4- İki Irmak Aynı Denize Akarsa

1386 Words
"Piç Anıl!" diye haykırdım oturduğum koltukta. O mavi gözler... Gördüğüm o yara... Benim annemle babamı öldüren ahlaksız köpek buydu işte! Bunu nasıl söyleyecektim, nasıl anlatacaktım? Daha önce herkese teker teker masumiyetimi anlattığım halde deli dememişler miydi bana? Şimdi Ahlas'a bunu anlatsam ne yapacaktı? Kolumdan tuttuğu gibi hakkımda bir rapor, ver elini Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesi. Üç ayda çık çıkabiliyorsan, dile kolay sekiz-dokuz seneyi devirdim ben o kâbus dolu yerde. Kendi çekeceğim işkenceyi bir kenara bıraktım, üç ay sonra anlaşılacaktı değerim zaten, çok geç olduğunda annemle babam bir kez daha öldüğünde tabii. Kesinlikle izin vermeyecektim buna. Ama ne yapacağımı da bilmez haldeydim. Beni buraya getirip ikinci şans veren kaderim, azıcık yardımcı olsan olmuyor mu? Ya da yeterince yardım alıyorum da görmemekte ısrar ettiğim için mi nankörlük ediyorum? O sırada katın girişindeki kapı açıldı ve benim on yedi yaşındaki o güzel yüzüm kapıdan göründü. Hemen bir bahane bulup yanına gitmeliyim Leyla komiserin. Kendimin bu sıralarda ne yaptığını hatırlamalıyım belki diye düşündüm. On yedi yaşındaki Irmak Yeşilada, gülümseyerek annesinin odasına girdi. Anneme sarılıp öptüğünde kendimi kendimden kıskandığımı hissettim. "Ah Irmak keşke annenin değerini bilecek yaşta olsan!" O sırada dikkatimi Ahlas çekmişti. Huzursuzca kıpırdanmıştı Irmak kapıdan girince. Çocuk gibi dikkatini çekmeye çalışıyordu Irmak'ın. Bunu neden yapıyordu? Geçmişte Ahlas ile ilgili ne bir anı hatırlıyordum ne başka bir şey. Gerçi içerideki Irmak'ın dikkatini çekmeyi başaramamıştı. Elimdeki dosyayı alıp ne yaptığımı pek de bilmeden Leyla Amirin odasına daldım. "Aaa Irmak gel adaşınla tanış." dedi annem. "Merhaba." dedim pürüzsüz güzelliğime bakıp, ela gözlerim gençlik ateşiyle parlıyordu. "Ay sizin ne kadar güzel gözleriniz var öyle, yeşil yeşil." dedi Irmak bana bakıp. Saçlar konusunda aynı şeyi düşünmediğine eminim, dedim içimden. "Senin de gözlerin çok güzelmiş. Ela gözlerin sarı saçların çok güzel görünüyor, gözler amirimden alınmış." dedim gülümseyerek. "Siz iki Irmak ne güzel anlaştınız öyle." dedi Leyla amirim gülümseyerek, Ahlas huzursuzca kıpırdandı. "Anne Josh ucak bileti aldığını söyledi dün, ama sonra gelemeyebilirim dedi. Seninle hiç konuştu mu?" dedi Irmak anneme dönerek. Hatırlıyordum, önce geleceğini söylemiş, sonra iptal olduğunu söylemişti. Ne üzülmüştüm, derdim sadece O Josh'tı koca dünyada. Ne aptalmışım! Sonra da sürpriz yapmıştı, doğum günü sürprizi. Bunu hiçbir zaman anlamayacaktım işte, bir insanı doğum günü, özel günü boyunca üzüyorsun, hatırlanmadığını değer verilmediğini hissettiriyorsun, bütün günü böyle geçirmiş birine akşam "Sürpriiiiiiiz!" diyerek mutlu etmeye çalışıyorsun. Mutlu olmaz ki, olsa bile günün yüzde seksenini zaten üzülerek geçirmiş. Sürprizlerden nefret ediyorum. O zaman da nasıl üzüldüğümü hatırlıyorum en çok. Ahlas, kahvesinden bir yudum almış gözlerini Irmak'tan ayırmıyordu. Bir anda bana döndü. "Bana mı bir şey söyleyecektin?" dedi aniden. "Ah evet komiserim." dedim tam dosyayı açacakken, özellikle diğer Irmak'ın yanında dosyadan Piç Anıl'ın resmini düşürdüm. Irmak yerden eğilip kağıdı aldı, resme baktı. "Ne tuhaf bakışları var ama." dedi omuz silkerek. İşte hedefime ulaşmıştım, olur da cinayeti hatırlayamasam bile o yanında yara izi olan mavi gözleri mutlaka hatırlayacaktım ve bana soran amirlere ismini verebilecektim. Belki bu sonrasında beni akıl hastanesinden ve hapse girmekten korurdu. "Piç Anıl'mış ismi. Ben de tam bunu söyleyecektim, yüzü fena halde tanıdık geliyor, başka bir dosyada gördüğüme eminim." dedim. Ama Ahlas aniden öksürmeye başladı. Leyla amirim de panikledi bunun nedenini anlayamasam da. "Tamam sonra konuşuruz madem." dedi ve bana çıkmaktan başka çare bırakmadı. Odadan çıktığımda "Az önce ne yaşadık biz?" sorusunu sormaya başladım kendime. Hem annem hem Ahlas paniklediğine göre odadaki diğer kişiden bir şeyler saklanmak isteniyordu. On yedi yaşındaki Irmak'tan mı? Ne saklıyor olabilirdi annem ile Ahlas benden. Ne alaka? "Çok derinlere dalma güzel kız." dedi birileri kafamı kaldırdım, daha önce görmediğim bir yüz duruyordu karşımda. "Irmak neden beni tanımıyor gibi duruyorsun öyle?" dedi adam. Kömür karası kaşları ve kömür karası gözleri vardı. Azıcık korelilere benziyordu. Dizilerden kaçmış tipine bakıp, rüyanın içinde olduğumu bir kez daha düşündüm. "Kemal ben, asayişten. Unuttun mu yoksa, yılbaşı gecesi birlikte oturduk ya masada çok eğlendik. Çok içtin gerçi unutacağını tahmin etmiştim." dedi. Boş gözlerle bakmaya devam etmenin faydası yoktu, gülümsedim. Daha ömrümde ağzıma içki koymamıştım, yeşilaycı biri olmuştum hep. Her şeyden önce sporcuydum! "Ah Kemal, doğru ya, özür dilerim. Kafam dosyanın birine takıldı fena halde. Sağlıklı düşünemiyorum herhalde bugün." dedim. "Haftaya asayişten Berna’nın büyük bir doğum günü partisi var, gel seni oraya götüreyim, biraz kafan dağılır. Cinayet büroda çok takılınca bozuluyor insanın psikolojisi haliyle." dedi Kemal. "Düşüneyim olur mu Kemal, dediğim gibi bugün kafam çok karışık." Dedim yılışık Kemal’i başımdan savarcasına. Ahlas hala gözlerini on yedi yaşındaki Irmak'tan ayırmıyordu. Benim göremediğim bu şey neydi? Gün boyu dalgın bir şekilde dosyayı inceledim, iki sene önce bu Piç Anıl'ın adamları bana ve aileme saldırmıştı, ancak Piç Anıl olaylarla ilgisi olmadığını ispat etmiş, o sırada Zeytinburnu’nda pavyonların yıldızı Şiringül ile yemekte olduğunu ispat etmiş, restoranın güvenlik kameralarını delil olarak dosyaya eklemişti. Bilgisayardan dosya numarasını girip videonun kaydına ulaştım. Adamın yüzüne odaklanıp kamerayı yaklaştırdım. Kesinlikle maskeli yüz onun yüzüydü, annemle babamı öldüren katil karşımda durmuş bir kadınla yemek yiyordu. O arada telefonu çaldı katilin, videodaki görüntüsünde. Ekrana baktı ve önemli olduğunu belli eden bir yüz ifadesiyle, çabuk hareketlerle açtı telefonu. Ama konuşmaktan çok karşı tarafı dinledi. Nasıl olup da bu telefon konuşması deşifre edilip dosyaya eklenmemişti acaba? Telefonu kapattığında yüzünde sırıtışını görmek mümkündü. Bu ifadeyi görünce çok gerildim. Bu adamın gülmesine katlanamamıştım. O gece yatağın altında beni arayan bakışlarını unutmamıştım. Annemle babamın işini kendi elleriyle bitirmek istemişti. Sonra beni aramıştı. Belki elime bıçağı tutuşturan da o olmuştu. Irmak annesinin odasından gülerek çıktı ve bana da el sallayarak binayı terk etti. İnsanın kendisini dışarıdan görmesi çok garipti.Şimdi o yaşa o bedene dönsem, aynı çocukça hareketleri yapmazdım, şımarıp annemle babamı üzmezdim. Annemle babamın canını yakmazdım. Sonra da bütün hayatımı çöpe atmalarına izin vermez, bir şekilde tüm emniyeti masum olduğuma inandırırdım. Katillerin yakalanmasına yardımcı olurdum. Sahi neden gözlerinin yanında yara bulunan mavi gözlü adamdan bahsetmemiştim, neden sadece maskeli adamlar demiştim? Aklımdan uçup gitmiş gibi, onlar da aklımın uçup gittiğine kanaat etmişlerdi işte. İnsan kendisi hariç herkese körü körüne inanırsa, sonunda elde ettiği mükafat kimsenin ona inanmamasıydı. "Irmak Akan." dedi Ahlas birden yanımda belirerek. "Buyrun amirim." dedim dikkatle yüzüne bakarak. "Irmak, yani Amirin kızı olan Irmak. İki sene önceki baskında, çıkan yangında yaralandı. Vücudu yanmadı ama oksijensiz kalıp zehirlendi, kaçmak isterken yatağının kenarına kafasını çarpmış. Bu travma sonrası o gece olan hiçbir şeyi hatırlamıyor, hatta olayın olduğu günü olduğu gibi silmiş hafızasından. Doktorlar olası bir hatırlatmanın birçok travmayı tetikleyebileceğini düşünüyorlar. O yüzden Piç Anıl dosyası hatırlıyorsan o baskından dolayıdır. Amirim ile kocasını öldürmek istemişti, kızlarını da tabii." dedi Ahlas. Ağzım açık ona bakıyordum, gerçekten böyle bir şey yaşanmıştı ve ben unutmuştum öyle mi? Ahlas'a ne olmuştu acaba, Ahlas neden olaylar sonrası ben sorguya çekilirken etrafımda değildi. Olsaydı gelip böyle bir hafıza kaybı yaşadığımı söyler, hiçbir şey yapamasa Piç Anıl'ın fotoğrafını çıkarır önüme koyardı. O zaman katili teşhis edip ifade veren kişi olurdum sadece. Birden olası gerçekler aklıma bir bir dizilirken bütün tüylerim diken diken olmuştu. Önce Ahlas'ın hakkından geldiler demek ki, benim bu süreçte Ahlas'ı korumam da çok önemli. Ne olursa olsun O'na yakın olmalıyım. Off, ama nasıl, beni ezilecek küçük bir böcek gibi görüyordu dün, bugün biraz durumu toparlamış, bilgi paylaşma mertebesine erişmiştik. Bu hızla üç aya bir kahve ısmarlatırdım artık! "Tamam amirim anlaşıldı şimdi paniğinizin nedeni." dedim. Ayrıca Irmak'a bakışlarınız da bir tuhaftı, onu da anlarız inşallah diyecektim ki vazgeçtim. "Anlamana sevindim." dedi ciddiyetle ve yanımdan ayrıldı. "Parfümünün kokusu benim oraya kadar geldi. Kızım bu adamın yanında çalışırken, olağanüstü bölge tazminatı alman lazım." dedi Ceylin sırıtarak. "Olağanüstü bölgede değiliz Ceylin, burası İstanbul!" dedim başımdan savarcasına. "Olağanüstü bölge değil mi, o kaslar kesinlikle olağanüstü, tabii bence başka olağanüstü yerleri de var ama, sen görmek için daha yakınındasın. Görürsen bana da anlatırsın umarım." dedi kıkırdayarak. Demek ki insan yirmi-yirmi beş yaş arası hormonal bir patlama yaşıyor. Cinsel dürtüleri zirveye çıkıyor. Ondan bütün arkadaşlarım o yaşlarda evlenip durdular. Ben bunları her ne kadar akıl hastanesinden çıkınca sosyal medyadan öğrenmiş olsam da. Kimyasallarla uyutulurken benim bunu deneyimleme fırsatım olmamıştı tabii. "Kemal ile ne konuştunuz?" dedi konuşmayı sürdürmekte ısrar eden Ceylin. "Parti mi ne varmış, davet etti." dedim. "O'nun bir arkadaşı var Onur. Benim eski sevgilim, iki sene çıktık, nişanlandık sonra da ayrıldık." dedi hüzünle. "Hangi ara oldu bütün bunlar?" dedim şaşkınlıkla biz yeni memur değil miydik ya? "Akademi de birlikteydik." deyince idrak ettim durumu. "Saat kaç olmuş, hadi artık eve gidelim Ceylin, daha eve kadar arabayı ben kullanacağım, gece yarısı varırız herhalde." dedim sırıtarak. "Ceketimi alayım geliyorum." dedi Ceylin. Üç aylık süreden bir gün daha eksilmişti ama bugün elimde hiç hatırlayamadığım bir anım vardı, henüz bir travma tetiklenmemişti.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD