiğimde sandalyede oturan Sarp ile göz göze geldik. Ayıldığımı fark edince ‘’İnci!’’ diyerek hemen oturduğu yerden doğruldu. Yüzümdeki oksijen maskesini çeneme doğru indirdim. ‘’Teşekkür ederim.’’ dediğimde eli sarı saçlarıma uzandı. ‘’Önce iyi ol teşekkür işini sonra konuşuruz.’’ Yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. ‘’Mağazadaki arkadaşlarımdan haberin var mı?’’ Kim bilir ne haldeydiler! ‘’Arkadaşlarını soracağını tahmin etmiştim bu yüzden oradakilere ne olduğuna bakması için birini göndermiştim. Polis ayaklanmayı bastırmış diğerleri de biraz hırpalanmış ve hastaneye kaldırılmış ama genel durumları iyi.’’ ‘’Sen gelmeseydin...’’ dediğimde gözümden bir damla yaş aktı. Olacakları düşünmek istemiyordum. Korunmasız halde yerde yatmış gelecek acıyı beklemiştim. Belki de ölümcül bir darbe alacaktım ailem ardımda korunmasız kalacaktı. Bunun düşüncesi bile hıçkırıklara boğulmama sebep olmuştu. ‘’Ağlama.’’ Yanaklarıma süzülen yaşları sildi. ‘’Sana bir şey olmasına izin vermezdim.’’ Oksijen maskesini tekrar yüzüme oturttu. ‘’Sadece toparlan ve gücünü geri kazan başka bir şey düşünme.’’ Yattığım yerde yan dönmeye çalıştım ama yapamadım. Vurdukları yerlerdeki acı çoktu. ‘’Bunu neden yaptılar?’’ Neden masumlara zarar vermişlerdi ki? ‘’Sanırım siyasi iki grup çatışmış polis de ayırmaya çalışırken işler iyice kızışmış. Seni görmeye geliyordum ortalığı karışmış halde görünce de yanına gelene kadar bir şey oldu diye korkudan nefes alamadım.’’ Birbirleriyle kavga ediyorlardı ama masumlara da zarar vermekten kaçınmıyorlardı! Serum bittiğinde oksijen maskesini de çıkarmıştım. İlk ana göre daha rahat nefes alıyordum. Sarp’ın iki elinin üzerinde de attığı yumruklardan açılmış yaralar vardı ve o yaralara istemsizce bakıyordum. Telefonum çalmaya başladığında pantolonumun cebinden çıkardım. Annem arıyordu kesin haberleri duymuştu. Telefonu açar açmaz da endişeli sesi yükseldi. ‘’Kızım, iyi misin? Haberleri gördüm şimdi mağazanın olduğu sokakta çatışma çıkmış.’’ ‘’İyiyim anne bir kaç saate gelirim eve.’’ ‘’Sesin kötü geliyor doğruyu söyle zarar gördün mü?’’ ‘’Sadece gazdan etkilendim beni merak etme eve gelince görüşürüz.’’ Annemi zorda olsa ikna edip telefonu kapattım. Yaklaşık bir saat sonra doktor gidebileceğimizi söyleyince hastaneden çıkmıştık. Attığım her adımda vurdukları yerdeki acıyı hissediyordum ama yine de tek başıma yürümeyi başarmıştım. Sarp ile daha fazla temasta bulunmak istemiyordum hem reddedip hem de bu şekilde tehlikeye atmak istemezdim ama olan olmuştu. Tepkimin farkında olduğu için de yanımda yürüse de dokunmaya çalışmıyordu. ‘’Bugün yaptıkların için teşekkür ederim.’’ dediğimde adımlarımı durdurdum. ‘’Daha fazla rahatsızlık vermek istemiyorum buradan bir taksiye binip giderim.’’ Taksiye de hangi parayla bineceksem! Üzerimde sadece telefonum vardı. Neyse eve gidince annem verirdi artık. ‘’Saçmalama da bin şu arabaya.’’ Arabasının kapısını açıp bekledi. ‘’Gerçekten gerek yok.’’ Sözlerimle öyle bir bakış attı ki bedenimi delip geçti. ‘’İnci bin şu arabaya! Bu halde taksiyle mi uğraşacaksın? Zaten zor yürüyorsun!’’ Tepkisinin ardından hayır dersem muhtemelen zorla bindirirdi daha fazla tatsızlık çıkmaması için arabaya bindim. Yanıma oturup kapıyı sertçe kapatınca şoför yola çıktı. Yol boyu sessizdik. Araba apartmanın önünde durduğunda şoföre, ‘’Dışarıda bekle.’’ deyince şoför hemen indi. Arabanın kapısına uzandığımda engel oldu. ‘’Konuşacağız.’’ ‘’Sarp, yaptıkların için minnettarım ama bunun ötesi yok.’’ Sarp demek bile garip geliyordu. Benden büyüktü işte ağabey desem daha rahat ederdim. ‘’Annem konuştuklarınızı anlattı. İnci, aileni düşünerek geri çevirme onlar için elimden geleni yaparım zor durumda bırakmam sadece tanışmak için bir şans ver.’’ Birkaç saniye gözlerimi kapatıp bekledim. Yüzüne baktığımda beklenti doluydu. ‘’Sarp, kaç yaşındasın?’’ Bakışları anında değişti. ‘’Otuz beş.’’ dedi. ‘’Aramızda on dört yaş var. Bu benim için çok fazla ve hepsi bir yana ailemin hayatını bir başkasının ellerine teslim edemem.’’ ‘’Hadi ama on yaşındaki çocuk değilsin evliliğin ne olduğunu bilecek yaşta olgun birisin. Aileni düşünmeni de anlıyorum ama onlara sırt çevir demiyorum destek olacağımı söylüyorum.’’ Sıkıntıyla saçlarını karıştırdı. ‘’Seninle gönül eğlendirmeye çalışmıyorum. Niyetimi açıkça belli ettim ve annemi evine kadar gönderdim. Beni tanımıyorsun bu yüzden hadi evlenelim demeni beklemiyorum ama en azından bir şans verip tanımayı deneyebilirsin.’’ ‘’Ailemi bırakamam.’’ ‘’Duyanda seni ailenden ayırmaya çalışıyorum sanır. Ne söylesem boş belli bir düşünceye odaklanmışsın ve başka bir yol olabileceğini hiç düşünmüyorsun.’’ Arabanın kapısını açtığında bakışları hala yüzümdeydi. ‘’Şimdilik dinlen belki sonra diğer yolları da görerek konuşmak istersin.’’ Cevap vermeden arabadan indim ve apartmana girdim. Eve çıktığımda annem telaşla karşılamıştı. Olanları biraz hafifleterek anlatmıştım. Saklamaya gerek yoktu bedenime aldığım darbeler ortadaydı ama babama her şeyi söylememiştik sadece mağazayı talan ettiklerini ve polisin attığı gazdan etkilendiğimi sanıyordu. Kardeşlerim her şeyden habersiz yaptıkları geziyi ballandıra ballandıra anlatıyorlardı ama şikayetçi değildim onların neşesiyle biraz olsun keyfim yerine gelmişti. Bir de hediye bir bileklik almışlardı. İnce bir ipti ve ortasında minik bir melek kanadı vardı. Severek bileğime takmıştım. Suay Bey arayıp nasıl olduğumu sormuştu ve mağaza sahibinin zarar telafi edilene kadar bizlere izin verdiğini söylemişti. Neyse ki herkes iyiydi. Benim gibi onlarda darbelerden nasiplerine düşeni almışlardı ama ciddi bir hasar olmaması bile mucizeydi. Babam uyuduğu için yine mutfakta oturuyordum. Gün içinde televizyon izleyip sıkılmasın diye yatağı salondaydı. Odanın birinde kardeşlerim kalıyordu biri benim odamdı diğeri de annemin. Evi annem ikizlere hamile kaldığında satın almıştık. En az üç odası olsun yoksa sığamayız demişti annem, o yılda babam çalıştığı yerden işten çıkartıldığı için tazminat parasını almıştı ve sonrasında yeni bir şantiyede işe başlayınca da üzerine kredi çekmişti. Kazayı yaptığında kredi borcumuz hala bitmemişti ve bağlı olduğu şirkette güvenlik önlemlerini tam almadığı için suçluydu. Şikayetçi olmamamız için belli bir para teklif ettiğinde babam kabul etmemiz için zorlamıştı. O parayla da kredi borcunu kapatmış ve babama evde kullanabileceğimiz hastane tipi yatak almış geri kalan eksikleri tamamlamıştık. Ben iş bulana kadar da kalan parayı harcamıştık. Sürekli isyan etme diye kendimi uyarıyordum. Sonuçta kirada oturuyor olabilirdik ve daha zor durumda kalabilirdik. O parayı kabul etmeyip şikayetçi olsak da sonuç çıkmazdı zaten parası olan kazanmanın bir yolunu bulurdu. ‘’Kızım.’’ Annem yine başlamıştı. ‘’Sarp’ın teklifini bir kez daha düşünsen belli sana değer veriyor.’’ ‘’Anne.’’ dedim bıkkınlıkla. ‘’Çocuk dediğin adamla aranda beş yaş var. Cidden gidip senden beş yaş küçük biriyle mi evleneyim?’’ ‘’Hiçbir şey kalmadı da bizim yaşlarımızı mı kıyaslayıp reddedeceksin? Bana ne bakıyorsun sen! Ben babanla evlendiğimde daha reşit bile değildim. Erken yaşta da anne oldum. Ayrıca erkeğin büyük olması iyidir zaten geç olgunlaşıyorlar kendi yaşlarında birini bulsan bir de onu büyütmekle uğraşırsın.’’ ‘’Kapatalım bu konuyu evlenip sizi bırakmayı düşünmüyorum.’’ ‘’İyi kurarım turşunu.’’ deyip öfkeyle yanımdan gitti. Hepsi takmıştı kafayı bana evlenince ellerine ne geçecekti de zorlayıp duruyorlardı. Tamam Sarp’ın eline ben geçmiş olacaktım da anneme ne demeli adam kendinden beş yaş küçüktü. Gerçi babam da annemden on beş yaş büyüktü ama eski zamanla şimdiki zaman bir miydi? Zaten ikisi de birbirini düğün günlerinde görmüşlerdi. Dedemler sağ olsun kendileri evlenecek gibi ikisini de sormadan nişanlamış sonrada hadi evleneceksiniz demişlerdi. Teyzem, dayım, halam, amcam hepsi vardı ama akrabalık en nefret ettiğim şeydi babamın kazasından sonra biri bile yardım eli uzatmamıştı. Hadi teyzemi dayımı geçtim ya halam ve amcalarıma ne demeli? Bu adam sizin öz kardeşiniz be insan biraz merak eder nasıl diye sorar ama yok neden sorsunlar ki? Tabi sonra para falan isteriz! Kendi kendime yine alakasız düşüncelere dalıp çıkıyordum. ‘’Git yat ve uyu İnci.’’ diyerek oturduğum yerden kalktım. ~~~~ Evde tembellik yaparken Leyla arayıp yanına çağırınca anneme birkaç saate dönerim diyerek gelmiştim. Durumu bana göre daha kötüydü bir gözü şişip morarmıştı, yürürken de biraz aksıyordu. Ailesi memleketteydi burada tek başına yaşıyordu. Kalabalık bir aileye sahipti altı kardeşi vardı. Kazandığı paranın çoğunu kardeşlerinin rahatça okuyabilmesi için babasına gönderiyordu. Kahveleri ben yapmıştım ve karşılıklı oturmuş sohbet ediyorduk. Sarp’ı anlatmam için zorlayıp duruyordu. Dün mağazadan onun çıkardığını görmüştü. O kadar zorlamıştı ki en sonunda olanları anlatmıştım. ‘’Sen kafayı mı yedin?’’ diye bir sitem göndermişti. ‘’Annesi oğlumla evlen diye kapına kadar geliyor sen de hayır mı diyorsun! Ne kadar zengin olduklarının farkında mısın, sadece senin değil ailenin de hayatı kurtulur.’’ Sıkıntıyla iç çektim. ‘’Aileyi tanımıyoruz ki belki şimdi böyle konuşup evlendikten sonra ailemi zor durumda bırakacaklar. Kendin söylüyorsun işte zenginler ve kabul edip evlenirsem benim çalışmama izin vermezler çünkü çalıştığım iş ortada bir mesleğim yok.’’ ‘’Deli deli konuşma sadece bir kıyafete verdikleri parayı ailene verseler bir yıl rahatça geçinirler ne diye zorda bıraksınlar o paranın eksikliğini hissetmezler bile.’’ Uzanıp elimi tuttu. ‘’Arkadaşım böyle bir fırsatı elinin tersiyle itme. Sarp seni kurtarmak için o karmaşanın içine gözü kapalı atladı sevmiş olmasa bu kadarını yapmazdı. Hastanelere gidip tanımadığın insanların altından bezlerini alacağına rahat bir hayat sürersin. Annesi kardeşlerine iyi bir eğitim aldırırız demiş belki özel okula gönderirler. İyi düşün, karşıma böyle biri çıksa bir dakika düşünmem evet derim yeter ki kardeşlerimin eğitimini karşılasın.’’ ‘’Sen böyle konuşunca kafam karışıyor.’’ dedim. Ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum. Sarp’a evet dersem aileme benim verdiğim hayattan daha güzelini verir miydi? Peki biz nasıl olurduk? Onu sevebilir miydim? Annem ve babamda birbirlerini tanımadan evlenmişti ama aşk olmasa da aralarında hem saygı hem sevgi gelişmişti. ‘’Karışmasın sadece evet de gitsin işte.’’ O kadar kolay söylemişti ki sanki evlenmeyecektim de sadece yemeğe çıkacaktım. Düşüncelerim birbirine girmişti ve hangi yolu seçmem gerektiğini bilmiyordum.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD