7.BÖLÜM TELEFON

1125 Words
Selamun aleyküm Keyifli okumalar... Yatsı namazını kılıp tekrar uyumuştum ama sabah namazına kalkamamıştım devam eden baş ağrımdan dolayı. Sabah on bir gibi aşağıya indim. Annemin dediğine göre sabah Elif gelmişti ama zaten sabah namazına kalkamadığımı söyleyip, bugün gelemeyeceğimi söylemişti... Yemeğimi yiyerek ilacımı içip tekrar odama çıktım. Başımın ağrısı az da olsa geçmişti . Zaten derse gitmemiştim, haftaya da finaller vardı. Daha fazla böyle yapmaya devam etsem dönem uzatacaktım. Kitaplıktan pazartesiden itibaren olan derslerin haftalık notlarını aldım. Hepsini günlerine göre ayırıp sıraya koymuştum. Zaten düzenli olarak bir çıkardığım için pek sınavlara çalışmazdım. Sadece sınavlardan önce birkaç kez okuyup öyle girerdim sınavlara... Önümüzdeki yıl staj ağırlıklı olacağı için bu yıl çok dersimiz vardı. Bahar dönemin de tam onüç ders vardı. Pazartesi günü dört dersim vardı. Cuma günü dersim yoktu, bu yüzden geri kalan üç günde, gün de üç dersim vardı. Masanın üstüne pazartesi günü olan derslerin notlarını bırakarak diğerlerini ayırdığım şekilde kitaplığın önüne yere bıraktım. İlk dersin notlarına bakmadan önce telefonumu çıkarıp geçen haftalar da ders çalışırken ki kaydettiğim ses kaydını dinlemeye başladım. Tamam Çocuk Gelişimi okuyordum ama çalışma alanları genişti. Olurda ilerde liselerde görev yaparsam bir nevi bana alıştırma olacaktı. Ses kaydımı bir öğretmenin öğrencisine ders anlatır gibi kaydediyordum. Sesim pek hoşuma gitmese de yine işimi görüyordu... Ses kaydını dinleyip, ilk dersim ile ilgili eksikleri tamamlayarak biraz mola verdim. Aşağıya inip annem ile öğle yemeğini yiyerek bir kupa çay ve bir sürahi su alarak odama çıktım... Babamın geliş saatine kadar namaz kılmak dışında yerimden kalkmamıştım. Babamın geliş saatine kadar yedi dersin notlarını tamamlamıştım. Şu an haftalık düzenli olarak not tutmanın faydalarını görüyordum. Eğer düzenli not tutmasaydım sanırım ikinci derse bile geçmemiş olurdum. Bugünlük bu kadar ders çalışmak yeterliydi. Bizimkilerle vakit geçirmek için aşağıya indim. Annem zaten akşam yemeğini hazırlamıştı. Masayı hazırlamak da bugün bana kalmıştı. Hemen masayı hazırlayarak bizimkileri çağırmıştım. Güzel geçen yemeğin ardından bizimkiler çay içmek için bahçeye çıkmıştı. Çay demini alana kadar bende Ateş' in sevdiği üzümlü kekten yapmaya başladım. Keki fırına verip odamdaki telefonu aldım. Elif aramıştı. Geri dönüş yapıp hemen Elif' i aradım. Durumumu sormuş ardından bugün ile ilgili konuşmuştuk. Biraz daha konuştuktan sonra telefonu kapatmıştım. Aşağıya indiğim de kekim de pişmişti. Hemen servis tabağına alarak bahçeye çıktım. Annem kek yapacağım için bahçeye çıkmadan önce tatlı tabaklarını götürmüştü... Yaptığım muhteşem keki servis edip babamın yanına oturdum. Sohbet eşliğinde çayımızı içmiştik. İkizler bardak ve çaydanlığı alırken ben dolu getirdiğim ama şimdi boş götüreceğim tabakları aldım. Öküz kardeşlerim yirmi dilimlik keki neredeyse tek başlarına bitirmişti. Babam iki annem ve ben birer dilim yemiştik. Gerisini öküzcükler silip süpürmüştü. Yeni yemek yememize rağmen nasıl yiyorlardı öyle ya. Ben bir dilimi bile yerken zorlanmıştım. Kendi yaptığım yemek veya tatlıları yiyemezdim. Tuhaf bir alışkanlıktı ama ne yapayım yiyemiyordum. Genel de birgün sonra yerdim ya da hiç yiyemezdim. Yanlış anlaşılmasın kötü yaptığımdan değil sadece kokusu tutuyordu. Kötü yapsam herhalde söylerlerdi bana, yoksa niye yesinler... İlacımı içip mutfağı da toparlayıp odama çıktım. Saat dokuzu geçiyordu, hemen namazımı kılıp biraz Kur- an' ı Kerim okuduktan sonra yatağa geçmiştim. Geç saatte uyanmama rağmen uykum vardı. Ders çalışmak yormuştu.... Uzaktan duyduğum telefonumun sesiyle gözlerimi araladım. Ne çabuk sabah olmuştu. Çalışma masasının üzerine bıraktığım telefon sinirlerimi bozmuştu. Niye o kadar uzaktaydı. Sinirle yerimden kalktım, kimdi sabahın köründe beni arayan. Tam sövülmelik hareket. ☆☆ -Sinirli halde kalktığım yatağıma eriyerek girdim. Telefonda gördüğüm isim ile resmen havalara uçtum. -Arayan kimdi ki? -Asaf, hani maviş olanından. -Geç saatte? Allah Allah niye aramış. -Not istemek için.... Tabi bu bahanesi. -O zaman anladın mı bahane olduğunu? -Hayır... Saf gibi gerçekten not istediğini düşündüm. ☆☆ Masadaki telefonumu alıp baktığım da gördüğüm isim ile gözlerim yerinden çıkacak, kalbim depara kalkmış gibiydi. Maviş arıyordu, benim maviş. Hem de gecenin köründe , sabah falan olmamıştı. Saat gece on birdi.... Telefonun bir daha çalmasıyla hemen telefonu açtım. Sesimin uykulu çıkması çok da önemli değildi. -Alo. -Selamun aleyküm Zeynep. -Ve aleyküm selam... Ama tanıyamadım. -Ah, ben unuttum kendimi tanıtmayı. Asaf ben Ftr' den. -Ah, tanıdım. Kusura bakma başta tanıyamadım.... Şey sen neden aramıştın? -Ben şey... Uyuyordun galiba uyandırdım. -Evet öyle oldu. Yani bugün yorgundum erken uyudum. -Anladım. -Ne için aramıştın? -Ben ders notlarımı arkadaşa verdim de üstüne çay dökülmüş. Sınıftan da not bulamadım. Pek not tutan yok galiba. Sen de yanlış hatırlamıyorsam düzenli not tutuyordun. Ortak ders grubundan numaranı aldım, haberin yoktu ama aklıma başka birşey gelmedi. Aslında bugün notları yüz yüze isteyecektim ama göremedim seni. -Bugün gelmemiştim, o yüzden karşılaşmamışız. -Önemli bir şey yoktur umarım. -Yok önemli değil. Bu arada hangi derslerin notunu istiyorsun? Malûm iki ortak ders var. -Aslında Psikoloji notlarını istiyorum ama Kariyer ve Yaşam notları varsa onlarida verirsen çok makbule geçer. Fazla yüzsüzce oldu ama? -Estağfirullah. Ben yarın iki dersin de notlarını getiririm. -Teşekkür ederim de yarın dersim öğleden sonra senin için bir mahsuru var mı? -Rica ederim. Yarın dört buçuğa kadar dersim var, denk geliriz.... Hayırlı akşamlar. -Sana da. Allah'a emanet ol. -S. Sen de. Titreyen ellerimle telefonu masaya bıraktım. Beni aramıştı, not istemişti. O kadar kişi varken benden not istemişti. Kendi sınıflarından bir kişi de bile mi not yoktu. Ya bizim sınıf, bizim sınıftan o kadar kişi içinden neden ben. Yoksa o da benim gibi sev. seviyordu. Ya da ben öyle düşünmek istiyordum. Leyla halimi bir kenara bırakarak masaya koyduğum telefonumu elime aldım. Hemen uygulamaya girip baktım profilimi herkes goriyor mu diye. Profil fotoğrafım yoktu ama yine "kimse" yazısını görünce derin bir nefes bıraktım. Sonuçta göz göre göre yalan söyledim. Bu çocuğa karşı niye böyle oluyordu. Adını bildiğimi bilse ya da numarasının kayıtlı olduğunu bilse ne olacaktı sanki. Bilse ne diyecekti, kızacakmıydı sanki... Bundan sonra yalan söylemek yoktu, göz göre göre bana uzaktan göz kırpan cehennem ateşine davetiye çıkarmayacaktım. Bir an önce toparlanmam gerekiyordu. Onun yanındayken doğru neyse öyle davranacaktım, olması gereken gibi fazlası olmayacaktı. Duydunuz mu kalbim, gözlerim, mantığım. Duyun beni. Yasak, olmaz. Aflayarak telefonu geri masaya bırakarak kendimi sırt üstü yatağa bıraktım. Bu saatten sonra uyku haramdı. Ne kadar yok olmaz diye kendimi şartlandırsam da olmuyordu, yine onu düşünüyordum. Onu, konuşması ve gözümün önünden gitmeyen mavi hareleri.... ..... Okunan ezan sesiyle gözlerimi açtım. Sabah olmuştu. Dün en son Asaf' ı düşünüyordum, demek ki o arada uyuya kalmıştım... Yerimden kalkarak hemen abdest alıp geri odama döndüm. Namazımı kılıp hatmim için on sayfa kadar Kur- an' ı Kerim okudum. Uykum yoktu ama ev halkı uyuduğu için ses çıkarmamak için odamdan çıkmamaya karar verdim... Dün Asaf' ın istediği ders notlarımı çıkararak masanın üstüne koydum. Dün zaten düzeltmiştim notları. Güzel not çıkarmıştım ama tek sıkıntı iğrenç yazımdı. Doktor yazısı gibi berbattı. Elif' e göre çivi yazısıydı yazım. Böyle söylemesinin sebebi yazımın çok küçük olmasıydı ve aynı hizada olmasıydı. Ne yapayım benim gibi mükemmel birinin tek kusuru da yazısı olsun ama değil mi. Sabah sabah yine egom tavan yapmıştı.... Biraz daha oda da oyalanıp aşağıya indim. İki gündür ev halkını korkutuyordum o yüzden güzel bir kahvaltı hazırlayıp iyi olduğumu göstermeliydim.... ??? "06.08.2023"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD