6.BÖLÜM TEŞEKKÜR

1249 Words
Selamun aleyküm Keyifli okumalar... 1 HAFTA SONRA Otobüsten inmiş yavaş adımlarla kampüse yürüyorduk Elif ile. Bugün hiç gelesim yoktu ama son haftaya girdiğimiz için mecburen gelmiştim. -Zeyno derse daha var, bahçede oturalım mı biraz? -Yok ya, ben geçiyorum sınıfa sen de gelirsin. -Sen yoksan tek başına durmam. Sınıfa geçelim. -Tamam. Elif ile yürüdüğümüz sırada yanımızdan elinde çay ile geçen birini görünce aklıma maviş gelmişti. Geçen gün ki su alma durumundan sonra pek görmemiştim... O gün söylediği çay ya da kahve ısmarlarsın demesi aklıma gelince, onunla gitmeyeceğime göre bir çay alarak teşekkür edebilirdim. Hem az da olsa onunla sohbet etme şansım olurdu. -Sen sınıfa geç, ben geliyorum. -Ne oldu Zeynep? -Çay alıp geliyorum. -Ne alaka. Hem ben içmiyorum. -Sana almıyorum zaten. Mavişe alacağım. -Nereden çıktı? -Geçen gün dediğini biliyorsun, ben de onunla gitmeyeceğime göre böyle teşekkür edeceğim. Hem borçlu kalmam. -Hmmm, borçlu kalmak istemediğinden yani. -Öyle dedim ya. -Yemedim ama yemiş gibi yapacağım... Hazır gitmişken bana da çay al. -Hani içmeyecektin? -Senin Asaf' a çay verirken ki halin eşliğinde içeceğim o çayı. -Çok konuşuyorsun yine. Geç sınıfa geliyorum. Elif gülerek uzaklaştığın da ben de geçen sefer ki gibi olmasın diye önce kartıma para attım... Üç çay alarak amfiye doğru yürümeye başladım. Gönül kahve almak isterdi ama nasıl içtiğini bilmiyordum. Ah belki ilerde isteme töreninde kahvesini elimle yapardım, o zamanlar çoktan onunla ilgili her şeyi bilmiş olurdum. Dünyadan Zeynoya, al alçaktan uç da çakılman şiddetli olmasın... Sınıfın kapısında bekliyordum. Çay aldım ama ya maviş sınıfa erken gelmediyse. Yapmaz değil mi öyle şey? Yapmasın canım. Normalde hocayla aynı an da geliyordu ama inşallah bugün değişiklik yapmıştır dimi ama. Adım atıp sınıfa girdiğim de önce bi etrafıma baktım, maviş nerede oturuyor diye. Bilin bakalım nerede? Tabi ki Elif' in bir arka sırasında. Pislik Elif kesin bilerek oraya oturmuştu. Geçen hafta yaptığının aynısı yapmıştı. Yine maviş ile önlü arkalı oturacaktık. Derin nefes alıp sakin olmaya çalışarak arka sıraya doğru ilerledim. İlerledikçe kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Mavişin yanına gittiğim de inşallah kalpten gitmezdim. Sakin ol Zeynep sakin. Sanki ilk defa konuşacaksın. Elimde neredeyse su olacak çay tepsisiyle mavişin oturduğu sıranın önüne kadar gittim. Tabi ben sınıfa girdiğimden beri Elif pür dikkat beni gülerek izliyordu. Hain... Telefonuyla uğraşan maviş, gölgemi fark etmiş olacak kafasını kaldırıp bana baktı. -Aa, ben şey. -Sen? -Geçen gün ki su için çay ile teşekkür etmek istedim. Yani o gün benzer bir konuşma geçmişti de aramızda. -Başka bir şekilde çay içmekten bahsetmiştim ama buna da şükür. Sona doğru kısık sesle konuşmuştu. Asaf tepsideki çaylardan birini alınca konuşmaya başladım. -Şeker? -Yok, ben şeker kullanmıyorum. -Anladım. ☆☆ -Günlük yalan söyleme kotamı doldurdum resmen. O gün yani Asaf' a çay aldığım gün yalanlarımı pes peşe sıraladım. -Hmmm... Neden böyle bir şey yapma gereksiniminde bulundun? -Ne bileyim, sanki bildiğimi bilse benimle dalga geçecek veya utandıracak diye düşündüm. Ona karşı hislerim olduğunu anlamasın diye. -Asaf anladı mı dersin? -Sanmıyorum... ☆☆ Tabi ki de şeker kullanmadığını biliyordum ama konuşma hemen bitecek gibiydi, ne yapayım canım. Nefsime yenik düşüyordum böyle ama o sırada birkaç dakika fazla konuşmak sanki imkansız bir şey istemek gibiydi. -Teşekkür ederim Zeynep. -R. Rica ederim. Asıl ben geçen gün için teşekkür ederim, ımm şey? -Asaf. -Kusura bakmayın isimleri aklımda pek tutamam. Bugün yalanın dibine vurmuştum. Yok şeker kullanmıyor mu, yok adı ne? Mavişimin adını nasıl bilmezdim. Emir Asaf Toprak ama benim için maviş ve Asaf' dı kendisi. -Önemli değil. Maviş gülümseyerek konuşunca gözlerim gülüşünde takılı kaldı. Resmen hipnoz olmuştum. Bile bile günaha giriyordum. Kendimi toparlayıp elimdeki tepsiyle ön sıraya Elif' ın yanına oturdum. Elif tepsiden çayını alınca kısık sesle konuşmaya başladı. -Im, şey? Vay be Zeynep sen neymişsin. Bir de isim hafızam yok diyorsun. İlahi sen. Arkamızda olmasalar kahkaha atardım, gerçi dersten sonra hatırlat kahkaha atacağım. -Elif sonra konuşalım mı? -Ne oldu. Çocuk ters bir şey mi dedi diyeceğim de, konuşmalarını duydum. Gayet kibardı. -Onunla alakası yok. Onun yanındayken kendime hakim olamıyorum... Konuşmayalım lütfen. -Anladım. Aflayarak elimde duran çay bardağına bakmaya başladım. Önce bir şeyler yapıyordum, hemen ardından pişman oluyordum. Madem yapıyorum niye pişman oluyorum ya da pişman olacağımı bile bile niye yapıyordum böyle... Kendi kendime savaşırken telefonumun zil sesini duymuştum. Çantamdan çıkarıp baktığım da annemin aradığını gördüm. Hayret bugün geç kalmıştı. Normalde on dakika önce araması gerekirdi... Faha fazla bekletmemek için telefonu hemen açarak konuşmaya başladım. -Efendim anne. -Zeynep, sakince soruyorum. Sabah ilacını içmeden mi evden çıktın? -Anne, ben şey... -Sen ne? Delirtme de söyle . -Hatırlamıyorum . -Hemen hatırlatıyorum öyleyse. İçmemişsin ilaç falan. Saydım ilaçlarını dün sabah sen içtikten son tablette sekiz tane kalmıştı. Baktım hâlâ sekiz tane var. -Unutmuşum anne. -Çabuk yanındakinden çıkar iç hemen. -Tamam. Kapat içeyim ben de. -Hayır, telefonu Elif' e ver. Sen de o sırada iç Elif' de bana rapor verecek. -Yok artık. -Bekliyorum. Elimdeki telefonu konuşmanın başından beri bizi dinleyen Elif' e vererek çantamdan su ve ilacımı çıkararak içerek Elif ' e döndüm. -İçti Esra teyze. Hadi görüşürüz Allah'a emanet ol. İyi günler. Telefonu kapatıp önüme itekledi. Yani ne var arada ilacımı içip içmediğimi unutuyordum. Hatta bazı günler içtiğimi unutup bir tane daha içiyordum. Doktorumun dediğine göre bilinçli olan bir eylem değildi. Hatta ilacın yan etkilerinden biriydi. İlaçlarım için saat başı alarm kuruyordum ama araya oluyordu, tıpkı bu sabah ki gibi. ..... Caner ağabeyin gelmesiyle finallerden önceki son dersimizi işleyip haftaya olacak olan sınav hakkında konuşmuştuk. Dersin sonuna doğru ufak bir veda konuşmasını yapmıştı. Daha bir yılımız vardı ama yeni dönemde belki de dersimize gelmezdi. Günün geri kalanı bol dersli geçmişti. Son hafta olduğu için genel olarak sınavlar hakkında bilgi verilmişti. Sanırım bütün hafta böyle bilgi verilerek geçecekti. Başımı otobüsün canına yaslamış düşünürken Elif' in sesiyle ona döndüm. -Zeynep, bize geçelim mi? Biraz sohbet ederiz, belki de ders çalışırız. -Yok ya. Kendimi pek iyi hissetmiyorum. Başım ağrıyor. Eve gideyim. Başka zaman gelirim. Hatta finaller bitsin yatıya gelirim. -Tabi ilacını içmedin, başın o yüzden ağrıyor. Bütün gün de durgundun. -Elif ilk defa olmuyor ilacımı içmeyi unutalı. Hem yemeğimi yedikten sonra ilacımı içip uyusam hiç bir şeyim kalmaz. -Anladım.... Seni bu akşam rahatsız etmiyorum. Sabah da size gelirim beraber geçeriz. -Haberleşiriz duruma göre. -Tamam canım. Yolun geri kalanında ben sessizce takılırken Elif Gurur ile mesajlaşmıştı... Eve geldiğim de babamın gelmesini beklemeden hemen yemeğimi yiyerek ilacımı içip odama çıktım. Akşam namazı için ezan da yeni okumuştu, hemen namazımı kıldım. Pijamalarımı giyerek göz bandımı alarak yatağa geçtim. ☆☆ -Zeynepciğim yanlış anlamazsan bir şey sormak istiyorum. -Tabi ki. -Bildiğim kadarıyla epilepsi ilaçlarının etkisi iki gün sürüyor. -Evet. -Yani demem o ki bir öğün atlamış olsan pek de fark edilmeyecek gibi. -Aynen dediğiniz gibi. Ben o gün daha çok söylediğim ufak yalanlardan ve Asaf ile konuşmamdan pişman oldum. Bu da bana stres ve baş ağrısı ile dönüş yaptı sanırım. -Biliyorsun ki hastalığının birçok çeşidi var. Peki senin hastalığının türü ne? -Kesin olarak şu diyemem. Ama bildiğim beş türü var ve bunları da geçirdiğim nöbetler sayesinde öğrendim. Absans nöbet, fokal nöbet, jeneralize nöbet, tonik nöbet, somatoduyusal nöbet, psişik nöbet. Çevirdiğim nöbetler genel de bunlar. Başka varsa da bilmiyorum. Dediğim gibi bunları yaşayarak öğrendim. Açık söylemek gerekirse en çok jeneralize nöbet geçirmekten hele ki başkasının yanında geçirmekten korkuyorum. -Kendini kasma. Sen de biliyorsun ki senin elinde olan bir şey değil. Ki jeneralize nöbet geçirsen bile bu olağan birşey. -Öyle söyleyince de olmuyor... Ben en iyisi kaldığım yerden devam edeyim. ☆☆ Yatsı namazı için alarm kurarak bandı gözlerime çektim. Normalde göz bandı kullanmazdım ama başım ağrıdığı zamanlarda kullanırdım. Migrenim yoktu ama yorulduğumda, aç kaldığımda, susuz kaldığımda en önemlisi ilacımı içmediğim de başım feci halde ağrıyordu. Ben de gözlerimi böyle kapatıp, odaya çıkmadan önce yanıma buz alırdım. Soğuk ve karanlık ortamda ağrım hemen kesilirdi.... ??? "05.08.2023"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD