Yüzümü bu manyak herifin yüzünden çekmeye çalışırken duyduğum sesle neye uğradığımı şaşırdım. Aynı anda dizimin yan tarafında bir yanma hissi oluştu. Ben o hisse odaklanmıştım ki, birinin bağırdığını duydum ve ardından bir itişme sesleri geldi.
“Ağaaam iyi misin ağam, bırakın beni öldüreceğim o orospuyu?”
Bas bas bağıran bir kadındı ve anladığım kadarıyla bu kadında ağanın başka bir karısıydı. Şerefsiz beni bırakmadığı için kim olduğunu göremiyordum ama artık o kadın tarafından vurulduğumu biliyordum.
Tüm bu karmaşa içinde başka birinin de bağırdığını duydum.
“Abi delirdin mi, kıza silah çekmekte nedir? Birinin duyması dahilinde biteriz.. jandarma zaten tepemizden inmiyor, birde bun çıkarma başımıza. İndir o silahı!”
“Karışma sen Umuut! Bu kancık, bana karşı gelmekle kalmayıp demediğini bırakmadı. Aldığı her nefes fazla artık ona!”
Abi diyen kişinin yüzünü görmem olanaksızdı ama sesinin tonundan ve söylediklerinden fazlasıyla tedirgin olduğu belliydi. İşin garibi ölmeye çok niyetli olan ben, adı Umut olan o herifin piyangodan çıkar gibi bir anda olaya dahil olmasına çok sinir oldum. Ölmek için resmen can çekişiyordum. Öldüğüm takdirde tüm bu iğrençlikleri ardımda bırakacaktım. Ondan sonra isterlerse beni dehlizlere atsınlar, isterlerse kendisini ağa sanan bu pislik herifin köpeklerine yedirsinler umrumda değildi.
Şerefsiz herifin bir anda beni bırakmasıyla dengemi yitirdim ve yere düştüm. Yerden kalkmaya çalıştığım anda başıma şiddetli bir tekme yedim. Yemin ederim hissettiğim acıyı geçtim, resmen gözlerimin önünde yıldızlar çaktı. İyice aptallaşmış gibiydim ve sanki içim çekiliyordu. Nakavt olmaya ramak kalmış yenik bir boksörden farkım yoktu. Etrafıma bakınıyordum ama görüntü net değildi. Sanki buzlu bir camın ardından bakıyor gibiydim. Derin bir nefes alırken, yeniden doğrulmaya çalıştım ama bu kezde karnıma yediğim tekme ile iki büklüm kaldım. Nefesim sanki beni terk etmişti. Tamam ölmek istediğim kesindi ama böyle dövülerekte ölmek istemiyordum.
“Tamam kızım madem ölmek istiyorsun, işte bende seni böyle döve döve öldürürüm,” diye öyle bir haykırdı ki manyak herif, benim yerimde bir başkası olsa korkudan ölürdü. Kaburgalarıma da denk gelen o son tekmenin etkisiyle canım çok feci yanmıştı ama inadım tutmuştu bir kere. Yine doğrulmak için harekete geçtiğimde, bir anda saçlarıma asılan bir elle geriye çekilmeye başladım.
“Sen benim ağama, benim erime o sözleri nece söylersin ha orospunun gızı!”
Anneme küfür eden kişi, beni vuran o kadından başkası değildi. Saçlarımı yolarcasına çeken kadının ellerini yakalamaya çalışırken, yerde sırt üstü sürükleniyordum.
“Hanım yenge bıraaak! Karışma sen bu işe, bıraak!”
Koluma yapışıp, beni o delirmiş kadının elinden kurtaran kişi az önce ağasınada durmasını söyleyen herifti.
Bir çırpıda beni ayağa kaldırırken, sımsıkı tuttuğu kolumuhiç bırakmadan onunla sürüklenmeye başladım.
“Eehhh bırakın beni be!.. hepiniz delisiniz, bırak kolumu bee bıraaak!”
Var gücümle bağırıyordum ama beni dinleyen yoktu ki!
“O orospuyu mahzene kapat Umuut! Dövmek serbest oğlum.. ağana onca lafı eden o kevaşeyi dünyaya geldiğine pişman etmek sana yakışır!”
Ben kendimi Umut denen heriften kurtarmaya çalışırken, abisi olacak manyak herifte arkamdan öküz gibi böğürmeye devam ediyordu.
“Ya bi rahat dur be kızım!.. canına mı susadın?”
“Evet, susadım ya susadım.. sana ne be, sana nee? Bırak artık kolumu, bıraaak! Allah’ın manyaklarıı!”
Hayatım boyunca hiç bu kadar bağırarak konuşmadım. Herifle mücadele etmenin yanında sürekli bağırdığım için de yorulmaya başladığımı hissetsemde, karşı koymaktan saniye olsun vazgeçmedim.
Aniden yer gök alt üst oldu. Kendimi Umut denen ikinci manyağın omuzundan aşağıya doğru sarkarken buldum bir anda. Deli gibi bağırmaya devam ederken, gözlerim yerdeki kan damlalarına takıldı. Doğru ya vurulmuştum ben. Üstelik bir kadın tarafından vurulmuştum ama o kaosta bunu tamamen unutmuştum. Bir anlık şaşkınlığımda sakinleşsemde aklım başıma geldi ve çırpınmaya devam ettim. Tüm öfkemle beni tepetaklak taşımaya devam eden herifin sırtına vuruyordum.
“Bütün yapabildiğin bu mudur tüy sıklet?” demesin mi bana? Bu da yetmezmiş gibi kahkaha üstüne kahkaha atıyordu manyak herif. Görünüşe göre şu halimizden pek bir keyiflenmişti akıl hastası herif.
Omuzunda baş aşağı devam eden yolculuğum, beklediğim gibi bir mahsende sonlanmadı. Tam aksine konaktan dışarı çıkarıldım ve bir aracın açılan bagajına paldır küldür bırakıldım.
“Nefes almayı unutma kafadan çatlak kız!”
Aniden üstüme kapanan bagaj kapağı ile her şey karanlığa gömüldü. Tüm hırsımla üstümdeki metale vurmaya başladım.
“Çıkar ulan beni burdan, çıkaaar!”
Vallahi de billahi de bağırmaktan nefret ettim bee!.. Bu delilerin elinden bir kurtulayım bir daha bağırırsam kör olayım ya, ses tellerim kopsun ya.. off Allahım oofff!..
Araç hareket edeli ne kadar olmuştu bilmiyorum. İnsan karanlıkta kaldığında zaman kavramınıda yitiriyormuş. Arada bir sarsılan aracın bagajında ileri geri her gidip geldiğimde, “yavaaaş!..” diye resmen çığlık atıyordum ama duyulmadığımında farkındaydım. Gözlerin karanlığa alışırken, sakinleşmeye, hızlanan nefesimde yavaşlamaya başlamıştı.
Yolculuğum sarsıntısı biraz azalmış olarak devam etti bir süre daha ve sonunda hızlı bir dönüşle son buldu. O dönüş sırasında olduğum yerden savruldum ve bagajın kilit yerine omuzumu sertçe vurdum. Canım öyle çok acıdı ki, bu kezde bunun için çığlık attım. Sanki omuzum yerinden çıkmıştı ve o acı, anında derin bir ağrıya dönüştü. Ön kapının açılma ve gerisin geri hızla kapanma sesini duydum. Nefesimi tutmuşken, yine olduğum yerde hafifçe öne doğru savruldum.
“Allah belanı versin be, Allah topunuzun belasını versin inşallah!”
Yine bağırmıştım ve bagaj kapağını açıpta bana pis pis sırıtarak bakan adamın yüzünü loş ışıkta ilk kez gördüm.
“Senden alâ belamı verir Allah? Verdi işte vereceğini Kayıhanlar Aşireti’nin başına,” dedi tüm küstahlığıyla.
Yattığım yerde doğrulduğumda onun, “dikkaat!” diye bağırması ile kafamı bagaj kapağına çarpmam bir oldu.
“Başını çarpma diyecektim ama,” dediğinde gerçekten üzgün görünsede gözlerime, tüm şirretliğimle baktım ona.
“Kes bee! Ailece kafayı yemişsiniz!” diye terslemekten geri kalmadım.
“Asıl sen kes! Farkında mısın bilmiyorum ama az önce senin hayatını kurtardım hanım yengecim.. insan biraz olsun utanır ve teşekkür eder,” dedi ya adeta dalga geçer gibi, işte o an zıvanadan çıktığım andı.
Birde utanmadan bana elini uzatmış, o eli tutup dışarı çıkmamı bekliyordu.
“Ya siz hepiniz ne çeşit bir manyaksınız be? Ağanız ayrı bir deli, karıları Allah’a tapar gibi tapıyor ona.. senin ne bok olduğun belli değil! Yollayın beni geri memleketime ya, bırakın beni artıık!”
Boşun bir çırpınışın içine girdiğimin farkında olsamda eğer ölmeyeceksem, ikinci olarak istediğim şeyi ona söylemiştim.
Karşımda durmuş öylece bana bakıyordu. Gözlerinde ço kısa bir anlığına merhamet gördüm ama o merhamet, bir hayal gibi kayboldu yine.
Yüz hatları keskinleşirken, gözlerindeki ifade artık karanlık bir boşluktu ve o karanlıktan iliklerime kadar korktum.
“Çık artık şurdan ve kaderine razı ol! Abimin, Kayıhanlar Aşireti’nin ağasının karısı olacaksın. Başka bir şansın yok. Eğer ona çok istediği o oğulu verirsen, emin ol seni el üstünde tutar, bir dediğin iki olmaz. Sultanlar gibi yaşar gidersin! Duygularınla değil, aklınla hareket et! Artık burdan senin ancak cenazen gider! Çık şimdi ordan!”
İnanamayan gözlerle ona bakıyordum. Az öncesinde benimle alay ederek konuşan adam sanki şimdi bir şeytana dönüşmüştü ve beni derin bir korkuyla buluşturmuştu.
Az öncesinde öfkeyle ittiğim elini bana yeniden uzattığında, o eli tutmaktan başka çarem olmadığını anladım ve titremeye başlayan parmaklarımla parmaklarını yakaladım.
Beni dışarı çıkarmasına izin verdim ve yere ayağımı bastığım anda yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
Gözlerini gözlerimden hiç çekmeden, “akıllı bir kız olduğunu anlamıştım Yıldız. Ölmek için henüz çok gençsin!” diye fısıldadığında, soğuk havayla karşılaşan sıcak nefesi yüzüme çarparken buhara dönüştü.
Kulaklarımda son sözleri yankılanıyorken, içimdende o sözleri tekrar ediyordum.
Ölmek için çok gencim.. o halde, ölmesi gerekeni öldürmeliyim.. ondan sonrası tufan olurmuş, bahara dönermiş, yaza kavuşurmuş.. ne çıkar? Benim baharım kışa döndü ne de olsa!.. bir mucize mi olur yoksa benim lanetim mi bu? Görmek için inadına yaşayacağım.. inadınıza!..