5.

2009 Words
Çağla biraz daha merdiven başında kalırsa düşeceğini anlayınca indi. Üstünü düzeltip kendinden baya uzun ve ona göre kankası olan Kıraç'a baktı. -Ben hallederim. Sen ablanı mı bırakmaya geldin? Etrafı kontrol edip eğildiğinde Çağla'nın aldığı nefes boğazında kalmıştı. Burnuna gelen koku ve bu yakınlık dengesini bozuyordu. Her zaman ki gibi yumruğunu sıkıp sakin kalmaya çalıştı. Oysa kalbi o kadar hızlı atıyordu ki acaba duyuyor mu diye düşünmeden edemiyordu. -Sana bir sır vereceğim. Kulağına ulaşan kelimelerden sonra biraz geri çekildi. Hayran olduğu gülüşü izlemek canını acıtsa da bir süre bakmak istedi. -Dinliyorum. Kıraç bu tavrına alışkın olsa da "Böyle heyecanı olmuyor Çağla. Biraz merak kanka."dedi. Tek kaşını kaldırıp bekliyorum mesajı verdi. Sevdiği adam kalbine yaptığı işkenceye devam ederken soğuk kanlı kalmak nedense zor olmaya başlamıştı. Genzini yaksa da nefes aldı ve "İşim var anlatacak mısın?"dedi. Kıraç küçük çıkışı beklediği için tekrar yaklaştı. "Yeliz'i görmeye geldim." En azından biraz merakla kendisine bakmasını bekledi,ama Çağla başka yöne gözlerini sabitlemişti. Kabinlerin olduğu yerden çıkan Yeliz ve Kıraç'ın dedikleri... anlaşılan bir gün bu kadar güzel başlayabilirdi. -Bak orada, yanına gidebilirsin. -Nedenini sormayacak mısın? -Bildiğim şeyleri sormayı sevmiyorum. Çağla'nın en çok da bu yönünü seviyordu. Kısa ve net cevap veriyor ve konuyu uzatmıyordu. Bir de onu iyi tanıyordu. -Peki o zaman fikrini söylesen. Ya da kızla hiç konuştun mu? Beni biliyorsun işte, ciddi iş sevmiyorum. Öğle bir düşüncedeyse hiç yaklaşmayayım. İşte aşkını kalbine gömmesinin bir sebebi de buydu. Kıraç ilişkiye 'iş' diyordu ve birine bağlanmak istemediğini her fırsatta söylüyordu. Tabi ondan önce başka bir engel daha vardı. Onun kriterlerine uyan bir kız olmadığı için kankası olarak kalmıştı. -Çok fırsatımız olmadı,ama güzel kız. Üzülse de yalan söyleyemezdi. Manken gibi kızdı. Alımlı,uzun boylu,beline kadar inen saçları ve renkli gözleri. İlk anda dikkat çekecek kadar güzel bir yüzü vardı. Tam da Kıraç'ın ilgi alanına giren tipti. -Olur diyorsun. Daha fazla konuşmak istemediği için yerleşecek kazakları aldı ve "Sen bilirsin diyorum."dedi. Yanında geçip giderken kendine sövmeye başladı. Sevdiği adamı elleriyle başkasına göndermek ne de güzel bir şeydi. Arkasına dönmekten korktuğu için kazakları yerleştirme dikkatini vermek istedi. Elleri titriyor ve kalbi ağrıyordu. -Kuzum... Buket'in sesiyle kafasını kaldırdı ki yakalanmıştı. Telaşla yaklaşıp "İyi misin sen? Ne oldu?"dedi. -İyiyim. Gülümsemeye çalışsa da olmuyordu. Hele karşısında ki Buket ise hiç işlemiyordu. İşe başladığı gün tanışmışlardı ve iyi arkadaş olmuşlardı. Buket etrafa baktığında sebebini bulması hızlı oldu. Kıraç'ı, Yeliz'in yanında görünce "Sebep belli oldu."dedi.Çağla dayanamayıp baktığında ikisini gülüşürken buldu. Kahretsin ki çok güzel görünüyorlardı. -Kıraç beyin yeni işi bu mu? Buket yeni kıza sinir olmuştu. Fazla havalı geziyordu ve sinsi geliyordu. -Öyle galiba... Çağla'nın üzüldüğünü görünce kendine çevirdi. Kızmak iste de kıyamıyordu. O kadar masum bakıyordu ki Kıraç'ın sevgisini görmemesine sinir oluyordu. Hadi görmüyor kanka diye peşinden gezip durmasa olmuyor muydu? -Kuzum sen ona bakma. Hem biliyorsun Kıraç öylesine takılan biri. Sessiz kabul ediliş hoşuna gitmedi. Yalancı sinirle bakıp "Sende suçlusun biliyorsun değil mi?"dedi. -Abla dediğini nasıl yapayım? -Bir bana abla deme dedim. İkinciye gelince,kanka madundan çık artık. -Tabi çıkayım anında ne oluyor desin. -İyi işte biraz düşünür. Belki de o kıt beyni bir şeyleri anlar. -Abla... -Abla yok canım. Şunu da korumayı bırak. Sen sevmesen sevilecek yanı da yok. Ego yığını, yakışıklıyım diye gezinen gıcık tıp. Bir de herkese yükselten bakan serseri. -Kıraç hiç öyle biri değil. Bir tanısan... Eliyle durdurup "Gerek yok canım. Benden uzak dursun. Neyse ben işinin başına geçtim. Şimdi müdür gelir. Sende üzme canını."dedi. Bu sırada dediği gibi Burçin üstünü değişip kontrol için çıkmıştı. Bütün çalışanlar işlerini yaparken güne hazırlık devam ediyordu. Burçin adım atmıştı ki kardeşini Yeliz'in yanında gördü. Gözlerini kısarken 'vay sıpa demek gelme sebebin buydu' dedi.Bu sırada Kıraç,Yeliz'in telefonu almış ve çıkışta buluşmak için anlamışlardı. Ortada bir şey yoktu,ama olursa kızla takılacak. -Kıraç! Ablasının sesiyle Yeliz'e ben kaçtım dedi. Arkasını döndüğünde sinirli bakışlara gülümsedi. Şirinlik yapsa da yumuşama yoktu. -Sana ne dedim? Çalıştım yerden uzak dur! -Abla selam verdim. Biraz abartmıyorum musun? Koluna girecekti ki Burçin izin vermeyip kardeşinin kolunu tuttu ve çıkışı gösterdi. -Senin işin yok mu? Git çalış ya da sınava hazırlan. Ablasının elinden kurtulduğu gibi önce Çağla'nın yanına yürüyüp hızla yanağını öptü. Şaşkın dönen gözlere gülümseyerek "Görüşürüz fıstık. Arayacağım telefonumu aç."dedi. Sonra da hızla mağazadan kendini attı. Biraz daha kalırsa ablası canına okuyacaktı. Çağla hala yanağında hissettiği sıcaklık ile arkasından bakıyordu. Bunu her geldiğinde yapsa da kalbi fazla heyecan yapıyordu. -Siz ikiniz çok iyi arkadaşsınız sanırım. Yeliz'in sesiyle toparlandı ve döndü. Yanında reyonları düzeltiyor bir aydan da merakla cevabı bekliyordu. Konuşmak istemese de "Sayılır"demek zorunda kaldı. -Peki nasıl biri? Onun hakkında başka bir kızla konuşmak o kadar zordu ki karasız kaldı. Bu sırada Buket ikisine yaklaştı. -Kızlar hayrola? -Bir şey sormuştum. Sonra konuşuruz. Çağla giden kızın arkasında bakarken bunun daha başlangıç olduğunu biliyordu. Bundan sonra ikisini yan yana görmeye almışsa iyi olurdu. Anlaşılan Kıraç onunla bir süre takılacaktı. -Ne sordu o sana? -Kıraç nasıl biri diye öğrenmek istiyor. -Sakın çok iyi deyip iyice hayran olmasını sağlama. Buket kendine dönen gözlere korkuyla baktı. Bu kadar aşık olup duygularını çok iyi saklayan var mıdır biliyordu. Elimden gelse adamı kendi başkasına sunacaktı. Belki biraz olsun farklı davransa Kıraç anlayacaktı. -En iyisi işime devam edeyim. Haftanın ilk günü ne de güzel başlamıştı. Bol Kıraçlı ve acılı.... ~~~~~ Bengü kitaplarına gömülmüş ders öncesi bir kaç soru daha bakmaya çalışıyordu ki masaya atılan kitaplar ile sıçradı. Kafasını kaldırdığında pek sevgili arkadaşı Ferya gelmişti. -Günaydın.. Ferya telefonu masaya attı ve burnundan soluyarak oturdu. "Hiç gün aydın olmadı çiçeğim. Çok sinirliyim." -Anladım. Peki bu sinirinin sebebi, Harun mu diye sorayım mı? Cevabın evet olmasından korkmuştu ki arkadaşın öfkeli başlıkları her şeyin kanıtıydı. -Başka kim olabilir benim sorunum? Yine hiç olmayacak bir şey için çocuğu deli ettiğine emindi. Ferya çok sevse de bir huyu vardı ki insanı çıldırtıyordu. Sevdiğinin üstüne fazla düşüyordu ve kıskanç biriydi. Çoğu zaman Harun'un iyi bile dayandığını düşünüyordu. -Sen beni dinliyor musun? En iyi arkadaşının kendiyle ilgilenmek yerine soru çözdüğünü görünce isyan etti. Bengü kurtuluş olmadığını bildiği için kafasını kaldırıp gönder gelsin dedi. Anında da dediğine pişman oldu. -Adam akşam arkadaşları buluşacağım dediğin de tamam dedim. Saatler geçti aramadı. Ben arıyorum cevap yok. Mesaj çekiyorum bekle diyor. Neymiş tam önemli bir konuşmanın ortasında aramışım. Sen söyle çiçeğim ben kızmakta haksız mıyım? -Haksızsın. Ferya'nın yüzü değişirken "Ne demek haksızsın." dedi. Sevgilisini merak edip aramış, sormuştu. Üstüne telefonu açılmamıştı. O zaman nasıl suçlu oluyordu? -Canım arkadaşları ile buluştuktan sonra, kaç dakika içinde aradın? Evden gideceği yere kadar konuştuklarına emindi. Asıl önemli olan adam ne kadar nefes almıştı. -Bakmadım. -Kaçırma gözlerini ve cevap ver. -Tamam ya seninle de hiç bir şey konuşulmuyor. Hep Harun'un tarafını tutuyorsun. -Bana kalsa ikinizi de tutmuyorum... Ferya araya girip "Sınav öncesi sana her şey saçma geliyor. Tamam aynı şeyleri duymak istemiyorum."dedi. Bengü ise bu konuda haklı olduğunu düşünüyordu. Sınav sonrası isteğini sev, gez kardeşim ama şimdi olmazdı. Bu sırada sandalye çekilince ikisi de baktı ki Harun gelmişti. Koşturmaktan nefes nefese kaldığı çok belliydi. Adam işini gücünü bırakmış sevgilisinin peşinde geziyordu. -Bir tanem neden telefonu açmıyorsun? Harun haftanın ilk günü bir sürü teslimatı olmasına rağmen gelmişti. Saniyeler aleyhinde işlese de sevgilisini görmeden işini yapamayacaktı. -Bengü söyle arkadaşa ben onunla konuşmuyorum. Arkadaşına şaşkın gözlerle bakarken daha az önce söylediklerinin çabuk unutmasına kızdı. Çocuk ayağına kadar gelmişti hala naz yapıyordu. -Ferya hayatım bana bakar mısın? Harun saatine baktığımda biraz daha geç kalırsa babasından azar işiteceğini biliyordu. Millet su bekliyordu, ama sevdiği bakmadığı için gidemiyordu. -Bengü söyle gidebilir. Bundan sonra o çok sevdiği arkadaşları ile vakit geçirir. Şişmesine az kalmıştı. Sinirle ayağa kalkıp kitaplarını topladı. Arkadaşı şaşkınlıkla baksa da Harun'a dönüp "Bence kaç arkadaş. Bu senin ömrünü çürütür."dedi. Sonra da hızla kaçtı. Kursa gitmek için kapıdan çıkmıştı ki Gökçe,Ilgaz ve Kaya ile karşılaştı. -Bengü nereye? Bizde senin yanına geliyorduk. -Ferya ile Harun diyeyim siz anlayın. Üçü de ne demek istediğini anlayınca yönlerini kursa çevirdiler. Bir senede her şeyini paylaşan beş arkadaş aynı telaş içindeydiler. Sınavı atlatıp iyi bir yere yerleşmek. Onun için de son anlarda tek dertlerinin sınav olmasını istiyorlardı. -Bengü bitti mi sorular? Gökçe'ye döndüğünde evet demek çok istedi, ama döndü telaştan yetişmemişti. Arkadaşı da anlayıp "Kesin yine bir şey olmuş." dedi. Kaya güldüğün de üzgün gözlerle baktı. Bu sefer hepsi gülünce de "Çok kötüsünüz." dedi. Ilgaz yaklaşıp arkadaşını kolunun altına aldı. -Üstüne gitmeyin. Kesin yine çok haklı sebepleri vardır. Sonra da Bengü'ye dönüp "Kim ve ne oldu?"dedi. Artık sevgili ailesini çok iyi biliyorlardı. "Alp abim"demesiyle ooooo lar yükseldi. -Duygusal abimiz başını belaya sokmuş. Yine kime yardım ederken olmuş? Konuyu kısaca anlattığında kursa varmışlardı. Tam kapıdan gireceklerin de Ferya sevgilisinin arabasından inip yetişti. Yüzünde güller açtığına göre keyifler yerine gelmişti. -Hainler beni beklemeden gelirsiniz haaaa... Kaya'nın koluna girdiğinde içeri adım attılar. Herkes derse yetişme telaşında koşturuyordu. Sınıfa girince en arkaya yerleştiler. Bengü güzel havada dışarıda gezen insanlara bakarken hoca giriş yapmıştı. Sesler yükselince kimin geldiğini anladı. Dershanenin en meşhur hocası Enes beyler giriş yapmıştı. Genç kızların gözdesi olurdu ki bazı öğrenciler ile neredeyse aynı yaştaydı. Dedikodular doğru ise yirmi dokuz yaşında ve bekardı. Adam bir ara yüzük bile takmıştı, ama kızları inandıramamıştı. Sonra da yüzük kaybolmuştu. Coğrafya hocasının ani ayrılışı ile geçici olarak gelmişti, ama anında herkesin ilgi odağı olmuştu. Bengü'ye göre bu kadar genç ve yakışıklı olursa bunlar normaldi. Hele bazı evlenme yaşında ki kızlar için ideal koca adayıydı. Ön sırada ki kızların konuşmalarını duydukça yine gülesi geliyordu. Resmen adamı etkilemeye çalışıyorlardı.  -Hocam bu ne güzel sürpriz. -Pazartesi hiç bu kadar güzel başlamamıştı. -Gözümüz gönlümüz açıldı. Kızlar her zaman ki gibi hiç çekinmeden konuşurken erkeklerin bazıları "Arkadaşlar yavaş!"diye uyarıyorlardı. Enes konuşmaları duysa da ciddi bakışları ile gençleri süzdü. Artık her girdiği sınıfta bunları duymaya alışmıştı. Hoşuna gitmese de müdahale ettiğinde durum daha da çirkin bir hal alıyordu. Hem geçici olarak derse girdiği için kimseyi de kırmak istemiyordu. -Arkadaşlar sessiz olun!.. -Siz isteyin hocam biz hep susalım. Kızların içinde hocaya yürüdüğünü belli etmekten hiç çekinmeyen biri varsa o da Naz'dı. Adama ilk günden beri bir aşk ilanı yapmadığı kalmıştı. Yirmi yedi yaşındaydı. Hem çalışıp hem de sınava hazırlanıyordu. Yalnız şu vardı ki hoca herkes gibi ona da yüz vermiyordu. Öğrencilere göre Enes hoca yakışıklı ama soğuk biriydi. Hiç gülmüyordu ve çok konuşmuyordu. Bu özelliklerine sinir olsalar da peşini de bırakmıyorlardı. -Derse geçelim. Enes bir kere daha uyarsa da hayran bakışlar yine işini zorlaştırıyordu. Mesleğini yapmak istese de kursta başladığı günden beri farklı biri olmak zorunda kalmıştı. Yoksa kızların elinden kurtulmak mümkün değildi.  -Geçelim hocam da çıkışta soru etüdü olacak mı? -Önce bir ders yapsaydık arkadaşlar. Bir çoğu lütfen hocam diye bağırınca 'tamam' diye susturdu. Sonunda derse başladığın da ise dikkatleri konu üstünde tutmak pek kolay olmuyordu. Bir kaç kişi ve erkekler dışında farklı alemde gezen kafalar vardı. Kırk dakika bittiğinde ders anlatmaktan değil de dikkatleri konu üstüne çekmeye çalışmaktan yorulmuştu. Aslında haftanın ilk günü ve ilk derste erken konuşuyordu. Daha önünde koca bir hafta vardı. -Hocam bir şey sorabilir miyim? Tam çantasını topluyordu ki duyduğu sesle kafasını kaldırdı. Dalmamak için uğraşırken önüne koyulan kitaba baktı. Sakladığı gerçek gelmişti. Her seferinde o senin öğrencinin dese de vaz geçemediği kişi yanı başındaydı. Diğer kızlara hiç benzemiyordu. Ona öğretmen gözüyle bakıyor ve saygılı davranıyordu. Aralarında soru cevap dışında konuşma geçmese de duygularına engel olamıyordu. Bu güne kadar belli edecek en küçük bir şey yapmamıştı, ama sınav sonrası şansını denemeyi umut ediyordu. -Zamanınız almak istemem, ama bir fikriniz var mı? Soruyu kaçırdığı için gösterdiği yere bakıp anlamak için uğraştı. Kafasını kaldırsa yüzünü görecekti,ama yapmaması gerekiyordu. Çok göremediği için de bu fırsatı kaçırmak istemiyordu. Kendi içinde cebelleşirken güzel an başka bir sesle bozulmuştu. -Hocam işiniz var mı? Naz'a baktığında yine dibine girdiğini gördü. Biraz uzaklaşmak iste de izin vermiyordu. -Arkadaşın sorusunda bakıyorum. -Sonrada bakabiliriz hocam. Kitap önünden çekilince üzüldü. Küçük bir gülümseme ile giden kızın arkasından bakarken sıkıldığını belli etmemek için büyük çaba sarf etti. -Şimdi vaktiniz var sanırım. Çantasını alıp "Konu neydi?"dedi. Bir yandan yürüyüp bir aynanda Naz'ın anlattığı şeyi dinledi. Aklı başka yerde olduğu için de pek anlamadı. -Ne diyorsunuz hocam? -Hayır... Yine saçma bir fikir olduğuna emindi. Onun için düşünmeden cevap verip öğretmenler odasına girdi. Çantasını attığı gibi terasa çıktı. Sigara içenlere selam verip bir köşeye geçti. Kollarını duvarın üstün koyduğun da aşağıdan geçen insanlara baktı. Her geçen gün onu gördüğün de beklemek daha da zorlaşıyordu. Asıl sınav sonrası nasıl yaklaşıp arkadaş olacaktı. Daha önemlisi Bengü çok farklıydı ve tepkisini hiç kestiremiyordu.  
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD