DURUMA GÖRE BAKARIZ

1196 Words
‘’Ne gerek vardı kızım?’’ diyen annem ağlamaya başlamıştı. Ekrandaki görüntüsüne tebessüm ettim. ‘’İçimden geldi.’’ dedim. İlk maaşımla anneme, babama ve kardeşime hediye alıp göndermiştim ve kargo ellerine yeni ulaşmıştı. Büyük bir şey değildi üçüne de kıyafet almıştım ama kendi kazandığım parayla almanın verdiği mutluluk çok güzeldi. ‘’Benim ilk göz ağrım büyümüş de parasını kazanmaya başlamış.’’ diyen babama öpücük attım. ‘’Kıyafet için teşekkür ederim beğendim ama onun yerine para vermeni tercih ederdim.’’ dedi kardeşim. Gülerek, ‘’Küçük ergen.’’ dediğimde dil uzattı. Konuşmamız bittiğinde telefonu kapattım. Kendi paramı kazanmak biraz garip geliyordu. Ev kirasıydı, faturalardı bugüne kadar dert ettiğim şeyler değildi ama artık ilgilenmek zorundaydım. Gerçi oturduğum evin kirası işyerindekilerin konuşmalarından anladığım kadarıyla şehrin genel kira ortalamasının altındaydı ama sebebini bilmiyordum. Ev güzeldi, bir eksiği yoktu ve benim için yetiyordu ki bir de eşyalıydı. Televizyona bakarken Tanju’ya mesaj atıp atmama konusunda karar vermeye çalışıyordum. Bugün için buluşalım demiştik ama mesaj atarsam çok mu istekli görünürdüm? İstekliydim ama yine de tanıştır diye sıkboğaz etmek istemiyordum. Ben kara kara düşünürken mesajı o atmıştı. ‘Buluşalım mı?’ ‘Buluşalım.’ yazıp gönderdim ve hemen hazırlanmaya başladım. Kıyafet, makyaj, saç derken iki saat geçmişti. Parfümümü sıkıp çantamı alıp hızlıca evden çıktım. Sözleştiğimiz kafeye geldiğimde Tanju’nun olduğu masayı görünce o tarafa yöneldim. Allah’ım karşımdaki gerçekten Şirin AL’dı. Tanju hepimiz için birer kahve söylerken ben aptallaşmış haldeydim. ‘’Hala inanamıyorum.’’ dedim Şirin AL’a bakarken. ‘’Yok yok gerçeğim.’’ dedi gülerek. Az önce bana gülmüş müydü? Kesinlikle gülmüştü. ‘’Tamam kırk kilodan altmış kiloya çıkıp pilates topu gibi bir karınla geziyor olabilirim ama hamileyim sonuçta olsun o kadar.’’ Kadının hamile hali bile çok güzeldi. ‘’Yüzünüzde hamilelikten kaynaklı bir parıltı var. Bebeğiniz erkek mi olacak?’’ diye sordum. Saçma bir soru mu sormuştum? Ne konuşacağımı şaşırmış durumdaydım. Elini hafifçe masaya vurdu. ‘’Nerde erkek olsaydı var ya of arkasına sığınıp kocama neler yaptırırdım da kız olacak.’’ Rahatlığı hakkında konuşulduğu kadar vardı. ‘’Yenge, ağabeyim senin için dünyanın bir ucundan kar getirdi hala erkek olsaydı diyorsun.’’ Tanju’nun sözleriyle dayanamayıp araya girdim. ‘’Paylaşımınızı görmüştüm. Cidden yaz günü kar bulup getirmiş çok şanslısınız.’’ Bunu dünyadaki kaç erkek yapardı ki? ‘’Şanlıyım tabi kız Güllü Çiçek, adam benim kocam adam ama kardeşi de ağabeyi gibi adamdır.’’ Eliyle Tanju’nun sırtına vurduğunda içtiği kahvenin birazını masaya damlattı. Adımı nereden biliyorsun diye sormayacaktım muhtemelen Tanju söylemişti. ‘’Şu elinin bir ayarı yok yenge ha.’’ diye sitem eden Tanju’ya tebessüm ederek peçetelikten aldığım peçeteyi uzattım. ‘’Teşekkür ederim.’’ Peçeteyi elimden alıp masanın üzerini sildi. ‘’Ee, siz nasıl tanıştınız anlatın bakayım?’’ diyen Şirin’e baktım. İçimden Şirin desem sorun olmazdı herhalde sonuçta duymuyordu ki! Kendi kendime saçmalamayı bırakmazsam ağzımdan olmadık bir laf kaçırmama az kalmıştı. ‘’Tanju geldi yanıma.’’ dedim açıkça. ‘’Elimde sizin kitabınızı görmüş öyle sohbete başladık.’’ Yanındakine bir bakış attı, yüzünde kendine has o gülüşü vardı. ‘’Çapkınlık diyorsun yani!’’ Tanju’nun, ‘’Yenge!’’ deyişi fazla uyarı doluydu. Şirin gerçekten lakabının hakkını veriyordu. Tam bir Huniliydi başka türlü bu kadar rahat konuşamazdı. ‘’Yenge, yenge ne yenge? Sen kızın yanına gidip konuşunca bir şey yok ben dile getirince mi utanıyorsun?’’ Tanju bana baktı. ‘’Sen kitabını imzalatmak istiyordun yanında mı?’’ Konuyu değiştirmek için iyi bir yol bulmuştu. ‘’Evet.’’ deyip çantamdan çıkardım. Şirin’e baktım. ‘’Sonunu neden böyle yazdınız? Bence Hilal, Can’ı affetmemeliydi.’’ Sözümle tebessüm etti ama bu diğer tebessümleri gibi değildi sanki içinde bir hüzün vardı. ‘’Sana bir sır vereyim mi?’’ deyince başımla onayladım. ‘’Ama kimseye söyleyemezsin diğer okurlar arasında yayılmasın.’’ ‘’Tamam söz.’’ dedim. ‘’Gerçekte Hilal, Can’ı affetmedi ama yayıncım okurlar mutlu son istiyor diye kitabın sonunu değiştirtti.’’ ‘’Saçma mutluluk sadece kız ve erkeğin bir araya gelmesi değil ki bazen mutluluğu ayrılık getirir.’’ Kitabı imzalayıp önüme itekledi. ‘’Söylediklerini sevdim körüne körüne okuyup ne olursa olsun birlikte olsunlar diyenlerden değilsin.’’ Kahvemden bir yudum içtim. ‘’Daha önce birine aşık olmadım, güzel bir duygu olduğuna da eminim ama birine çok aşık olsam da gitmem gereken yerde giderim. Mantığımız kullanalım diye var bir köşede çürümeye bırakalım diye değil.’’ ‘’Öyle ama duygular o mantığı geçmekte pek zorlanmıyor.’’ diyerek araya girdi Tanju. Şirin yanındakinin sırtını sıvazladı. ‘’Sonuç olarak mantığın öne geçti mi geçti demek ki duygular sonsuzlukta ilerlemiyor.’’ Konuşmaya karşılık vermedim. Sanırım Şirin farklı bir olaydan bahsediyordu ki Tanju’nun da yüz ifadesi değişmişti. ‘’Tanju yolda biraz bahsetti bu yaşta iş hayatına atılmışsın.’’ diyen Şirin’i başımla onayladım. ‘’Öyle oldu.’’ Sohbet güzel ilerlemişti. Biraz ben anlatmıştım biraz onlar. Konuşurken Şirin Hanım deyince abla de diyerek Hanım kelimesini bir kenara attırmıştı. Bir de beraber birkaç fotoğraf çekilmiştik. Çocuklara havasını atmam gerekiyordu. İzin isteyip tuvalete geldiğimde geri dönmeden telefondan sohbet grubuna çektiğimiz fotoğrafı attım. Ben; Kıskançlıktan kudurun tam iki saattir Şirin abla ile aynı masada oturuyoruz. Asiyem; Oha ne ara abla oldu? Tuğbam; Ben ne diye bu ilçeyi tercih ettim de senin gibi büyükşehire gitmedim ki şimdi belki bir ünlüyle sevgili olmuştum. Şulem; Ben bir kıskançlıktan çatlayayım sonra konuşuruz. Metincik; Şirin kimdi? Asiyem; Ne unutkansın be kanka şu konuştuğumuz kitabın yazarı işte. Metincik; Ok, hatırladım ilgi alanıma girmiyor. Ben; Manken fotoğrafı atsam girerdi o alana ama! Metincik; Hani nerede varsa atsana :) Dil uzatan emoji gönderip telefonu cebime attım ve masaya geri döndüm. Bir saat daha oturduktan sonra gitmek için kalkmıştık. Kafeden çıktığımızda Şirin abla, ‘’Gel eve bırakalım.’’ deyince kabul etmedim. ‘’Daha fazla rahatsızlık vermeyeyim. Geldiğiniz için teşekkür ederim tanıştığıma çok sevindim.’’ ‘’Bu saatte otobüsle, taksiyle uğraşma gideriz beraber.’’ Tanju’ya itiraz edene kadar arabayı park ettiği yere doğru hızlı adımlarla gitmişti. Kafenin önünde duran arabanın arka kapısına el atacakken Şirin abla önüme geçti. ‘’Oturmaktan ayaklarım şişti biraz uzatmam lazım.’’ dedi. ‘’Ama…’’ dediğimde eliyle ön koltuğa doğru kış kış işareti yaptı. Tanju’nun yanına oturduğumda yola çıktık. Adresi verdiğimde arabayı o yönde ilerletti. Kalabalık trafikte gelmemiz bir buçuk saat sürmüştü. Mahalleye girdiğimizde arkada oturan Şirin ablanın seni duydum. ‘’Neden bu semtte ev tuttun?’’ ‘’Şehrin yabancısıyım geldiğimde de emlakçı burayı gösterdi ev de güzel olunca kiraladım. Neden ki?’’ diye sordum. Soruma cevabı Tanju verdi. ‘’Bu semt pek tekin değildir. Alkoliğinden, müptelasına, hırsızına varana kadar bu civarda istemeyeceğin kadar çok kişi bulursun.’’ Söyledikleri biraz korkutmuştu. Bakışlarım karanlık sokakta gezindi. ‘’Evi tuttuğumda bilmediğim için anlamamıştım ama sonra iş yerindeki arkadaşlarla tanıştıkça normalden daha az kira verdiğimi fark ettim yine de sebebini sorgulamamıştım.’’ Apartmanın önünde araba durduğunda Şirin abla konuşmaya devam etti. ‘’Kız Güllü Çiçek bir sıkıntı yaşarsan valla beni arama hamile hamile kimseyi dövmeye gelemem ama Tanju’yu ara o koşarak gelir.’’ Sözlerine gülerken Tanju’da aynı şekilde konuştu. ‘’Yengemin de dolaylı yoldan söylediği gibi bir sıkıntı yaşarsan ara saat fark etmez.’’ ‘’Tamam teşekkür ederim.’’ diyerek vedalaştım ve arabadan indim. Eve geldiğimde çantamı kenara bırakıp koltuğun üzerine uzandım. Buluşma beklediğimden daha iyi geçmişti. Genelde hayranı olduğunuz kişilerle tanışmayın hayal kırıklığı olur denilirdi ama Şirin abla bu sözü haksız çıkarmıştı. Tanju’yu tanıdıkça O da görüntüsünden farklı gelmişti. Dış görünüş serseri olsa da konuşmaları sıcak ve samimiydi. Kendimi tutamayıp Tanju’ya mesaj attım. ‘Teşekkür ederim.’ Cevap yazması iki buçuk saat sonra olmuştu. Muhtemelen araba kullanırken telefona bakmamıştı. ‘Rica ederim daha sonra bu buluşmanın yengem olmadan tekrarını istesem çok mu ileri gitmiş olurum?’ Baş başa buluşmak mı istiyordu? Evet dersem çok mu istekli görünürdüm? ‘Duruma göre bakarız.’ diyerek ucu açık bir cevap verdim.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD