7- Ateş Düştüğü Yeri Yakar

1244 Words
Otuz seneyi geçmeyen bir zamanda ateşin üstünde yürüdüm. Cehennemi gördüm. Buz dağlarına çarptım kırıldım, kırıldığım yerden düştüm dağıldım. Ayaklarımın altında korlarla bitap düştüm, aklımı yitirdim, aşkı buldum. Aşkı buldum korkular sahiplendim yeni yeni. Korkularımın içine şaşkınlıklarım karıştı, umudumun içine umutsuzluklarım. Kaç kez daha yanacağız seninle biz Ahlas? Kaç kez daha mumun sırrını korurken mumun ta kendisi olacağız? “Anne ne diyorsun sen ne vurulması?” dedim panikle. Aynı anda Selo Abi de yerinden fırladı. “Kızım durum ciddi mi onu bile bilmiyorum, cinayet zanlısını kovalarken ateş açmış zanlı, hem ona isabet etmiş kurşun hem de Yasin’e. Yasin de yazık yeni atandı bizim buraya daha göreve başlar başlamaz vuruldu çocukcağız. Çık gel kızım ben detayını öğrenmeye çalışayım bu arada, ben de çıkıyorum şimdi hastanede buluşuruz.” annemin şu an hala Yasinmiş yeni memurmuş bahsetmesine inanamıyordum! “Neredeymiş?” dedi Selo abi ben telefonu kapatır kapatmaz endişeyle. “Araştırma hastanesinde dedi annem.” “Hadi gidelim o zaman.” dedi ve eline aldığı motorsiklet anahtarlarıyla yol gösterdi. Motorsikletine atlar atlamaz arkasına geçmem için işaret verdi ve ben de neye bindiğimi umursamadan atladım arkasına. Tek derdim bir an önce Ahlas’a ulaşmak ve iyi olduğuna dair bir şey öğrenmekti. Hastaneye ne ara vardık ne hızda gittik, az önce hayatımın en uçuk kaçık şeylerini mi konuştuk her şey bir anda önemini yitirmişti. Motorun üzerinden iner inmez telefonum çalmaya başladı. Selo abi arkamdan koşturuyordu. “Kızım sakin ol, Ahlas’ın kolunda bir sıyrık var sadece. Her şey yolunda, Yasin’i ameliyata..” telefonu kapatmış koşturmaya devam etmiştim. Danışmadan Ahlas’ın nerede olduğunu öğrendim ve merdivenleri koşarak çıkıp odasına ulaştım hemen arkamda Selo abi vardı ama nefesi kesilmiş, her yanı ter içinde kalmıştı bana yetişmek için. Nedense ona karşı çok kızgın hissediyordum kendimi. Sanki en başından beri bizi kandırıyordu, söylese, bilerek hareket etsek ne olurdu, beni önce o hastaneden çıkarsaydı ne olurdu? Mumları bırakıp her şeyi oluruna bırakıp kaçmak? Koruyucu mu demişti adına, bu nasıl korumaktı??? “Ahlas!” dedim hastane odasından içeri girer girmez ama karşımda oldukça rahat bir şekilde koluna sargı yapılmış bir Ahlas buldum. “Leyla amirime de kızdım haber verip panikletti diye sen de Selo abiyi mi aradın, hay Allah ufacık bir sıyrık için..” derken üstüne atlamış boynuna sarılmıştım bile abisi ise tam arkamda duruyordu. Abisi olduğunu hiç söylememiş olan abisi, teknoloji dehası Selo Abi, gizli hayatında tılsımlı mumlar yapan, kahinlerle arkadaşlık eden büyücü... Bunlar hep gerçek miydi yoksa benim gerçeklik algım değiştiği için mi böyle bir dünyadayım bilmiyorum ama Ahlas şu an hayatımdaki en değerli şeyim benim ve bu bile nasıl bu hale geldi bilmiyorum. Aslında biliyorum Irmak Akan gözünden onu izlemek, bana olan aşkını görmek.. Herkes sevdiği adamı bir film senaryosunda izler gibi izlese, kendine olan bakışlarını dışardan gözlemleme şansı bulsa, ömür boyu o aşktan vazgeçemez herhalde. “Nasıl oldu bu?” dedim endişem hafiflememiş bir vaziyette. “Cinayet zanlısını kovalarken oldu işte, onu etkisiz hale getirene kadar biz de nasibimizi aldık.” dedi sakince. “Etkisiz hale derken, öldü yani.” dedim kendime açıklama yaparcasına. “Yani terimlere benden daha çok aşina olman lazım Sayın Yeşilada.” dedi gülerek. “Serumun.” dedim serumun kablosunun çıkmak üzere olduğunu fark ederek, yatağın öbür tarafında olan seruma uzandım ve çıkan yeri düzelttim. “Kolun bu kadar çabuk mu düzeldi, kesinlikle teşkilatta olmalısın sabah vurulup akşama iyileşirsin!” dedi Ahlas şaşkın bir ifadeyle, ben de farkında olmadan askıda olması gereken kolumu kullanmıştım. Nasıl sır saklayacaksam acaba ben? En beceriksiz olduğum konu. “Sana artık iyi hissettiğimi söylemiştim.” dedim gülerek. Annem de kenardan ağzı açık beni seyrediyordu. Neyse ki bir soru daha gelmeden doktor içeri girdi. “Ahlas Bey kolunuzdaki sıyrık önemli bir şey değil neyse ki. Ancak enfeksiyon kapmaması gerekiyor onun için düzenli olarak her gün pansuman yaptırmanız gerekecek bir de antibiyotik yazıyorum.” dedi ciddiyetle. “Evet ben de takip ediyorum yakından bu durumu.” dedim Ahlas’ın ciddiyetsiz suratını görünce. “Yasin Çağlayan’dan bir haber var mı doktor Bey, ameliyattaydı.” dedi annem endişeyle. “Ameliyattan çıktı, durumu ciddiyetini koruyor ama bu geceyi atlatırsa hızlıca iyileşecektir.” dedi doktor. Annem memurları için de anaç bir şekilde endişeleniyordu. Bu hoşuma gitmişti. Cinayet Büro’nun başında bir kadın olması ortamın kasvetini epey bir yumuşatıyordu böylece. Selo Abi’nin varlığını bir an için unutmuştum ama dönüp arkama baktığımda kapıda hala dikildiğini gördüm. “Selo Abi seni de yorduk buraya kadar bir şeyim yok.” dedi Ahlas keyifle. Ama kolunu oynatırken yüzünü buruşturdu. Hemen acısının dinmesini dileyebilir miydim ki? Bir mum yakıp gün içinde olan biten her şeyi düzeltebiliyor muyduk, yoksa büyük şeyler için mi kullanmak gerekiyordu mumları, bunun bir kuralı, bir yolu var mıydı? Neydi, kahinlere danışılıyordu kullanmak için, belki de tehlikeli sonuçlar doğmasın diye paylaşılıyordu, belki bu mumları kullanmanın bir bedeli vardı. Ne de olsa benim omzum iyileşmişti ama Ahlas’ın kolu yaralanmıştı. Annemle babam ve Ahlas hayatta kalmıştı ama ben vurulmuştum. “Ben ne zaman çıkabilirim?” dedi Ahlas doktor çıkmadan sabırsızca. “İki saat kadar daha müşahade altında tutalım sonra gidebilirsiniz.” dedi Doktor. “Ben bize birer tane kahve alayım madem.” dedim polis zamanı alışkanlıklarımdan. “Ben de sana yardıma geleyim madem.” dedi Selo abi gülerek. Ahlas bu durumdan pek bir memnun olmuştu. Hayatındaki iki değer verdiği insanın birbirine yakın durması onu mutlu etmişti. Oysa ben bir kaşık suda boğabilirdim bu Selim Mumcu’yu. Hele ki Ahlas Ateş’in Deniz Mumcu olduğunu düşündükçe ismini bile bilmeyen bir adamı sevdiğimi düşündükçe, içimdeki merhamet acıma duygusuyla konuşuyor sonra hepsi öfkeye dönüşüp Selo Abi’ye yöneliyordu. “Tabii iyi olur, anne sana da alıyorum.” diye seslendim annem başıyla onaylayınca merdivenlere doğru ilerledim. “Irmak teşekkür ederim anlatmadığın için.” dedi Selo abi hemen konuya girerek. “Anlatacağım ama.” dedim.. “Anlatma..” dedi. “Nedenmiş o?” dedim kızgınlıkla. “Biliyorum bütün bunları yaşadığın için, ben bildiğim halde sırrı sakladığım için kızgınsın bana. Ama bu sizi korumak içindi ve lütfen Deniz’e zaman ver. Kendisini bulması için... Kendisine dönmesi için ve bana da sana da inanacak bir noktaya gelmesi için. Yavaş yavaş.. Benimle birlikte hareket edersen çok sevinirim ve Ahlas için en iyisi bu olur.” dedi. Kantine ulaşmıştım hiç sesimi çıkarmadan kahveleri söyledim, Selo Abi’ye de söyledim. “Abisi olduğunu söyle bari. Çok yalnız bir hayat yaşadı, çocukluğunu hatırladıkça gözleri doluyor. Belirsiz bir mektupla bırakıp gitmişsin. Bari bunu söyle.” dedim gözlerim dolarak. O ne zaman yetimhaneden bahsetse kötü hissediyordum kendimi, hayatını var olarak çalmış gibi hissediyordum aynı zamanda. Ana rahmine düşmüştüm ve o yalnızlığına gömülmüştü yeniden, umutları sönmüştü. “Bunu düşüneceğim, ama karar verdiğimde yine desteğin gerekecek.” dedi. “Sana neden güveneyim?” dedim kahve tepsisini eline tutuştururken. “Çünkü o mumlar sayesinde annenle babanın ve Ahlas’ın hayata döndüğünü biliyorsun artık. O mumları sana getiren kişiye güvenmez misin?” dedi. “Ya hiç dilemeseydim?” dedim merakla. “Diledin ama, Ozan da dileyeceğini ve olacağını söylemişti. Ahlas’ı karşımda tekrar gördüğüm gün, seni bulup sarılmamak için çok zor tuttum kendimi.” dedi. “Peki neden başka bir bedene sahip oldum?” dedim, pekala en başından on yedi yaşımdaki halime dönebilirdim. “Çünkü kendini dışarıdan görmeye ihtiyacın vardı Irmak, yok muydu?” dedi Selo abi gözlerimin içine bakarak. Mum olmak için yanmak lazım... Irmak ile Ahlas’ı uzaktan gördükçe, anne ve babamı uzaktan gördükçe yanıp pişmemiş miydim? Senelerce akıl hastanesi, cinayet zannı gibi olayların kat kat üstünde olgunlaştırmamış mıydı beni bu deneyim. Sonunda var ettiğim bir kadın yok olmamış mıydı yana yana. Öyle dönüp Irmak olmuştum işte. Akması gereken Irmak öyle akmaya başlamıştı işte. “Haklısın.” dedim sessizce. Selo Abi’ye güvenmek tek seçeneğim gibi görünüyordu. Ahlas’ı bir kez daha kaybetmek istemiyordum.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD