8- Josh ile Eğlenceli Saatler

1181 Words
Ekip otosunun ön koltuğunda ben ve Ahlas otururken arka tarafta genç çiftimiz Josh ve Irmak gülüşüyorlardı. Kendime çok acıdım o anda. Arabanın içerisinde, olgun, beni asla bir iftira sonucu terk etmeyecek, yakışıklılıkta Josh'a on bin, insanlıkta bir milyon basacak olan Ahlas varken, yanımdaki o sümsük ile nasıl gülüşüyormuşum. Bir gelecek düşünüyordum ciddi ciddi bu genç zibidiyle ben. Yaz kampının en havalı çocuğuydu bütün kızlar peşinde koşuyordu, ben ise sadece bakışarak tavlamıştım onu. Büyük bir zafer olduğunu düşünmüştüm bu tavlamanın. Gerçekten ergenliğin en rezil dönemindeymişim, diye geçirdim içimden. Üç günden fazla ilişki sürecek adam değil yanımdaki. Yani eski benliğimin yanındaki, şu an yanımda oturan ise bir insanın ömrünü, ruhunu, nefesini emanet edebileceği adam. Ah salak kız, bilmesen de ilk öpücüğünü ondan aldın. Araç ilerliyordu ama Ahlas kulaklarına kadar kızarmıştı. "Aracı benim kullanmamı ister misiniz amirim?" dedim sessizce. "Gerek yok, tamam iyiyim." dedi bana bir uyarı bakışı atarak. Emniyete gelir gelmez Josh'a arabanın yanında beklemesini onun sahne zamanı geldiğinde telefonla arayacağımızı söyledik. Böylece Josh'ı öyle güneşin altında bir başına bırakıp binaya girdik. Ahlas belli belirsiz gülümsemişti bunu yaptığımızda. Irmak çok heyecanlıydı, merdivenlerden çıkarken tekrar ettik söyleyeceklerini. "Ceylin amirim, Leyla komiserimizin kızı Irmak Yeşilada. Bir ifade verecekmiş, iki sene önceki dosyayı bizim Irmak Hanım size versin, ifadesini alıp sorgu dosyasına ekleyin lütfen." dedi Ahlas bir hışımla içeri dalıp. Ceylin masasının üstüne düşürdü elindeki bütün kağıtları heyecandan. Irmak'ı ifade alabileceği bir odaya alırken dosyayı eline tutuşturdum biz de Leyla amirimin odasında kameradan olayı izlemeye başladık. "Sen hatırlamaya mı başladın yani?" dedi Ceylin şaşkınlıkla. "Evet ve bütün detayları anlatmak istiyorum memur hanım." dedi abartılı bir oyunculukla. Ah Irmak ah, oyunculukta kötüsün. Şu kızıl kabarık saçlarla daha iyisini yapıyorum. Sorguda hiç bir detayı atlamamış olması üçümüzü de rahatlatmıştı. "Irmak seni tebrik ediyorum, Irmak'a bunları hatırlatmadan nasıl olup da bu ifadeyi verdirirdik bilmiyorum. Ahlas ve sen bu ekipte olduğunuz sürece benim sırtım yere gelmez." dedi gururla annem. Belki diğer Irmak olarak seni gururlandıracak pek bir şey yapamadım ama bu gün benimle gurur duymanı sağladım anne. Bunun bendeki anlamını tahmin bile edemezsin! "Çok sağ olun amirim." O sırada kapı tıklatıldı memurlardan bir tanesi Ahlas'a bir zarf geldiğini söyledi. Ahlas zarfı katlayıp cebine koydu aceleyle ve kuru bir teşekkür etti. Gözümden kaçmamıştı paniği, zarftaki her ne ise Ahlas Leyla amirden saklamıştı. Hiç sesimi çıkarmadım ama unutmaya da niyetim yoktu. "Bitti Irmak'ın sorgusu, sırada ne var?" dedi Leyla amirim. "Sırada eğlence var amirim." dedim gülerek. Josh'ın araçtan inerken kaydettiğim numarasını çevirdim ve asayişe gidip şikayetçi olmasını söyledim. Kameralarla Josh'ı takip etmeye başladık. Ahlas epey bir keyif almıştı. "Asayişe haber verdiniz mi?" dedi Leyla amir ama cevabı iyi bildiğine dair bir izlenim oluşturmuştu sırıtışı. "Ay amirim ben onu tamamen unuttum benim hatam, çok özür dilerim." dedim sırıtarak. "Bu detayı nasıl atlarsınız." derken kahkaha atıyordu. "Çok da acele etme Irmak ararsın birazdan." dedi Ahlas kahkahası eşliğinde. "Baş üstüne amirim." dedim. Josh merdivenleri çıkmış, asayişin nerede olduğunu onca tarife rağmen sormuş ve nihayet kata ulaşmıştı. "Merhaba, ben var Sultan Ahmet'e gitmek." diye berbat türkçesiyle giriş yaptı. "Bir yol tarifi vermemiz eksikti turistlere." dedi Sevgi Komiser gülerek. "Kardeş burası Taksim meydanına mı benziyor?" dedi memurlardan Enes. "Ben gitti Sultan Ahmet'e ama yanlış şeyler oldu. O yüzden geldi buraya." diye yırtınan Josh gözlerimi yaşarttı gülmekten. "Kim yanlış yaptı sana koçum?" dedi Enes gülerek, haber versek daha iyi olamazdı. "Hırsızlar, biri benim cep telefonu kaptı elimden, böyle koşturup gitti cüzdana baktım o da yok!" dedi Josh. Ahlas koltuğun kenarlarını sıkıyordu gülmekten. "Gördün mü sen bunları?" dedi Enes. "Koşanı gördüm." dedi Josh. "Tarif et bakayım." dedi Enes. "Böyle sarışın renkli gözlü, uzun boylu." diye başlayınca Josh Enes durdurdu. "Lan sen İngiltere'de mi soyuldun, nereden buldun sarışın renkli gözlü uzun boylu hırsızı anında enselerler burada." dedi Enes sertçe "Kumral da olabilir belki." dedi Josh korkudan. "Nasıl olabilir koçum burada çocuk mu eğliyoruz, emniyet burası emniyet!" dedi Enes kızarak. Josh kızılmasını beklemiyordu, şok olmuştu. Oyunu sürdürmeye çabalıyordu ama korkmuştu. "Şimdi bana kızdınız ama hırsız ben değil." dedi Josh kibarca. "Ara artık Irmak, dövecekler çocuğu." dedi Leyla amirim gülerek. "Alo Enes, cinayetten Irmak ben, önündeki çocuk sazan avımıza düştü oyalamak için gönderdik, yok öyle bir vaka, al ifadesini oyundan, gönder yukarı....he tamam azıcık daha eğlen o zaman.... Görüşürüz." dedim ve sırıtarak kapattım telefonu. Enes sarışın mavi gözlü bir hırsız resmini gösterip bu mu diye sordu Josh'a. Josh evet deyince az önce öldürüldüğü bilgisini aldık bu adamın, sen şimdi baş şüphelisin." dedi ve çocuğu kelepçeledi. "Senaryoda bunlar yoktu, neler oluyor, telefonum da evde kaldı." diye ağlayan Josh'a Enes bağırıyordu. "Hani çalınmıştı lan telefonun bunları savcıya anlatırsın artık." diyordu. Josh'ı ters kelepçe ile yukarı getirdiğinde alkışlayarak karşıladık üçümüz. Ahlas "Çok başarılıydın tebrikler." diyerek sırıttı. İmzaları tamamlayıp yanımıza gelen Irmak şaşkındı. "Neden kelepçe takıldı Josh'a?" diye sordu merakla. "Hırsızın öldüğü bilgisi gelmiş senaryoya göre." dedim gülerek. "Tüh ya eğlenceyi kaçırdım, kameraya almışsınızdır gerçi bize de getirin izleyelim." dedi on yedi yaşımın en güzel halleri heyecanla. "Sana bir şey söyleyeyim mi, çok saf bir şey bu Josh, sana akıllı bir adam lazım, söylemedi deme." dedim göz kırparak. Ahlas heyecanla dönüp baktı bana dediğimi duyduğu için. Ama sonra bakışlarını donuklaştırdı kontrol altına alarak. "Ama çok yakışıklı değil mi Irmak abla?" dedi gülerek. "Eh tip her yerde bulunur, zeka hatta asıl önemlisi akıl daha nadir bulunuyor." dedim ben de kıkırdayarak. Irmak Josh'a biraz farklı açıdan bakmaya çalıştı, sonuçta ben de gençtim ona göre, annesi değildim, üstelik erkek de değildim çıkar ilişkisi güdecek. Bu yüzden söylediğim aklının bir köşesine dip not olarak kaydedilmişti. Ben madem geçmişe gelecektim niye kendi bedenimin bu haline dönmemiştim ki, Josh'ı anında terk ederdim. Ama bir şekilde emniyette bu cinayetin çözümünde aktif rol almam gerekiyordu. "Çok eğlendik bugün anne, ne zaman böyle rol falan yapılacaksa, çağır bizi geliriz." dedi Irmak neşeyle. "Yaa ne demezsin." dedi Josh dişlerinin arasından. Ahlas onları bırakmak üzere ekip otosuna götürdü. Biz Leyla amirim ile epey güldük arkalarından. Kendi masama geçtiğimde Ceylin merakla yanıma koşturdu. "Neden siz almadınız ifadesini?" dedi şaşkınlıkla. "Neden acaba, Ahlas amirimin de adı geçtiği için olabilir mi, gitsin dönsün onun da ifadesini alman gerekecek." dedim. "Gerçekten mi, ben gideyim sorgu odasına su falan koyayım." dedi panikle. "Dantel falan da ört masa kenarlarına, sıcak bir ortam olsun." dedim alayla. Ahlas binadan geri geldiğinde çok gergin görünüyordu. Arabada Josh ve Irmak ile yalnız bırakmak çok parlak bir fikir değildi anlaşılan. Yüzü düşmüştü. "Ceylin nerede, gidip ifadeyi tamamlayalım." dedi Ahlas. "Sorgu odasını güzelleştiriyor amiri gelecek diye." dedim gözlerimi devirerek. "Gerçekten bir tek Irmak'ın dikkatini çekemiyorum şu hayatta ikinci kez." diye mırıldandığında içim sızladı. Çekmişti işte dikkatimi sonunda, ama artık ben o Irmak değildim. Bir gün tekrar Irmak Yeşilada olursam kendimi şu adamın mutluluğuna adayabilirdim sonsuza kadar. Ahlas ifadesini verip geldiğinde beni aceleyle yanına aldı ve savcının yanına çıktık. Özel olarak olabileceği en üst düzeyden ceza alması talebimizi sözlü olarak bildirdik. Piç Anıl'ı getirdiler daha sonra adliyeye, tutuklanması talebiyle açılan davadan karar çıktığında Ahlas Piç'in yanına gitti. "Bak hala söyleyeceklerini dinleyebilirim. İçeridesin artık." dedi. "Buradan kolay çıkarım amirim ben. Kızı beğendim takip ettim, yangınla ne ilgim var ki?" dedi göz kırparak. "Seni gebertirim Piç." dedi Ahlas öfkelenerek kolundan tutup çekiştirdim. "Görüşmek üzere Ahlas komiser, o güzel kıza selamımı ilet." dedi ve askerler cezaevi aracına tıkmasalar, Ahlas adamı öldürmüş olacaktı çoktan.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD