Eşyalarımı valize yerleştirdiğimde Tanju benden önce davranıp eline almıştı. Bahçedeki arabanın yanına giderken annesi yanıma geldi. “Gidiyor musun?”
“Evet evinizde misafir ettiğiniz için teşekkür ederim.” diyerek tebessüm ettim.
“Zorda kalmayı bekleme arada gel karşılıklı bir kahve içeriz.”
“Olur gelirim.” dediğimde uğurlamadan önce sıkıca sarılmış yanaklarımdan öpmüştü.
Arabaya bindiğimde yeni evime doğru yola çıktık. “Annem seni çok sevdi.” diyen Tanju’ya gülümsedim.
“Ben de onu sevdim çok sıcakkanlı biri.”
Yol geçip gittiğinde apartmanın önünde durunca valizimi de bagajdan aldı. Beraber üst kata çıktık ve eve girdik.
“Alışveriş yapmalıyım.” dedim. Sonraya bırakmak istemiyordum.
“Gidip halledelim.” dediğinde valizi bırakıp tekrar çıktık.
İlk önce bir süpermarkete girdik ve bakliyattan, sebzesine, yağından, baharatına, kadar bütün mutfak malzemelerini aldım ve tabi temizlik malzemelerini de yine eksiksiz tamamladım. Aldıklarım iki alışveriş arabasını doldurmuştu.
Kasadan geçtiğimizde ödemeyi yapmak için kartımı uzattığım an Tanju benden önce davrandı. “Hayır!” diye defalarca itiraz ettim ama vermeme engel olmuştu.
Aldıklarımızı arabaya taşırken yaptığı için hala sitem ediyordum.
“Böyle yapacaksan bir daha benimle gelme. Yanımda olman ve aldıklarımı taşımaya yardım etmen yeterliydi ödemeye neden karışıyorsun?”
Bagajın kapısını kapatıp bana baktı. “Gülüm on beş dakikadır aralıksız söyleniyorsun. Alt tarafı iki yiyecek parası verdim gerek var mı bu kadar kızmaya?”
“Evet var! Anladık zenginsin de kendi ihtiyaçlarımı karşılayamayacak biri değilim.”
Söylediklerimle ses tonu sertleşmişti. “Böyle bir şeyi ima bile etmedim yaptığımı başka yönlere çekme. Olduğum yerde bir kadına asla hesap ödetmem çıkar bunu aklından.”
“Gerizekalı.” diyerek arabanın tekerine tekme atıp oturdum ve kapıyı sertçe kapattım.
Yanıma oturduğunda tek kelime etmeden arabayı çalıştırdı.
Yolda giderken on dakika geçmişti ki konuşmaya başladı. “Biz az önce kavga mı ettik?”
“Galiba.” dediğimde gülmeye başladı.
“Gülme!” dedim ama ben de gülmeye başlamıştım.
“Başka bir yere uğrayacak mıyız?”
“Evet.” İlerideki mağazayı gösterdim. Önünde durduğunda, “Benimle gelmeni istemiyorum burada bekle.” dedim.
“Ciddi olamazsın.” dediğinde omuz silktim.
“İstemiyorum gelirsen yine alacaklarımın ücretini ödeyeceksin.”
Yaklaşık beş dakikada bunun için kavga etmiştik ama sonunda arabada kalması için ikna etmiştim.
Mağazaya girdiğimde birkaç tane nevresim takımı, pike, battaniye, yorgan, yastık aldım. Ödemeyi yaptığımda aldıklarımı kucaklamaya çalıştım ama olmadı. Tanju'yu arayıp yardıma çağırdığımda hemen taşımak için geldi.
Arabaya bindiğimizde oyalanmadan geri döndük ve aldıklarımızı eve taşıdık.
Kolundaki saate baktı. “Derse yetişmem gerekiyor ama bitince yanına geleceğim.” dedi.
“Olur ama gelirken yiyecek bir şeyler al.” dediğimde gülerek elini uzattı.
“Parasını ver alayım sonra fırça yemek istemiyorum.”
Dil uzattığımda belimden tutup kendine çekmişti. “Veda öpücüğümü istiyorum.” Dudaklarımı bulduğunda öpmesine karşılık verdim.
Gittiğinde üzerime rahat kıyafetler giyip temizlik yapmaya başladım. Ev temizdi ama yine de kendi temizliğimi yapmadan rahatça içinde yaşayamazdım. Klasik temizliğin yanında mutfaktaki bütün tencereleri, yemek takımlarını, bardakları bulaşık makinesine koyup hepsini yüksek sıcaklıkta yıkattım ki bunu yapmadan önce bukaşık makinesinin içini de temizledim.
Mutfak dolaplarının içini temizledikten sonra yıkananları kendi düzenime göre yerleştirdim. Aldığım nevresim takımlarını, pikeleri, battaniyeleri hepsini tek tek yıkadım ve yatağa sermeden önce yatağı da sabunlu suyla güzelce sildim.
Elbise dolabının içinde baştan sona sildikten sonra kıyafetlerimi yerleştirdim. Sonrasında salondaki koltuk takımını ve kitaplığın içini temizledim. Kitaplık şimdilik boştu ama orayı da alacağım kitaplarla dolduracaktım.
En son tuvalet ve banyoyu temizlemeye girdim. Çamaşır suyunu biraz fazla kullandığım için havanın soğuğuna aldırış etmeden bütün pencereleri açıp içerisini havalandırmaya çalıştım.
Hepsi bittiğinde banyoya girip güzel bir duş aldım ve yorgun halde salonda koltuğa uzandım.
Kapı çaldığında gidip açtım. Tanju gelmişti eve gelirken de pizza almıştı. “Çok acıktım.” dediğimde gülümsedi.
“Evi çamaşır suyu ile banyo mu ettirdin? Bu kokuda nasıl duruyorsun?” dedi.
“Pencereler açık birazdan geçer.” dedim.
Salonda oturduğumuzda sehpayı önümüze çektim. Pizza kutularından birini çıkarıp açtım. Yorgun bedenim yemek için yalvarıyordu. Sıcağına aldırış etmeden bir ısırık aldım. “Önümüzdeki üç ay temizlik yapmayı düşünmüyorum.” dedim yorgun halde.
“Ev parlamış.” dedi ve pencereleri kapatmak için kalktı. Havanın soğuk rüzgarı evdeki kokuyu gidermekte fazlasıyla etkili olmuştu.
Bütün pencereleri kapattığında yanıma gelip pizzadan bir dilim aldı. “Temizlemeseydim rahatça yaşayamazdım.”
Biten pizza diliminin yerine bir tane daha aldım. Saçlarıma sarılı havlu kayınca açılmasına izin vermeden tekrar düzelttim.
Normalde yediğimin iki katı yemiştim ama giden gücüm yerine zor gelmişti. Başımı Tanju’nun göğsüne dayadığımda kolu omzuma sarıldı. “Çok yorgunum.” dedim.
“Yarın nöbetin yoktu rahatça dinlenirsin.”
Göğsünde yatarken gözlerimi kapatmıştım. Hatta bir ara uykuya dalıp yarım saat kadar uyumuştum.
“Ben gideyim sen dinlen.” dediğinde itiraz ettim.
“Hayır göğsünde uyumak çok güzel.” dediğimde yattığım yere biraz daha yerleştim. Saçımdaki havlu açıldığında ıslak saçlarım göğsünü de ıslatmıştı. Havluyu alıp kenara koydu ve saçlarımı okşamaya başladı. Yorgunluktan dayanamamış yine uykuya doğru çekilmiştim.
~~~~
Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu ve hâlâ salondaki koltukta Tanju'nun göğsünde yatıyordum. Dün geceyle aradaki tek fark göğsüne ilk yattığımda ikimizde oturuyorduk ama şimdi ikimizde yatmıştık ve bu dar yere sığmıştık. Hatta nasıl yaptıysam bir bacağımı üzerine atmıştım.
Telefonunun yerde durduğunu görünce uyandırmadan aldım. O benimkini karıştırıyorsa ben de onunkini karıştırabilirdim. Yine uyandırmadan dikkatlice parmak izini okuttum.
İlk mesajlarına girmiştim. Elle tutulur bir şey yoktu sadece birkaç arkadaşıyla ders notları için konuşmuştu bir de Şirin ablaya dün gece mesaj atmıştı.
‘Annem arayıp duruyor bu gece gelmeyeceğim idare et.’
Gelen cevaba baktım.
‘Nerede olduğunu söylemezsen hayatta idare etmem yan kaynanamın ateşinde.’
Karşılığında Tanju’nun yazdığına baktım.
‘Eltinin yanındayım annemin haberi olmasın kurtulamam çenesinden elle tutulur bir şey uydur.’
‘Kaynanamın Gülbahçesini elinden kaçırırsan seni çiğ çiğ yer.’
Yazdığına istemsizce gülümsemiştim. Biz açıkça sevgiliyiz demesek de onlar çoktan anlamıştı.
Galerisine girdiğimde çektiği fotoğraflara baktım. Sosyal medya hesabındaki fotoğraflardan manken gibi pozlar verdiğini biliyordum ki fazlasıyla da yakışıklıydı.
En son fotoğraflar bana aitti. Göğsünde uyurken çekmişti.
Telefonu karıştırmaya devam ederken internetteki arama geçmişine bakmaya başlamıştım.
“Benim yaptığım tek şey arkadaşlarınla mesajlaşmanı okumaktı ve bunu gizlice yapmıyordum.”
Duyduğum sesle bir an panikleyip telefonu elimden fırlattım tutmaya çalışırken de ardından kafa üstü koltuktan düşmeye başlamıştım ki son anda belimden tutup geri çekti.
“Panikleyeceksen neden gizli gizli karıştırıyorsun?” derken gülüyordu.
Üste çıkmak için hemen hamlemi yaptım. “Sen, uyurken gizli gizli benim fotoğraflarımı nasıl çekersin?”
“Siz kadınlardan gerçekten korkulur anında nasıl üste çıktın!” Hâlâ gülüyordu pis. “Ee buldun mu bari elle tutulur bir şey?”
Önüme dökülmüş saçlarımı geri ittiğimde kolumla göğsüne dayanmış yüzüne bakıyordum. “Yalan yok internetteki arama geçmişinde olmadık videolar bulacağımı düşünmüştüm ne de olsa erkeksin ama tamamen temiz çıktın.”
“Çok şükür henüz o kadar yokluk çekmedim.” deyince yanağına tokadı indirmiştim.
“Gebertirim seni ne demek yokluk çekmedim ben hayatındayken gidip tek gecelik ilişki mi yaşıyorsun?”
Vurduğum elimi tutup öptü. “Ona da şükür ki o kadar alçalmadım.”
Mesleğimden kaynaklı mıydı bilmiyorum ama bu tür konularda rahat konuşurdum. “İyi yoksa elimden kurtulamazsın.”
Kendine çektiğinde dudaklarımdan öpmeye başladı. Öperken saçlarımı sıkıca kavramıştı. Olduğu yerde dönünce bu defa altta kalan ben oldum üste çıkan o.
Eli bacak arama kaydığında dudaklarının arasında, “Dur!” dedim.
Sözümle elini geri çekmişti. “İstemiyor musun?”
“İlkimi evlendiğim gece yaşamak istiyorum.”
“Neden benden ayrılmak gibi bir düşüncen mi var?” diye sordu.
Sözüyle gözlerimi devirmiştim. “Ne ilgisi var! Söylediğime gerçekten bu gözle mi bakıyorsun? Ayrılmayıp ileride evlenecek bile olsak bu öncesinde seks yapmamızı gerektirmez.”
“Yani sorun ben değilim sadece evli olmamamız mı?”
“Evet. On yıl sevgili kalıp sonrasında evlenecek olsak da bunun için on yıl beklerim ve senden de aynısını yapmanı isterim.”
Alnımdan öpüp üzerimden kalktı. “Bir daha asla bu şekilde yaklaşmam. Biraz konuşmalarının rahatlığına kandım.”
Yattığım yerden doğruldum. “Her türlü konuda rahatça konuşurum ama sadece konuşurum.”
“Öpmemde sakınca var mı?” diye sorduğunda gülümseyerek başımı hayır anlamında salladım ve dudaklarıma yaklaştığında öpmesine karşılık verdim.