BÖLÜM 2

2058 Words
5 Yıl Önce Kafeye geldiğim de bir yandan tedirgin de hissediyordum. Sonuçta kim abi dediği birine karşı farklı bir durumun için de olduğun da tedirgin hissetmezdi ki? En azından bu durum beni tedirgin etmişti. Kafeden içeriye baktığım da etrafa göz gezdirdim. Tam yok diye sevinecekken gözüme çarpan tanıdık beden ile tüm sevincim sönmüştü. Masa da telefonu ile uğraşırken başını kaldırıp etrafa baktığın da beni gördüğün de gülümseyerek ayağa kalktığın da ben de yüzüme zoraki bir tebessüm yüzüme yerleştirdim. Yavaş adımlara o tarafa doğru ileri doğru gittiğim de bana doğru yöneldiğin de sanırım sarılacaktı bu yüzden hızla elimi öne doğru uzattığım da gülümseyen yüzü düşmüştü. Off ama ne yapayım yani hemen sarılıp öpmek de nereden çıkmıştı ki çok saçma bir şeydi. Hemen karşı tarafın da olan sandalyeyi çekip oturduğum da yüzüne yine kendine yakışan gülümsemeyi takmıştı. Şimdi yalan söylemek olmaz. Yakışıklı adamdı. Sanırım bu durumu çok iyi bildiği için sürekli gülümsüyordu. Avantajını iyi kullanıyordu. Fakat açıkçası bir insanı da sırf yakışıklı diyerek de hemem sevilmez ya da başka bir durumun içine de girilmezdi. En azından benim açımdan bu böyleydi. Sanırım yaş aldıkça bazı durumlar değişiyordu. Daha da olgunlaşıp bazı şeyleri göz ardı edebiliyorsun. Ben eski, ergen kız olsam direkt bu gülüşüyle beni tavlarken artık bir yakışıklılığa kanmamam gerektiğini de iyi biliyordum. Çünkü her şey dış görüntüsü değildi. Tamam yalan söylemek olmaz. Dış görüntü de önemliydi fakat eskisi kadar ya da şimdi düşündüğüm kadar pek de önemli değildi. İyi anlaşmak, saygı duyması, yapabilir miyiz gibi şeyler artık benim için daha da önemli sayılırdı. Çünkü evlilik çocuk oyunu değildi ki iki gün sonra olmadı ben babamın evine dönüyorum diyemiyordun. Bir sorumluluk gerekiyordu. Özellikle de yabancı biriyle aynı ev de anlaşmaya çalışmak bile bu kadar zorken bu yüzden sadece dışsal açıdan bazı şeylere bakmayacak yaşa geldiğim bir dönemdeydim. Fakat yine de ben ise kendini bilen adamları severdim. Ama bir nokta da tehlikeli de bulurdum. Çünkü onlar nerede ne yapması gerektiğini iyi bilirdi ve bu durum tehlikeli bana gelirdi. Sanki ikili oynuyormuşlar gibi her zaman hissederdim. Neden böyle hissederdim bilmiyorum fakat dediğim gibi bu yüzden bir noktada da korkuyordu insan. " Nasılsın Melek? " diye sorduğun da ağzımdan hiç kaçmaması bir kelime kaçmıştı. " İyim abi sen? " dedim. Evet evet ya benimle evlilik düşünen adama abi dedim. Resmen adama abi dedim ya böyle saçmalık olabilir mi demeyin oluyor çünkü yıllarca bu adama abi dedim ben. İnanamıyorum, nasıl böyle bir salaklık yapardım ya abi ne abi ne salak Melek. Hayır, onun da yüzü düşmüştü. Biri bana aynısını dese benim de yüzüm düşerdi. " Melek burada ne için bulunduğunu biliyorsun değil mi? " diye sorduğun da gözlerimi kaçırdım. " Biliyorum sadece ağız alışkanlığı. " diye bilmiştim. " Anladım sen yine de ismimi sadece ve sadece ismimi söyleme provası yapsan çok iyi olur. Çünkü ben gerçekten de seninle evlenmek istiyorum. Hayallerim de olan gelin adayısın. Güzelsin, görgülüsün, ee bir de ailelerimiz de tanışıyor. Yani iyi anlaşırız ki bu çok önemli bir konu bu yüzden seninle evlenmek istiyorum. " dediğin de içimden ayı diye geçirdim. Sanki mal seçiyordu. Hayır senin için önemli şeyler sanki benim için önemli değildi. Allah ' ım ya bu yoksa bize gösterdiği o centilmen tavırları yalan mıydı? Anlamadım gitti. Resmen ayı ayı tavırlar sergiliyordu. Hayır böyle de biri değildi normal de onunla tanıştığım da hep kibar, görgülü ve bu kadar ayı ayı şeklin de hiç konuşmamıştı. " Peki neden birden evlenmek istedin sonuçta az sizin çapkınlıklarınızı dinlemedim. " dediğim de güldü. " İşim var, artık kendi düzenim olsun istiyorum. Ee bir de yaş geçiyor malum artık bazı şeyleri oturtmam lazım onun için de istiyorum. " dediğin de haklı bir sebepti. Annem bile bana dememiş miydi otuz oldun diye bir nokta da kadın haklıydı. Tamam ben de bir süre sonra her insan gibi düzenim olsun istiyordum. Eşim ve çocuğum olsun diye düşünüyordum fakat o amaçla görüşmek istesem bile hiçbirine içim ısınmıyordu. Kafe de bazen susarak bazen de konuşarak geçirdiğimiz iki saat iyi geçmişti benim için en azından ayılık yaptığı ilk kısımlar hariç sanırım onu tanıdığım haline dönerek en azından biraz da olsa sıcaklık aramız da olmuştu. Zaten ondan sonra zaman o kadar hızlı geçmeye başlamıştı ki ben ne olduğunu bile doğru düzgün kavrayamadım. Zaman su gibi akarken kendimi önce nişanlı buldum. Ardından da düğün de hayır son dakikaya kadar ne olduğunu bile kavrayamadım. Evet, nişanlanmadan önce babam bana sorduğun da kararsızdım ve anneme istemediğimi söylesem de pek değişen bir şey olmamıştı. Zamanla seveceğimi de dile getirmişti ama anlamadım. Ben de bir bildiği vardır demiştim. Biraz da aslında öyle oldu. Evliliğimizin ilk yılın da gerçekten de sevmeye başlamıştım. Hatta onun da beni sevdiğine emindim. Yavaş yavaş birbirimize alışıyorduk ve ona duyduğum hisler de giderek artıyordu. Güzel gidiyordu evliliğimiz, ailelerimiz çok iyi anlaşıyorlardı. Biz çok iyi anlaşıyorduk. Tensel açıdan da herhangi bir şey yoktu. Bence ikimiz de tensel açıdan birbirimize yetiyorduk. Gökhan biraz farklı zevkleri olsa da bir kadını tatmin etmesi gerektiğini de çok iyi biliyordu. İlk gecemiz de bile insanları bizi korkuttuğu gibi bir şey olmamıştı. Hatta oldukça nazik ve anlayışlıydı. Bu yüzden Allah ' a dua bile etmiştim. Ya anlayışsız biri olsaydı işte o zaman ne olurdu halimiz bilmiyordum. Sadece dediğim gibi anlayışlı olması benim için yeterliydi. Korkutmadan yaklaştı ve bu yüzden de açıkçası kadınlardan duyduğum gibi şeyler pek de doğru değildi. En azından ilk birleşme de tamam daha önce biriyle olmadığım için acımıştı ama sonra yavaş yavaş zevk almaya da başlamıştım. Düğün Gecesi ( + 18 kısımlar mevcut ) Düğün salonundan çıktığımız gibi kalacağımız eve gelmiştik. Yatak odasına geçtiğimiz de heyecandan kalbim çok hızlı atıyordu. İlk defa bir erkekle beraber olacaktım ve tecrübem de yoktu canımın yanmasından da çok korkuyordum. Hayır bir de kına gecesin de anlatılan o şeyler insanı iyice korkutuyordu. Gökhan içeriye girdiğin de yavaşça bana yaklaştı. Elimden tutup ayağa kaldırdığın da gözlerin de ki ışık insana farklı duygulara sürüklüyordu. Ellerini kaldırıp yüzümün her iki yanına koyduğun da baş parmağı ile okşamaya başladı. " Çok güzelsin yavrum. " dediğin de heyecandan bir an sadece bir an kalbimin durduğunu hissettim. Başını boynuma koyup önce derince kokladı, sonra da küçük küçük öpücükler bırakmaya başladı. Beni iyice kendine çektiğin de arkam da olan fermuarı açarken bazı şeyleri fark ediyordum. Her ne kadar farklı olsa da sırtımı okşaması özellikle de belli başlı yerleri ve öpücük kondurduğu yerler vücudum da bazı yerleri harekete geçiriyordu. Üstümden kayıp düşen gelinlikle ile geriye çekilip bana baktığın da gözlerin de oluşan o tutku, zevki görebiliyordum. Ben de onun bana yaptığı gibi üstün de olan şeyleri çıkarmaya çalışırken Gökhan ise yarı çıplak olan bedenimi okşamaya başladı. Üstüm de olan iç çamaşırlarımı da çıkarttığın da artık karşısın da çıplaktım. Duvağımı da çıkarttığın da onun da altın da sadece baksırı kalmıştı. Bacaklarını biraz daha geniş açarak beni kendine çektiğin de onu hissediyorum. Kalçamın iki yanından tutarak beni kendine yapıştırıp hafifçe kaldırıp sürtündüğün de aleti tam da vajinamının üstündeydi. Yatağa yatırıp üstüme çıktığın da bacaklarımı iki yana ayırıp arasına geçtiğin de dudakları ile dudaklarıma resmen saldırdımıştı. Öpüşleri vahşiydi ve resmen vakum gibi beni içine çekiyordu. Bir yandan bana sürtünürken bir yan da bir eli göğsümü sıkıyordu. Nefes nefes ayrıldığımız da üstünde olan son parçayı da çıkarıp attığın da aletinin büyük olduğunu fark ettim. " Şişt korkma yavrum inan bana sen de çok seveceksin. " diyerek aletini okşayıp sonra bacaklarımı iyice ayırıp kendi yerini alırken kolları iki yanım da duruyordu. " Merak etme oldukça yavaş olacağım ilkinin kötü geçmesine izin vermem. " dediğin de başım ile onu onayladım. İçim de hissettiğim o odun gibi olan şey ilk önce canımı yaksa da yavaş yavaş alışmaya da başlamıştım. Sonra temposunu arttırmaya başladı. Evet, sevmiştim sevişmeyi ve dedikleri gibi de çıkmamıştı. Bir süre sonra artık her şey son bulduğun da içimden çıktığın da hem bir rahatlama hem de bir boşluk hissetmiştim. Açıkçası yorgundum ve hemen uyumak istiyordum. Bu yüzden bunu düşünmeyi sonraya bırakacaktım. Bu durumun verdiği halsizlik ile çok güzel bir şekil de kendimi uykunun kollarına bıraktım. Sabah uyandığım da Gökhan da yanım da yoktu. Yataktan kalktığım da kasıklarıma giren ağrı ile inledim. Sonra yavaş adımlarla banyoya geçtiğim de sıcak su ile yıkandım. Sıcak su kasık ağrılarıma oldukça iyi gelmişti. Yatak odasına geri gittiğim de üstüme pabtolon yerine bir elbise geçirdim. Bu da iyi olmuştu. Odadan çıktığım da gelen sesler ile o tarafa doğru yürüdüm. Gökhan masayı hazırlamış ve ocakta da sanırım sucuklu yumurta yapıyordu. Ağzında da bir ıslık vardı. " Kurt gibi acıkmıştım. " diyerek içeriye girdiğim de bana dönüp gülümsedi. " Buyrun hanımefendi ben de sizi kaldırmaya gelecektim. " dediğin de gülümsedim. Sandalyaye birazcık zor bir şekil de oturduğum da " Ağrın var mı? " diye sorduğun da açıkçası utanmıştım. " Biraz. " diye sadece cevap verebildim. " O zaman kahvaltını yaptıktan sonra ilaç içersin daha iyi olursun. Zaten yarın da balayı için Antalya' ya gideriz o zamana kadar daha iyi olursun. " dediğin de gülümsedim. Kahvaltımız da gayet güzel, konuşkan gitmişti. Sonra balayı özellikle geceleri sevişmelerimiz falan oldukça güzel gidiyordu. En azından sevişme kısmını sevdiğimi dile getirebilirim. Böyle böyle birkaç yılı devirmiştik. Üç yılın ardından Gökhan da bazı değişmeler olmuştu. O güler yüzlü adam gitmişti yerine daha sinirli biri gelmişti. İşi yüzdendir, alttan al diyerek sürekli kendini teskin etmeye çalışıyordum. Ta ki bu akşam ki o büyük kavgamıza kadar da sürekli onun bu tavırlarını görmezden geliyordum. İşten yorgun argın çıktığım da eve geldiğim gibi yemek işi ile uğraşamayacağım için sipariş etmiştim. Gökhan ' ın sevdiği için ona lahmacun kendime de pizza siparişi vermiştim. Yemekler geldikten sonra Gökhan hâlâ eve gelmemişti. Ben de daha fazla dayanamayarak bir şeyler atıştırsam da saat gece on iki olduğun da artık dayanamayıp aradım. Ve ben art arda arasam da telefonu hep kapatmıştı. Yarım saatin ardından kapının açılması ile ayaklandım. Beni gördüğü gibi gözlerinden resmen alev fışkırmıştı. " Neden sürekli arıyorsun kızım şu zıkkım telefonu açmıyorsam işim vardır. Ne rahatsız edip edip duruyorsun. " dediğin de benimle yüksek sesli bir şekil de konuşmasına kaşlarımı çatarak baktım. " İşin varsa evde de bir karın var hatırlasaydın da arayıp haber verebilirsin ya da mesaj atabilirdin. Ayrıca bana sesini yükseltemezsin yoksa o sesini kısmasını çok iyi bilirim. " dediğim de bu sefer alttan almadım. İşte o gün büyük kavgamızı etmiştik. Ve ondan sonra aramız daha da açılmıştı. Aileme söylemiyordum. Daha doğrusu ne diyeceğimi bile bilemiyordum ki. Evet, o gece ikimiz de ağzımızdan çıkan kelimelere pek dikkat etmedik ve aramız da kocaman bir açılma oldu. Sanki bir an da ondan soğumuş gibiydim. O da benden soğumuştu orası ayrı tabii ama bir şekil de düzelir ümidi herhalde taşıdığım için ya da evliliğim sürsün diye mi bilmiyorum ama bazı şeyler yüzünden yine de boşanma gibi bir şey düşünmemiştim. Gökhan ailesinin yanına gittiğin de bile bana haber verme zahmetin de bulunmuyordu. Aylar geçti ve bir gün eve çok sarhoş geldiğin de işte son sevişmemiz o zaman olmuştu. O bile benim nöbetlere art arda kalmamın ardından oldukça yorgun ve uykuluydum, onun ise sarhoş zamanına gelmişti. Sabah kalktığım da ancak durumu kavrayabilmiştim. Ondan sonra bir daha karı koca bir ilişkisi içine de girmeniştik. Ta ki o günün üzerinden iki ay geçtikten sonra her şey daha da değişmişti. Düzenli bir şekil de sağlık kontrolünden geçiyorduk ve o zaman hamile olduğumu öğrendim. Ne olursa olsun sevinmiştim. Evet belki bir yıldır sorunlarımız vardı ama belki aramız da olan bu sorunlar düzelebilirdi. En azından ben öyle umut ediyordum. Bebek haberini o akşam ona verdiğim de aldığım tek yanıt aldır demesi oldu. Aldırmak istemiyordum ve buna şiddetle karşı çıksam da o da bu konu da oldukça ısrarcıydı. En sonun da ise ne halt yersen ye ama ben yardımcı olmam sana diyerek konuşmuştu. İşte o sıra olmazsa olmasın desem de aslın da öyle olmadığını anlamıştım. Evet, aylar geçtikçe tek başıma hamilelik kabus gibi olmuştu. Artık Gökhan eve bile gelmiyordu. Ve ben her işi tek başıma halletmeye dayanıyordum. Aileme hâlâ bir şey söylememiştim ve neden söylemediğimi soracak olursanız bir umut dedim. Belki bir umut düzelir diye susmuştum. Biliyordum ki ailem bu durumu öğrendiği an gerekeni yapardı ve ben ona karşı cephe alınmasını istemedim. Ne olursa olsun belki büyük bir aşk ile evlenmemiştik fakat en azından onu bebeğim için tölerans ediyordum. Dokuz ay benim için çok zor geçmişti. Oğlumu kaybetmekle karşı karşıya kalmıştım. Tabii bu durum bu üzüntü ve stres halimin yansımasıydı. Ve bir gece ağrılarımın fazla olmasıyla her şeye lanet ettim. Zar zor ambulansı arayıp çağırdığım da aynı zaman da ağlayarak onlar gelene kadar tek başıma ev de kendi doğumumu gerçekleştirmiştim. Korkuyordum hem de çok korkuyordum. Oğlumu kaybetmek istemiyordum. Ve ben o korkuyla o tek başıma ev de doğumu yaptığım da ağladığını duyduğum oğlumla yeniden doğmuştum.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD