Elif
Üzerimde yeni gelinlere has utangaçlıkla, dün gece nikahlandığım adamın kollarından çıkıp hızlıca banyoya gittim.
Onu tanımıyordum, sevmiyordum ama tam ölmeye çalışırken yaşamak için ikinci bir şans gibi girmişti hayatıma.
Nazik biriydi. Canımı hiç yakmamış, beni kendine alıştıra alıştıra sahip olmuştu.
Karnımda başkasının bebesi varken yaptığımızın yanlış olduğunu düşünsem de ilk günden huzursuzluk çıkmasın diye fazlaca direnmemiştim çünkü o benim son umudumdu.
Dul bir kadın olarak baba evine dönmek istemiyordum. Annem, bu kirletilmiş halimle eve döndüğüm an beni en çok parayı veren kim olursa ona satacağını söylüyordu.
Daha nişanlıyken gebe kaldığım için, annemlerin gözünde namussuzdum. Kimse, rızamı almadan, canımı çıkara çıkara bana sahip olup sonra da düğüne iki hafta kala ölen şerefsiz nişanlıma kabahat bulmuyordu.
Kaynanam, nişanlımın karnıma zorla soktuğu bebeği “yavrumdan hatıra” diye illa doğurmamı istemiş ve daha kırkım bile dolmadan beni daha önce yüzünü sadece bir iki kez gördüğüm, büyük şehirli oğluna nikah etmişti.
Sevmek, aşık olmak, kendime telli duvaklı bir hayat kurmak zaten benim için artık hayal bile değildi.
En azından ona buna kuma olarak verilmekten kurtuldum diye düşünürken aslında evlendirildiğim adamın bana dokunacağını zannetmiyordum.
Sonuçta kardeşinin artığıydım ben. Okumuş, doktor olmuş, hayatı büyük şehirlerde geçmiş biri olarak beni kendine layık görmez, yanında göstermelik tutar sanıyordum.
Kaynanam, ikimizi birlikte odaya yolladığında ağzımdan “Azad abi” lafı kaçtığı zaman açık açık “ben senin abin değilim, bu evlilik de gerçek bir evlilik” deyip niyetini belli etmişti.
Gece bedenime sahip olurken kulağıma fısıldadığı, şimdi aklıma geldikçe bile utandığım şeyler, gelecekte aramız iyi olacakmış gibi hissettiriyordu.
Yine de ondan önce uyanıp, gece üryan bıraktığı bedenimi kolları arasında bulduğumda fazlasıyla utanıp soluğu banyoda almıştım.
Yıkanma işim bitse bile banyodan çıkmaya utanırken içeriden gelen ufak tıkırtılarla daha fazla bekleyemeden utana sıkıla odaya geçtim.
Pencereyi açmış, sabah sabah sigara içiyordu.
Başını çevirip göz göze geldiğimizde olduğum yerde kala kaldım.
Dün gece, yatakta karı koca gibi davranmak için birbirini tanımaya yada sevmeye gerek olmadığını görmüştüm ama şimdi ayakta nasıl davranılır bilmiyordum.
Tedirginliğimi fark ettiğinde gülümseyip göz kırptı.
“Yanıma gelsene.”