8.BÖLÜM NOT

1533 Words
Selamun aleyküm Keyifli okumalar... Kahvaltı hazır olunca önce annemleri çağırmıştım. Sonra üst kata çıkarak iki devi kaldırdım. Tabi onların ki biraz şiddet eşliğinde olmuştu. Birinin yatağına zıplamış, diğerinin yastığını yere atarak saçlarını çekmiştim. Sonuç... Sonuç ise koşarak odama gidip kapıyı üstüme kilitlemiştim. Ellerine geçsem çiğ çiğ yerlerdi beni ikisi de. Daha mavişe ders notlarımı verecektim, o notları vermeden asla izin veremezdim böyle bir şeye... Annem üst kata gelip ikisinin de aşağıda babamın yanında olduğunu söyleyince gerekli herşeyi alarak aşağıya indim. Kahvaltıdan hemen sonra evden çıkmam gerekiyordu yoksa bunlar üst katta görseler beni ellerinden kurtulamazdım.... Elimdekileri girişteki şifonyerin üstüne bırakarak mutfağa geçtim. -Günaydın millet. -Günaydın kızım. -Senin günün pek aydın olmayacak ablacığım. Sabahın rövanşını alacağım. -Görürsem söylerim öküzcüm. -Zeynep, kardeşinle düzgün konuş. -Tamam baba. -Şöyle yola gel Zeynep. -Bana bak Ateş. Arkadaşın mı senin karşındaki. Ablan o. Didişmeden oturun oturduğunuz yerde. -Tamam baba. Barış oğlum senin niye sesin çıkmıyor. Sanki sabah benim üstüme uçtu. -Benim özel planlarım var. Sonra sana anlatırım, eminim ki zevkle bana katılırsın ikizim. -Zevkle ikizim. -Babacığım ikizlerin biricik kızınla ilgili hain planlar yapıyorlar. Koru biricik prensesini. -Kızıma dokunanın çırasını yakarım. Anlaşıldı mı beyler. -Hı hı. ☆☆ -Sanırım aile falan fark etmiyor. Erkek kardeş her evde aynı. Biz de ağabeylerimle sizin gibiyiz. -Ağabeyimin olmasını isterdim. -Üç tane... Emin misin? -Düşünmem lazım... Sanırım üç tane ağabeyi benim bünyem kabul edemez. ☆☆ İkisi böyle " hı hı" diyorsa kesinlikle tam tersini yapacaklardı. Sabah sabah başıma bela almıştım. Aflayarak tabağıma kahvaltılıklardan koydum. Güzelce kahvaltımı yaptıktan sonra ilacımı içerek hemen evden çıktım. Ders notlarını almayı unutmadan tabi ki. Maviş benden not istemiş, götürmemezlik olmaz. .... Otobüse bindiğim gibi boş koltuklardan birine oturdum. Hemen telefonu çıkarıp rehbere girdim. Mavişin ismini tıklayıp düzenle kısmına tıkladım. Bugün illa ki denk gelecektik ve olurda ararsa maviş ismini görmesin değil mi canım. Maviş ismini silip hemen Asaf Ftr diye değiştirdim. Ah çok zekiyim , farkındayım. Daha sonra uygulamaya girip profil fotoğrafını tıklayarak "kişilerim" olarak değiştirdim. Gerçi profil fotoğrafı demeye bin şahit isterdi. Arkam dönük manzaraya bakıyordum. Fotoğrafa ilk bakıldığında sadece manzara fotoğrafı görünüyordu.... Canım ne kitap okumak ne de müzik dinlemek istiyordu. O yüzden yol boyunca başımı cama yaslayarak akan yolu izledim. Bu ara Elif sürekli ağabeyinde kalmaya gittiği için tek başına git gel yapıyordum.... Kampüsün kapısına geldiğim de otobüsten inmeden önce çıkarttığım kartımı okuttum. Son hafta olmasına rağmen yine derse girecektim. Genelde öğretim görevlileri asıl bombayı son haftaya saklarlardı, bazıları hariç tabiki.... Asansörden indiğim gibi kendimi boş koridora attım. Elinde laptopu ve ders materyalleri ile gelen Bengü hocayı görünce yanına gittim. -Günaydın hocam. -Günaydın. Bugün yine ucu ucuna yetiştin. Üç yıl olacak ama hâlâ aynısın Zeynep. Gülerek konuşması ile ben de gülmüştüm. Seviyordum Bengü hocayı. Tam bir Türk annesiydi. Ders saatleri içinde mükkemmel bir öğretmen olurdu.... Bengü hoca aslında hemşire ama artık hemşirelik yapma konusunda eskisi gibi hızlı olmadığını söyleyip ikinci üniversiteyi okul öncesi üzerine okumuş. Birkaç yıl Ankara' daki üniversitelerde öğretim görevlisi olarak yer almış, on yıl önce de İstanbul' a eşinin işinden dolayı temelli yerleşmişler falan. Beş yıldır da bizim üniversite de öğretim görevlisiydi ve Çocuk Gelişimi bölüm başkanı. Kadın tam bir idol.... Şimdilerde ise üçüncü üniversiteyi bitirme aşamasındaydı. Biz daha birinciyi bitiremezken kadın combo yapacak. Hemşirelik, okul öncesi öğretmenliği derken şimdi de son sınıf halkla ilişkiler okuyordu. Yetmezmiş gibi bir de kendisine ait "gebelik kursu" vardı. Kadın boş durmuyordu. Sürekli bir uğraş halindeydi ve bu durum çok hoşuma gidiyordu... Allah aşkına insan Bengü hocayı idol olarak görmesinde kimi görsün... Bütün kalpler canım hocama... Ahh çok konuştum, cevap vermeyi unuttum. -Maalesef... Nasılsınız hocam? Finallerde çattı, kapıdalar. -Yorgunum. Bu yıl fazla zorlanıyorum. Sanırım önümüzdeki yıl bölüm başkanlığını bırakacağım... Finaller geliyor ama uygulamalarda var. Diğer dersleri bilmem ama benim final artı uygulama olacak. -Hocam, yapmayın. Sizin gibi birisini bulamayız. -Bölüm başkanlığını bırakacağım dedim Zeynep, sizleri bırakacağım demedim. Benden o kadar kolay kurtulamazsınız hem... Daha çok var önümüzdeki yıla, sen bu yıldan haber ver. Staj yeri buldun mu? Gelen dosyalarda adını görmedim. -Evet hocam buldum. Cuma günü gerekli belgeleri imzatacağım. Eğer o gün burada olursanız, getiririm. Burada olmazsanız pazartesi getiririm. -Buradayım. Gerçi fark etmez. Son gün finallerden sonra... Bu arada ne üzerine stajın? -Özel bir anaokulunda staj yapacağım. Malûm dört farklı stajımız olacak, ben de ilk önce anaokul stajımı bitirmek istedim. Sonra özel eğitim, hastane ve en son olarak lise stajı. -Onların yerleri belli mi? -Hastane ve özel eğitim belli ama lise stajını siz ayarlayacaksınız diye birşey yapmadım. -Anladım... Liselerde yapacağınız staj güz döneminde olacak. Yaz bitmeden okul öncesi stajı yanında bir tane daha ayarla. Yoksa son senen de hem staj hem de dersler zor olur. -Özel eğitim stajını yazın yapmak isterim ama okul öncesi ve özel eğitim gözlem raporları aynı mı olacak yoksa farklı mı? -Geçen yıla kadar aynıydı ama bu yıl değiştirme kararı aldık. Amaç ve göstergeleri özel eğitime uyarlama da çok sıkıntı olduğunu söyleyip, şikâyet eden olmuş. Biz de bölüm hocaları olarak toplayıp müfredata uygun başka gözlem formları hazırladık. -Gerçekten mi? Valla hocam çok sevindim, kaç gündür o formlar kabusum olmuştu. -İlahi Zeynep. Sanki ne istiyoruz sizlerden, sen bile böyle diyorsan. Ohoo işimiz var. -Zor ama. -Seni ikna edemeyeceğim anlaşılan... Formasyon için gruba mesaj atmıştı asistanım, ne yapmayı düşünüyorsun? -Biliyorsunuz hocam hiç bir zaman okul öncesi kısmını düşünmedim. Bu bölümü seçerken de hayalim hep hastane de çalışmak oldu. Uzmanlığımı alıp, daha çok testler üzerinde işimi yapmak istiyorum ama her ihtimale karşı okul öncesi stajından sonra formasyon için kaydımı yaptıracağım. Birkaç üniversite baktım ama geneli kendi öğrencileri için formasyon eğitimi açıyor, ben de sınıf arkadaşlarım gibi mecburen İstanbul Üniversitesine kaydımı yapacağım. ☆☆ -Neden okul öncesi kısmını istemiyorsun? Çocukları mı sevmiyorsun? -Yoookkk.... Hayır, çocukları seviyorum ama hastane kısmı beni daha da heyecanlandırıyor. Objektif testler veya projektif testleri uygulamak şimdiden heyecanlandırıyor. Zaten Uzmanlığımı elime aldığım gibi AGTE, Metropolitan Okul Olğunlugu Testi gibi testlerin uygulama eğitimini aldım. Şimdilerde zaten sadece bu testler için anaokullarina ya da özel eğitim kurumlarına gidiyorum. -Çok kapsamlı bir bölüm galiba. -Hem de çok.... Örneğin; Çocuk gelişimi bölümü mezunları, formasyon almaları durumunda mezun olduktan sonra kamu kurumlarında ya da özel sektörde okul öncesi öğretmenliği de yapabiliyor. Aynı zamanda kamu kuruluşlarına bağlı özel yuva, kreş, bakım evi, anaokulu, hastane ve gündüz bakımevlerinde görev alabiliyor. Çocuk gelişimi bölümü mezunları, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı kız meslek liselerinde, okul öncesi eğitim kurumlarında, ilköğretim ve çocuk kulüplerinde çalışma imkânlarına da sahip olabiliyor. -Yalan yok, ben bu kadar kapsamlı olduğunu düşünmemiştim. Ama bayağı kapsamlı. Mezun olunca iş arama sıkıntısı olmaz öyleyse. -Aynen dediginiz gibi. Gerçi okul öncesi istediğinizde "tecrübe" olmadığı için iş bulmak sıkıntı oluyor. Yahu ben yeni mezunum staj dışında tabi ki tecrübem yok. İse al, ki tecrübeli olayım ama yok neredeee. -Dertlendin... -Tabi dertlenirim. Yavaş yavaş toparlanmaya başladığımda iş aramaya başladım. Her gittiğim kurum tecrübeli eleman istiyoruz diye cv' mi bile almıyorlardı.... Bakın yine o günler aklıma geldi, sinirlendim. -Sakin ol şampiyon... Sendeyim, anlatmaya devam et. ☆☆ -Orası hala formasyon eğitimi veriyor mu? -Evet hocam. Bin kişilik kontenjan açıyorlar. -Azmış. -Yok hocam o kontenjan dolmuyor bile. -Anladım. Peki hangi fakültede oluyor eğitim. -Yanlış hatırlamıyorsam Beyazıd' daki kampüsteki. Hukuk fakültesinde. -İyi bari ulaşım kolay olur sizler adına... Neyse çok konuştuk marş marş sınıfa. -Hocam hazır aklıma gelmişken birşey sormak istiyorum? -Elbette... Seni dinliyorum. -Hocam bazı arkadaşlar kadın cezaevlerinde anaokul kısmında stajını yapacaklar. Böyle bir imkan varsa ben de stajımı orada yapmak isterim. -Staj yerlerini ayarlamışsın nasıl olacak ki.... Bir stajdan vazgeç, ben ayarlamaya çalışacağım. -Vazgeçmeden olmaz mı? -Offf, düşüneceğim. Sana haber veririm. Yanlız çok ümitlenme. -Çok teşekkür ederim hocam. Gülerek başını salladı. Ne çok konuştuk böyle. Söz de geç kalmamıştım ama hocayla ayak üstü sohbete dalıp yine geç kalmayı başarmıştım... Biraz daha konuşmaya devam etsek kısır, kek, börek falan hava da uçuşacaktı... Arkalı önlü amfiye girmiştik. Hangi ara Bengü hocadan aldığımı hatırlamadığım laptopu kürsüye bırakıp yerime oturdum... Bol finaller ve stajlar hakkında konuşmalarla dersi bitirmiştik. Bir sonraki dersimiz de bu anfide olacağı için yerimden kalkmadan diğer hocayı bekledik Elif ile. Blok işlenen iki derslik Anne ve Çocuk Sağlığı dersinden sıra üç saatlik Anne ve Çocuk Beslenmesi dersine girecektik. Ders anne ve çocuğun beslenmesi üzerine olsa da ben bu dersten sonra fena acıkıyordum. Derse tok giren hep aç çıkıyordu. Bunun tek sebebi ise kesinlikle Furkan hocaydı. Adam o kadar güzel slaytlar hazırlıyordu ki bol görselli, bol yemekli insan ister istemez acıkıyordu. Ee, bu durum benim gibi bir boğa burcu için felaket sinir bozucu bir durumdu. Boğa burcu demek yemek demek, yemek demek ben demek... Sanırım yine kafanızı şişirdim. Bunlar hep öğleden sonra mavişin yanına gideceğimden oluyordu. Ben suçsuzum hakim bey. .... Bol yemekli dersten sonra fena halde acıktığım için kızlarla kafeye geçip bir şeyler atırmıştık. Biz yemeğimizi yerken öğle ezanı okuduğu için kızların oturmasını fırsat bilip mescide çıkıp namaz kılmaya karar verdim.... Üniversitemizde diğer mekanların aksine mescid en alt katta değil en üst kattaydı. Seviyordum bu durumu. En alt kata küçücük bir yerde değildi, aksine en üst katta bol ışık alan ve rahat elli kişinin aynı anda namazını eda edebileceği kadar genişti ve burada çeşitli kitaplar vardı. Buraya düzenli olarak gelenler olarak haftada bir etkinlik yapardık. Etkinlik dediğim ise öyle büyük şeyler değil. Her hafta bir konu üzerinden sohbet ederdik. Genelde perşembe günü herkese uyduğu için perşembe günleri toplanırdık ve bu sohbetleri kaçırmamaya özen gösterirdim.... Abdest alıp, namazımı kıldıktan sonra kenarda duran çantamı alarak koridora çıktım. Telefonumu çıkardığım sırada erkekler mescidinden çıkan mavişi gördüm. Ah gözlerim ne güzel şeyler görüyordu öyle... ? "06.08.2023"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD