Nişanlım

1237 Words
Selamun aleyküm 🍂🍂 Keyifli okumalar...🍭🍭 UFUK' DAN Tim olarak İstanbul 'a gelmiştik. Selçuk ve Merve' nin nihayet nişanı olacaktı. Selçuk iki gün önce gelmişti hazırlıklara ilgilenmek için. Biz de bu sabah gelmiştik. Yarın akşam geri dönecektik. Görkem ve Ebru benimle birlikte babamlarda kalırken timin geri kalanı nişanın yapılacağı mekana yakın bir otelde kalıyorlardı. Biz önden mekana gidecektik. Annemlerde sonradan geleceklerdi. Şimdi de Görkem ile Ebru' nun hazırlanmasını bekliyorduk. -Maşaallah benim oğluma. Nasıl da yakışıklı olmuş. Bu akşam da seni everemezsem daha da evde kalırsın. -Anne!! -Sus bakayım. Bak Görkem oğluma evlendi, barklandı. Yakında çocuğu da olur, sen ancak böyle kal. -Nesrin teyzem, merak etme oğlun başına kalmayacak. Yakında hayırlı bir işiniz var benden söylemesi. -NE. BENİM OĞLUŞUM DA MI EVLENECEK? -Anne bağırma lütfen. Yok öyle bir şey bu zevzek saçmalıyor. -Bana bak, doğruyu söyle. -Yok diyorum ya. -İyi öyleyse ben bu gece nişan da gönül rahatlığı ile kız bakabilirim. -Pes. Gerçekten pes. Onları salon da bırakarak ceketimi alarak bahçeye çıktım. Ahu' ya söyleyemeden neredeyse tüm ülke öğrenmişti şu gerzek herifler sayesinde. -Mecnun bey biz hazırız. Hadi gel. Ebru' nun sesini duymamla yanlarına gittim. Anahtarı Görkem 'e atarak arka koltuğa geçtim. Benimle uğraşmasınlar diye gözlerimi kapattım. Yoksa yol boyunca Ebru' nun şöyle yap, böyle yap söylemlerini dinleyecektim. Kolumun dürtülmesi ile gözlerimi açtım. Araba durmuştu, hatta Ebru inmişti. -Geldik, kardeşim. -İki dakika da sızmışım. -Kaç gündür canınız çıktı. Gayet normal değil mi sızman. Ceketimi alarak indim arabadan. İkili el ele tutuşarak içeriye girerken ben de arkalarından gidiyordum. Acaba Ahu' ya duygularımı söylesem biz de böyle el ele tutuşurmuyduk? İmkansız... Kız tokalaşmak için bile elini uzatmazken asla tutmazdı elimi. Neden tokalaşmıyor acaba? Acaba elimin kirli olduğunu mu düşündü? Kapıda duran anne ve babalara selam verip boş masalardan birine geçtik. Ebru kızların giydikleri kıyafetleri eleştirip, rüküş mü şık mı diye ayırıyordu. -Yok artık. İnanmıyorum. Allah'ım bu güzelim gözlerim doğru mu görüyor. -Ne oldu güzelim? Pişti olan mı var? Harbiden büyük rezalet. Görkem ' in son söylediğine hepimiz kahkaha atmıştık. Anlamıyordum kadınları ne var yani aynı kıyafeti giymişseniz. Ne oluyor sanki, gören de dünyanın sonu gelmiş. -Üff, ne alakası var. Ufukkkkkk. -Ne var Ebru, saracak başka insan mı kalmadı. -Cık. Bu kıyağımı unutma ve karşıdaki masaya bak. Bak bakalım kim oturuyor orada. Kim bilir hangi saçmalığı gösterecekti. Gönlü olsun diye arkamı dönüp dediği yere baktım. Çöl ahusu... Çöl ahusu buradaydı. Karşımdaki masa da oturuyordu. Aynı ortamdaydık. -O , o burada. -Kim lan? -Ela gözlü bir çöl ahusu... AHU' DAN -Yok artık. -Ne oldu kız? -Bunlar onlar. -Kim? -Beni bulan teğmen ve arkadaşları. İçlerindeki sarı saçlı kız hemşire ve eşi benimle ilgilendi. Şu full siyah giyinen kişi bulmuştu beni. -Vayy be. Kız adam da senin gibi simsiyah giyinmiş. Neydi bu adamın adı? -Ufuk. Da ne yapacaksın? -Soyadı ne? -Ne bileyim ben. Şahin 'di galiba. -Ufuk Şahin... Ahu Şahin... Ayy adamın soyadı nasıl da yakıştı. Bence evlenin. Ben okeyim. -Eee , yuh artık. -Aman ne var be. -Kalk git arkadaşının yanına. Takı takılana kadar dururum. Hatta sen dur ben karşıdaki cafelerden birinde oturup seni bekleyeyim. Ha olur mu? Bence de olur. -Saçmalama. Anneme ne diyeceğiz sonra. -Orası beni ilgilendirmiyor. Adamla dava boyunca iletişim halindeydim. Dava sonuçlandı bir kere bile ne aradım ne de mesaj attım teşekkür amaçlı. Resmen işim bitene kadar adamı kullandım. Sonra da yüzüne bakmadım. -Resmen değil bizzat kullanmışsın. Allah'ın sevdiği kuluymuşsun da adamı karşına çıkardı. Hazır aynı ortamdasınız git bir teşekkür et. -Ama... -Aması yok. Fırsat bulduğunda hatta Merveler gelmeden önce git konuş. -Hep o ruhsuz arkadaşın yüzünden. Niye geldiysem nişanına. -O da senin için ruhsuz diyor. Bence çok iyi anlaşırsınız ama siz böyle devam edin. -Siz benim dedikodumu mu yapıyorsunuz? -Elbette. Ne sandın. Kafamı kaldırıp tekrar o masaya bakınca teğmen ile göz göze gelmiştik. Artık kaçma gibi bir şansım da yoktu. UFUK' DAN Göz göze gelince nutkum tutuldu resmen. Gerçi göz göze geldiğimiz gibi gözlerimi çekmişti. -Ben gidip bir merhaba diyeyim. Gelen var mı? Ufuk? -Ha. -Ohooo bu şimdiden uçmuş. Ebru diyor ki yengenin yanına gidip selam vereyim diyor. Sen de gelir misin diyor? -Olur. Çok iyi olur. Sen de gel Görkem. Diyerek ayaklandım. AHU ' DAN -Ayy, hayır. -Ne oluyor be? -Üçü buraya geliyor. Hayır ya. Ben başımı koyuyorum. Gelirlerse uyudu dersin. -Saçmalama. Rezil etme kendini. Gören gördü zaten. -A... -Kapa çeneni, yoksa anneme olmayan şeyler söyleyip başına bela ederim. Oflayarak önüme döndüm. Telefonla uğraşıyormuş gibi yapmaya başladım. Göz hizama giren ayakkabılar ile başımı kaldırdım. Ve beklenen son... -Merhaba Ahu. -Merhaba Ebru. Diyerek Ebru' nun sarılmasına karşılık verdim. Geri çekilip karşımda duran ikiliye baktım. -Merhaba. -Merhaba yen... Ahu hanım. Teğmeni tutan öksürük krizinden sonra normale dönüp cevap vermişti. -Merhaba Ahu. -Merhaba tanıştıran olmadı, ben Buket. Ahu' nun kuzeniyim. -Memnun oldum. Ben de Ebru. -Görkem. Ebru' nun eşiyim ve askeriyede doktorum. -Ufuk. Ufuk Şahin. -Tanıştığıma memnun oldum. -Selçuk ile akrabalığınız mı var? -Selçuk? Selçuk kimdi be? -Ailenizin geldiği gün odasında misafir eden arkadaşımız. -Anladım. Hayır, kendisini ilk defa askeriye de gördüm. -Kız tarafı mı erkek tarafı mı? -İkisi de değil. -Nasıl? -Ahu 'nun alakası yok. Merve benim üniversiteden arkadaşım. Ahu da zaten buraya benim zorumla geldi. -Ha kız tarafı... Merve' yi tanıyorsunuz yani. -Tanımaz olaydım. -Bir şey mi dedin Ahu? -Ha, yok. Ayak da kaldınız, oturun isterseniz. -Olur... Ama dediğin şeyi duydum. -Ebru... Direkt Ebru diyebilirim değil mi? -Elbette, gereksiz resmiyete hiç gerek yok. -Anlaştık... Sana olayı şöyle özetleyeyim Merve ve Ahu pek anlaşamaz. Hatta hiç anlaşamaz. -Neden özel bir sebebi mi var? -Yooo, gıcıklığına. UFUK' DAN -Eltiler anlaşamıyormuş ya la. -Sus lan duyacaklar şimdi. -Vay senle Selçuk' un haline. İki arada kalacaksınız. Eltiler savaşı en sevdiğim. Zamanın da filmini izlemiştim, sıra gerçeğini canlı canlı izlemede. Susmuyordu şerefsiz. Masanın altından bacağına geçirdim. -Ağhhh. -Görkem, hayatım bir şey mi oldu? -K. Kramp girdi bacağıma. Önemli bir şey değil güzelim siz devam edin. Onlar kendi aralarında konuşurken ben de çaktırmadan Ahu' ya bakıyordum. Yanlışlıkla bile olsa gözü gözüme değmiyordu. AHU' DAN Sohbet bayağı koyulaşmıştı. Erkekler müsaade isteyerek arkadaşlarının yanına gitmişlerdi. Ebru kendi masalarında tek kadın olduğu için gitmemiş bizimle beraber oturmuştu. -Ne zaman gideceksiniz? -Yarın akşam. -Çok erkenmiş. Biraz daha kalırsınız diye düşünmüştüm. -Aramızda kalsın ama birkaç gün sonra operasyona gidecekler. Nişan için zar zor izin alabildiler. -Anladım... Şey eğer diğerleri için de uygunsa yarın akşam bize yemeğe gelin. Yaşananlardan sonra teşekkür etmeye fırsatım olmadı. Belki akşam yemeğini teşekkür olarak yapabilirim. -Yaa, çok iyi olur. Bizimkiler çok sevinecekler bu habere. -Anlamadım, neden? -Yani, şey uzun zaman oldu ev yemeği yemeyeli. O yüzden dedim. -Onlara sormadan evet dedin ama sıkıntı olmaz umarım. -Yok be. Aksine çok sevinirler. UFUK' DAN -Evet Nesrin teyzeciğim şu Ebru' nun yanında olan siyahlı kız. -Ayy çok güzelmiş. Ben bir gidip kızın ağzını arayayım. -Aman teyzem dur gitme. Oğlun sonra canımı okur. Zaten Ebru kızın ağzını arıyor. Karşımda fısır fısır konuşan ikiliye kaşlarımı çatarak baktım. Kim bilir ne planlıyorlardı. Selçuk iti beni delirtme görevini resmen Görkem'e vermişti. -Ne konuşuyorsunuz fısır fısır? -Hiçç... Hadi kalk gidelim. Ben karımı özledim. -Hadi gidelim. -Bak teyzem hiç de hayır demiyor. Önceden olsa dünyanın küfürünü ederdi bu oğlun. Biz masaya doğru giderken onların masasına da biri gelmişti. Normal biri değil. ERKEK gelmişti. Önce o kız ile sarılıp, sonra Ahu ile sarılıp Ahu' nun yanına oturmuştu. Adımlarımı hızlandırarak birkaç adım da masalarının önüne gittim. -Buyur birader, kime bakmıştınız? -Kusura bakmayın, karımı almam lazım artık. Ebru hayatım. Elini Ahu' nun omzuna atarak kulağına bir şey fısıldamıştı. Delirmek üzereydim. Benim elimi tutmayan kadın yanındakiyle dip dibeydi. -Tanışamadım. Ben Görkem, dediğim gibi Ebru' nun eşiyim. -Memnun oldum birader. Ben de Barış. Buket 'in ağabeyi, Ahu' nun nişanlısıyım. 💣💣💣
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD