Özür

1103 Words
Selamun aleyküm 🍂🍂 Keyifli okumalar...🍭🍭 UFUK' DAN Ebru' nun zoruyla buraya gelmiştim. Yetmezmiş gibi bir de aldığı çiçeği elime tutuşturmuştu, vermem için. Nişanlı diye bir tebrik etmediğim bir de takı takmadığım kalmıştı. Bir an önce gitmek istiyordum. Salon da oturmuş amcası ile sohbet ediyordum. O kıl kuyruğun babasıydı. Bir ara Ahu' nun annesi ve babasını sormuştum. Konuyu çok uzatmadan on sekiz yıl önce ikisinin de vefat ettiğini söylemişti. Zor bir durumdu. Üzülmüştüm ikisinin adına. Ortalama beş yaşındayken kaybetmişti annesi ve babasını. Çok zor bir durum. Sessizlik hakimken birden Merve' nin o kıl kuyruğu sorması ile yine sinirlerim bozulmuştu. -Buket Barış ağabey nerede? -Ben de soracağım soracağım ama bir türlü soramadım nişanlın niye gelmedi? İşimi mi çıktı Ahucuğum. -Kim nişanlı? Kiminle nişanlı? Yanlış anlıyorum değil mi? -Ahu ve Buket 'in ağabeyi. İsmi Barış 'dı değil mi? -Kim uyduruyor bunları? -Dün oğlunuz söyledi, değil mi Ahu? -Olur mu öyle şey. Bizim oğlan her zaman ki kesin Ahu' nun veya kardeşinin etrafında karşı cinsten birini görmüştür, sırf uzak dursunlar diye öyle söylemiştir. -Yani nişan falan yok. -Tabi ki yok Ebru kızın. Olması da imkansız. Barış, Aras ve Ahu ile süt kardeş. -Gerçekten mi? -Bizim iki oğlan da kardeşlerinin yanında kimseyi görmek istemezler, muhtemelen nişanda birinin ters hareketini görmüştür o yüzden öyle demiştir Ebru kızım. Kızım sen niye bu kadar şaşırdın ki? Mutlu olmuş gibisin. -Ha, yok, yani size öyle gelmiş. Nişan falan yoktu. Ahu kimseyle nişanlı değildi. Dünden beri huzursuz nefes alıp vermelerim sona ermişti. Rahatlamıştım. Yanımdakilerinde mutlu olduğunu biliyordum. Görkem masanın altından bacağımı sıkarken, Selçuk da çaktırmadan omzuyla omzuma vurmuştu. Artık afiyetle yemek yiyebilirdim. Tabağımın boş kısmına servis tabağından sarma alarak koydum. -Anne bunlar nasıl sarma. Bunlar sarma değil bildiğin dolma olmuşlar. -Oğluşumun sardığı sarmalara laf ettirmem. -Ne yani ağabeyim mi sardı? -Evet. Daha doğrusu sarmak zorunda kaldı. Ağzımdaki sarmayı zorla yutup su içtim. Şerefsiz yüzünden dünden beri ne yaptığımı bile bilmiyordum. Kalbime indirecekti. -Oğluşum kelimesi galiba anneler arasında meşhur galiba. Ufuk' un da annesi oğluşum diye seviyor bu çam yarmasını. Solumdaki Görkem 'e tam söylenecekken kafamı kaldırdığımda ağabeyinin elinden tutup kulağına fısıldayan Ahu' yu görünce içimden bir şeyler kopmuştu. İkisinin en hassas noktası belki de tek hassas oldukları noktaydı. Anne ve baba özlemi. Kimse fark etmemişti bu halleri. Ben de konuyu değiştirmek adına Aras' a yönelik konuşmaya başladım. -Kardeşim sen ne işle uğraşıyorsun? -İç mimarım. Özel bir şirkette çalışıyorum. Konunun değişmesinin ardından rahatlayarak konudan konuya atlamıştık. Yemekten sonra çay ve tatlı faslını gerçekleştirmiştik. Saat ona gelirken müsaade isteyerek kalkmıştık. Selçuk önce Merve' yi evine bırakıp otele geçerken biz de babamlara geçerek valizlerimizi alarak vedalaşmıştık. Saat on iki buçuğa gelirken ancak varmıştık havalimanına. Timin geri kalanı bizden önce gelmişti zaten. İşlerimlerimizi halledip uçağa binmiştik. Uçağın kalkmasına yirmi dakika vardı. Telefonumu çıkarıp dün yaptığım saygısızlıktan dolayı Ahu' ya mesaj atmaya karar verdim. Gayet normal bir soru sormuşken, içeri de duyduklarım yüzünden kıza çıkışmıştım. {Selam... Lafı dolandırmak istemiyorum. Dün yaptığım yersiz çıkıştan dolayı özür dilerim.} {Başkasına sinirlenmiştim. Sen de o sırada yanıma gelince farkında olmadan sinirimi senden çıkardım. } {Gerçekten kaba davranışım özür dilerim.} Telefonu kapatmam gereltiği söylenince telefonu uçak moduna aldım. AHU' DAN Misafirlerin kalkması ile yengem ve amcama kahve yapmıştım. Onlar kahvelerini içererken biz de ağabeyim ve Buket ile ortalığı toparlamıştık. En son ağabeyim çöpü götürmüştü. Ben de Buket' e salona geçmesini söyleyip bize de kahve yapmaya koyulmuştum. Kahveleri yapıp salona geçtiğim de ağabeyim de gelmişti. Biz kahvelerimizi içerken amcam da televizyon izliyordu. -Oğlanların hepsi efendi. Biri evlenmiş yuvasını kurmuş. Diğeri de evlenecek Allah'ın izniyle. En uzun olanı da evlense tam olacaklar. Belli ki hayatında biri yok. Ahh keşke oğlanla aramızda samimiyet olsaydı Melahat' ın kızını söylerdim. Çok yakışırlar. İçtiğim kahvem boğazımda kalırken, hain Buket de kıs kıs gülüyordu. Melahat teyzenin kızı ne alaka. Mis gibi yeğenin duruyor burada. O kız da kim. Ben varken o sümüklü Hülya ' da kim oluyor. Çarpılacaksın Ahu. Gül gibi kız. Ben ne alaka. Saçmalama Ahu. İyice kafayı sıyırdım. -Yok ya, anne adamı görmedin mi kesinlikle hayatında biri vardır. -N. Ne? Olsa bilirdik. Yani Ebru söylerdi. -Ebru, niye arkadaşının özelini sana anlatsın ki. Arkadaşlığınız çok yeni değil mi? -Öyle ama söylerdi yani. Söylemeli yani. Dimi? -Ben bilmem. Zilin çalması ile kapıyı açmıştım. Barış ağabey gelmişti. Beraber içeriye girmiştik. Sohbet koyuydu. Hatta konu bir ara nişanlılık mevzusuna gelmişti. Ağabeyim olayı tam anlamasa da Barış ağabeye tam destek vermişti. Amcam ve yengem cık cıklarken Buket her zaman ki gibi sırıtarak olanları izliyordu. Saat gece yarısına gelirken amcamlar evlerine gitmişlerdi. Onların ardından kahve fincanlarını makineye atıp odama geçtim. Pijamalarımı giyerek banyoya geçerek rutin işlerimi halledip yatağa girdim. Saatlerdir elime telefonu almamıştım. Telefonu aldım elime. İki arama, üç mesaj vardı. Aramalar Seda ' dandı. Büyük ihtimalle yemek nasıl geçti diye aramıştı. Yarın aramaya karar verip mesajlara girdim. Mesajlar Ufuk' dandı. Heyecanla ismine tıklayıp mesajları okumaya başladım. Dün ki davranışı yüzünden özür diliyordu şapşik. Öhöm kendine gel Ahu. On dakika önce mesajlar atılmıştı. Şu an uçak da oldukları için atacağım mesajı onlar inene kadar göremeyecekti. Ne yazsam acaba? Acaba Barış ağabeyin dediği şey doğru da bugün nişanlı olmadığımı öğrenince mi özür dilemeye karar verdi. Aaa, bir dakika bir dakika. Bu adam dün nişanlı olduğunu sandığı için sinirliydi öyleyse. -YAAAA. İNANMIYORUM. Odamın kapısının açılmasıyla irkilerek yataktan düştüm. -Ne oluyor, hırsız mı var? -Ne hırsızı ağabey. -Ne bağırıyorsun gece gece? -Ha şey, Seda mesaj atmış da ona şey ettim. -Hasbinallah. Kızım başıma ceza mısın sen. Yat, uyu delirtme beni. Ağabeyimin elimden tutup kaldırması ile yatağıma oturdum. Sırıtıyordum. Utanmasam kahkaha atacaktım. 《Estağfirullah, önemli değil. Olur öyle şeyler Sinan da babasına toprak atmıştı. 》 《Ah ,şimdi soracaksın ki Sinan kim diye. Dizi karakteri. Bu replik bir ara twitter da bayağı diziyi izleyen kitle arasında popülerdi. 》 《Acaba twitter hesabı mı açsan? Yani böyle anlatınca, oradaki ortam gibi olmuyor. Gerçi dizi insanı hastanelik ediyor ama fena halde sarıyor. 》 《Upss, sanırım gece gece fena halde saçmaladım. Görmemezlikten gel. Uykusuzluk çeneme vurdu zaar.》 《Çok konuştum. Asıl konuya gelirsek özürlük bir durum yok. İyi geceler. Gerçi sen sabah görürsün. 》 《Aff. Boşver beni. Arada böyle oluyorum ben. İyi günler. Allah'a emanet ol. Görüşürüz. 》 Son mesajı atınca ne yazdığım dank etmişti. Mesajı da silemezdim. Çünkü teğmen normal mesajlar kısmından mesaj atmıştı. Ben de oradan cevap verdim. Büyük saçmaladım. UFUK' DAN Taksiye binmiş nizamiyeye gidiyorduk. Selçuk yanımda Merve ile mesajlaşırken aklıma Ahu gelmişti. Acaba mesajıma cevap vermiş miydi? Telefonu cebimden çıkarıp hemen uçak modundan çıkardım. Ardı ardına bildirin gelirken içlerinden çöl ahusu yazan isme tıklayıp mesajları okumaya başladım. Mesajları okuyunca kahkaha atmaya başladım. Sabah sabah ne güzel güldürmüştü ela gözlü. -Sen olmuşsun usta. Önümüzdeki ay senin kız istemen için İstanbul' a gideriz. -İnşaallah. Gevşekçe gülen Selçuk' u boşverip mesaj yazmaya başladım. {Görüşür müyüz gerçekten?} 💣💣💣
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD