12- Sahte Dosya

1107 Words
Artık G harfini yeterince kazıdığımızda, kıkırdayarak uzaklaştık adamın yanından, bir süre parktaki salıncaklarda beni salladı Ahlas ama adam artık sadece görüş mesafemizdeydi, birbirimizi duyamazdık. Yine de temkinliydim. "Kemal'den şüphelenmem gerekirdi zaten." dedim. "Bu akşam bunların hepsini rapor olarak hazırlayacağım." dedi. "Ben de gidip eve Ceylin ile konuşurum." dediğim anda mesaj geldi. -Kemal burada. Çok yılışık bir adam bu ya, seni sordu. -Sen ne dedin? -Sevgilinle dışarı çıktığını söyledim. Mesajları Ahlas'a gösterdim. Birlikte arabaya doğru geçtiğimizde adam dönüp bize bakmıştı, arabaya bindiğimizi görünce rahatlamış gibiydi. "Sence planları ne bunların?" dedi Ahlas aniden. "Şu an için, Anıl'ın durumu belli olana kadar yakın takip, ama sonra yeni bir suikast hazırlıyorlar, yoksa bu kadar detaylı bir takip olmazdı." dedim. "Doğru." dedi düşünceli bir halde. "Sence bineceğin uçağa ne olacak?" dedim. "O'nu binince göreceğiz." dedi gülerek. "Binecek misin sahiden?" dedim şaşırmış bir halde. "Aprona kadar gideceğim, uçağa da bineceğim, sonra polis kimliğimi gösterip ineceğim. Umarım orada tanıdık birini görürüm." dedi gülerek. "Kemal'i ne yapacağız peki?" dedim merakla. "Adamın kim olduğunu bilmemiz şu an için avantaj, takip ettireceğiz farklı kişilerle, yanında göndereceğiz, mesela Ceylin bir akşam yemeğe çıkabilir. Ama ne istersek onu vereceğiz ona." dedi gülümseyerek. İşler iyi gidiyordu, artık annemle babamı öldürenlerin, isimlerini, yerlerini, amaçladıkları şeyleri biliyordum. Kendimi korumakla kalmayıp Ahlas'ın da o uçağa binmesine izin vermemiştim. "Irmak sana bir görev. Akşam otur sen de bu Kemal için güzel bir dosya hazırla. İçine bir takım montajlı fotoğraflar ayarlayalım. Yarın dosyayı bir şekilde ona gösterir almasını sağlarız. Fotoğrafları ben ayarlarım. Sen sahte ifadeler yaz sahte isimlerle, şu saatte evin önünde gördüm gibi." dedi aniden. Bu adam da güzel planlar yapıyordu gerçekten. "Tamamdır amirim." dedim gülümseyerek. “Hadi gidelim.” dediğimde marşa basıp aracı çalıştırmıştı. Sokak lambasının altında beni gözetleyen adamı bırakıp öylece devam etmiştik yolumuza. Eve geçer geçmez, mailime attığım Ahlas ile Irmak Yeşilada ifadelerinin çıktısını aldım. Dosyada zaten olması beklenen iki evraktı bunlar. Sonra İbrahim Aydın diye bir isim uydurdum. Olay günü karşı apartmana misafirliğe gelmiş bir adam, şüpheli davranışlarla apartmana girdiğini görüyor mavi gözlü bir adamın ve Piç Anıl'ı fotoğraflarından teşhis ediyor. Bir diğeri de mahallenin bakkalı, o gece apartmana sürekli yabancılar girip çıkınca dikkatini çekiyor ve üç adamıyla birlikte Piç Anıl'ı teşhis ediyor, ismi de Mahmut Aktaş olsun. O zaman alt katlarında oturan ama şimdi yurt dışına taşınmış olan Filiz Çiçekçi, yangın sırasında Piç Anıl'ın koşarak uzaklaştığına şahit oluyor. Gökçe Aygün, o gün birkaç adamın apartmanın etrafında ellerinde benzin bidonu gibi bidonlarla dolaştığını iddia ediyor. Bir sürü ifade ve dinlenen tanık raporu yazdıktan sonra hepsinin fotoğrafını Ahlas'a attım. Ahlas da bir saat sonra fotomontajlı fotoğraflarla yandaki bankanın kamera kayıtları olarak hazırladığım raporla fotoğrafları dosyaya eklememi istedi. Elimizde gerçekten bunlar olsa Piç Anıl'ın ipini çekmiştik şimdiye. Tabii Piç Anıl'ın bunlardan haberi yoktu. Boş klasörün üstüne Anıl Karasoy yazdıktan sonra gülümsedim. Epey sağlam bir sahte dosya oluşturmuştuk. Artık Piç Anıl bu uydurma isimleri piyasada arasın dursun. Tek düşmanı artık Ahlas Ateş ve Yeşilada ailesi değil. "Nasılsın, bugün Ahlas ile kalmamışsın." dedi Ceylin oda kapısından kafasını uzatarak. "Kalmadım seninle konuşmamız lazım Ceylin. Bak bu dosyayı bir şekilde Kemal'e iletmeni isteyeceğim." dedim dosyayı uzatıp konuya hızlı bir giriş yaparak. "Kemal ne alaka anlamadım ki?" dedi Ceylin saf saf. "O yılışığın bizim katta bu kadar çok dolaşmasının nedeni bize olan büyük sevgisi değil, emniyetin içindeki gammazımız kendisi, Piç Anıl'a çalışıyor. Tabii bu bilgi sır. Aç bakalım bizim dosyayı." dedim ve Ceylin çabucak önündeki dosyayı açtı. "Ama bunlar.." "Evet onlar sahte, Anıl bu dosyayı ele geçirince beti benzi atacak. Panikleyecek, her yerden takipteyiz adamlarını. Sen de yarın kahve makinasının orada mı unutursun tam Kemal gelecekken, bizim kata geldiğinde masanda bırakıp lavaboya mı gidersin, ayarla artık o kısmını, iş sende." dedim göz kırparak. "Siz Ahlas ile sadece iyi sevgili değil, aynı zamanda iyi ikili de oldunuz, keşke Amerika'ya gitmese." dedi Ceylin. Bir an ona bu kısmını da açıklamayı düşündüm ama ne kadar az bilirse, başı o kadar belada demekti. Bu yüzden susmayı tercih ettim. "O'nu çok özleyeceğim kesin." dedim gözlerimi yere dikerek. "Sen ne diyorsun Irmak, onu ben bile özlerim." dedi ufak bir kahkaha atarak. Ertesi gün ofiste nedense hepimizden erken gelmiş, bizi beklemeye koyulmuş bir isim vardı: Kemal! Neyse ki başka memur gelmeden ilk biz girmiştik içeri. "Aaa Kemal Günaydın, senin ne işin var burada?" dedim. "Size kahve getirecektim ama geç kalırsınız diye düşünüp soğuk kahve aldım yoldan. "Bayılırım." dedi Ceylin kahvesini alıp yudumlarken. "Ceylin Leyla Amirim bir şey demeden Piç Anıl'ın dosyasını koymayı unutma yerine, akşam çalışmak için eve götürdüğümü duymasın." dedim kibarca. "Masamda koyarım birazdan, sorarsa da incelemek için aldıydım derim, nasılsa soktuk içeri." dedi Ceylin gülerek. Kemal'in gözleri parladı. "Aaa Ceylin şu kalemlik senin mi?" dedi aniden masasındaki kalemliği göstererek, hadi ama Kemal bu kadar aptalca şeylerle çocuk mu kandırıyorsun? Gerçekten daha iyi bahaneler bulmazsan değil emniyette Piç Anıl'ın yanında bile barındırmazlar seni. Aptal şey! "Genç kız kalemliklerine mi merak saldın?" dedi Ceylin eğlenerek. "Yok, yeğenimin doğum günü var da böyle bir şey alayım mı diye düşünüyordum, yakından bakabilir miyim?" dedi. "Tabii tabii bak sen, ama ne diyeceğim ben bu soğuk kahveden bir tad alamadım, hadi gidip kahve alalım adam gibi aşağıdan." dedi Ceylin. "Bana da al, benim Leyla amirimin odasında bir dosyam vardı, ona bakmam lazım." dedim göz kırparak. Böylece Ceylin çıkıp gitmişti ama ben Leyla Amirimin odasından güzelce izledim her hamlesini. İştahlı bir şekilde sahte dosyayı alıp montunun içine gizledi. Sazan avına çıkmıştık artık, ilk sazanımız Kemal, dosyayı aldığı gibi topukladı bürodan. Beş dakika geçmeden Ahlas gelmişti ve olanları anlattığımda kaçırdığına üzüldü. Sonra Leyla Amirim gelince elimizdeki bilgileri onunla paylaştık. Artık annem evine karşı bir suikast planı yapıldığını biliyordu. Ama hala benim dışımda kimse bunun ne zaman olduğunu bilmiyordu. "Önce Ahlas'ı yolcu edeceklerdir, ayak altından çekmek için, sonra bize suikast girişiminde bulunurlar yani kırk gün kadar rahatız." dedi zeki annem. Boşuna koskoca amir olmamıştı işte, zekamı ondan aldığım için gurur duydum kendimle. Pekala o zaman şimdilik sadece Piç Anıl'ın mahkeme sürecini takip ediyoruz. "Sivil ekipleri de evin çevresine konuşlandıracağım bugün. Siz gider kolaçan edersiniz." dedi annem. Büroya geçtiğimizde aklıma bir soru takıldı. "Ahlas amirim sizin aileniz nerede yaşıyor?" dedim şaşkınlıkla. "Ben sekiz aylıkken trafik kazasında öldüler, devlet korumasında büyüdüm. Aslında ben milli sporcu olmak istiyordum, ama devlet memurluğu yolu açılınca sevgi evinde olduğum için polis akademisine girdim. Yani Irmak ile bir ortak yönümüz daha var. Anne babasına rağmen o da polis akademisi değil, spor akademisi istiyor." dedi gülerek. "Başınız sağ olsun amirim, ama bence Irmak bu işin içine bir iki kez girse fikrini değiştirir. Çünkü polis olmak son derece eğlenceli." dedim. Ah O Irmak benim görebildiklerimi bir görseydi. O genç kıza yaşadıklarımı, hayatın bana öğrettiklerini anlatabilseydim. Ya da şimdiki aklımla yeniden o Irmak olabilseydim... Bazı şeyler için hep geç kalan genç kafamın bana bıraktığı şey koca bir ömür boyunca tutulacak yastı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD