Geçen iki hafta boyunca Tanju ile neredeyse hiç görüşememiştik. İki hafta boyunca onun sınavları vardı bu sürenin bir haftasında ben de eğitime gitmek zorunda kalmıştım ve birbirimize iyi geceler, günaydın mesajı atmak dışında hiç konuşamamıştık.
Bugün son sınavına girecekti ve sonrasında vakit geçirebilirdik. Hep O benim yanıma geliyordu bu defa da ben onun yanına gitmek istemiştim. ‘Üniversitenin önündeyim.’ diye mesaj attıktan on dakika sonra cevap geldi.
‘Yoldayım beş dakikaya oradayım.’
Olduğum yerde beklemeye devam ederken önümde duran arabanın camı açıldı. ‘’Gülüm, arabaya bin trafiği kapattım.’’ dediğinde hızlıca arabaya bindim.
Üniversitenin içine girdiğinde arabayı park edip durdu. ‘’Gelmeni beklemiyordum.’’ dediğinde tebessüm ettim.
‘’Sürpriz yapmak istedim. Son sınavına gireceksin sonrasında beraber bir şeyler yaparız diye düşündüm.’’
‘’İyi yaptın sen gelmeseydin de sınavdan çıkınca ben gelecektim.’’ Dudağımdan hızlıca öpüp geri çekildi. ‘’Özlemişim.’’
‘’Ben de özledim ama sınava geç kalma burada bekliyorum.’’
‘’Arabada bekleme kantine götüreyim bir kahve ısmarlayayım sen içene kadar ben de sınava girip gelirim.’’
Anında itiraz ettim. ‘’Gerek yok beklerim arabada.’’
‘’Karşı çıkma işte Gülüm ne yapacaksın arabanın içinde.’’
Söylediği gibi yapmış kantine getirmişti. İçerisi beklediğimden daha büyüktü ve neredeyse her masada bizim yaşlarımızda öğrenciler vardı. Konuşulanların uğultusu her yeri sarıyordu ama hemen hepsi biten sınavları nasıl kutlayacaklarını konuşuyordu.
Boş bir masaya oturduğumda kahve alıp getirdi. Elindeki kitapları masanın üzerine bıraktı ama özellikle defterini üste koymuştu. Kapağında Tanju Titan yazıyordu ki muhtemelen dersi dinlerken sıkıntıdan yazmıştı çünkü karalama olduğu çok belliydi ve zamanında lisede sıkıldığım derslerde aynısını ben de yapardım.
‘’Defteri neden üste aldın?’’ diye sordum.
Konuşurken elinin biri oturduğum sandalyede diğeri masadaydı ve yüzüme eğilmişti. ‘’Üzerinde adım var ya biri yanına gelecek olursa görüp vazgeçsin diye.’’
‘’Kıskanç.’’ dediğimde gülmüştüm.
‘’Ben gidiyorum yoksa geç kalacağım. Bir saat sonra görüşürüz.’’
‘’Görüşürüz.’’ dediğimde gitmişti.
Kahvemi içerken bir yandan da vakit geçirmek için çantamdan çıkardığım kitabımı okuyordum. On beş dakika geçmişti ki karşımdaki sandalye çekildi ve tanımadığım biri oturdu.
‘’Selam.’’ dediğinde bakışlarım soru doluydu. Bence erkekler güzelliğe değil de okuduğumuz kitaplara çekiliyordu yoksa her kitap okumak istediğimde masama biri gelip izinsiz oturmazdı.
‘’Masamdan kalkar mısın?’’ dedim.
Yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. ‘’Kahvene eşlik edebilirim.’’ dediğinde bakışları masanın üzerindeki kitaplara kaydı. Defteri kendine çektiğinde özellikle ismin yazdığı yere baktığının farkındaydım. ‘’Kusura bakma.’’ diyerek sessizce kalkıp gitti.
Tanju söylediğinde birinin sadece ismi görüp kaçmasını beklememiştim ama yanılmıştım.
Kitabıma geri döndüğümde on dakika sonra tekrar karşı sandalyeme biri oturunca biraz öfkelenmiş halde kitabımı kapattım. Gelene baktığımda öfkem yerini şaşkınlığa bırakmıştı. Tanju’nun eski sevgilisiydi. İsmini hatırlamak için biraz düşünmem gerekmişti; Yüsra
‘’Ne istiyorsun?’’ dedim açıkça
‘’Tanju ile sevgili misiniz?’’ Kış soğuğuna rağmen poposunu açıkta bırakan bir mini etek giymişti ve üzerindeki kazak olsa da omuzları göğüs kısmı tamamen açıktaydı. Makyajı da aşırı ağırdı. Görüntü olarak birbirimize çok zıttık. Tanju onun tarzında kadınları seviyorsa bana nasıl aşık olmuştu benim tarzımda olanları seviyorsa ona nasıl bakmıştı?
‘’Sana ne!’’ diyerek tersledim.
‘’Terslediğine göre sevgilisiniz.’’ Rahatça arkasına yaslanıp bacak bacak üstüne attı. Ağzında şapırdatarak çiğnediği sakızı alıp bant niyetine dudaklarına yapıştırasım vardı ama kendimi tutuyordum.
‘’Ne istiyorsun?’’ dedim üstüne basa basa.
‘’Sevgilinin nasıl biri olduğunu biliyor musun? Ayrıldığımız günü anlattı mı?’’
Söylediğine gülmüştüm. ‘’Ah sanırım en yakın arkadaşıyla onu aldattığın günden bahsediyorsun!’’
Masanın üzerinden bana doğru eğildi. ‘’Evet arkadaşını ölme derecesinde hastanelik edip tutuklandığı günden bahsediyorum.’’
Pekala bu benim için yeni bir bilgiydi. Sonrasında günlerce içip sarhoş olduğunu bu yüzden sürekli kavgalara karıştığını biliyordum ama Yüsra’nın söylediğini hiç anlatmamıştı.
‘’Yüz ifadenden anladığım kadarıyla haberin yok. İşin garip yanı ne biliyor musun; olayın ardından korkutucu tipte adamların gelip hepimizin ifadesini kendi istedikleri gibi vermeye zorlaması ki hastanelik ettiği arkadaşı bile gerçekleri anlatmadı ve sebebini sorduğumda tek kelime etmedi ama sanırım bizi ziyaret eden o adamlar onu da ziyaret etmişti.’’
‘’Bana bunları neden anlatıyorsun? İstediğin şey Tanju’dan ayrılmamsa ben onu bıraksam bile sana dönmez.’’
Dudakları tebessümle kıvrıldı. ‘’Söylüyorum çünkü nasıl biriyle birlikte olduğunu öğrenmeni istiyorum şu an sana iyi davranıyor olabilir ama bir gün ayrılacak olursanız ölümcül yüzünü görüp şaşırma.’’
‘’Söyleyeceklerin bittiyse gidebilirsin.’’ dedim.
O gidene kadar Tanju gelmişti. Yüzünde oluşan ifade çok korkutucuydu. ‘’Ne işin var senin burada!’’
Yüsra çok normalmiş gibi, ‘’Kız kıza laflıyorduk.’’ diyerek masadan kalkıp gitti.
‘’Hadi gidelim.’’ diyen Tanju elimden tutup yanında sürükleyerek dışarı çıkarmıştı.
‘’Elimi acıtıyorsun.’’ dediğimde söylediğimi duymamıştı. ‘’Tanju!’’ dediğimde sesim sert çıkmıştı ve bakışları yüzüme döndü. ‘’Elimi bırak canım yanıyor.’’ diye tekrar ettim.
Sıkı tuttuğunu fark edince hemen elini geri çekti. ‘’Özür dilerim.’’
Arabasının yanına geldiğimizde kilidi açınca sakin kalmaya çalışarak kapıyı açıp bindim. Kavga edeceksek bile bunu insanların gözü önünde yapmayacaktım.
Şoför koltuğuna oturduğunda bana doğru döndü. ‘’Sana ne söyledi?’’
‘’Arkadaşını nasıl hastanelik ettiğini, senin tutuklandığını ve sonrasında onları ziyaret eden adamlarınızı. Ailenin gerçek yüzünü bilmiyor değil mi?’’
Başını hayır anlamında salladı.
‘’Tanju normalde olsa bu duyduklarımla arkama bakmadan gider seni terk ederdim ama hayatının diğer yönünü gördüm ve en başında kabul ettim bu yüzden bir şey söyleyemiyorum.’’
Eliyle alnını ovuyordu. ‘’Gülüm, amacım arkadaşımı öldürmek değildi. Onları öyle görünce ihanetin acısı ağır geldi. Bunun en büyük sebebi onu kardeşim bilmemdi. Ne olursa olsun benim sevgilim dediğim kadına o gözle bakmaması gerekirdi. İkisini beraber görünce de o anın verdiği öfkeyle ne yaptığımın farkında değildim.’’
Elimi tuttuğunda bu defa nazikti. ‘’İçimde Yüsra’ya karşı en küçük bir sevgi kırıntısı yok. Kalbimi sonuna kadar sana açtım ve senin sevginle doldurdum. Lütfen beni geçmişimle yargılama.’’
‘’Geçmişinle ilgili bilmediğim başka bir şey var mı?’’ diye sordum.
‘’Hayır sadece benden korkmanı istemediğim için bu durumu ayrıntısıyla anlatmamıştım.’’ Yüzüme bakışları dolu doluydu.
‘’Seni olduğun gibi kabul etmemi istiyorsan bana her konuda dürüst ol. Korkarım diye düşünüp olanları kendine saklama ve açıkça söyle.’’
‘’Söz veriyorum bir daha asla saklamam.’’
Elimin üzerinden öptüğünde tebessüm ettim. “Affedildin.” dedim.
Yola çıktığında bir süre sonra bir kafeye girdik. Yiyecek sipariş verip yemeye başladık. “Sınavlar nasıldı?” dediğimde ağzındaki lokmasını yutana kadar cevap vermek için bekledi.
“Geçerim hepsinden çünkü çok zeki bir insanım.”
“Zeka seviyen duruma göre değişiyor.”
“Mesela ne gibi?” dediğinde gülerek cevap verdim.
“Mesela beni gördüğünde zekan puf yok oluyor ve aptallaşıyorsun.”
Söylediğime gülmüştü. “Aşkından oluyor o söylediğin.” Kendi tabağındaki yiyecekten dudaklarıma uzattığında alıp yedim. “Önümüzdeki iki günün boş mu?”
“Evet.” dedim. Biraz nöbet aram vardı.
“Arkadaşlarla sınavların bitişini kutlamak için iki günlüğüne şehir dışına kaçalım diyoruz gelir misin? İstersen beraber gideriz istemezsen gelmiyorum diyeceğim.”
“Nereye?” diye sordum.
“Yakın bir köyün yaylası varmış tutturdular gidip bir gece kamp yapalım tadını alalım diye ama hiçbirimiz daha önce öyle bir yere gitmedik ve kampta yapmadık.”
“Bilmediğiniz boyayı boyayacaksınız yani.” Gülerek konuşmuştum O da gülerek onaylamıştı. “Gelecek arkadaşların hangi tarafta?”
“Tamamen normaller aileleri sıradan iş insanları ve beni de öyle biliyorlar.”
“Peki gidelim de şu boyanın rengine bakalım.” dedim.